Hataydetaybaşbakan Erdoğan, Hatay Mitinginde Halka Sağduyu Çağrısında Bulundu Başbakan Erdoğan, Hatay Mitinginde Halka Sağduyu Çağrısında Bulundu
'öfke Gelir Göz Kararır, Öfke Gider Yüz Kızarır'
'ÖFKE GELİR GÖZ KARARIR, ÖFKE GİDER YÜZ KIZARIR'
BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan, Hatay'ın Dörtyol İlçesi'nde 4 polisin şehit edildiği terör saldırısının ardından yaşanan olayları, Hatay mitinginde değerlendirdi. Terör örgütünün halkın sokağa dökülmesini, milleti millete kırdırmayı da hedeflediğini ifade eden Erdoğan, olayları muhalefetin de kışkırttığını öne sürdü. Halka sağ duyu çağrısı yapan Erdoğan, "Öfke gelir göz kararır, öfke gider yüz kızarır" dedi. Erdoğan, olaylar sonrası, Diyarbakır'dan konvoyla Dörtyol'a gelen BDP'lileri de eleştirerek, "Ne yapacaksın. Polis misin, güvenlik gücü müsün? Sana mı kaldı bu iş? Bırak ilgililer yapsın" dedi. Olaylara karışanları da ikaz eden Erdoğan, "Kim taşı eline alır komşusuna, komşu sokağa, komşu mahalleye fırlatırsa, emin olun kaybetmiştir. O terör örgütünün tuzağına düşmüştür" diye konuştu.
Ankara'dan uçakla Antakya'ya gelen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, saat 11.00'de başlayacağı duyurulan Hatay mitingine bir saat gecikmeli katıldı. Havanın sıcak olması nedeniyle alanda şişelerle su dağıtılan mitingte yaklaşık 10 bin kişiye hitap eden Erdoğan, Hatay'ın sadece Türkiye'nin değil, dünyanın göz bebeği olduğunu, dünyanın gittiği her ülkesinde Hatay'ı örnek gösterdiğini söyledi.
Hatay'ın dünyada eşi benzeri görülmemiş hoşgörü şehri olduğunu kaydeden Erdoğan, Habibi Neccar Cami'yi göstererek, camiye adı verilen Habibi Neccar'ın Peygamberimizden önce, Kuran'dan önce yaşamış Hıristiyan olduğunu söyledi. "Çok ilginçtir Anadolu'da yapılmış ilk caminin adını taşıyan kişi bir Hıristiyan'dır. Biz böyle bir medeniyetin sahipleriyiz" diyen Erdoğan, Dörtyol İlçesi'nde 26 Temmuz'da 4 polisin şehit edilmesiyle yaşanan gerginliğe değindi. Yaşanan olaylarla ilgili muhalefet partilerini de eleştiren Erdoğan, halka sağ duyulu olmaları çağrısında bulunarak, şunları söyledi:
TERÖRÜN TUZAĞINA DÜŞMEYİN
"Biz kucaklayıcı bir sevgi medeniyetinin mensuplarıyız. Bin yıldır bu topraklarda camiler, kiliseler, havralar aynı sokak içinde, yan yana barış içinde var oldular. Komşumuza hangi dinin mensubu diye bakmadık. Arkadaşlarımızın mezhebini soruşturmadık, kimseyi etnik kökeni ile değerlendirmedik. Çünkü, biz yaratılanı yaratandan ötürü sevdik. Herkesi önce insan olarak gördük. Temel haklarını kutsal bildik. Farklılığı zenginlik olarak sahiplendik. Benim kardeşliğiyle, hoşgörüsüyle tüm dünyaya örnek gösterdiğimiz, Hatay üzerinde bugünlerde bazı oyunlar oynanmak isteniyor. Dörtyol ilçemizde bir polis otomuza alçakça bir saldırı düzenlendi ve 4 polisimiz şehit edildi. Terör örgütü sadece güvenlik güçlerimize saldırmakla kalmıyor. Bu ülkenin kardeşliğine birlik birliğine saldırıyor. Bu ülkenin topraklarında nifak tohumları ekmek istiyor. Biz Türk'üyle, Kürt'üyle, Arap'ıyla, Laz'ıyla, Gürcü'süyle, Boşnak'ıyla, Roman'ıyla velhasıl hep birlikte, yaratılanı yaratandan ötürü seviyoruz. Biz biriz, beraberiz, kardeşiz. Benim polisime silah sıkan el ne derece hainse, vahşiyse, teröristse; kusura bakmasın cam çerçeve indirenler de aynı durumdadır. Terör örgütü, gençleri sokağa dökmek, milleti galeyana getirmek istiyor, arbede, kaos istiyor. İşte onun için öfkesine hakim olamayıp sokağa dökülen, camı çerçeveyi indiren, polis araçlarına, karakollara dahi ateş açanlar, polis araçlarını, sivil araçları ateşe verenler terör örgütünün tuzağına düşüyorlar. Öfke gelir göz kararır, öfke gider yüz kızarır. Bugünler gelip geçecek. Bin yıl olduğu gibi biz yine birbirimizin yüzüne bakacağız, yine ebediyen bir arada yaşayacağız. Birbirimize akraba olacak, öyle kalacağız. Hataylı tüm kardeşlerimizin uyanık olmasını rica ediyorum. Bu oyuna gelmeyin. Terör örgütü sizin öfkelenmenizi, hiddetlenmenizi istiyor. Lütfen sağ duyudan ayrılmayın. Terör örgütü sokakları çatışma alanına, kaos ortamına çekmek istiyor. Lütfen bu tuzağa düşmeyin. Kim taşı eline alır komşusuna, komşu sokağa, komşu mahalleye fırlatırsa, emin olun kaybetmiştir. O terör örgütünün tuzağına düşmüştür. Kim komşusuna husumetle, kem gözle bakarsa, o terör örgütünün kirli senaryosuna alet olmuştur. Bu oyuna gelmeyin. Yerel idarecilerimiz gerekeni yapıyorlar. Kimse kendisini polis yerine, hakim, savcı yerine koyup öfkeyle hareket etmesin. Şiddete başvurmasın."
BDP'YE:SANA MI KALDI BU İŞ?
Terör saldırısında hayatını kaybeden şehit polislere rahmet, yakınlarına ve polis teşkilatına başsağlığı dileyen Erdoğan, terör saldırılarının Anayasa değişikliğiyle ilgili referandum öncesi yapılmasının düşündürücü olduğunu söyledi. Terör saldırılarından muhalefetin oylarını artırmak için menfaat elde etme çabasında olduğunu öne süren, muhalefet partilerini, terör saldırıları karşısındaki tutumları nedeniyle eleştiren Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Çok önemli bir oylamanın arifesinde bu saldırılar yapılıyor. Demokrasi adına özgürlük adına çok önemli bir kararın arifesinde iken birileri sokakları tahrip etmeye çalışıyor. Bu bir senaryodur, kirli bir oyundur. Sinsi bir tuzaktır. Ne yazık ki, böyle hassas bir dönemde sağduyu çağrısı yapması gereken muhalefete sesleniyorum. Siz tam tersine sokakları daha da kışkırtmanın peşindesiniz. Geçen gün İngiltere Başbakanı buradaydı. 'Biz terörle mücadeleyi muhalefetle birlikte yaptık' dedi. İspanya Başbakanı da aynı şeyi söyledi. Bizde ise muhalefet 'iktidar yıpransın, ülke kaybetsin önemli değil, ama biz kazanalım' diye hesap yapıyor. Böyle üç beş kuruşluk hesapların içine girme. Altındaki koltuğu sağlama almak uğrana sokakları germeye değer mi? Gençleri tahrik etmeye, kışkırtmaya değer mi? AK Parti'yi suçlayarak terör örgütünün oyunlarına gelmeye değer mi? Terör örgütü Şemdinli'den vuruyor, Reşadiye'den, Samsun'dan, Dörtyol'dan vuruyor. Eş zamanlı olarak muhalefet partileri de Ankara'dan taarruza geçiyor. Yaptıkları bu. BDP sağ duyu çağrısı yapması gerekirken Dörtyol'daki olayları adeta fırsat bilerek, bunu kendisi için ranta çevirmek gayesiyle, gerginliği artıracak sorumsuzca açıklamalar, eylemler yapıyor. Çıkıyor, konvoyla beraber Dörtyol'a gelecekmiş. Ne yapacaksın sen Dörtyol'a gelip? Sen polis misin, güvenlik gücü müsün, sana mı kaldı bu iş? Bırak ilgililer yapsın. Sen demokratik yollarla iktidara gelmenin yolunu ara, antidemokratik yollarla değil. Önce demokrasiyi kendine sindir, bunu benimse. Daha bunu benimseyemedin."
'ŞEHİDİMİN BİR DAMLA KANINA VARLIĞIMIZI FEDA ETMEYE HAZIRIZ'
CHP ve MHP'yi de eleştiren Erdoğan, bu partilerin de terörden siyasi rant elde etmek istediğini iddia ederek, "MHP, Dörtyol'daki gerginliği bir fırsat gibi görüyor. Buradan kendisine rant devşirmenin fırsatçılığına girişiyor. CHP, gerginliği yatıştırmak yerine, 'bu kargaşadan, bu kaostan ne koparabilirim?' diye meseleye bakıyor. Sokakları daha da tahrik etme gayreti içine giriyor. Bunların mantığı şu. AK Parti kazanmasın da, ülkeye ne olursa olsun. AK Parti başarılı olmasın da, millete ne olursa olsun. AK Parti yıpransın da, bu ülke, bu millet kaybederse kaybetsin. Ben de bunun tam tersini söylüyorum. Şehidimin bir damla kanına, bir karış vatan toprağına bırakın iktidarı, bütün varlığımızı feda etmeye hazırız. Biz buyuz. ama bu terör 26 yıldır bu ülkede var. Bunun 7 yılında biz iktidardayız. Peki 19 yılda bu terör ne oldu? Ne demiş Mustafa Kemal, 'Hatay benim namusumdur.' Biz de diyoruz ki, 'Hatay bizim namusumuzdur. Hatay bizim gururumuzdur. Hatay bizim övünç kaynağımızdır.' Her türlü tahrike, kışkırtmaya karşı dikkatli olmanızı rica ediyorum."
'ŞERDE İTTİFAK EDİYORLAR'
12 Eylül'de önemli bir karar verileceğini belirten Başbakan Erdoğan, mitinge katılan bir partilinin taşıdığı, 'Nikah masasında bile bu kadar iştahla evet dememiştim' yazılı dövizi okuyarak, "Enteresan zekice. 12 Eylül'de nikah masasına oturulacak. Bu nikah masasında 'evet' demeye hazır mıyız? Milletin anayasası ile kim nikaha 'evet' demez" diye konuştu. Anayasa değişikliğine karşı çıkanları 'şerde ittifak edenler' olarak nitelendiren Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bu anayasa değişikliğine CHP karşı çıkıyor. MHP karşı çıkıyor. BDP karşı çıkıyor. Bir kısım medya karşı çıkıyor. Çeteler karşı çıkıyor, vesayet düzeninin devamından yana olan şebekeler karşı çıkıyor. Statükoya sırtını dayamış, vesayete sırtını dayamış olanlar karşı çıkıyor. Bütün bunlarla beraber bir de terör örgütü karşı çıkıyor. CHP MHP, BDP, bir kısım medya, YARSAV, terör örgütü, hepsi bir araya toplanmışlar. Neye karşı? Milletin Anayasası'na 'evet' diyenlere karşı. Bu ittifaktan Türkiye menfaat sağlayabilir mi? Bu ittifaktan Türkiye menfaat sağlamaz değil mi? Mesele bu. Bunlar memleketin hiçbir meselesinde bir araya gelmezler. Bunlar demokrasiden, özgürlükten kaçar, milletin yararına ne varsa ondan kaçarlar. Ama bugün milletin ufkunu açacak, ülkeyi güçlendirecek bu değişikliğe karşı çıkıyor, şerde ittifak ediyorlar."
CHP, MHP, BDP'nin kendi kitlelerinin iradesini yansıtmadığını öne süren Erdoğan, "Bunlar TBMM'de kendi milletvekillerine, kendi arkadaşlarına oy kabinine girme müsaadesi vermediler. Maalesef, milletvekiline güvenmiyor. Milletvekili vicdanının sesini dinler, gelir de oy kabininde bu Anayasa değişikliğine 'evet' der diye, kendi arkadaşlarına güvenmediler. Dediler ki, 'oy kabinine girmeyeceksin'. Şimdi çıkmış, milletten 'hayır' demesini istiyorlar. Şimdi milletin vekiline değil, aslına diyorsun ki 'Oy kabinine git.' Anayasa değişikliğine 'hayır' diyecek muhalefetin kafası karışık" diye konuştu.
'ANAYASA İLE YEMEK KİTABINI KARIŞTIRIYORLAR'
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Malatya'daki konuşmasında, "Anayasa değişikliği kayısıya çare olacak mı?", Ordu'da, "Fındığa çare olacak mı?" diye sorduğunu dile getiren Erdoğan, Hatay'dan çıkmış büyük düşünür olarak anons ettiği Cemil Meriç'in "Onlar Türkiye'nin insanından şikayetçi. İnsanından, yani kendilerinden. Aynaya tahammülleri yok" sözünü söyledi. Bu cümlelerin muhalefeti tarif ettiğini vurgulayan Erdoğan, konuşmasını şöyle tamamladı:
"Böyle bir siyaseti lider olur mu? Anayasa değişikliği kıtlığa çare olacak mı diye soruyor. Yarın bir gün Hatay'a gelirse, 'Bu anayasa değişikliği Hatay künefesine çare olacak mı?' diye soracaktır. Sen ne anlarsın Hatay'ın künefesinden. O anayasa değişikliğine sokulur mu? Çünkü, bunlar Anayasa metni ile yemek kitabını birbirine karıştırıyorlar. Bunların aynaya tahammülü yok. 12 Eylül bunlara hesap verme günü, özgürlüklerin günü. Buna 'evet' deyin. Bunlar aynaya bakarlarsa tam gün yasasını iptal ettirerek milleti nasıl mağdur ettirdiklerini görecekler. Danıştay 1990'lı yıllarda Türk Telekom'un özelleştirilmesine izin vermediği için Türkiye tam 25 milyar dolar zarar etti. Biz bunu görüyoruz. Bunun bedelini benim aziz milletime ödettiler. Bizim dönemimizde Danıştay'ın geç karar vermesinin bedeli, bazı ihalelerde yaklaşık 3 milyar dolar oldu. İzmir Limanı ile ilgili görüşü 30 ay beklettiler. O arada küresel kriz oldu. Sadece İzmir Limanı'nın satışından dolayı milletin hazinesi 1.5 milyar dolar kaybetti. Aynı Danıştay, milletin önemli mağduriyetini giderecek tam gün yasasıyla ilgili, ışık hızıyla sadece bir günde, internet sitesine düşen Sağlık Bakanı'nın düşüncesinden hareketle yürütmeyi durdurma kararı verdi.
TUZU KURU BÜROKRATLARIN DEVRİ KAPANIYOR
Bu anayasa değişikliğiyle bu dönem sona eriyor. Tuzu kuru bürokratların millete fatura ödetme devri kapanıyor. Anayasa değişikliği ile yargıdaki ideolojik kamplaşmaya son vereceksiniz. Her evet demokrasiye davettir, adalete, özgürlüğe, hukuka davettir. Biz TBMM olarak üzerimize düşeni yaptık. Biz sizin bize yüklediğiniz emanetin hakkını verdik. Söz de, karar da sizde."
BAYILANLARA ACİL MÜDAHALE
Miting alanında önceden gelip, Başbakan'ın rötarı nedeniyle sıcak altında çok fazla ayakta bekleyen partililer, güç anlar yaşadı. Meteoroloji verilerine göre, mitingin başladığı saatte ölçülen sıcaklık 33.7 derece oldu. Aynı saatte ölçülen yüzde 58 nemin etkisiyle hissedilen sıcaklık ise 41 derece civarında oldu. Sıcaklığın etkisiyle katılanlardan bazı kişiler fenalaştı, baygınlık geçirdi. Bayılanlara, hazır bekletilen 112 acil sağlık ekipleri müdahale etti. Başbakan Erdoğan da, siren çalan ambulansın geçmeye çalıştığını görünce, konuşması sırasında, "Ambulansa yol verelim" anonsu yaptı.
Mitinge, Adalet Bakanı Sadullah Ergin, İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, TBMM Başkanvekili Kahramanmaraş Milletvekili Nevzat Pakdil, Hatay Milletvekilleri Okan Karakaya, Mustafa Öztürk, Fevzi Şanverdi, Abdulhadi Kahya, Adana Milletvekili Ömer Çelik de katıldı.