Hava Harp Okulu Öğrencileri Hakkında Darbe Davası
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine ilişkin, 51 Hava Harp Okulu öğrencisinin üçer kez ağırlaştırılmış müebbet ve 7 yıl altışar aydan 15 yıla kadar hapis cezası istemiyle Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanmasına başlanacak.
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine ilişkin, 51 Hava Harp Okulu öğrencisinin üçer kez ağırlaştırılmış müebbet ve 7 yıl altışar aydan 15 yıla kadar hapis cezası istemiyle Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanmasına başlanacak.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan, mahkemece kabul edilen iddianamede, Hava Harp Okulu Komutanlığı tatbiki eğitim kampı faaliyetleri kapsamında 3. sınıf harbiyelilere Yuvarlak Kubbe Temel Paraşüt Eğitimi'nin Ankara'da ilk kez verildiği, 51 Hava Harp Okulu öğrencisinin, darbe girişiminin gerçekleştiği 15 Temmuz'da bu eğitim için Ankara'daki Kara Harp Okulu (KHO) Komutanlığında bulundukları belirtildi.
Genelkurmay Başkanlığı tarafından Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri arasındaki müşterek eğitim planlamasının en az bir yıl önce yapıldığı vurgulanan iddianamede, söz konusu eğitime ilişkin Hava Harp Okulu Komutanlığından gönderilen bilgi yazısına yer verildi.
İddianameye göre, Hava Harp Okulu Komutanlığının bilgi yazısı şöyle:
"Hava Harp Okulu Komutanlığı bünyesinde son 5 yıl dahil olmak üzere uzun yıllardır Harbiyelilere paraşüt eğitimi verilmemektedir. 2015-2016 eğitim kampı döneminde icra edilmesi planlanan paraşüt eğitimlerinin son sınıfa geçecek 3. sınıf Harbiyelilere 1. Grup 11 ve 23 Temmuz 2016 arasında, 2. Grup 24 Temmuz ve 5 Ağustos 2016 tarihleri arasında olacak şekilde Ankara'da icra edilmesi planlanmıştır. Hava Kuvvetleri Komutanlığı tarafından paraşüt eğitiminin Kara Kuvvetleri Komutanlığı imkanları ile yapılması planlanmıştır."
İddianamede, 22 Haziran 2016 tarihli paraşüt atlayışları konulu emrin darbe girişiminin ardından tutuklanan Hava Kuvvetleri Kurmay Başkanı Korgeneral Hasan Hüseyin Demirarslan tarafından imzalanarak ilgili komutanlıklara gönderildiği bildirildi.
KHO'da subaylara atış yaptırmak üzere mühimmatın atış günlerinde alındığı, artan mühimmatın ise aynı gün depoya teslim edildiği kaydedilen iddianamede, buna karşın Kurmay Yarbay Ümit Gençer'in 18 Temmuz'da atış yapılacağı bahanesiyle yazılı emir verdiği ve darbe günü, çalışma odasında 2 bin 250 mermi muhafaza ettiği anlatıldı.
Aynı gün 2'nci Tabur Komutanı Kurmay Binbaşı Hasan Hüseyin Eçik'in, saat 17.30 sularında mesaiden ayrıldığı, habercisine de lojmanlardan 23.00'te kendisini alma talimatı verdiğinin belirlendiği aktarılan iddianamede, yeni atanan Kurmay Yarbay Sait Tosun'un, Harekat Eğitim Şube Müdürü Binbaşı İbrahim Arslan'ı saat 20.00 sularında arayarak, bir gün önceki nöbetçi subay olduğu için istirahat etmesini emrettiği bildirildi.
Darbecilerin, okul karargah koridorlarını kameralardan kontrol ederek, kendilerine müzahir olmayan veya eylemlerine engel olabilecek tüm personelin çeşitli gerekçelerle okuldan ayrılmalarını sağladıkları belirtilen iddianamede, şunlar kaydedildi:
"2'nci Tabur Komutanı Kurmay Binbaşı Eçik'in 15 Temmuz saat 19.35 sıralarında Kurmay Albay İlhami Polat tarafından lojmandan arandığı, Eçik'in saat 19.47 sıralarında Malazgirt tabur binasındaki makamına geldiği belirlenmiştir. Binbaşı Eçik'in saat 19.47 ile 21.17 arasında birkaç kez İlhami Polat ile askeri hattan görüştüğü, saat 21.12'de tüm bölük/takım komutanlıklarını WhatsApp mesajı ile mesaiye çağırdığı tespit edilmiştir. Çağrısına ilk dönen personelin Kurmay Yüzbaşı Abdullah Beyazkürk olduğu görülmüştür. Eçik'in makamındayken Tabur Nöbetçi Subayı Topçu Üsteğmen Hakan Olga'ya bütünleme sınavları maksadıyla okulda kalan Harbiyelileri ivedi olarak içtimaya almasını ve silahların bulunduğu malzemeliği açmasını emrettiği belirlenmiştir."
Eçik'in tabur iç bahçesinde toplanan Harbiyelilerden rastgele seçtiği 20'sine silah ile Kurmay Yarbay Gençer tarafından tedarik edilen 2 bin 250 mermiden bir kısmını dağıttığı belirtilen iddianamede, olay günü öğrenci alım faaliyetleri için oluşturulan Kesin Karar Kuruluna başkanlık eden Okul Komutanı'nın, kurulun 20.30 sularında mülakatı tamamlamasının ardından okul karargahına döndüğü ifade edildi.
"Okul komutanı rehin alındı"
Albay Polat ile Okul Nöbetçi Amiri Piyade Yüzbaşı Tolga Sıçrar'ın, saat 21.30 sularında Okul Komutanı'nın yanına giderek komutana "Ani Müdahale Kuvveti'nde olaylar olduğunu" söyleyip, "Gelmeniz lazım, gelseniz iyi olur." dediği bildirilen iddianamede, Komutan'ın "Ne oldu? Ölen kalan mı var?" sorusuna, "Ölen yok ama durum çok kötü, mutlaka gelmeniz gerekli." dedikleri anlatıldı.
Bunun üzerine misafirini uğurlayan Okul Komutanı'nın, Albay Polat ile Ani Müdahale Kuvveti'nin bulunduğu odaya gittiğine, Sıçrar'ın da onları takip ettiğine yer verilen iddianamede, odaya girilmesinin ardından daha önce buraya gizlenen personelin Okul Komutanı'nın üzerine aniden saldırarak, rehin aldıkları ifade edildi.
İddianamede şunlar kaydedildi:
"Rehin alma işlemini müteakip Albay İlhami Polat tarafından 'Siz siyasilerle işbirliği yapıyorsunuz, biz Atatürkçü subaylarız, yönetime el koyduk, işte şimdi uçaklar havada.' denildiği, Okul Komutanı'nın bu şahısların FETÖ ile doğrudan bağlantılı olduklarını ve bir kalkışma içerisine girdiklerini anladığı ve bunlara Okul Komutanı olarak kendisinin emirlerinin dinlenilmesi gerektiği, emirlerini dinlemediklerine göre kimden ve nereden emir aldıklarını söylemelerini istediği ancak cevap alamaması üzerine 'Sizin baş imamınız kim, onu söyleyin.' şeklinde kızgınlık ifade eden sözler söylediği Okul Komutanı ve emir astsubayının ifadelerinden anlaşılmıştır."
Okul Komutanı ve emir astsubayının silahlı nöbetçilerin gözetiminde ertesi sabah 10.30'a kadar alıkonulduğu aktarılan iddianamede, Okul Komutanı tarafından kendisini rehin alanlara ve rehin tutulmasını sağlamak üzere mühimmatlı ve silahlı nöbet tutan subaylara yaptıklarının yanlış olduğunu, bu şekilde davranmalarının ülkeyi kan gölüne çevirebileceğini hatta iç savaşa sebebiyet verebileceklerini, ülkenin bölünmesine neden olabileceklerini, yaptıklarından vazgeçmeleri gerektiğini söylediği, rehin alanların ve başlarında nöbet tutanların ise bu sözlere kayıtsız kaldıkları, en ufak duygu emaresi göstermedikleri ifade edildi.
İddianamede, "Okul Komutanı'nın etkisiz hale getirilmesinde Albay İlhami Polat, Yarbay Sait Tosun, Yarbay Tolga Sıçrar, Yarbay Atakan Adaşoğlu, Binbaşı Hasan Hüseyin Eçik ve Yüzbaşı Güven Günindi'nin doğrudan rol aldığı, Okul Komutanı'nın alıkonulduğu süre boyunca her 10-15 dakikada değişecek şekilde Yüzbaşı Mustafa Yıldırım, Yüzbaşı Güven Günindi, Yüzbaşı Sadık Çam, Üsteğmen Ali Emre Buğurcu, Yüzbaşı Abdullah Beyaztürk, Yarbay Tolga Sıçrar, Yarbay Atakan Adaşoğlu'nun nöbet tuttukları anlaşılmıştır." denildi.
51 öğrenci için helikopter gelmedi
Saat 22.00 sularında uçakların alçak uçuşlara başlamalarına paralel, İlhami Polat tarafından subay adayı kursiyerlere alarm verilerek öğrencilerin eğitim elbiseli, teçhizatlı ve silahlı olarak Bozpark bölgesinde toplandıkları bildirildi. Bilahare bu gruba okulda bütünleme sınavı için kalan Harbiyelilerin de katıldığına yer verilen iddianamede, burada kursiyerlere mühimmat dağıtıldığı belirtildi.
Dekan Tuğgeneral Kerim Acar'ın, İlhami Polat tarafından saat 22.47'de telefonla Okul Komutanlığını devralması için okula çağrıldığı, Acar'ın 23.00 civarında günlük kıyafetle okula geldiği, makamında eğitim elbisesini giyerek okul karargahındaki Kurmay Başkanı'nın yanına geçtiği ve Okul Komutanlığını deruhte etmeye başladığı aktarılan iddianamede, şu bilgilere yer verildi:
"Bozpark bölgesinde toplatılan Harbiyeli ve subay adayı kursiyerlerinden oluşan gruba saat 23.00-23.30 sularında dekan tarafından sıkıyönetim ilan edildiğinin duyurulduğu, müteakiben İlhami Polat tarafından 'mevcut hükümetin terör örgütleriyle anlaştığı, ordunun yönetime el koyduğu ve sıkıyönetim ilan edildiği, bu saatten sonra sıkıyönetim kurallarının geçerli olduğu ve bu emirlere uymayanların en ağır şekilde cezalandırılacakları' şeklinde konuşma yaptığı anlaşılmıştır.
Müteakiben Polat'ın emriyle subay adayı kursiyerlerin onarlı gruplara ayrılarak öncelikle astsubay kursiyerler olmak üzere kursiyerlere mühimmat dolu birer şarjör verildiği, 23.40-24.00 sularında geri bölge emniyetinin alınması maksadıyla birer takım komutanı nezaretinde grupların nizamiyelere gönderildiği, grupların geri kalanlarının Anafartalar Taburu'ndaki sınıflara ve/veya yemekhanelere sevk edildiği tespit edilmiştir."
İddianamede, temel paraşüt eğitimi maksadıyla KHO'da iaşe ve ibate edilen 142 Hava Harp Okulu öğrencisinin, sivil elbiseli, silahsız ve mühimmatsız olarak bavulları ile öncelikle Etimesgut, sonrasında da İstanbul'a intikal edilecekleri gerekçesiyle içtima alanında saat 02.30 civarında toplandığı kaydedildi.
Alana inen helikopterlere öğrencilerin ilk etapta binmek istemediği ancak sonradan 91'inin 6 sorti ile Etimesgut'a götürüldüğü vurgulanan iddianamede, kalan 51 öğrenci için helikopter gelmediği ve öğrencilerin Kara Harp Okulunda kaldıkları ifade edildi.
Diğerleri yönünden soruşturma sürüyor
İddianamede, bu 51 öğrenci sanığın "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme", "TBMM'yi ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs" ve "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs" suçlarından üçer kez ağırlaştırılmış hapislerinin yanı sıra, "terör örgütü üyesi olmak" suçundan 7 yıl altışar aydan 15'er yıla kadar hapisleri istendi.
İddianamede Dekan Tuğgeneral Kerim Acar'ın KHO'daki olaylarda etkin olmayan pasif lider rolü üstlendiği, okulun Ankara'daki ana faaliyetlerinin ise Kurmay Albay İlhami Polat'ın sorumluluğu ve koordinesinde icra edildiği belirtildi.
Harbiyelilerin ise Kurmay Albay Enver Topal ve Kurmay Yarbay Akif Açıkgöz tarafından yönlendirildiği ifade edilen iddianamede, darbe girişimini meşrulaştırmak adına Kurmay Yarbay Ümit Gençer'in Muhafız Alay Komutanlığı personeliyle TRT'yi ele geçirip "sıkıyönetim bildirisi"ni okuttuğu, Kurmay Yarbay Ömer Ergenekon'un da Türk Telekom'un kontrolünün ele geçirilmesi girişiminde bulunduğu yer aldı.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı kaynakları, KHO'dan helikopterlerle götürülen diğer öğrenciler ile firari İlhami Polat'ın da arasında bulunduğu rütbeli subaylar hakkındaki soruşturmanın devam ettiğini belirtti.
Sanıkların beyanları ve haklarındaki deliller
İddianamede, sanıklardan 26'sının aynı hesaba, "Aylık F. Kasası Ödemesi" adı altında aynı miktarda para yatırdığına işaret edildi.
Bu hesabın sahiplerinin Ali Aydın Şenkal, Ali Mithad Emre, Emre Gökbudak ve Ertuğrul Cingöz oldukları bildirilen iddianamede herhangi bir meslek veya iş bilgisine rastlanmayan 4 kişinin, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca darbe girişimine ilişkin soruşturma kapsamında tutuklu bulundukları kaydedildi.
İddianameye göre sanıklar, soruşturma aşamasında alınan ifadelerinde suçlamaları reddetti.
Sanıklardan Abdulkadir Öngör, 11 Temmuz'da paraşüt eğitimi için İstanbul'dan Ankara KHO'ya geldiğini aktardı ve üzerine zimmetli tüfeğinin İstanbul'daki Harp Okulunda bulunduğunu söyledi.
Öngör, olay günü eğitimlerini tamamladıktan sonra akşam saatlerinde KHO'da bulunduğu sırada dışarıdan uçak sesleri gelmeye başladığını belirterek, devamında gazinoda toplanmaları istenince buraya gittiklerini, televizyondan haberleri takip etmeye başladıklarını, askerin darbe girişimine kalkıştığı bilgisini burada edindiğini savundu.
Komutanlarının "Valizlerinizi toplayın, beklemeye devam edin." talimatının ardından Celal Dora Meydan Alanı'na gittiklerini söyleyen Öngör, yarım saat kadar burada beklediklerini, 2 helikopterin piste indiğini, helikoptere binmek istemediklerini, orada bulunan bir karacı yarbayın kendilerine bağırdığını, komutanlarının güvenli yere nakledileceklerini söylemeleri üzerine gruplar halinde helikopterlere binildiğini belirtti.
Öngör, son turdan sonra helikopterin gelmediğini, kendisi ve kalan arkadaşlarının sabah 07.00'ye kadar beklediklerini ancak helikopter gelmeyince koğuşlara gittiklerini anlattı.
Telefonunda "ByLock" bulunmayan Öngör, ortak hesaba para aktarmasına ilişkin, bu hesabın okulda bulunan arkadaşlarına ait olduğunu, hesaba para yatırırken "F kasası ödemesi" şeklinde açıklama yapmış olabileceğini, filo kasası anlamında yazdığını, buraya EFT yapmalarının zorunlu olduğunu komutanlarının söylediğini ancak hangi komutanın söylediğini hatırlamadığını kaydetti.
Filoca aldıkları ortak karar gereğince 60 lira yatırmalarının gerektiğini, bunun herkes için zorunlu olduğunu, söz konusu hesaba yatan parayı çiğ köfte partisi yapmak gibi işlerde, yine eğlenmek amacıyla bir yere toplu olarak gittiklerinde masraflar için kullandıklarını anlatan Öngör, okulun bu yönde bir kararı ya da emri bulunmadığını, kesinlikle "himmet" adı altında ya da başka bir ad altında terör örgütüne para aktarmadıklarını beyan etti.
Para transferi
Sanık Muhammed Halid Kutsal da paraşüt eğitimi almak amacıyla Ankara'ya gelerek, KHO'da kaldıklarını bildirdi.
Olay günü paraşüt eğitimi almak için sabah saatlerinde Havadan İkmal Depo Merkez Komutanlığına gittiğini, saat 17.00-17.30 sıralarında KHO'ya döndüğünü belirten Kutsal, herkesin gazinoda toplanması emri üzerine burada saat 23.30'a kadar televizyondan darbe girişimiyle ilgili girişimi takip ettiklerini ve TRT spikerinin bildiriyi okuması üzerine darbe olduğunu anladıklarını savundu.
Kutsal, gece yarısından sonra kol komutanı Kenan Baştuğ'un, kendilerini istirahat etmeleri için gazinodan gönderdiğini söyleyerek, saat 01.00 sıralarında komutanının, kendilerinden eşyalarını toplamaları ve platforma geçmelerini istediğini ifade etti.
Arkadaşlarının buradan sırayla helikoptere binerek gittiklerini, kendisi ve 50 öğrencinin orada sabah saat 09.00'a kadar beklediklerini belirten Kutsal, gelen giden olmayınca normal mesailerine devam ettiklerini söyledi.
İddianamede Kutsal'ın ortak banka hesabına 3 işlemde EFT'yle 180 lira gönderdiği, şüphelinin kardeşi Halil Nurullah Kutsal'ın da 2015'te Ömer Bilgiseven adlı kişiden EFT ile "burs" açıklaması adı altında 200 lira aldığı, Bilgiseven'in ve çalıştığı firmanın adının FETÖ/PDY soruşturmalarında geçtiğinin belirlendiği aktarıldı.
Sanık Mustafa Kemal Başbudak da darbe girişimini televizyondan öğrendiklerini, emir üzerine daha güvenli bir noktaya intikal için alana geçtiklerini, son seferden sonra helikopterin tekrar gelmesi için beklediklerini, gelmeyince koğuşlarına geçtiklerini söyledi.
Diğer şüpheliler de emirle hareket ettiklerini belirterek, suçlamaları reddetti.