Hava Kuvvetleri "Mahrem İmamlar"I Davası
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) Hava Kuvvetleri Komutanlığındaki mahrem yapılanmasına yönelik dava kapsamında 76 "mahrem imam" ile 81 askeri personelin yargılandığı davaya, sanık savunmalarıyla devam edildi.
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) Hava Kuvvetleri Komutanlığındaki mahrem yapılanmasına yönelik dava kapsamında 76 "mahrem imam" ile 81 askeri personelin yargılandığı davaya, sanık savunmalarıyla devam edildi.
Ankara 16. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Cezaevi Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya, sanıklar, avukatları ve yakınları ile Başbakanlık ve Milli Savunma Bakanlığı avukatları katıldı.
İtirafçı olan ve etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanan tutuksuz sanık Mustafa Aykut Akyol, örgütle lise son sınıfta gittiği Maltepe Dershanesinde görevli öğretmenlerin yönlendirmesiyle tanıştığını söyledi. Üniversiteyi kazandıktan sonra örgüte bağlı yurtta 1 yıl kaldığını belirten Akyol, "Babamın vefatı nedeniyle maddi zorluklar yaşıyordum. Kaldığım yurdun yöneticileri bana evlerde kalıp kalamayacağımı sordu. Evlerde kalmam halinde burs sağlayabileceklerini söylediler. Ben de bu teklifi kabul ederek 1 yıl örgüte bağlı evlerde, Oğuz Umucu, Mehmet Kor ile soy isimlerini bilmediğim Selami ve Süleyman adlı kişilerle kaldım." dedi.
Daha sonra okuldan arkadaşlarıyla ev tutuğunu ve örgütten koptuğunu anlatan Akyol, mezuniyetten sonra Keçiören Belediyesinde çalışmaya başladığını belirtti.
Belediyede çalıştığı dönemde üniversitedeki rehber öğretmeniyle karşılaştığını anlatan Akyol, şöyle devam etti:
"Rehber öğretmen, bana, cemaatle bağım olup olmadığını sordu. Bağımın olmadığını anlattım. Beni cemaat adına mühendislerle ilgilenen şahıs diye Vedat Özdemir ile tanıştırdı. Bu kişinin aracılığıyla örgüte bağlı bir mühendislik derneğine üye oldum. Dernekte mesleki konular konuşuluyor, dini sohbetler düzenleniyordu. Bu kişilerle 17-25 Aralık sürecine kadar görüştüm. Hükümet aleyhinde söylemler duyunca, 2014 yılında dernekle bağımı kestim. Bir süre sonra benimle tekrar irtibata geçtiler. Bana 'Neden bizi bıraktın?' diye sordular. 'Cemaate mensup olduğun duyulursa senin de başın yanar. Bu dönemler gelir geçer, kopanlar perişan olur.' diye beni tehdit ettiler. Korku ve çaresizlikle ne istediklerini sordum. 'Evini bize aç.' dediler. Çaresizlikten bunu kabul ettim.
Melih kod adlı Sinan Kurt ile Muhsin kod adlı Murat Kara, bana 4 kişiyi yönlendirdi. İlk başta evime gelen şahısların kim olduğunu bilmiyordum. Daha sonra bu şahısların hava kuvvetleri personeli olduğunu öğrendim. Bu kişileri evime Sinan Kurt getirdi. Bu 4 kursiyer teğmen, 2016 sonrası bana verildi. Bu kişiler Celal Onat, Murat Gümüş, Hakan Doğan ve Orhan Kuzucu'dur. Bunlar belli periyotlarla evime geliyordu.
Bazen de örgüte bağlı misafirhanelerde bu kişilerle görüşüyorduk. Aramızda telefonla iletişim olmuyordu. Bir araya geldiğimizde bir sonraki buluşmanın yerini, tarihini ve saatini belirliyorduk. Buluşmalarımızda Fetullah Gülen'in kitaplarını okuyor, videolarını izliyorduk. Kursiyerler için belirlenmiş çeteleler vardı. O hafta ne kadar Kur'an okudu, ne kadar Gülen kitabı okudu, bana yazılı olarak veriyorlardı. Ben de bu bilgileri Sinan Kurt'a veriyorum. O da bilgisayara giriyordu. Her şeyi Allah rızası için yaptım. Yanlış yapıldığını görünce yapıyla ilişkilerimi koparmaya çalıştım. Terör örgütü üyesi olduğumu düşünerek bu yapı içinde faaliyet göstermedim. Darbe girişimi sonrası kendim gidip anlatmak istedim ama korkudan yapamadım. Gözaltına alındıktan sonra tüm bildiklerimi samimi bir şekilde anlattım. Yine Teğmen Kenan Gürbüz, yaklaşık 2 ay kadar bana verildi. Bu kişiyi Sinan Kurt bana getirdi."
Mustafa Aykut Akyol, kendisinden Sinan Kurt'un sorumlu olduğunu, onun üstünde Murat Kara'nın bulunduğunu, onun üstünde kimin bulunduğunu ise bilmediğini ifade etti. Akyol, salonda bulunan sanıklardan Kenan Gürbüz'ü teşhis etti. Gürbüz ise Akyol'u tanımadığını, kendisine iftira atıldığını söyledi.
Teğmen'den FETÖ itirafı
Tutuksuz sanık Hava Pilot Üsteğmen İzzet Kara, Nazilli'de 8. sınıfta gittiği dershanede Abdullah kod adlı bir öğretmenin kendisiyle ilgilendiğini, bu kişinin aracılığıyla Erkan kod adlı bir üniversite öğrencisiyle tanışıp örgütün evlerine gitmeye başladığını anlattı.
Askeri okula girmek istediğini, örgütün de kendisini buna teşvik ettiğini belirten Kara, Maltepe Askeri Lisesinin sınavını kazandığını, okulda da örgütle bağının sürdüğünü kaydetti. Kendisiyle Hatip kod adlı bir kişinin ilgilendiğini dile getiren Kara, şunları söyledi:
"Sabri Çalışkan ve Atilla Aksoy ile tanıştık. Bizi aynı gruba verdiler. Bakırköy'de Camlı Kahve olarak bilinen bir eve 4 sene boyunca gidip geldik. Bir süre sonra Hatip bizi Ömer'e devretti. Bundan sonra Ömer denilen şahıs ilgilendi. Mezuniyetten sonra Çiğli'ye tayin edildik. Burada bizimle Hasan Doğan ilgilendi. Sabri Çalışkan, pilotaj eğitiminden ayrılmak istedi. Hasan Doğan buna karşı çıktı. 'Ayrılamazsın, bizim pilota ihtiyacımız var.' dedi. Tartıştılar. Sabri Çalışkan dilekçesini verdi ve yer sınıfına geçti. Daha sonra Sabri'nin cemaatle bağı koptu ve sürgün yeri olarak bilinen Alemdağ'a gönderildi. Atilla Aksoy da uçuştan elenince ben tek kaldım. Bunun üzerine Samet Yasin Güngör ve Mahmut Sil isimli devrelerimle bizi tanıştırdılar. Üçümüzü grup yaptılar, gidip geldik. Ben helikopter pilotu olmak istediğimi söyledim. Hasan Doğan, benim F-16 pilotu olmamı istedi. Helikopter pilotu olarak mezun oldum ve Konya'ya tayin edildim. Burada beni Ahmet Erol ile tanıştırdılar. Konya'da benimle o ilgilendi."
Darbe girişiminin ardından Konya Emniyet Müdürlüğüne gidip FETÖ ile bağlantısının bulunduğunu anlatarak teslim olduğunu söyleyen Kara, emniyetteki ifadesinin ardından yurt dışı yasağı konularak serbest bırakıldığını belirtti.
Kara, Mahmut Sil'in ifadesinde adı geçtiği için Ankara'daki soruşturma kapsamında tekrar gözaltına alındığını, savcılık sorgusunun ardından tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldığını anlattı.
Suçlamaları reddettiler
Tutuklu sanıklardan eski Hava Pilot Üsteğmen Ömer Tarık Gümüş, hakkındaki iddiaları ve aleyhindeki tanık beyanlarını reddetti.
"Hayatımın hiçbir döneminde bu hain yapıyla irtibatım olmadı." diyen Gümüş, aksine örgütün Hava Kuvvetleri Komutanlığındaki mensuplarının düşük notlar vererek kendisini jet pilotluğundan elediğini öne sürdü.
Aleyhinde 2 tanık beyanı olduğunu, bu beyanların somut delile dayanmadını, kendi aralarında çeliştiğini anlatan Gümüş, ideolojisini benimsediği tek kişinin Mustafa Kemal Atatürk olduğunu söyledi.
Sanıklardan eski Hava Pilot Üsteğmen Sinan Metin de suçlamaların tamamını reddettiğini belirtti. ÖSS ile Hava Harp Okuluna girdiğini, Teğmen rütbesiyle mezun olup Çiğli'ye tayin edildiğini anlatan Metin, F-16 pilotu olarak görev yaptığı süre boyunca terör bölgelerinde uçuşlar yaptığını, en son Fırat Kalkanı harekatında görev aldığını anlattı.
31 Ocak'ta gözaltına alındığını 29 Nisan'da ihraç edildiğini ifade eden Metin, "Hakkımdaki iddia ve suçlama bir itirafçının kendisini kurtarmak amacıyla attığı bir iftiradır. Samet Özmekik ve beni devrettiğini söylediği Ramazan'ı tanımıyorum." dedi.
15 Temmuz'da Malatya'da nöbetçi olduğunu belirterek, "O gece pilot ihtiyacı olan darbeciler isterse yarım saatte 4 bombayla havalanacak olan bana neden görev vermedi?" diye soran Metin, bunun FETÖ mensubu olmadığının en büyük kanıtı olduğunu iddia etti.
Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi üzerinden ifade veren tutuklu sanık eski Hava Pilot Üsteğmen Selim Çamur da hakkındaki suçlamaları reddettiğini, irtibatlı olduğu öne sürülen Denizhan Özcan'ı tanımadığını öne sürdü.
Çamur, kendisini fotoğrafından teşhis eden Ufuk Işık'ın teşhisini de kabul etmediğini belirtti.