Hava Kuvvetleri "Mahrem İmamlar"I Davası
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) Hava Kuvvetleri Komutanlığındaki mahrem yapılanmasına yönelik soruşturma kapsamında 76 "mahrem imam" ile 81 askeri personelin yargılandığı davanın sanıklarından eski vergi müfettişi Mehmet Kucur, "Terör örgütü elebaşı Fetullah Gülen'in prensi Akın İpek ve...
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) Hava Kuvvetleri Komutanlığındaki mahrem yapılanmasına yönelik soruşturma kapsamında 76 "mahrem imam" ile 81 askeri personelin yargılandığı davanın sanıklarından eski vergi müfettişi Mehmet Kucur, "Terör örgütü elebaşı Fetullah Gülen'in prensi Akın İpek ve İpek ailesi nezdinde 2 ayrı vergi incelemesini aynı anda yürüttüm. Bu incelemeler sonucu Koza-İpek Grubu şirketlerine belki de cumhuriyet tarihinin en büyük vergi cezaları kesildi." dedi.
Ankara 16. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Cezaevi Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya, sanıklar, avukatları ve yakınları ile Başbakanlık ve Milli Savunma Bakanlığı avukatları katıldı.
Duruşmada savunma yapan tutuklu sanık Mehmet Kucur, hakkındaki suçlamaları ve 4. Ana Jet Üs Komutanlığından sorumlu sivil abilerden biri olduğu yönündeki iddiaları reddetti.
FETÖ ile hiçbir bağının bulunmadığını öne süren Kucur, tutuklanmadan önce Maliye Bakanlığında vergi müfettişi olarak görev yaptığını, Koza-İpek Grubu şirketleri ile İpek Üniversitesinde 2 ayrı vergi incelemesi yürüttüğünü söyledi.
Kucur, "Terör örgütü elebaşı Fetullah Gülen'in prensi Akın İpek ve İpek ailesi nezdinde 2 ayrı vergi incelemesini aynı anda yürüttüm. Bu incelemeler sonucu Koza-İpek Grubu şirketlerine belki de cumhuriyet tarihinin en büyük vergi cezaları kesildi. FETÖ Çatı Davası iddianamesini hazırlayan Cumhuriyet Savcısı Serdar Coşkun'un da takip ettiği bu incelemelerle, İpek ailesinin, FETÖ'nün en büyük finansörü olduğu tespit edildi." dedi.
Örgüte ait taşınmazların Hazineye intikali görevlerinde de aktif rol aldığını belirten Kucur, örgüte ait bazı öğrenci yurtlarıyla, Turgut Özal Üniversitesi Hastanesinin ek binalarını mühürlediğini söyledi.
Mehmet Kucur, Akın İpek'in, televizyonlarda "Bir tane trafik cezamı dahi bulamazlar." diye slogan attığı dönemde, daha ilk incelemesinde İpek'e kesilen 2 trafik cezası tespit ettiğini, bunun da o dönem haber konusu olduğunu anlattı.
Koza-İpek Grubu yöneticileri hakkında "terörizmin finansmanı" ve "suç gelirlerinin aklanması hakkındaki kanuna muhalefet" suçlarından Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunulmasına yönelik çalışmalar yürüttüğü sırada, raporunu tamamlayıp sunmasına 1 gün kala gözaltına alındığını belirten Kucur, şöyle devam etti:
"İpek Üniversitesinde üst düzey yönetici konumunda çalışan Ufuk Işık'ın iftirasıyla bu soruşturmaya bulaştırıldım ve gözaltına alındım. Koza-İpek Grubunu benden 1 yıl önce inceleyen ve neredeyse hiçbir sonuç elde edemeyen müfettişler görevinde, ben ise hem ihraç edildim hem de 9 aydır tutukluyum. Ben FETÖ ile 15 Temmuz hain darbe girişiminden önce en etkili mücadeleyi vermiş kamu personellerinden biriyim. FETÖ ile etkin mücadelede yer alan şahsım ve diğer kamu personellerine kurulan tuzaklar, kumpaslar ve intikam planlarının ortaya çıkarılmaması FETÖ ile mücadele iradesini baltalamak değil de nedir? FETÖ ile gerçekten mücadele ediliyorsa ben neden 9 aydır tutukluyum? Hayatımın hiçbir döneminde FETÖ'nün görülen-görülmeyen, bilinen-bilinmeyen, resmi-gayriresmi hiçbir organizasyonunda yer almadım. Öğrenim hayatımın hiçbir döneminde okullarında okumadım, evlerinde, yurtlarında kalmadım, yayınlarına abone olmadım, finans kurumlarında hesabım yok, dernek, vakıf ve sendika gibi yapılarında üyeliğim yok."
"KHK ile kapatılan kurumlarda çalışmışlar"
7 Eylül 2016'da gözaltına alındığını, soruşturmayı yürüten savcının talimatıyla adli kontrol şartıyla serbest bırakıldığını söyleyen Kucur, Maliye Bakanlığındaki görevine geri döndükten sonra kendisine 7-8 vergi incelemesi görevi daha verildiğini anlattı. 18 Kasım 2016'da tekrar gözaltına alındığını, 21 Kasım 2016'da tutuklandığını, 6 Ocak 2017'deki KHK ile görevden ihraç edildiğini dile getiren Kucur, "Akın İpek ve grubun üst düzey çalışanları, firari veya ellerini kollarını sallayarak dolaşırken ben FETÖ'nün mahrem imamı olma iddiasıyla tutukluyum. Soruyorum, bu durumda kim kazandı?" dedi.
Aleyhindeki itirafçı beyanlarını kabul etmeyen Kucur, hakkında beyanda bulunan 4 kişiden 3'ünün terör örgütüyle iltisaklı olduğu gerekçesiyle KHK ile kapatılan kurumlarda çalıştıklarını söyledi.
Kucur, hakkında beyanı bulunan Ufuk Işık'ın İpek Üniversitesinde yönetici olduğunu söyledi. Bünyamin Karaduman'ın ABD'deki FETÖ okullarında yöneticilik yaptığını, ABD'ye para transferlerinin bulunduğunu öne süren Kucur, Karaduman'ın insan kaynakları alanında faaliyet gösteren Referans-İş adlı şirketin ortakları arasında bulunduğunu, daha sonra hisselerini davanın sanıklarından Olcay Maleker'e devrettiğini söyledi. Mehmet Kucur, Hüseyin Ülker'in de 10 yıl ABD'de yaşadıktan sonra Türkiye'ye döndüğünü ve İpek Üniversitesinde teknik uzman olarak çalıştığını iddia etti. Kucur, Ahmet Çağlayan'ın ise Referans-İş'in kurucu ortağı ve eski müdürü olduğunu, iddianameye göre, örgütün personel sorumlusu olduğunu belirtti.
Örgütte "Burak" kod adını kullandığı ve örgütün İstanbul'daki toplantılarına katıldığı yönündeki iddiaları reddeden ve suçsuz olduğunu savunan Kucur, tahliye ve beraat talebinde bulundu.