Haberler

Hava Kuvvetleri Mahrem İmamları Davası

Abone Ol

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) Hava Kuvvetleri Komutanlığındaki mahrem yapılanmasına yönelik soruşturma kapsamında 76 "mahrem imam" ile 81 askeri personelin yargılandığı davaya, sanık savunmalarıyla devam edildi.

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) Hava Kuvvetleri Komutanlığındaki mahrem yapılanmasına yönelik soruşturma kapsamında 76 "mahrem imam" ile 81 askeri personelin yargılandığı davaya, sanık savunmalarıyla devam edildi.

Ankara 16. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Cezaevi Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya, sanıklar, avukatları ve yakınları ile Başbakanlık ve Milli Savunma Bakanlığı avukatları katıldı.

Suç tarihinde Zırhlı Birlikler Okulunda Öğretmen Üsteğmen olarak görev yapan sanıklardan Üzeyir Eker, savunmasında, sosyal demokrat, Atatürkçü bir kişi olduğunu, üzerine atılı terör örgütü üyeliği suçlamasını kabul etmediğini söyledi.

Adının, ülkeye en büyük ihaneti yapan bu örgütle birlikte anılmasının kendisi için büyük utanç olduğunu belirten Eker, öğrenim ve meslek hayatı boyunca hiçbir örgüt veya yapıyla bağının olmadığını savundu.

Emniyette "Sen Yılmaz Çoraközü adlı şahsın cemaat abisiymişsin" dendiğini anlatan Eker, böyle birini tanımadığını öne sürdü. Eker, "Ben FETÖ'cü değilim. Ömrü boyunca bu örgüte muhalefet etmiş Atatürkçü biri olarak bu örgütten birini tanısam seve seve devletime yardımcı olurum. Bana iftira atan bu kişiyi tanımıyorum. Yılmaz Çoraközü adlı şahsın hangi saiklerle bana iftira attığını bilmiyorum. Kendisini kurtarmak için böyle bir ifade verdiğini düşünüyorum. Bu kişinin uydurduğu senaryonun kurbanıyım." dedi.

Çoraközü'nün fotoğraf teşhisini reddeden Eker, bu teşhisin hukuka uygun yapılmadığını öne sürdü.

Eker, 15 Temmuz'da sıralı amirleri mesaide olmasına rağmen kendisinin mesaiye gitmediğini, FETÖ'nün darbe girişimine katılmadığını, bunun da örgütle ilgisinin bulunmadığının en büyük kanıtı olduğunu iddia etti.

Masum olduğunu ileri süren Eker, tahliye ve beraat istedi.

"Zıt bir yapım var"

Sanıklardan eski Hava Pilot Üsteğmen Uğur Erdoğan da üzerine atılı suçları ve "Ümit" kod adlı Denizhan Özcan isimli örgüt mensubuyla irtibatlı olduğu iddiasını reddetti.

Devlet okullarında eğitim gördüğünü, örgüte bağlı hiçbir okul veya dershaneye gitmediğini söyleyen Erdoğan, Hava Harp Okulundan mezun olduktan sonra en son Balıkesir 9. Ana Jet Üssünde görev yaptığını, bu sırada 15 Temmuz darbe girişiminin gerçekleştiğini, girişimin ardından meslekten ihraç edildiğini belirtti.

FETÖ ile adının anılması ve terörist muamelesi yapılmasının kendisini derinden yaraladığını ifade eden Erdoğan, "Tarikat, cemaat ve örgüte zıt bir yapım var. Yaşadıklarımın bu örgütün kumpası olduğunu düşünüyorum. Örgüt, kendinden olmayan düşük rütbeli subayları tasviye etmeye çalışıyor." iddiasında bulundu.

Denizhan Özcan'ı tanımadığını öne süren Erdoğan, bu kişiyi ilk kez mahkemede gördüğünü, Özcan'ın da ifadesinde kendisini tanımadığını beyan ettiğini söyledi.

"Devletin ekmeğiyle büyüdüm. Devletime ihanet edemem. Benden FETÖ'cü çıkmaz." diyen Erdoğan, tahliye ve beraat istedi.

"Diyecek bir şeyim yok"

Sanık Veysel Yıldız da hakkındaki suçlamaları ve "sivil abi, imam" olduğu iddiasını kabul etmedi. Cumhuriyet Üniversitesinden sonra Maliye Bakanlığında Gelir Uzman Yardımcısı olarak atandığını belirten Yıldız, daha sonra Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumunda denetçi olduğunu söyledi.

İddianamede, "FETÖ'nün Hava Kuvvetleri Komutanlığı karargah kısmında sivil abi, imam ve öğretmen olarak faaliyet yürüttüğü"nün öne sürüldüğünü belirten Yıldız, hakkında bu konuda somut bir delil bulunmadığını savundu.

Üst yöneticilerle örgüt toplantılarına katıldığı iddiasını da reddeden Yıldız, aleyhinde beyanda bulunan askeri öğrenci Ali Pehlivan'ın ifadesini kabul etmedi. Yıldız, "Eğer bu örgüt üyeleriyle bir yerlerde toplantı yapmış olsaydım, HTS kayıtlarında benimle ilgili bir eşleşme söz konusu olurdu. Fakat böyle bir eşleşme yok." dedi.

Mahkeme Başkanının, "Ali Pehlivan askeri öğrenci, siz ise Maliye Bakanlığında çalışıyorsunuz. Alakasız kişilersiniz. Sizi neden hedef alsın, nereden tanısın?" sorusuna karşılık Yıldız, "Bir yanlışlık yapıldığını söylüyorum. Başka diyecek bir şeyim yok. Bilmiyorum. Bir yanlışlar silsilesiyle buraya gelindi." ifadesini kullandı.

Yıldız, Pehlivan'ın evini teşhis etmesiyle ilgili de "Adresimi yönlendirmeyle bulmuş olabilir." iddiasında bulundu. Telefonunda Bylock programı bulunan Yıldız, bu programı kullanmadığını öne sürdü. Yıldız, Bylock içeriğinin tespit edilemediğini, Emniyet raporunda IMEI numarası ve yükleme tarihinin de belirtilmediğini söyledi.

FETÖ'yü basından bildiğini, hiçbir terör örgütüyle irtibatının bulunmadığını ileri süren Yıldız, tahliye ve beraat istedi.

"Kimseyi sınava hazırlamadım"

Sanık Mustafa Kılıç da örgüt içinde "Kadir" kod adını kullandığı ve Hava Harp Okulu öğrencileriyle ilgilendiği iddiasını reddetti.

Ertuğrul Cihat Sungur'un ifadelerini kabul etmeyen Kılıç, aleyhindeki fotoğraflı teşhis tutanaklarının da yönlendirmeyle elde edildiğini savundu.

Kılıç, hiçbir askeri öğrenci ile ilgilenmediğini, kimseyi sınava hazırlamadığını, kod adının ise uydurma olduğunu öne sürdü.

Bylock kullandığını da reddeden Kılıç, FETÖ'nün öğrenci evlerinde 2005-2011 yılları arasında kaldığı yönünde Ankara Batı Sulh Ceza Hakimliğinde avukatları huzurunda verdiği ifadeyi "Copy paste (kopyala yapıştır) yapılmış." diyerek inkar etti ve huzurdaki beyanının kabul edilmesini istedi. Kılıç, suç işlemediğini, dolayısıyla pişman da olmadığını söyledi.

Sanık Mehmet Tanrıkut, FETÖ örgütü adına Harp Okuluna öğrenci hazırladığı ve Harp Okulu öğrencileriyle ilgilendiği iddiasını reddetti.

Üniversiteye hazırlık için gittiği Körfez Dershanesinden matematik öğretmeninin Ankara'da tanıdıklarının olduğunu söyleyerek kendisini bir eve yönlendirdiğini belirten Tanrıkut, bu evin cemaat evi olduğunu sonradan öğrendiğini öne sürdü.

Üniversiteye devam ederken kendisinden matematik dersi vermesinin istendiğini ifade eden Tanrıkut, maddi kaygılar nedeniyle evden atılmamak için bu teklifi kabul ettiğini, mezuniyetten sonra bu örgütle bağını kestiğini, 7 yıldır da bu örgütten kimseyle görüşmediğini öne sürdü.

Harp Okulu öğrencileriyle örgüt adına ilgilendiğini kabul etmeyen Tanrıkut, aleyhinde beyanda bulunan Hakan Doğan'ı matematik derslerinden tanıdığını ancak beyanlarının gerçeği yansıtmadığını savundu ve İstanbul'da "ev abiliği" yaptığı iddiasını reddetti.

Savunmaların ardından duruşmaya ara verildi.

Kaynak: AA / Güncel

Veysel Yıldız Ali Pehlivan Politika Güncel Haberler

Bakmadan Geçme

1000
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title