Hiç vaka görülmeyen köye telefon yağıyor
Hiç vaka görülmeyen köye telefon yağıyor Vakanın yaşanmadığı köyün doğal ürünlerine talepler arttı Korona virüs vakasının hiç görülmediği Aliobası köyü Türkiye'nin gözdesi oldu.
Hiç vaka görülmeyen köye telefon yağıyor
Vakanın yaşanmadığı köyün doğal ürünlerine talepler arttı
BARTIN - Korona virüs vakasının hiç görülmediği Aliobası köyü Türkiye'nin gözdesi oldu. Yurdun dört bir yanından telefon yağmuruna tutulan köyde üretilen doğal ürünler için talep patlaması yaşanırken köyden arsa almak isteyenlerin sayısında da ciddi artış yaşandı.
Korona virüs salgınının ülkemizde görülmeye başladığı günden bu yana Bartın'ın Amasra ilçesine bağlı Aliobası köyünde hiç vakaya rastlanmadı. Köy muhtarı Ramazan Tığ'ın geceli gündüzlü çalışmaları, köy sakinlerini virüse karşı bilinçlendirmesi ve uyguladığı kurallar sonucu Aliobası köyü, 'Virüsün Giremediği Köy' olarak ün saldı.
Haberlere de konu olan köyde doğal yaşam dikkat çekerken köyde üretilen doğal ürünler için Türkiye'nin dört bir yanından sipariş yağmaya başladı. Yurdun farklı şehirlerinden köy muhtarına ulaşan vatandaşlar ise köyden arsa almak için görüşme talebinde bulundu.
Karadeniz'in kıyısında ormanlık bir alanın içinde kurulu 120 haneli ve 600 nüfuslu köyün sakinleri bugüne kadar köylerinde hiç vaka görülmemesinin sırrının kurallar ve doğa ile iç içe yaşamakta saklı olduğunu söylediler.
Köy sakinlerinden Nurşen Özel muhtarlarının uyarılarını dikkate aldıklarını ifade ederek, "Muhtarımız İl dışından gelenleri köye sokmuyor. Köyümüze hiç yapancı almıyoruz. Köylere oturmaya gitmiyoruz. Kabul etmiyoruz. Hep doğal şeyler yiyoruz. Tarhana, bal, pekmez, zencefil hep öyle şeyler içiyoruz. Ihlamur çayı içiyoruz. Hiç birbirimizle muhatap olmuyoruz. Maskelerimizi çıkarmıyoruz. Muhtar bizi devamlı uyarıyor her konuda. Onun da uyguladığı şeyleri yapıyoruz." dedi.
Aynı köyde yaşayan Ali Özel ise temizliğe dikkat edip doğal beslendiklerini söyleyip, "Biz öncelikle temizliğe dikkat ediyoruz. Köye yabancı bir kimse sokmuyoruz. Süt yiyoruz. Kendimize doğal öte beri pekmez, reçel, bal, tavuk yumurtası, dışarıdan bir şey alıp da binde bir yemeyiz. Fazlada gezmeyiz. Köyümüzden çıkmayız. Mesafeye uyarız." dedi.
Evlerine misafir kabul etmediklerini ve köyden çıkmadıkların söyleyen Sevgi Tığ ise, "İlk başta maske, mesafe, temizlik hijyeni. Evimize misafir kabul etmiyoruz. Misafirliğe gitmiyoruz. Doğal beslenme gösteriyoruz. Şekersiz dut pekmezlerimiz var. Bal yiyoruz. Allah kimsenin başına vermesin çok kötü bir hastalık. Herkes kendini korusun. Benim annem bu hastalıktan yaşadı yanına gidemedim. Gitsem bir suç gitmesem daha bir suç ama ben gitmemeyi tercih ettim sevdiklerimi korumak için. Lütfen dikkat edelim, çok kötü bir şey. Sevdiklerimizi koruyalım mesafemize dikkat edelim." ifadelerini kullandı.
Köyde yaşayan ilkokul öğrencileri Şevval Tığ ve Ayşe İrem Parlak maske ve mesafe gibi kurallara dikkat ettiklerinin altını çizerek, "Evde kalıyoruz kendimize dikkat ediyoruz. Sağlıklı besinler yiyoruz. Genellikle dışarı çıktığımız da kalabalık ortama gireceğimiz zaman maskemiz ağzımızda oluyor. Sürekli zaten dışarı çıkmıyoruz. Sosyal mesafemizi de koruyoruz." şeklinde konuştular.
"Köyünüzde satılık arsa var mı?" diyorlar
Aliobası köyünün 3 dönemdir muhtarlığını yapan Ramazan Tığ ise açıklamasında, "Köyümüzde şu ana kadar sıfır vaka sıfır vakayla da devam ediyoruz. 10 aylık süreçte öncelikle maske, çok sıkı bir şekilde maske dağıtımı yaptım. 20 binden fazla maske dağıttım. Maske dağıtırken halkımızı bilgilendirdim. Maske, mesafe, hijyen, komşularınıza oturmaya gitmeyin, komşularınızı davet etmeyin şeklinde. Bu şekilde 10 aylık süreci yürüttük. Bazen çok katı kurallarda uyguladım. İstanbul'daki dostlarımıza köylülerimize "gelmeyin" dedim. Buradaki annenizi, babanızı, dedenizi mağdur etmeyin. Buraya gelip de burada sıkıntı çıkmasın. Köyümüzü sıfır vaka ile devam ettirelim şeklinde çağrılarda bulundum. Allah razı olsun gurbettekiler olsun köyümde yaşayan vatandaşlar olsun çağrılarımıza uydu. Hala daha uymaya devam ediyorlar. Birde organik ürünlerimiz var. En büyük avantajlarımız bunlar. Organik balımız var, organik dut pekmezimiz var. Organik çayımız, tarhanamız var yani bunlarla korunuyoruz. Acılı tarhana içiyoruz sabahları. Çorbalarımızda sürekli özellikle tarhanayı tercih ediyoruz. Balımız çok organik. Köyümüzün bütün sofralarında marmelatlarımız bulunur, balımız bulunur, organik dut pekmezimiz bulunur. Bu yayınlar başladığından beri İstanbul'dan, Ankara'dan, Denizli'den, Hatay'dan, Artvin'den her taraftan köyümüze çok büyük bir telefon trafiği yaşanmaya başladı. Nasıl korundunuz diye benden bilgi alıyorlar. Köyünüzde satılık arsa var mı diyorlar. Arsa talep ediyorlar. Örneğin bugün sabah Çanakkale'den aradılar İzmir'den aradılar. Halkımızın duyarlı olması köyümüze de çok büyük bir talep oluşturdu. Bende gerçekten köy muhtarı olarak köy halkı adına gurur duydum. Onurlandım, gururlandım. Şu ana kadar çok büyük bir kestane balı talepleri var. Dut pekmezi, ıhlamur, tarhana, kuş burnu talepleri var. Köyümüzde cenabı Allah'ın verdiği tüm nimetlerimiz var. Bu nimetlerden de köy halkımız bilinçli olarak faydalanıyor. Faydalandığı zamanda sonunda hastalığı kendi köyümüze ve komşularımıza köy halkına şu ana kadar sıfır vaka ile sürdürüyoruz. Vakasız, sıfır vaka ile sürdürüyoruz yani köyümüzdeki bu süreci" ifadelerinde bulundu.