Hitit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hilmi Demir Açıklaması
Hitit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hilmi Demir, selefiler ve Avrupa’daki bir çok devletin Irak ve Suriye topraklarında bir Kürt devletinin kuruluşu için mücadele ettiğini ve özellikle selefi Arapların Kürt devleti istediğini belirterek, "IŞİD’in asıl fonksiyonu burada Sünni bir devlet kurmak değil. IŞİD’in asıl fonksiyonu bir Kürt devletinin kuruluşunu meşru hale getirmek.
Hitit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hilmi Demir, selefiler ve Avrupa'daki bir çok devletin Irak ve Suriye topraklarında bir Kürt devletinin kuruluşu için mücadele ettiğini ve özellikle selefi Arapların Kürt devleti istediğini belirterek, "IŞİD'in asıl fonksiyonu burada Sünni bir devlet kurmak değil. IŞİD'in asıl fonksiyonu bir Kürt devletinin kuruluşunu meşru hale getirmek. ve buna zemin hazırlamak" dedi.
Türk Ocakları Çorum Şubesi tarafından "İslam Coğrafyası'nda Radikalizm ve Radikalist Eğilimler" konulu konferans düzenlendi. Konferansa konuşmacı olarak katılan Prof. Dr. Hilmi Demir, Ortadoğu'da yaşanan değişimler, bu değişimlerin İslam dünyası ve Türkiye'ye yönelik etkileri üzerine açıklamalarda bulundu.
19. yüzyıldan itibaren Selefilik ile Vahhabilik akımlarının sürekli geliştiğini, Vahhabilikle Şii hareketinin de büyümeye başladığına işaret eden Prof. Dr. Demir, bu hareketler sürekli alan kazandıkça Ehli Sünnet'in erimeye başladığına dikkat çekti.
Bu akımların güçlendiği dönemde Amerika'nın Saddam'a müdahale ettiğini ve Irak'ı yerle bir ettiğini hatırlatan Prof. Dr. Demir, "Amacı demokrasi getirmekti. Irak'ta yapısal bir hata yaptı. Irak ordusunu tamamen dağıttı. Irak ordusu Arap Sünnilerden oluşuyordu. Irak ordusunda Baas Partisi çok güçlüydü. Biz bunları bertaraf etmedikçe Irak'ta Saddam'ı ciddi anlamda temizleyemeyiz dediler. Askerle tasfiye etmekle birlikte Sünni nüfusu da ciddi anlamda baskı uygulamaya başladı. Ülkenin büyük çoğunluğu Şii olmasına rağmen Saddam yönetimi Sünni olduğu için Irak'ta Sünni egemenlik vardı. Amerika geldi Sünnileri tasfiye edince Şiiler dediler ki biz sizinle çalışırız dediler. İkinci partneri kimdi Kürtler. Bu süreçte Sünnileri tasfiye ederken ezmeye başladı. Bunların bir çoğu askerdi. Yeraltına çekilerek direnmeye başladılar. Irak'ta direniş örgütlerinin hepsi Sünni değil. Araların da Kürt örgütler vardı. Sünni Kürtler Amerika ile birlikte çalışmaya biraz direndiler. Direniş örgütleri kurdular. Bunlardan bir tanesi Irak El Kaidesi. El Kaide'yi biz nerden biliyoruz Afganistan'dan. Afganistan'da kurulmuştu. 11 Eylül saldırıları ile birlikte dünyada El Kaide bir marka haline geldi. Bu markayı daha sonra başka yerlerde gördük. Bütün savaşlarda El Kaide'yi gördük. Bütün savaşlarda öne çıktılar. Irak'ta da hemen anında geldiler ve buradaki direnişe katıldılar. ABD'ye karşı direndiler. Irak El Kaidesi'nin başında isim dikkat çekiyor. Ebu Musa El Zerkavi. Aslında Zerkavi, Afganistan'da idi. Usame Bin Ladin'e en yakın isimlerdendi. 2003 yılında Irak'taki direnişe örgütlemek için buraya geçti. 2004 yılında bir eyleme damgasını vuruyor. Boğazı kesilen bir esirin videolarını başladı. Şimdi kim kesiyor IŞİD. Zerkavi bunu Bağdat'ta yapmıştı. Bu olmayan bişey değil. El Kaide'nin kullandığı önemli eylem tarzlarından birisiydi. Zerkavi, 2006 yılında öldürüldü" dedi.
"BUKKA KAMPI IŞİD'İN KURULUŞ KAMPIDIR"
Bukka kampının IŞİD'in kuruluş kampı olduğunu anlatan Prof. Dr. Hilmi Demir, "IŞİD'in kurucusu Ebu Bekir El Bağdadi El Huseyni El Kureyşi o tarihlerde nerdeydi. 2003 yılında üniversiteden yeni mezun olmuş bir öğrenciydi. O dönemde bir protesto gösterisine katılmış 2004 yılında tutuklanarak Irak'ın güneyindeki Bukka kampına gönderildi. Bukka kampı ilginç bir kamp. 2009 yılında kapatıldı. Bağdadi 2009 yılında bu kamptan gönderiliyor. Serbest bırakılıyor. 2003-2009 yılları arasında ne kadar El Kaideci, Baas generali, komutanı askeri varsa hepsi bu kampa gönderiliyor. Bukka kampı IŞİD'in kuruluş kampıdır. Bugün IŞİD gibi bir çok örgütün üst düzey yöneticisi Bukka kampında bulunmuştur. 2010 yılında Bağdadi IŞİD'in başına geçiyor. Bu kadar rastlantı ilginç bir şeydir. Irak El Kaidesi'nin başına geçer geçmez örgütün ismini değiştirerek Irak Şam İslam Devleti'ne çeviriyor. Artık hedefimiz sadece Irak değil Şam'ı da istiyoruz diyorlar. Peki nedir hedefiniz? El Kaide örgütünün en temel özelliklerinden bir tanesi düşmanı zarara vermektir. Devlet kurma ideolojisi yoktur. Fakat IŞİD örgütü kurulduğu andan itibaren hilafet devleti kuracağı iddiasını gündemine alıyor. Merkezine taşıyor. Hilafet devletini Şam ve Irak'ta kurmaya çalışıyor. Niye burada kuruyorsunuz. Niye Afganistan'da değil. Niye Pakistan'da değil. Neden geldiniz bu coğrafyaya. Neden burada İslam Devleti kurmaya çalışıyorsunuz. Bu sorular Ortadoğu'yu anlamamız açısından çok önemli" diye konuştu.
Terör örgütü IŞİD'in 2014 yılında Musul eylemiyle en büyük başarısını elde ettiğini anlatan Prof. Dr. Demir, "Musul, Irak'ın en büyük şehirlerinden bir tanesi. Güçlerin dağıldığı bir şehir. Musul'da IŞİD'e lazım olan para, silah ve petrol var. Musul'u ele geçirir geçirmez Irak ve Şam ile bütün uluslararası anlaşmaları kaldırdığını, hilafet devleti kurduğunu, Ebu Bekir El Bağdadi'nin de halife olduğunu kabul ediyorlar. İsim ne Ebu Bekir El Bağdadi El Huseyni El Kureyşi. Huseyni neyi ifade ediyor şiayı. Hz. Ali soyundan, peygamber soyundan. Kureyşi, halife Kureyşi'den olacak iddiası var ya onu taşıyor. Bu bize mesaj. Bu Türkler hilafeti gasp etmişlerdi. Bizim elimizden aldılar. Halife bundan sonra Araplardan olacak. Türkiye'ye de mesaj yolluyorlar, isterseniz size de bir emirlik verelim diyorlar. Boşuna hilafet hayali falan kurmayın. Dolaysıyla hilafet bizim hakkımız Arapların hakkı diyorlar. İlginç bir şekilde bu coğrafyada güç kazanıyorlar. IŞİD kimlerle savaşıyor. IŞİD en çok muhalif gruplarla Suriye hükümeti arasında gidip geliyor. Kimlerle savaşmadı Kürtlerle. IŞİD'i anlama kılavuzlardan en önemli birisi burada. Kürtlerle savaştı. Nerede Kobani'de. Peki ne oldu. Yenildi. Geri çekildi, kim geldi. Kürtlerle savaşması ve yenilmesi neyi değiştirdi. Bu da çok ilginç" ifadelerini kullandı.
"IŞİD, İSLAMİ DEĞİL. SÜNNİLİĞİN İZZETİNİ KİRLETTİ"
IŞİD'in Suriye'de yaptığı değişimleri de anlatan Prof. Dr. Demir, "Batı'nın İslam'a karşı düşmanlığını kışkırttı mı? Bugün İslam dünyası, İslam dendiği zaman kelle kesen eli kanlı bir terör örgütü olarak anılıyor mu? ve İslam terörle eş anlamlı hale geldi mi? IŞİD, İslami değil. Sünniliğin izzetini kirletti. İkincisi, İslam dünyasında temsil krizi yarattı. Müslümanları kim temsil ediyor. Geçen karşılaştığım batılı gazeteciler ve büyükelçilerin ilginç bir çıkışı oldu. dediler ki 'Siz böyle Sünnilik, Hanefilik diyorsunuz ama Şiilik inanın sizinkinden daha ılımlı bir mezhepmiş' dediler. Sünnilik eşittir IŞİD. Şiilik öyle değil. Hiç siz Batı'ya saldıran bir Şii gördünüz mü? Temsil krizi derken kast ettiğim o. İslam dünyasında Şiiliği güçlendirdi. Batı medyasında Şiilik çok güçlü. Ne kadar Batı'da sahada IŞİD'le mücadele eden tek güç Kürtler gözüküyor. Bu ister istemez Kürtleri ciddi anlamda batı medyasında meşru hale getiriyor. IŞİD, Suriye topraklarının yüzde 67'sini elinde tutarken şuanda hızla geri çekiliyor. IŞİD'in geri çekildiği yerlere kim yerleşiyor? Kürtler. 7-8 yıldır iddiam buydu. Dedim ki hem Selefiler hem de Avrupa'daki bir çok devlet burada bir Kürt devletinin kuruluşu için mücadele ediyor. Boşuna umutlanmayın özellikle Selefi Araplar Kürt devleti istiyorlar. ve IŞİD'in asıl fonksiyonu burada Sünni bir devlet kurmak değil, olabilir de. IŞİD'in asıl fonksiyonu bir Kürt devletinin kuruluşunu meşru hale getirmek. ve buna zemin hazırlamak. Irak ve Suriye coğrafyasında bir Kürt devleti kurarsanız İran önünde bir tampon oluşturursunuz. İran'a karşı hem Selefi Vahhabileri hem de İsral'i korursunuz" ifadelerini kullandı.
"İSLAM, TERÖRLE ANILAN BİR DİN HALİNE GELDİ"
Bugün Müslümanların, Batı'da rahat hareket edemediğini, artık İslam'ın terörle anılan bir din haline geldiğini vurgulayan Demir, "Paris saldırısıyla bunlar iyice keskinleşmeye başladı. Dünyanın her yerinde sıkıntılarımız var. Müslüman Türk kimliği pasaportu taşısanız bile sorgulanıyorsunuz. Bir zamanlar Avrupa İslamlaşacak Avrupa Müslümanlaşacak hayali görüyorduk. Oysa şimdi Avrupa'da ciddi sıkıntı içerisindeyiz. Müslüman olmak artık bir marka olmak değil. Radikalleşen İslam dünyası bir taraftan Selefilik bir taraftan IŞİD'le birlikte nasıl bir kuşatmanın içerisine düştü. Osmanlının yıkılışıyla birlikte Sünni dünyada adaletin temsil özelliği kaybedildi. Ehli Sünnetin yerini Selefilik ve Şiilik doldurmaya başladı. Coğrafyada bizden başka herkes mezhepçilik yapıyor. Ama biz Ehli Sünneti hala mezhep zannediyoruz. İslam dünyası Selefilik ve Şiilik arasına sıkıştı. İkisi kavga ediyor olan bize oluyor. Olan İslam'ın izzetine oluyor. Bu kavgadan sürekli Müslümanlar zarar örüyor. Sorunun kaynağını arıyorsak 19. yüzyıla gitmeliyiz. Çare bugün İstanbul. Eğer 18-19. yüzyılda düştüğümüz İstanbul'u yeniden Ehli sünnetin merkezi haline getirirseniz İslam dünyasına büyük bir iyilik yapmış olursunuz. 19. yüzyılda neler kaybettiğimiz iyi tetkik edilmeli. Kılavuzumuz ehli sünnetin ışığı olsun" sözleriyle konuşmasını tamamladı. - ÇORUM