Hrant Dink Davası'nda Şok Suçlama (Geniş Haber)
AGOS Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink cinayetine ilişkin kamu görevlilerinin yargılandığı 2'si tutuklu 35 sanıklı davada, dönemin eski İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek, "Benden talep edilen tek bir şey oldu.
AGOS Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink cinayetine ilişkin kamu görevlilerinin yargılandığı 2'si tutuklu 35 sanıklı davada, dönemin eski İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek, "Benden talep edilen tek bir şey oldu. Celalettin Cerrah, 17 Şubat tarihli yazıyı (Trabzon'dan İstanbul'a gönderilen ses getirecek eylem yazısı) imha etmemi istedi" dedi. Bunun üzerine söz alan Celalettin Cerrah, "45 yıldır devlet memuruyum. İlk defa böyle bir suçlamayla karşılaşıyorum. Ağabeyi olarak beni üzmüştür. İki senedir cezaevindedir psikolojisinin bozulduğunu düşünüyorum. Hakkında suç duyurusunda bulunuyorum" dedi.
AKYÜREK KATILDI
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada, tutuklu sanık eski İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek hazır bulundu. Ayrıca hükümlü sanık Ogün Samast ile tutuksuz sanıklardan dönemin İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler, dönemin Trabzon Emniyet Müdürü Reşat Altay, eski İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun ve eski İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah da duruşma salonunda yer aldı. Duruşmaya bir kısım sanıklar da SEGBİS aracılığıyla görüntülü ve sesli olarak katıldı.
RAMAZAN AKYÜREK: CERRAH YAZIYI İMHA ETMEMİ İSTEDİ
Duruşmada dönemin İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler'in çapraz sorgusu yapıldığı sırada, Ramazan Akyürek soru sormak için söz aldı. Eski İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek, "17 Şubat tarihli yazı (ses getirecek eylem) cinayetten sonra Ogün Samast'ın isminden sonra çıktığını belirtiliyor. Ben cinayetten hemen sonra İstanbul'a gittim. Ahmet İlhan Güler'in bana yazının eksik geldiğini söylemesi gerekirdi. Ama Celalettin Bey de başta olmak üzere soğuk duruyorlardı. Benden talep edilen tek şey oldu; Celalettin Cerrah 17 Şubat'ta Trabzon'dan İstanbul'a gönderilen yazı (ses getirecek eylem yazısı) imha etmemi istedi. Beni özel telefonla aradı. Bu görüşme, Erhan Tuncel'in İstanbul'a gelmesinden ve Yardımcı İstihbarat Elemanı olduğu anlaşılmasından sonradır. Celalettin Cerrah, İstihbarat Şube Müdürlüğü'nün özel telefonundan beni aramıştır. Ahmet Bey'e bu görüşme olduğunda odada olup olmadığını soruyorum" dedi. Soru üzerine Ahmet İlhan Güler, "Celalettin Bey'in böyle bir şeyi söylediğine şahit olmadım. Herkesin bildiği bir yazıyı 'İmha et' demesi akla ve doğal akışa uygun değildir" diye cevap verdi. Bu cevap üzerine diyalog şöyle gelişti.
Ramazan Akyürek: "Ya sizin, ya da yardımcınızın odasından yapılmış bir görüşmedir."
Ahmet İlhan Güler: "Bilgim yok böyle bir görüşmeden. O seviyede bir insanın bunu yapması mümkün değil."
Ramazan Akyürek: "Ben o evrakı asla imha edemeyeceğimi söyledim. Önce telefonda söyledim. Sonra toplantıda yüzüne söyledim. Bakanın zorlamasıyla İstanbul'a geldim. Toplantıda dört kişiydik. Celalettin Cerrah, Ahmet İlhan Güler ile Terörden Sorumlu Şube Müdürü ve yardımcısı da toplantıdaydı."
CERRAH: AĞABEYİ OLARAK BENİ ÜZMÜŞTÜR
Diyaloglar üzerine söz alan Celalettin Cerrah ise "Bu iddialara cevap vermek istiyorum" diyerek sözlerine şöyle devam etti: "45 yıldır devlet memuruyum. İlk defa böyle bir suçlamayla karşılaşıyorum. Toplantıda dört kişiyiz; o kadar aptalım ki, 'Bunu imha et' diyeceğim. F4 raporunun yok edilmesinin bana menfaati nedir? Bunun imha edilmesi sadece Trabzon'un faydasınadır. Ben İstanbul Emniyet Müdürü'yüm. Kendisi bana bağlı değildir. Ben 'Bunu sil' dersem niye üç şahidin arasında diyeyim? Faillerin bir an önce yakalanması için kendisini çağırdım, gelmedi. Niye? Suçlu olduğu için. Bunlar mantık dışı. Ben İstihbarat Daire Başkanlığı'ndan 'Bunu sil' desem, aynısı Trabzon'da da var. Orada da Reşat Bey müdürdü. Bu neyi gösteriyor, demek ki İstihbarat Daire Başkanlığı istediği şekilde kayıtları siliyor demektir. Ağabeyi olarak bu iddiası beni üzmüştür. Herhalde iki senedir cezaevindedir. Psikolojisi bozulmuştur. Bu nedenle hakaretten ve iftiradan suç duyurusunda bulunuyorum" diye cevap verdi.
"BU ZAMANA KADAR NEDEN BAHSETMEDİ?"
Bu tartışma sonrası duruşmaya ara verildi. Ara sonrasında Celalettin Cerrah tekrar söz aldı. Cerrah, "Eğer ben böyle bir şeyde bulunduysam aradan 10 yıl geçmiş. 10 yıl zarfında müfettişlere savcılara ifade vermiştir. Böyle bir konudan bu zamana kadar neden bahsetmemiştir. En önemlisi de emniyet müdür yardımcısı ve iki şube müdürünün bulunduğu bir yerde nasıl böyle bir şey söyleyebilirim? O tarihte böyle bir yazının varlığından haberim yoktur. Haberdar olmadığım bir yazı için nasıl 'Sil' derim. Bununla ilgili 'Baskı yaptı' diye suç duyurusunda bulundu demesi lazım. Suç duyurusunda bulunmuş mu? Kendisi emniyet genel müdürlüğüne direk bağlıdır. Bana bağlı değildir. En önemli konu da kendisi İçişleri Bakanı'na, İstihbarat Daire Başkanı olması dolayısıyla her gün makamına çıkabilecek kişidir. Hatta yerine göre sayın Başbakan'ın da çağırıp bilgi aldığı makamdır. Bu durumdaki bir kişi niye Emniyet Genel Müdürü'ne, niye İçişleri Bakanı'na, hatta niye Başbakan'a bugüne kadar bilgi vermemiştir. Onun için sanığın iki yıldır tutuklu olmasından dolayı zihinsel veya psikolojik yönden sıkıntısı olabilir. Ben kendisinin bu konuda akıl sağlığı yerinde midir diye adli tıbba gönderilmesi istiyorum" şeklinde konuştu.
CERRAH'IN SAVUNMASI CUMA GÜNÜNE KALDI
Mahkeme heyeti duruşmayı 10 Kasım, perşembe gününe bıraktı. Sabri Uzun'un çapraz sorgusunun perşembe günü yapılmasına, cuma günü de Celalettin Cerrah'ın savunmasının alınmasına karar verilen duruşma ertelendi. - İstanbul