Hrant Dink İçin Sessiz Yürüyüş
Uğradığı silahlı saldırıda hayatını kaybeden Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink, ölümünün 5.yıldönümünde Taksim'den Agos Gazetesi'ne düzenlenen yürüyüşle anıldı.
Uğradığı silahlı saldırıda hayatını kaybeden Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink, ölümünün 5. yıldönümünde Taksim'den Agos Gazetesi'ne düzenlenen yürüyüşle anıldı. Yürüyüşe Dink ailesinin yanı sıra BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve binlerce kişi katıldı.
Taksim Meydanı'nda toplanan binlerce kişi, ellerinde Hrant Dink'in fotoğrafları ve 'Adalet yalanınız tükendi' 'Adaleti mumla arıyoruz', 'Bu duruma nasıl sessiz kalabiliyorsunuz' yazılı döviz ve pankartlarla yürüyüşe geçti. Yürüyüşe Hrant Dink'in eşi Rakel Dink, oğlu Arat ve kardeşi Orhan Dink, Dink ailesinin avukatı Fethiye Çetin ile BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, CHP Genel Başkan Yardımcısı İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, BDP Milletvekilleri Sırrı Süreyya Önder ve Sebahat Tuncel,
yönetmen Nuri Bilge Ceylan, gazeteciler Cengiz Çandar ve Balçiçek İlter ile binlerce kişi katıldı. Yürüyüş nedeniyle Halaskargazi Caddesi çift yönlü olarak trafiğe kapatıldı. Taksim Meydanı'ndan başlayan yürüyüşü fırsat bilen bazı satıcılar, yürüyüşe katılanlara üzerinde Hrant Dink'in isminin yazılı olduğu atkıları sattı. Bir polis helikopterinin de havadan izlediği yürüyüş sırasında, Şişli Belediyesi'nin tahsis ettiği bir ambulansta grubun önünde ilerledi. Yürüyüş sırasında bir grup, Ergenekon Caddesi
tabelasını, "Hrant Dink Caddesi" yazan tabelayla değiştirdi. Grubun yürüyüşü devam ederken polis ekipleri de Agos Gazetesi önünde eğitimli köpeklerle bomba araması yaptı.
Dink ailesi ve binlerce kişinin Türkçe ve Ermenice, 'Hepimiz Hrant'ız, hepimiz Ermeni'yiz' yazılı büyük bir pankartla yaptıkları yürüyüş Agos Gazetesi önünde son buldu. Hrant Dink'in 5 yıl önce hayatını kaybettiği kaldırım karanfillerle süslenirken, Agos Gazetesi'nin penceresine "5 yıl değil 95 yıl da geçse bu dava böyle bitmez" yazılı büyük bir pankart asıldı. Yürüyüş sonunda oğlu Arat ile birlikte gazetenin penceresine çıkan Rakel Dink, gazete önündeki kalabalığı selamladı. Saatler 15.00'ı
gösterdiğinde ise hoparlörden Hrant Dink'in sesi yayınlandı. Gazete önünde toplanan kalabalık ise saygı duruşunda bulunup, zafer işareti yaptı.
Gazetenin penceresine çıkarak Hrant'ın Arkadaşları adına açıklama yapan Karin Karakaşlı, 19 Ocak'ın bir anma günü olmadığını belirterek, "Bundan beş yıl önceydi. Türklüğü tahkir ve tezyiften mahküm edilen, Türk düşmanı ilan edilen bir Ermeni gazetecinin cenazesi hepimizi buluşturdu. Çünkü Hrant Dink bu ülkenin bütün acılarının dermanına talipti. Onu güpegündüz, şimdi durduğumuz bu kalabalık Halaskargazi Caddesi üzerinde sırtından vurdular. Hepimizi de o cinayete görgü tanığı kıldılar. O cenaze gününde
1915'i, Dersim'i, Maraş'ı, Çorum'u, tekmil faili meçhulleri, ihtilalleri, olağanüstü halleri, bitmek bilmez darbe girişimlerini buluşturduk. Kompartıman usulü ayrı ayrı yaşamamız buyrulmuş ne varsa, bir kıldık. Büyük oyunu onun birleştirici ruhuyla bozduk" dedi.
Dink davasının Ergenekon ile bağlantısının bir türlü kurulamadığını belirten Karakaşlı, şöyle devam etti:
"Dört yanımızdan yalanlarla sardılar sarmaladılar bizi. Tam beş yıldır böyle bu. En sonunda iki kişi verdiler elimize. Bununla yetinin dediler. Yeter de artar hepinize. Ortada zaten silahlı terör örgütü olmadığına göre onun yöneticisi ve üyeleri de yok. ve beraat eden Erhan Tuncel'in hemen o akşam tahliyesi öyle büyük bir aciliyet ki, telaşta bir sanıkla ilgili hüküm kurmayı unutmuşlar. Tuncel şimdi ilim irfana adanmak üzere taze bir üniversite adayı. Böyle gözümüze baka baka, yangından mal kaçırır gibi
verdiler bu kararı. Müdanasızlığı da onun arkasındaki devasa korkuyu da gördük. Devlet çıplak dedik. Devlet çıplak. Burası benim ülkem de bu devlete benim devletim diyebilir miyim?"
Hrant Dink'in ölümünün Ermeniler için başka bir yoksunluk olduğunu belirten Karakaşlı, "1915'te Anadolu'da kafilelerce insan aç-susuz çölün ortasına sürülmeden önce bir Nisan günüyle 250'ye yakın Ermeni aydın Haydarpaşa Garı'ndan trenlere konup Ayaş'a sürgüne gitti. İçlerinden sadece birkaçı geri dönebildi" dedi.
"Dosya kapandı diyorlar bize. Kapandı mı bu dosya? Hrant Dink dosya değil ki kapatasın, o bir yara" diyen Karakaşlı, "Artık köprüden önceki son çıkıştayız. Oradan hakkıyla geçmeden tamamlanacak ödeşme, kurulacak düş, inanılacak adalet, yaşanacak memleket yok. Öbür türlüsü sadece yalan olur ve bir gün başımıza yıkılır. Altında kalırız hep birlikte. O yüzden gün, sadece söz söylemek değil söz vermek zamanı. Söz verelim mi birbirimize? Bu dava daha bitmedi. Söz verelim mi birbirimize? İnsanlık daha ölmedi.
Söz verelim mi birbirimize? Devlet daha hesabını vermedi. Sözümüz söz olsun. Bu adaletsizlikle yaşamak hepimize haramdır. Aksi için uğraşan hepimize helal olsun" şeklinde konuştu.
Karakaşlı'nın konuşmasının ardından bir kez daha cama çıkan Rakel Dink, kalabalığı selamladı. Halaskargazi Caddesi üzerinde toplanana kalabalık daha sonra dağıldı. - İSTANBUL