Hüda-Par: Cemaat Bizi Tasfiye Etmeye Çalıştı Ama Başaramadı
HÜDA PAR Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkan adayı Mehmet Hüseyin Yılmaz, cemaatin kendilerini tasfiye etmeye çalıştığını ama başaramadığını söyledi
Hür Dava Partisi (HÜDA PAR) Diyarbakır Belediye Başkan adayları Öz Diyarbakır Gazetesini ziyaret etti. Büyükşehir Belediye Başkan adayı Mehmet Hüseyin Yılmaz, Yenişehir Belediye Başkanı adayı Fikri Karavil, Bağlar Belediye Başkan adayı Vedat Turgut, Sur Belediye Başkan adayı Mahmut Uçar ve Kayapınar Belediye Başkan adayı Şaban Dalgın'ın yer aldığı ziyarette, 30 Mart'ta yapılacak yerel seçimlerde HÜD PAR'ın hedeflerini ve projeleri anlatıldı. Gündeme dair açıklamalarda bulundu.
"ADAYLARA ÖNEM VERİLDİ"
HÜDA PAR Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkan adayı Mehmet Hüseyin Yılmaz, partilerinin aday konularına büyük önem verdiğini söyledi.
Yılmaz, "Aday seçimine büyük bir titizlik gösterdik. Herkesi aday olmaması için bazı kriterleri ortaya koyduk. İslam'ı yaşayan ve tatbik edenlerin aday olmasını istedik. Bu bizim birinci kriterimiz oldu. Diğer bir konu ise adaylarımızın sadık olmasıydı. Sadık olmayanların bizimle işi olmaz. Çünkü sadık olmayanlar yarın iktidar olunduğunda sapmayacak. İktidarın verdiği güçle yoldan çıkmayacak. Bu vasıfta bizim için çok önemliydi. Aday seçiminde böyle kriterlere ağırlık verdik. Yanlış adaylarla kazanmaktan ise doğru adaylarla kaybetmeye razıyız" dedi.
DÖRT HALİFENİN ÖZELLİKLERİ
Belediye Başkan adaylarının Hz. Ebu Bekir gibi doğru, Hz. Ömer gibi adaletli, Hz. Osman gibi cömert, Hz. Ali gibi bilgili ve cesaretli olması gerektiğini belirten Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Adaylarımız Hz. Ebubekir gibi doğru olacak. İnsanlara doğru ve dürüst yaklaşacak. Hz. Ömer'i İslam öyle bir yaptı ki adaletli Ömer'i ortaya çıkardı. Bu bizim için bir ölçüdür. Belediye başkan adaylarımız herkese eşit davranacak. Oy veren oy vermeyenlere adaletli olacak. Hizmet noktasında ayrım yapmayacak. Bu olmasa olmazlarımızdan. Adaylarımız aynı zamanda Hz. Osman'ın vasıflarını taşıyacak. Mülayim, yumuşak başlı, herkesi dinleyen ve halkın sorunlarına inecek. Hz. Ali gibi bilgili olacak. Bilgi sahibi değilse bilgili ve vasıflı bir ekip kuracak. Dürüst bir insan iyi bir kurar ve bölgesine ve iline hizmet eder."
"KÜRDİSTAN'IN BÜTÜN ŞEHİRLERİNDE İKTİDAR OLACAĞIZ"
Eğer bu ekip göreve gelirse, bölgenin ve Diyarbakır'ın görmediği hizmetleri göreceğini belirten Yılmaz, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bizim 30 yıldır bir deneyimimiz var. Bu bölgeyi bilgen insanlarız. Neyin fazla neyin eksik olduğunu çok iyi biliyoruz. Yapamadığımız hiçbir şeyin sözünü vermiyoruz. Ama yaşanır bir Diyarbakır vadediyoruz. Belediyeleri halkın belediyeleri yapacağız. Herkesin belediyesi olacağız. Göreve geldiğimiz zaman herkes HÜDA PAR'ın yaptığı hizmetleri görecek ve 5 yıl içinde Kürdistan'ın bütün şehirlerinde HÜDA PAR iktidar olacaktır. Hizmeti görenler HÜDA PAR'ın yanında olacaktır."
"BÜTÜN PARKLARI SOSYAL TESİS HALİNE GETİRECEĞİZ"
Kaldırım çalışmalarının yandaşları doyurma çalışması olduğunu belirten Yılmaz, konuşmasına şöyle devam etti:
"Diyarbakır'da yapılan birçok çalışmayı doğru bulmuyorum. Kaldırım çalışmaları hizmet değildir. Yandaşları doyurma faaliyetidir. Kaldırım yapmak bir hizmet değildir. Vatandaşın hakkıdır. Ben çöp topluyorum diyerek hizmet ediyorum diyemezsiniz. Bu bir lütuf değildir. Şuna yapılan birçok Refah Partisi'nden kalmadır. Diyarbakır'daki parklar sosyal tesisler değildir. Çıkar amaçlı yapılan faaliyetlerdir. Hiçbir parkta umumi tuvalet yoktur. Mescit yoktur. Kürt halkı Müslümandır namaz kılmak için yeri olması gerekmiyor mu? İnsanlar ihtiyaçlarını gidermek için parklardaki kafelere gidilmek zorunda bırakılıyor. Bir vatandaşın ihtiyacını gidermesi için önce bir kafeye gidip çay içmesi ondan sonra ihtiyacını gidermesi gerekiyor. Namaz kılmak isteyen bir vatandaşın ibadetini yapacağı hiçbir alan ise bulunmuyor. Bu eksikleri biz gidereceğiz ve bütün parkları sosyal tesis haline getireceğiz. Belediye ile parklarımızda ucuz tarifeli hizmet vereceğiz. Eşi dostu ile gidip oturabileceği, rahat edeceği yerler olacak"
"15 YILDIR İKTİDARDA OLAN BELEDİYENİN ELLE TUTULUR BİR PROJESİ YOK"
Diyarbakır'da 15 yıldır belediyeyi elinde tutanların hiçbir projesi bulunmadığını dile getiren Yılmaz, "Diyarbakır'da birçok proje ya Ahmet Bilgin döneminde geri varsa Karayollarının projeleridir. Belediyenin elle tutulur bir projesi yoktur. Bir Fiskaya projesi var o da refah partisi döneminde kalan bir projedir. Şu anda su yok şelale yok ama yandaş için bir tesis kurulmuştur" dedi.
"UYDURMA BİR GEREKÇE İLE DERNEĞİMİZİ KAPATTILAR"
Mustazaflar olarak 2004'ten beri yaptıkları bütün yardımların, sosyal amaçlı ve dernek çalışmalarının örgüt olarak Hizbullah ile bağlantılandırılmaya çalışıldığını dile getiren Yılmaz, bunu yapan emniyet içinde grubu hükümete şikayet ettiklerini ancak bir karşılık bulamadıklarını ifade etti.
HÜDAPAR Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkan adayı Yılmaz, "İspat yok, delil yok. Herhangi bir şey yok. İşte geçmişte Hizbullah'tan cezaevine girip çıkanların bize üye olması ve yapmış olduğumuz çalışmaların İslami çalışmalar olması hasebiyle bütün bunları 'Hizbullah'ın amacı ve Hizbullah'a yarıyor' şeklinde uydurma bir gerekçe ile derneğimizi kapattılar ve ülke çapında birçok arkadaşımıza da yüzden fazla arkadaşımıza ceza verdiler. O zaman biz hükümete, emniyet içerisinde keyfi muamele yapılıyor, hukuk dışı davranılıyor diye telkinlerde bulunduk. Hukuk çerçevesinde olan faaliyetleri de getirip örgüt faaliyeti diye komplo kuruyor, delil ihdas ediyor dedik bizi dinlemediler" dedi.
"İHH'YI TERÖR LİSTESİNE ALMAK İSTİYORLAR"
İHH baskınlarıyla hükümeti zora sokmak için yapılan manevralar olduğunu belirten Başkan adayı Yılmaz , "Ama şimdi Başbakan şikayet ediyor ancak 2004'ten beri bize bu yapılıyor. Söylediğimiz halde herhangi bir şey yapmadınız. Bize yapılanlardan dolayı bir nevi tecrübede edindiler ve İHH üzerinden de hem İHH'yı terör örgütü listesine alabilmek çünkü İsrail'in temel çalışmalarından bir tanesi de budur. Bir diğer çalışma ise İHH'yı destekleyen hükümeti, çünkü hükümet bazı yardımlarını İHH üzerinden gönderiyor. Hükümeti zora sokmak için yapılan manevradır.
"GÜLEN GRUBU BİZİ TASFİYE ETMEYE ÇALIŞTI"
Gülen grubunun kendisi dışında bir İslami bir cemaat istemediğini ifade eden Yılmaz, bölgede Gülen grubunun, "Mustazafları tasfiye edebilirsek kendimize yer açarız' hesapları olduğunu ancak başarmadıklarını dile getirerek şöyle dedi:
"Gülen grubunun yapısında kendisinden başka İslami cemaati istemiyor. Yıllardır bize karşı tasfiye amaçlı olarak sıkıntılar ve hukuksuzlukların temelinde hükümet ile birlikte çünkü bir koalisyondu çünkü Gülen Grubunun emniyet birimindeki insanlar bunu yapıyordu ve bir şekilde hükümete, İçişleri Bakanına bağlıydı. Bize yapılan zulümlerin hükümet tarafından gözdenden gelmesi de koalisyon ortağı olması hesabıylaydı ve ortada menfaat vardı ve tasfiye amaçlıydı. 'Burada bu bölgede eğer biz Mustazafları tasfiye edebilirsek kendimize yer açarız' hesabı vardı ama tasfiye edemediler elhamdülillah, daha çok güçlendik daha çok büyüdük halkımız bizi sahiplendi destek çıktı.
"NE GÜLEN GRUBU TEMİZ NEDE HÜKÜMET"
Polis içindeki çeteleşme, Ak Parti iktidara geldiği günden beri gülen grubu kendi grubunu oluşturmaya çalıştı ve bu insanların eliyle diğerlerini tasfiye etti. Kendi yandaş takımını oluşturdu. Hırsızlık varsa bu bugün değildir 2002'den beri vardır. Bölge çapında ve Türkiye çapında küçücük bir müteahhit iken bugün uluslararası iş alan trilyonluk ihalelere imza atanlar var. Hükümetteki insanların birçoğu hükümet ile ilişkiye girdikten sonra bu insanlar zenginleşti. Her dönemde iktidarlar kendi adamlarını zenginleştirdiler. Özetle atasözüyle tencere dibin kara, seninki benden kara. Ne gülen grubu ne hükümet temiz değildir. Ama bu noktada hükümet olma hasebiyle illegal bir yapılanmaya gider ve devlet içinde devlet konumunda farklı bir yapı oluşturmak hukuk devletiyle bağdaşmaz kabul edilmez durumdur. Devlet işi olacaksa eğer çift başlılık olamaz ayrı bir yönetim paralel bir yapı olamaz temizlenmesi gerekiyor. Ama bunu yaparken İslama ve Müslümanlara zarar verilmemesi lazım. İslami kişiliği ve hassasiyetler zedelenmemesi lazım. İki grubun çatışması iki grubun bu kavgası Müslümanlara zarar verecektir. Biz kesinlikle bunu istemiyoruz"
KARAVİL: İSLAMİ YARDIM KURULUŞLARINA YAPILAN KOMPLOLARI ŞİDDETLE KINIYORUZ
Ambargo altındaki Filistin'e insani yardım malzemesi götüren Mavi Marmara Gemisinde öncü rol oynayan İHH'ya yapılan baskın ile ilgili olarak konuşan Mavi Marmara Gemisi'nde yaralanan ve 30 Mart yerel seçimlerinde Hüda-Par tarafından Diyarbakır'ın Yenişehir İlçe Belediye Başkanı adayı olarak gösterilen Fikri Karavil ise şöyle dedi:
"Sivil toplum kuruluşlarının amacı yardımlaşmadır. İHH'da böyle bir amacı vardır. Ben Yetim-Der'in başkanıyım. İHH uluslararası yardım kuruluşudur. Afrika'dan-doğu Asya'ya kadar yardım götürüyor. Belki bu noktada yapılmak istenen bu iki grup arasındaki (Hükümet-Cemaat) menfaat çatışmasına alet olarak kullanılıyor. İHH Genel Başkanı Bülent Yıldırım bu operasyonların olacağından çok önce söz etmişti. Avrupa, Amerika ve diğer yerlerdeki Siyonist lobiler İHH'yı yok etmek için ellerinden gelen her şeyi yapıyorlar. Mavi Marmara'dan sonra Asya konvoyu yapıldı ve bize dava açıldı. Bu tür olaylardan ötürü ceza yiyen arkadaşlarımız oldu. Şu anda İHH'ya yapılanlar aslında 2004'ten beri bize yapılıyor. Kutlu doğum etkinliği, Filistin'e yardım kampanyaları yapmış, Mavi Marmara'ya destek vermiş diye yüze yakın arkadaşımız ceza almıştır. İslami yardım kuruluşlarına yapılan komplolar, hizmetlerini engelleyen girişimleri kabul etmiyoruz şiddetle kınıyoruz."