Hüseyin Baş: "Ülke İstila Edildi, Her Yerde Yabancılar Var. Sosyal Bir Patlama ile Karşı Karşıyayız"
Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Hüseyin Baş, Karaman'da; "Ülke istila edildi, her yerde yabancılar var. Hastaneye gidiyorsunuz doktor yok, hayat pahalı. Bugün ev kiralamaya kalksanız kiralayamıyorsunuz. Bir insanın ev satın alması hayal bile edebileceği bir şey değil, iyi ihtimalle bir arabamız olabilir. Türkiye ekonomik olarak ciddi bir darboğazın eşiğinde. Bu sadece ekonomik bir darboğaz değil, sosyal bir patlama ile de karşı karşıyayız. Farkındaysanız sokakta her an kavga etmeye müsait, psikolojisi gergin hiçbir şeyi kaldıramayan, hiçbir şeyi alttan alamayan bir hale geldi insanlar" dedi.
Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Hüseyin Baş, Karaman'da; "Ülke istila edildi, her yerde yabancılar var. Hastaneye gidiyorsunuz doktor yok, hayat pahalı. Bugün ev kiralamaya kalksanız kiralayamıyorsunuz. Bir insanın ev satın alması hayal bile edebileceği bir şey değil, iyi ihtimalle bir arabamız olabilir. Türkiye ekonomik olarak ciddi bir darboğazın eşiğinde. Bu sadece ekonomik bir darboğaz değil, sosyal bir patlama ile de karşı karşıyayız. Farkındaysanız sokakta her an kavga etmeye müsait, psikolojisi gergin hiçbir şeyi kaldıramayan, hiçbir şeyi alttan alamayan bir hale geldi insanlar" dedi.
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş, Karaman'da partililerle bir araya geldi. İktidarın ekonomide planlı bir fakirleştirme politikası güttüğünü belirten Baş, gündeme ilişkin şu değerlendirmeleri yaptı:
"SOSYAL BİR PATLAMA İLE KARŞI KARŞIYAYIZ"
"Ülke istila edildi, her yerde yabancılar var. Hastaneye gidiyorsunuz doktor yok. Hayat pahalı. Bugün ev kiralamaya kalksanız kiralayamıyorsunuz. 'Bir evimiz olsun başımızı sokacağımız' deseniz, ev satın almak artık hayalin ötesinde bir şey. Bir insanın ev satın alması hayal bile edebileceği bir şey değil, iyi ihtimalle bir arabamız olabilir. Türkiye ekonomik olarak ciddi bir darboğazın eşiğinde. Bu sadece ekonomik bir darboğaz değil, sosyal bir patlama ile de karşı karşıyayız. Farkındaysanız sokakta her an kavga etmeye müsait, psikolojisi gergin hiçbir şeyi kaldıramayan, hiçbir şeyi alttan alamayan bir hale geldi insanlar. Bunlar iktidarın, muhalefetin siyaset yapma biçiminin, ekonomi yönetimimizin sonucu olarak yaşadığımız durumlar. Bu bunalımların tamamı, boşanmalar, ödenmeyen çek senetler, ticaretin dönmemesi, insanların sürekli kavga etmesi nereden kaynaklanıyor? Bunların tamamı ekonomik tablodan kaynaklanıyor.
"SİZ UCUZ İŞÇİ OLUN İSTİYORLAR"
Türkiye'deki ekonomik tablo zannetmeyin ki imkansızlıklar sebebiyledir. Bu planlı bir fakirleştirmedir, bu planlı bir soygundur. Bakın Türkiye'deki enflasyon hükümetin durduramayacağı bir şey değildir, bunu bilinçli yapıyorlar. Türkiye'de dövizin artışı hükümetin durduramayacağı bir şey değildir, bunu bilinçli yapıyorlar. O satamadığınız buğdayın fiyatı hükümetin artıramayacağı bir fiyat değildir, bilerek düşük tutuyorlar. Siz tarım yapmayın istiyorlar, siz sanayi yapmayın istiyorlar, siz üretmeyin istiyorlar. Siz ucuz işçiler olun istiyorlar. Şu anda bütün dünya gözlerini bu coğrafyaya dikmiş, bütün dünya bir ayda 300 dolara, 400 dolara çalıştıracak eleman arıyor. Nerede bu elemanlar? Bir zamanlar Çin'deydi şimdi ne oldu? Herkes gözünü bu topraklara dikti. Ayda 300 dolara çalışacak milyonlarca insan Avrupa'nın, Uzak Doğu'nun, Amerika'nın hayalindeki durum ve bizi yönetenler buna hizmet ediyorlar. Bunların hiçbiri ülkenin imkansızlıklarından dolayı cereyan eden durumlar değil, bunların tamamı planlı fakirleştirmedir. Sebebi, sizi dünyanın işçisi yapmaktır. Bu oyun zannetmeyin ki 20 yılın oyunudur. Bu oyun yüzyıllardır süren bir oyundur.
"SÖMÜRGECİLERE MİLLETİNİ TESLİM EDİYORLAR"
Türkiye bir Atatürk çıkardı içinden ve bu emperyalistlere, bu sömürgecilere dur dedi bundan 100 yıl önce. Bugün aynı millet Atatürk'ün izinden gittiğini iddia eden siyasetçilerle birlikte öyle bir duruma düştü ki; Atatürk'ün bayrak açtığı emperyalistlere, sömürgecilere milletini teslim ediyorlar, böyle vahim bir durumdayız. Bu gidişatın sonu 30 yıl sonra yani çocuklarınızın genç zamanlarında, bu topraklarda yaşama imkanımızı kaybetmemizle sonuçlanacak. Göreceksiniz, bu işin sonu buraya gider. Kafanızı sokacak ev, karnınızı doyuracak gıda, üstünüze giyecek kıyafet bulamazsınız. Bu işin şakası yok. Bir bela ile karşı karşıyayız ve bu Türkiye'deki ekonomik tehlikenin ötesinde, sığınmacı tehlikesinin ötesinde, sosyal patlamanın ötesinde, tamamının ötesinde bir tehlike.
"ATATÜRK'ÜN GÖLGESİNİN ALTINDA BULUŞACAĞIZ"
Bu ülkenin kurtuluşu, bu ülkenin milletinin birliği ve beraberliğinde yatar, kardeşliğinde yatar. Bakın siyasetin oyunlarına gelmeyin, çok defa söyledim burada tekrar edeyim siyaset şunun üzerine dizayn edilmiştir. Bu ülkede; böl- parçala- yönet. Türkiye'deki bütün siyaset sağcı siyaset de solcu siyaset de muhafazakarı da milliyetçi siyaseti de bunun üzerine dizayn edilmiştir. Toplumu böl, toplumu parçalarına ayır, o küçük parçaları kendine adeta bir tarla edin ve burayı yönet, istediğin gibi sür. Türkiye'deki siyaset bunun üzerine dizayn edilmiştir. Biz ne diyoruz Bağımsız Türkiye Partisi olarak? Birleşeceğiz, bir olacağız, kardeş olacağız, hiç kimseyle kavga etmeyeceğiz. Nerede buluşacağız peki bu ülkede, nerede buluşacağız? Bu ülkede Atatürk'ün gölgesinin altında buluşacağız ve Türkiye'yi güzel yarınlara taşıyacağız diyorum."