İbrahim Kaboğlu: Gezi Davası Hukuki Değil Siyasi
CHP İstanbul Milletvekili ve TBMM Anayasa Komisyonu Üyesi Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, Gezi Davası’nın uyduruk iddianamelerle hazırlanmış, hukuki olmayan bir dava olduğunu söyledi. Aynı konuların ısıtılıp ısıtılıp dava konusu edildiğini belirten Kaboğlu, “Bu davalar hukuki olmaktan çok siyasal davalardır... Bu tür davalar siyasal yönü ağır basan davalardır. İktidarın siyasal amaçları doğrultusunda kullandığı davalardır... Yüz kızartıcıdır. Daha doğrusu; ülkemizin demokratik birikimleri, hukuk devleti ve anayasal birikimleri açısından kabul edilebilir değildir. Bir an önce bu dosyaların kapanması gerekir” dedi.
Haber : FAHRETTİN ÖZTÜRK - Kamera: SADIK KARAKULOĞLU
CHP İstanbul Milletvekili ve TBMM Anayasa Komisyonu Üyesi Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, Gezi Davası'nın uyduruk iddianamelerle hazırlanmış, hukuki olmayan bir dava olduğunu söyledi. Aynı konuların ısıtılıp ısıtılıp dava konusu edildiğini belirten Kaboğlu, "Bu davalar hukuki olmaktan çok siyasal davalardır... Bu tür davalar siyasal yönü ağır basan davalardır. İktidarın siyasal amaçları doğrultusunda kullandığı davalardır... Yüz kızartıcıdır. Daha doğrusu; ülkemizin demokratik birikimleri, hukuk devleti ve anayasal birikimleri açısından kabul edilebilir değildir. Bir an önce bu dosyaların kapanması gerekir" dedi.
Gezi Davası, bugün İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam ediyor. İş insanı Osman Kavala'nın tek tutuklu sanığı olduğu davayı çok sayıda CHP'li milletvekili izliyor.
Duruşmayı izleyenler arasında yer alan CHP İstanbul Milletvekili ve TBMM Anayasa Komisyonu Üyesi Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, Gezi Davası'nı ANKA Haber Ajansı'na değerlendirdi. Kaboğlu, şunları söyledi:
"UYDURUK İDDİANAMELER HAZIRLANDI: Gezi Davası adı verilen bir dava görülmekte. Oysa Gezi'nin üzerinden 10 yıl geçti. Gezi, o sırada, 2013 Mayıs ve Haziran aylarında suç olmadığı gibi aslında bugün de suç değil. Çünkü Gezi olayları, Gezi direnişi, yurttaşların ortak yaşam alanlarını sahiplenmesi, anayasal haklarını kullanmak suretiyle ortak yaşam alanlarını sahiplenmesi yönünde toplum hareketleriydi. Bu bakımdan o sıralarda suçlandırmak için senaryolar yapıldı, uyduruk iddianameler hazırlandı. Dosyalar kapandı.
AYNI KONULAR ISITILIP ISITILIP DAVA KONUSU EDİLDİ: Fakat 15 Temmuz darbe girişiminden sonra ve özellikle de İstanbul'un yinelenen 23 Haziran seçimlerinden sonra bu dosyalar yeniden açıldı. Dosyalar değişmediği halde, Osman Kavala örneğinde gördüğümüz gibi, Can Atalay, Mücella Yapıcı ve diğerlerinin örneğinde gördüğümüz gibi aynı konular ısıtılıp ısıtılıp dava konusu ediliyor.
HUKİKİ OLMAKTAN ÇOK SİYASAL BİR DAVADIR: Şimdi bu itibarla şunu özellikle vurgulamak gerekir. Bu davalar hukuki olmaktan çok siyasal davalardır. Çünkü belirttiğim gibi çevreyi, doğayı, ortak yaşam alanlarını korumak, anayasal hak ve yükümlülüğüdür yurttaşların. Bu açıdan esasen Gezi'nin sahiplenmesi, anayasal düzenin sahiplenilmesidir, anayasal düzenin korunmasıdır. Devlet adına davrananların bozmaya çalıştığı kent içerisindeki doğal mekanların sahiplenilmesidir.
BU DAVALARIN YENİDEN AÇILMASI YÜZ KIZARTICIDIR: Bu bakımdan bu tür davalar siyasal yönü ağır basan davalardır. İktidarın siyasal amaçları doğrultusunda kullandığı davalardır. Ama bizim açımızdan çevrenin, kentsel yaşam alanlarının, demokrasinin savunulması açısından bir tür demokratik mücadelenin, hukuk devleti yolunda mücadelenin bir aracıdır ve bu şekilde görmek gerekir. Ama bu davaların bu şekilde yeniden açılarak yargıçların, sanık sandalyesine oturtturulan kişilerin, uzun uzun mahpus tutulan ve Anayasa'ya tamamen aykırı olan kişilerin durumları açısından yüz kızartıcıdır. Daha doğrusu ülkemizin demokratik birikimleri, hukuk devleti ve anayasal birikimleri açısından kabul edilebilir değildir. Bir an önce bu dosyaların kapanması gerekir."
"BURADA SİYASAL BİR EL GİRMİŞ BULUNUYOR"
Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, Osman Kavala'nın tutuklanmasına gerekçe gösterilen 'casusluk' suçlamasına ilişkin savcılık makamı tarafından açıklanan mütalaada ceza istenmemesini de şöyle değerlendirdi:
"Şimdi bu da aslında dosya değişmediği halde, dosya aynı olduğu halde, bir suçtan diğerine kaydırılması; bu denli açık bir hukuki hata olamayacağına göre, savcılarımız ve yargıçlarımız hukuki bilgi birikimlerine sahip olduklarına göre, o zaman demek ki burada siyasal bir el girmiş bulunuyor. ve 'Bu davayı bitirmeyin. Elden geldiğince uzatın' şeklindeki siyasal iradenin yansımasıdır diye düşünüyorum. Başka türlü okumak zor."