İçten, Hebdo ve Cumhuriyet Gazetesi Hakkında Suç Duyurusunda Bulundu
AK Parti Diyarbakır Milletvekili Cuma İçten, Charli Hebdo dergisiyle Cumhuriyet Gazetesinin nefret suçu işlediğini belirterek, suç duyurusunda bulundu.
TBMM'de basın toplantısı düzenleyen AK Partili Diyarbakır Milletvekili İçten, kapağında Hazreti Muhammed'in (s.a.v) karikatürünü yayınlayan mizah dergisi Charlie Hebdo'nun belirli sayfalarını ek olarak yayınlayan Cumhuriyet gazetesine sert tepki gösterdi. İçten, Cumhuriyet gazetesi hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunacağını açıkladı. Charlie Hebdo'nun İslam dinine ve Peygamber Efendimize haysiyetsizce saldırmayı şiar edindiğini belirten İçten, söz konusu derginin 3 yıl önce yayınladığı karikatürler sonucunda İslam dünyasının birçok noktasında ve Avrupa'da eylemlerle lanetlendiğini ancak ifade özgürlüğüne sığınarak bu konuda hiçbir geri adım atmadığını söyledi.
İçten, "Allah'ın sevgili kulu, peygamberlerin sonuncusu ve tüm Müslümanların mutlak önderi olan Hz. Muhammed'e (S.A.V) yapılan bu hakaret ve çirkin saldırı kabul edilemez. Yeryüzünde adı ve konumu ne olursa olsun hiç kimsenin Hz. Muhammed'e hakaret etme haddi ve hakkı yoktur. Düşünce özgürlüğü kılıfı hiç kimseye İslam'a ve onun kutsallarına hakaret etme hakkı veremez. Bu kılıfın arkasına saklanarak İslam düşmanlığını ayyuka çıkaracak bu pervasızca hakaretleri yapamazlar. Kur'an ve Hz. Muhammed biz Müslümanların namus-u ekberidir, anamız, babamız, canımız Hz. Muhammed'e fedadır" ifadelerini kullandı.
"Cumhuriyet Gazetesi ve İki Yazarını Kınıyorum"
"Cumhuriyet gazetesi ve iki yazarını şiddetle kınıyorum" diyen İçten, şöyle devam etti: "Bunu basın özgürlüğü olarak görenleri de kınıyorum. Yine Akit gazetesine yapılan çirkin saldırıyı da kınıyorum. Efendimize hakaret ne kadar suçsa buna tepki adı altında yaşamlara son vermekte aynı suçtur. Biz bizim gibi olmayanların dinine, diline, inancına, yaşam tarzına saygı gösterirken, onlar bize saygısızlık yapmaya devam etmektedirler. Hangi din olursa olsun o dinin kutsal değerlerine saygı göstermek insan olmanın erdemliğidir. İnsan olmayı beceremeyenler, inandığımız değerlere hakaret ediyorlar. Müslüman mahallesinde salyangoz satanlar, Gezi olaylarında '1453'ün hesabını soruyoruz' diyenler bu ülke vatandaşlarının, insanların aklı ile alay etmektedirler. Biz ne Müslümanların değerlerine saldıranlara ne de farklı dinlerin değerlerine saldıranlara asla müsaade etmeyiz. Bunu bir özgürlük olarak ta görmeyiz."
"Fransa'daki Cinayetlerin Terör Devletlerinin İstihbaratlarınca Yapıldığına İnanıyorum"
Fransa'daki cinayetlerin terör devletlerinin istihbaratlarınca yapıldığına inandığını söyleyen İçten, "Profesyonelce işlenmiş bu cinayetlerde elbette Müslümanların elleri ile yaptırılmış olabilir, lakin bu cinayetlerde kimlerin rant elde ettiğine bakmak gerekir" dedi.
Cinayetin şifrelerini anlatan İçten, "Bu cinayetleri işleyenler neden ölü ele geçti? Bu cinayeti inceleyen Fransız polisi intihar mı etti, öldürüldü mü? Saldırıyı araştıran 45 yaşındaki başkomiserin intihar ettiği açıklandı. Fransız Polis Sendikası, başkomiserin intiharını depresyon olarak açıklarken, arkadaşları ise Kriminal Soruşturma Bölümü Müdür Yardımcılığı görevini yapan başkomiserin intihar edecek kadar sorunu olmadığını, ölümünün şüpheli olduğunu belirttiler. Bu cinayetlerde ölenlerin içerisinde bir tane Müslüman polis memuru var. Kimse bunu konuşmuyor" dedi.
Paris'in trafiği çok yoğun olan bir şehir olduğunu ama ne hikmetse cinayet işlendiği vakit caddenin boş olduğuna dikkat çeken İçten, "Paris'in her yeri kameralarla döşenmiştir. Fakat nedense bir kişinin cep telefonuyla çektiği görüntünün dışında bir görüntü yok. Bu da ilginçtir. Ayrıca bu cinayeti işleyenlerin hepsi Fransız vatandaşı. Söz konusu kadın ile ilgili olarak MİT'in takibi var ama Fransa istihbaratının bir takibi yok. Fransa gibi bir yerde Kaleşnikof gibi uzun namlulu silahları elde etmek mümkün mü? Markette çalışan Müslüman bir kişi 15 Yahudi'yi buzhaneye gizleyerek, canlarını kurtarıyor. Bu neden konuşulmuyor? Filistin'i tanıyan ülkelere ayar mı vermek isteniyor. Bu saldırının sonuçlarına bakmak lazım" şeklinde konuştu.
"11 Eylül Saldırısından Sonra Ne Olduysa Bu Saldırının Ardından Avrupa'da da Aynı Şeyler Olacak"
İçten, 11 Eylül saldırısından sonra ne olduysa bu saldırının ardından Avrupa'da da aynı şeylerin yaşanacağını belirtti. İslam düşmanlarının saldırıyı bir malzeme olarak ele alacağını ve Müslümanların yaşamlarını kısıtlayacak her türlü kararları alacağını söyleyen İçten, "Zaten olay daha aydınlatılmadan, üzerinden bir iki gün geçmeden utanç verici gelişmelere şahit olmaya başladık" dedi
Saldırıyı gerçekleştirenlerin Fransa'da doğduğunu, yetiştiğini, dışlandığını ve radikalleştiğini vurgulayan İçten, "Dolayısıyla Fransız hükümetinin entegrasyon politikalarını yeniden düşünmesi ve çözüm süreci başlatması gerekiyor. İşte başörtüsü yasaklarıyla sürekli provoke edilen, karikatürlerle provoke edilen, ki toplumun 10'da 1'i Müslüman'dır Fransa'da. Her 10 kişiden biri Müslüman. İşte bu insanları sisteme entegre etmek için nasıl bir çözüm süreci gerçekleştirebiliriz, bu sorunun cevabını bulmak zorundayız" diye konuştu.
"Türkiye'nin Fransa'da Ne İşi Var?"
İçten, Başbakan Ahmet Davutoğlu ve bakanların aralarında bulunduğu Türk yetkililerin Fransa'ya Avrupa'daki Müslümanları temsilen gittiğini belirtti. "Mazlum Müslümanları temsilen oradaydık" diyen İçten, "Çünkü bu olaylar üzerinden birileri strateji geliştiriyor ve Müslümanlara mahalle baskısı yapmak istiyor. Sonunda da faturayı Müslümanlara kesmek istiyorlar. Bizde diyoruz ki; hayır, bakın biz de Müslümanız ve terörün karşısındayım. Katil olan, terörist olan 'Şeytanyahu' yani Netanyahu, yüz binlerce çocuğu katletmiştir. Ama biz 'din, dil, ırk ayrımı yapmadan terörün karşısında duruyoruz' dedik" şeklinde konuştu.
"Charlıe Hebdo'nun Yaptığı İslam'a Saldırıdır"
Mizah dergisi Charlie Hebdo'nun karikatürünü "İslam'a bir saldırı" olarak niteleyen İçten, "Düşünce özgürlüğü olarak görülemez fakat bunun üzerine yargı yoluyla gitmek lazım. Karikatürü yapmak nasıl suçsa, cinayeti işlemekte suçtur" dedi.
İçten, "Bizim ülkemizde de kendisini gazete olarak gören, aslında provokatif haberlerle ülkeyi karıştırmaya çalışan malum gazete de insanımıza ihanet etmiş ve savaş açmıştır. Bana göre, o karikatürün talimatını veren güçler kimler ise o cinayetlerin arkasında da aynı güçler var. Küresel derin güçler içeride ve dışarıda bu operasyonları tek elden yürütüyor. Bunları da İslam kisvesi altında kurulan örgütler üzerinden yapıyorlar" ifadelerini kullandı.
"Suç Duyurusunda Bulunuyorum"
İçten, açıklamalarını şöyle tamamladı:
"Şu utanç verici tabloya, sözde demokrasinin, özgürlüğün beşiği Avrupa'daki adalete bakar mısınız? İslam Peygamberine hakaret özgürlüğü olan Fransa'da Yahudiler ile Ermenileri eleştirmek yasak. Fransa'da 'Yahudiler soykırım yapmıştır' demenin suç olduğu gibi 'Ermenilere soykırım yapılmamıştır' demek suç. Ama milyarlarca Müslümanın peygamberine, kutsalına hakaret serbest. Ey Fransa, ey Avrupa, ey Batı bu mu sizin fikir özgürlüğü anlayışınız. Şunu herkes bilsin ki gerek dünyada, gerek Türkiye'de şeytanı sevenler ve aşık olanlar varsa gerek Türkiye'de, gerekse dünyada Allah'a ve Resulullaha aşık olanlar vardır. Herkes haddini ve sınırını bilsin. Fransa'daki dergi ile ülkemizdeki malum gazetenin nefret suçu işlediği açık seçik ortadadır. Ben buradan dergi ve gazete için cumhuriyet başsavcılığına suç duyurusunda bulunuyorum ve Efendimizi seven halkımızı da suç duyurusunda bulunmaya davet ediyorum"
"Sokağa Çıkıp Şiddet İçerikli Bir Şeyi Yönlendirmeyiz"
Açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını cevaplandıran İçten, Ankara ve İstanbul'da Cumhuriyet gazetesi binaları önünde düzenlenen eylemlerin şiddete dönüşüp dönüşmeyeceğine yönelik soru üzerine, "Cumhuriyet gazetesi yüzde 99'unun Müslüman olduğu bir ülkede değerlerimize ve inancımıza saldırıya geçmemeli. Bu ciddi bir hata. Ama bununla biz hukuki anlamda mücadele edeceğiz. Dolayısıyla ben hiçbir vatandaşımızı hukukun dışında bir eyleme yönlendirmem, bunu da doğru bulmam. Ben bir başka din, ırk, dil ve bir başka öteki olan herkese saygı duyarken benim değerlerime de herkesin saygı göstermesi gerekiyor. Nefret suçu işlenmiştir. Bununla ilgili biz ve halkımızın pek çoğu savcılığa suç duyurusunda bulunmuştur. Mücadelemiz hukuk çerçevesinde kalacak. Herkesi sakin olmaya çağırıyorum. Asla sokağa çıkıp şiddet içerikli bir şeyi yönlendirmeyiz, bunu da doğru bulmayız" karşılığını verdi.
"MHP Kocaeli Milletvekili Lütfi Türkkan, Akit gazetesinden orada toplanan ülkücülere ateş açıldığını iddia etti. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna İçten, "Kendisinin yapmadığı, kendisine ait olmayan bir farklı yönlendirmeye karşı MHP'lilerin orada toplanmasını kınıyorum. Tam aksine MHP'nin kendi tabanını sakin olmaya çağırması gerekiyor" cevabını verdi.
"MİT Tırlarında Silah Yoktu, Varsa Seri Numarasını Göstersinler"
"IŞİD ve El Kaide gibi güçlerin arkasında küresel güçlerin olduğunu iddia ettiniz. Suriye'ye insani yardım götüren MİT TIR'larında bomba ve mühimmat bulundu. Bu bir çelişki değil mi?" şeklindeki soru üzerine İçten, "Değil. Bir kere IŞİD Musul'u işgal ettiği zaman oradaki silah depolarının anahtarı IŞİD'in eline verilmiştir. Bir örgüt bir şehri işgal ediyorsa nöbet askerin yapması gereken tek bir şey vardır. Depoyu havaya uçurmak. Birileri modern silahların olduğu bir anahtarı IŞİD'e veriyorsa evet, IŞİD'in arkasında Esed'i destekleyenler vardır, terör devletleri vardır ve bunun üzerinden İslam düşmanlığını artırmaya çalışıyorlar. Gelelim MİT TIR'larına, bütün askeri silahlarda son kullanıcı vardır. Ben buradan ana muhalefet partisi olmak üzere bu fikri savunanlara söylüyorum, hodri meydan. Kaleşnikof ya da RPG-7 roketatarın seri numarası ve balistikleri silah imalatı yapan bütün ülkelerde kayıt altına tutulmak zorundadır. Son kullanıcının kim olduğunu Birleşmiş Milletler (BM) ve NATO zaten biliyor. Madem o TIR'larda silah vardı, ey savcı, o silahların seri numarası, menşei, balistiği nerede? Dolayısıyla milleti uyutuyorlar. Bugün belinde ruhsatsız silah taşıyan vatandaşın silahının seri numarası, menşei vardır. Peki, o TIR'lardaki mühimmatın ve silahların seri numarası ve menşei nerede? Çünkü o TIR'larda silah yoktu. Olaya buradan bakmak lazım. Eğer varsa buyurun bana bir RPG-7'nin seri numarasını getirsinler, mühimmatta da öyle. Herkes şunu unutuyor. Musul işgal edildiği zaman IŞİD o silahları eline aldı değil mi? Bitmesi gerekiyordu, çok da bakirce kullanıyorlar, IŞİD kullanıyor. Bu mühimmatların bir sınırı olması lazım. Ama birileri tarafından bu mühimmatlar veriliyor. IŞİD kurulduğundan beri Esad'la birlikteydi" ifadelerini kullandı.