İgiad, Bu Yıl Girişimcilik Özel Ödülü'nü 15 Temmuz Gazilerine Verdi
Türkiye İktisadi Girişim ve İş Ahlakı Derneği (İGİAD), Girişimcilik Özel Ödülü’nü bu yıl farklı olarak 15 Temmuz gazilerinden olan Sabri Ünal ve Fatih Üstün’e verdi.
Türkiye İktisadi Girişim ve İş Ahlakı Derneği (İGİAD), Girişimcilik Özel Ödülü'nü bu yıl farklı olarak 15 Temmuz gazilerinden olan Sabri Ünal ve Fatih Üstün'e verdi. Ödül töreninin ardından Türkiye ekonomisinin değerlendirildiği bir panel gerçekleştirildi.
İGİAD, Eyüp Kültür Sanat Merkezi'nde 2016 yılı girişimcilik ödül töreni ve 'Ekonomi Değerlendirme Paneli' düzenledi. Girişimcilik ödül töreni programı bu seneye özel olarak, 15 Temmuz'da ülkemizin işgaline yönelik darbe girişimine karşı durarak, vatanı kahramanca savunan milletimize ithafen düzenlendi. 2016 Yılın Girişimcisi Özel Ödülü 15 Temmuz Şehitlerine ve gazileri adına; Sabri Ünal'a ve aynı zamanda İGİAD Üyesi olan M. Fatih Üstün'e takdim edildi. Etkinliğe İstanbul Vali Yardımcısı Nihat Nalbant, İGİAD Başkanı Ayhan Karahan, Rekabet Kurumu Başkanı Prof. Dr. Ömer Torlak, İstanbul Medipol Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kerem Alkin, BİM İcra Kurulu Üyesi Haluk Dortluoğlu, dernek üyeleri ve 15 Temmuz gazileri katıldı.
"Şehit ve gazilerimiz olmasaydı belki de bu töreni gerçekleştiremeyecektik"
İGİAD Başkanı Ayhan Karahan, ödül töreni hakkında şöyle konuştu: "Kurulduğumuz günden itibaren her yıl girişimcilik ödül töreni düzenlemekte. Bu yıl 13'üncü özel ödül törenimizi düzenliyoruz. 15 Temmuz'da ülkemizde gerçekleşen darbe kalkışmasına karşı milletimizin göstermiş olduğu şanlı direnişi dikkate alarak, milletimize atfen bul yıl girişimcilik özel ödülünü gazilerimize takdim etmek üzere düzenledik. 15 Temmuz'da milletimiz darbeye karşı direniş göstermeseydi, şehitler vermemiş olsaydık ve gazilerimiz var olmasaydı bu ödülü verecek kimseye bulamayacaktık. Belki de bu toplantıyı bir arada gerçekleştiremeyecektik. Gazilerimize ve şehitlerimize minnettarlarımızı sunmak ve milletimize vefamızı göstermek adına ödül törenimiz bu yıl, bu konseptte gerçekleşmiş oldu".
Ödülü kimlere verildiği konusunda bilgi veren Karahan, "Ödülümüzü tanksavar olarak gündeme gelen, Türkiye'nin gıpta ile izlediği, anılarını bizlerle paylaştığı zaman duygu yüklü anlar yaşadığımız Sabri Ünal gazimize ödülümüzü verdik. Diğer ödümüzü derneğimizin üyesi Fatih Üstün gazimize verdik. Fatih Üstün, Şehzadebaşı'nda açılan ateş sonucu yaralanmıştır. Sabri Ünal'ı Üsküdar'da 2 tankın altına girerken gördük. Bu ödül her ikisine verilmekle beraber bütün gazilerimiz adına verilmektedir. O anlar asla unutulmaz. Bu anılar Türkiye'de süreli yaşanacaktır" şeklinde konuştu.
Düzenlenen panel hakkında konuşan Karahan, "Geçmiş yıllardaki ödül törenlerimizde girişimcilikte bulunan firmaları belirleyerek ve seçici davranarak tespit ediyorduk. Törene iş adaları ve üyelerimiz geldiği için ülkemizde yaşamış olduğu o yılki ekonomik değerlendirmelerde bulunuyoruz. Konunun uzmanlarıyla beraber panelimiz gerçekleştiriyoruz. İki açıdan da üyelerimizin istifadesine sunuyoruz" ifadelerini kullandı.
Girişimcilik ödül töreni gecesinde, Rekabet Kurumu Başkanı Prof. Dr. Ömer Torlak moderatörlüğünde; İstanbul Medipol Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kerem Alkin, BİM İcra Kurulu Üyesi Haluk Dortluoğlu'nun katıldığı ekonomi değerlendirme paneli düzenledi.
"Tarihi bir referandumla karşı karşıyayız, bu tarihi eşiği aşmamız gerekiyor"
Panelde konuşan Prof. Dr. Kerem Alkin, Türkiye'de, sadece geçen yıl yükselen bir ekonomi olarak, nüfusunu arttırmaya devam eden bir ekonomi olarak 900 bine yakın insan, iş gücüne katılım gösterdi. Bu az bir rakam değil. Avrupa Birliğindeki çok sayıda ülke, nüfus artış oranını tamamıyla kaybetmiş durumda, iş gücüne katılım söz konusu bile değil. Türkiye her yıl kendine, çalışan iş gücü olarak yaklaşık 900 bin insanın katıyor. Onlara istihdam üretmek zorunda olarak büyük mücadele veriyor. 900 bin insanımıza iş üretmeninin maliyeti minimum 45 milyar dolar. 2016 yılını için aşağı yukarı 2,3 ile 2,5 arasında bir büyüme ile tamamladığımızı ön görüyoruz. Henüz bu rakama tam vakıf değiliz. Ne kadar ekonomik olarak büyüdüğümüzü 31 Mart'ta göreceğiz. Şahsi tahminim 2,3 ile 2,5 ile kapattığımız yönünde. Çin ve Hindistan nüfus büyüklükleri ve ekonomik aktiviteleri itibariyle devasa ekonomiler. Gelişmekte olan ekonomilerin ortalama büyümesini bu iki ülke yukarı çekiyor. İki ülke dahil olarak gelişmekte olan ülkelerin büyümesine baktığınız 3,7 rakamını görüyorsunuz. Çin ve Hindistan'ın büyümesini bu hesaplamadan çıkarınca çok acayip durum ortaya çıkıyor; gelişmekte olan ülkelerin büyümesi bir anda ortalama 0,9'a düşüyor. O zaman anlıyorsunuz ki Türkiye, 2016 yılında gelişmekte olan ülkelerin 2,5 kat üzerinde büyüme göstermiş oluyor. 2017 önemli bir yıl. Tarihi bir referandumla karşı karşıyayız. Bu tarihi eşiği aşmamız gerekiyor. Bu eşiği açtıktan sonra çok ne ifade edebilirim yatırımlarda çok büyük canlanma dönemine girmemizin yanı sıra enflasyonun da yaz ortasında itibaren trendin aşağıya doğru döndüreceğini gözlemliyorum" dedi.
"10 bin dolar milli gelir seviyesini aşmamız için belli sektörlere odaklanmamız gerekiyor"
Doğal kaynaklarımız kısıtlıysa bizim kaynağımızın, insan ve toplumun dinamizmi olduğunu vurgu yapan Haluk Dortluoğlu, "İnsan kaynağını kullanabilirsek ne yapabiliriz diyorsak; birinci olarak eğitim ve hizmetler sektörü gibi odaklanmak durumundayız. İkincisi bizimle benzer durumda olan ülkelere baktığımızda Japonya ve Almanya gibi ülkeler. Bu ülkelerin tamamı makine endüstri sanayilerinden kalkınmıştır. Buradaki mühendislik katma değeri ve girişimcilik sanayi katma değeri bu ülkelerde yürümesine vesile olmuş. Bizde şuanda sektörel odaklanma olduğunun kanaatinde değilim. Bunu yönlendirme vazifesi kamuya düşüyor. En azından kanalize etme tarafında kamunun yönlendirmesi, girişimciye ve sanayiciye işi kolaylaştırma ya da önünü açama olarak yansıyor. Kanalize etme ve yönlendirme konusunda devletimiz bunlara yermesi kanaatindeyim. Toplum olarak 10 bin dolar milli gelir seviyesini aşmamız için belli sektörlere odaklanmamız ve odaklandığımız sektörlerden yeni bir dünya gelişim hikayesini çıkarmamız gerekiyor" şeklinde konuştu.
Türkiye için Ar-Ge ve inovasyonun öneminden bahseden Prof. Dr. Ömer Torlak, "Türkiye'nin bilgi güvenliğine ihtiyacı var. Bilgi güvenliğimiz olmadığı zaman ne hale geldiğimizi gördük. Türkiye'nin bilgi güvenliği olmuş olsaydı, 15 Temmuz'u çok daha önceden fark edecekti. Biyolojik güvenliğe ihtiyacımız var.Türkiye'de yaklaşık 50 yıl önce var olan çiçek hasatlığıyla ilgili bilgileri Amerika'ya götürmüşler. Çiçek hastalığı ile ilgili virüslerin çok küçük miktarının dünyanın büyük bir kısmının ölmesine yeterli olabileceği söyleniyor. Sağlık güvenliği gibi bütün bu konulara odaklanılması gerekiyor. Ancak bu inovasyon, Ar-Ge ve teknolojini kendimizin sahip olmasıyla mümkün olan konular. Bütün bunların ekonomiyle, sosyal olaylar ve uluslararası ilişkiler ile alakası var. Bunu gerçekleştirebildiğimiz çerçevede gerçekten daha inovatif çözümler ortaya koymamız gerekiyor. İnovatif çözümler için, hantal yapıdan ziyade daha esnek daha çabuk hareket edebilen, hem kamu hem de özel sektöre ihtiyacımız var" diye konuştu.
Panel sonunda konuşmacılara Kur'an-ı Kerim hediye edildiği de belirtildi. - İSTANBUL