Haberler

İHD'den AB Ülkelerine Diyarbakır Olayları Raporu

Abone Ol

Diyarbakır Valiliği'nin geçen Cumartesi günü yasakladığı BDP mitingini yapmak istemesi üzerine çıkan olaylarla ilgili İnsan Hakları Derneği (İHD) gözlem raporu hazırladı.

Diyarbakır Valiliği'nin geçen Cumartesi günü yasakladığı BDP mitingini yapmak istemesi üzerine çıkan olaylarla ilgili İnsan Hakları Derneği (İHD) gözlem raporu hazırladı. İHD Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici, hak ihlallerini Avrupa Birliği ve Avrupa'da bulunan insan hakları örgütlerine bildireceğini, polisin yaptığı müdahalenin şehirde işkenceye dönüştüğünü ve camilere bile gaz bombası atıldığını öne sürdü.

BDP'nin Diyarbakır'da geçen Cumartesi günü valiliğin izin vermemesine rağmen düzenlenmek istediği mitingde olaylar çıkmasıyla ilgili İHD, olaylara ilişkin gözlem raporu hazırladı. İHD açıkladığı raporu Avrupa Birliği üyesi ülkelerin diplomatik misyonlarına ve Avrupa'da bulunan insan hakları örgütlerine gönderecek.

İHD Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici, hazırladıları 7 sayfalık raporda mitingi yasaklama kararı ile birlikte Diyarbakır'ın, sıkıyönetim rejimlerinde görülebilecek bir atmosferi yaşadığını ileri sürdü. Bilici, şu iddialarda bulundu:

"Kent, dışarıdan getirilenlerle birlikte sayısı 10 bini aşan polis gücüyle tamamen ablukaya alınmış, şehre girişler yasaklanmış, her mahalle, her cadde, her sokak polisler tarafından adeta işgal edilmiştir. Miting saati yaklaştığında, şehir resmen savaş alanına çevrilmiş, hareket halindeki herkese yönelim ve saldırı gerçekleştirilmiştir. Bunun sonucunda onlarca kişi gözaltına alınırken, yüzleri bulan kişi de yaralanmıştır. Yaralananların başında ise polisin direk hedefi haline getirilen halkın seçilmiş temsilcileri olan milletvekilleri ve belediye başkanları olmuştur."

Kentin en işlek yerlerinden biri olan Koşuyolu Parkı'nda dinlenmek için bulunanlara müdahale edildiği iddia edilen raporda, Abdullah Öcalan'ın ablası Fatma Öcalan'ın, Diyarbakır'da düzenlenecek olan mitinge gitmek isterken polislerce engellendiği ve araçları bağlanarak Diyarbakır'a gitmelerine izin verilmediği ileri sürüldü. Miting alanına gitmek isteyen seçim otobüsünün geçişine izin verilmediğini belirten Raci Bilici, şöyle devam etti:

"Araçtan inerek yürüyüşle alana gitmek isteyen BDP'li seçilmişler ve beraberindekiler, Bayındırlık Caddesi üzerinde tekrar polisin engeline takılmış, yürümekte ısrar eden BDP'liler polisin şiddetine maruz kaldığı görülmüştür. Engelleme ardından BDP il binasından kentin çeşitli noktalarına dağılarak, halkla birlikte İstasyon Meydanı'na yürümek isteyen BDP'lilere ve halka 10 ayrı noktada müdahalede bulunulmuştur. En büyük müdahalenin yaşandığı Ofis Semti'nde polis adeta sıkıyönetim ilan ederek, tüm vatandaşların hareket serbestisini kısıtlamış, gruplar halinde dolaşanlara gaz bombaları, tazyikli su ve coplarla müdahalede bulunduğu gözlemlenmiştir."

Bilici, Gevran Caddesi'nde göstericiler tarafından yakıldığı iddia edilen aracın atılan gaz bombalarından yandığını ileri sürdü. Bilici, iddialarını şöyle sürdürdü:

"Gevran Caddesi üzerindeki bir sokakta bir araç atılan gaz bombasının arka camdan içeri girmesiyle tamamen yanarak kül olmuştur. Her ne kadar resmi açıklamalarda ve bazı basın yayın organlarında yayınlanan haberlerde bu aracın göstericiler tarafından yakıldığı ileri sürülmüşse de, aracın polisin attığı gaz fişeği sonucu yandığı bizzat bizler tarafından tespit edilmiş, kayıt altına alınmıştır. Polisin Sanat Sokağı'nda bulunan cami içine dahi girerek, burada gençleri tartakladığı ve gözaltına aldığı tespit edilmiştir. Sur İlçesi'nden alana gitmek isteyen ve aralarında BDP Milletvekilleri Ayla Akat, Sırrı Sakık ve İdris Baluken'in bulunduğu gruba da, polis sert müdahalede bulunmuş, müdahale sırasında milletvekili Ayla Akat Ata, direkt hedef alınarak, tazyikli suya maruz bırakılmış ve yaralanmıştır. DTK Eşbaşkanı Aysel Tuğluk ile BDP Eş Başkanları Selahattin Demirtaş, Gültan Kışanak, BDP'li vekiller ve Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir'in de aralarında bulunduğu kitleye polis sert müdahalede bulunurken, seçilmiş vekil ve belediye başkanlarından bir çoğunun sert müdahale sonucu yaralandığı görülmüştür."

Bilici, olaylar sırasında polisin helikopter ve zırhlı araçlardan gaz attığını, orantısız gücü daha da ileriye taşıyarak, yer yer gerçek mermi kullanıp, toplananları dağıtmaya çalıştığını savundu. Bilici'nin diğer iddiaları şöyle:

"Polisin gazdan ve tazyikli suyundan korunmak için camilere giren yurttaşlara cami içerisinde müdahalesini sürdürmesi ve camilerin içine gaz bombası atmıştır. Ofis Sanat Sokağı'ndaki Abdulcelil Camii ile İstasyon Meydanı'ndaki camiye polis sert müdahalede bulunarak, buralarda bulunan vatandaşlara şiddet uyguladığı görülmüştür. Yaşanan tüm bu olaylar neticesinde çok sayıda kişi polisin şiddeti sonucu yaralanırken, onlarca kişi de gözaltına alınmıştır. Kameralara yansıyan görüntülerden birinde de polisin caminin avlusunda oturan genç bir kadını elleriyle taciz ettiği, daha sonra onugözaltına aldığı tespit edilmiştir. Ofis Semti'nde gaz bombaları ve tazyikli suyla yapılan müdahale sırasında başına gaz bombası isabet eden bir yurttaşın yaralı halde gözaltına alındığı gözlemlenmiştir. Yaralanan birçok vatandaşı hastanelere taşıyan ambulanslar polis tarafından durdurularak, yaralılar gözaltına alınmak istenirken Devlet Hastanesi'nde yaptığımız incelemede, buraya getirilen yaralıların büyük kısmının tedavileri yapıldıktan sonra polis tarafından gözaltına alındığı görülmüştür."

"YARALILAR HASTANEDE DÖVÜLDÜ'

Bilici, bazı kişilerin hastaneye getirildikleri sırada şiddete maruz kaldığını iddia etti. Bilici, hastanede müşahede altında tutulan yaralı halde getirilen Remzi Akkaya'nın acil serviste sivil polisler tarafından polis odasına alınarak öldüresiye dövüldüğünü, Devlet Hastanesi'nde yaralı olarak başvuran 30 sivilin ismine ulaşıldığını öne sürerken, "Valilik tarafından yapılan açıklamada, olaylarda 76 kişinin yaralandığı, bunlardan 23'ünün polis olduğu belirtilmiştir. Ancak edindiğimiz izlenim ve gözleme göre, bu sayının daha fazla olduğu, birçok vatandaşın gözaltına alınma korkusuyla hastanelere başvurmadığı tespit edilmiştir" dedi.

Olayların başlıca sorumlusunun Diyarbakır Valisi ve emniyet güçleri olduğunu ileri süren İHD Başkanı Raci Bilici, polisin sıktığı basınçlı suda insan vücudunu ciddi oranda etkileyen kimyasal zehirli bir maddenin olduğunu, suyun deriye teması ile birlikte vücutta kızarıklık ve şişliklere neden olduğunu, bu durumun bazı yaralılara müdahale eden doktorlarca bizzat gözlemlenmiş ve aktarıldığını bildirdi.

Toplantıya katılan Türkiye İnsan Hakları Vakfı Diyarbakır temsicisi Necdet İpekyüz, mitinge izin verilmemesinin şiddete eğilimi artırdığını, en büyük yaranın yüreklerde açıldığını söyledi.

İHD Bölge Sorumlusu Şevket Akdemir de 12 Mart ve 12 Eylül'ü yaşayan biri olduğunu o günleri arar duruma geldiklerini iddia etti.

FB,BB(GG/İD) - Diyarbakır

Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel

Abdullah Öcalan Koşuyolu Politika Güncel Haberler

Bakmadan Geçme

1000
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title