İklim Değişikliği Küresel Bir Sorun Haline Geldi
Çevre Yönetimi Genel Müdür Yardımcısı Sebahattin Dökmeci, iklim değişikliğinin insanoğlunun karşı karşıya olduğu en önemli küresel sorunlardan biri olduğunu belirtti. Dökmeci, Türkiye'nin iklim değişikliğinin olumsuz etkilerine karşı kırılgan bir bölgede olduğunu ve son yıllarda afetlerle mücadele etmek zorunda kaldığını ifade etti.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Çevre Yönetimi Genel Müdür Yardımcısı Sebahattin Dökmeci, "İklim değişikliği, insanoğlunun karşı karşıya olduğu en önemli küresel sorunlardan biridir." dedi.
Sinop Üniversitesi tarafından düzenlenen 11. Uluslararası Ekoloji Sempozyumu, Ahmet Muhip Dıranas Uygulama Oteli'nde gerçekleştirilen oturumla başladı.
Dökmeci, Dünya Meteoroloji Örgütünün "Küresel iklim durumu" raporuna göre 2023 yılının tüm iklim indikatörlerinde rekor kırdığını söyledi.
174 yıllık gözlem verilerine göre 2023 yılının kaydedilen en sıcak yıl olduğunu vurgulayan Dökmeci, buna bağlı olarak son yılların hem dünya hem de Türkiye için afetlerle mücadele içinde geçmeye başladığını dile getirdi.
Dökmeci, iklim değişikliğinin etkilerini her alanda hissetmeye başladıkları bir dönemde bulunduklarını belirterek, şöyle devam etti:
"İklim değişikliği, insanoğlunun karşı karşıya olduğu en önemli küresel sorunlardan biridir. Ülkemiz, iklim değişikliğinin olumsuz etkilerine karşı en kırılgan bölgelerden olan Akdeniz havzasında yer almaktadır. Bu nedenle içinde bulunduğumuz bölgede dünyanın geri kalanına göre daha fazla sıcaklık artışı ve 2-3 kat daha uzun süren kuraklıklar öngörülmektedir. 2022 yılında Türkiye'de 1030 aşırı hava olayı yaşanmışken, bu rakam 2023 yılında 1475'e yükselmiştir. Ülkemizde özellikle son 20 yıldır aşırı yağış, sel, fırtına, toprak kaymaları, sıcak hava dalgaları ve orman yangınları daha sık ve şiddetli yaşanmaktadır."
Dünya genelinde olduğu gibi Türkiye'de de biyolojik çeşitlilik ve ekosistemlerin iklim değişikliğine karşı giderek daha hassas konuma geldiğini anlatan Dökmeci, "Ülkemizin dünyadaki en zengin biyocoğrafyalardan birine ev sahipliği yaptığını dikkate aldığımızda, bu riskin ekosistemlerimizi daha da etkilediği bir senaryo ile karşı karşıya bulunmaktayız. Yağış rejimindeki farklılıklar, artan sıcaklıklar gibi olaylar hidrolojik döngüyü değiştirmekte, yağışın yer, zaman, süre ve şiddeti olumsuz etkilenmektedir." diye konuştu.
Dökmeci, Türkiye'nin coğrafi konumu itibarıyla önemli sucul ekosistemlere ve özel çevre koruma bölgelerine sahip olduğuna dikkati çekerek, "Bu alanların su ihtiyacının miktar ve kalite olarak karşılanması, ekosistemin devamlılığı açısından zorunluluk arz etmektedir. İklim değişikliğine uyumun güçlendirilmesi maksadıyla sulak alanların korunması, ekolojik yapısı bozulan alanların restorasyonu, akılcı kullanımının sağlanması ve yapay sulak alanların oluşturulması önem taşımaktadır." diye konuştu.
Bakanlık olarak 2024-2030 yıllarını kapsayan İklim Değişikliğine Uyum Stratejisi ve Eylem Planı'nda 11 sektör özelinde 40 strateji ve 129 eylem belirlendiklerini aktaran Dökmeci, "Bu sektörler tarım ve gıda güvenliği, biyolojik çeşitlilik ve ekosistem hizmetleri, su kaynakları yönetimi, turizm ve kültürel miras, sanayi, kent, sosyal kalkınma, halk sağlığı, ulaşım ve iletişim, enerji, afet risk azaltımıdır. Ayrıca iklim değişikliğine uyum bağlamında yatay kesen konular da eylem planına dahil edilmiştir. Aynı zamanda bu sektörler kapsamında yerelde atılacak adımların ve gerçekleştirilecek uyum eylemlerinin öneminin de farkındayız." ifadesini kullandı.
Açılış konuşmasının ardından akademisyenler, iklim değişikliğinin dünya üzerindeki etkileri hakkında sunum gerçekleştirdi.
Yurt içi ve dışından farklı üniversitelerde görevli akademisyenlerin katıldığı sempozyum, 1 Haziran'da sona erecek.