İLETİŞİM BAŞKANI FAHRETTİN ALTUN TÜRK HABER AJANSLARI MEDYA ZİRVESİ'NDE KONUŞTU
Fahrettin Altun Sistematik bir dezenformasyonla karşı karşıyayızGökçe KARAKÖSE- Emre Can URAN İSTANBUL, (DHA)- TÜRK Haber Ajansları Medya Zirvesi'nde konuşan Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Sistematik bir dezenformasyonla karşı karşıyayız.
Fahrettin Altun Sistematik bir dezenformasyonla karşı karşıyayız
Gökçe KARAKÖSE- Emre Can URAN İSTANBUL, (DHA)- TÜRK Haber Ajansları Medya Zirvesi'nde konuşan Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Sistematik bir dezenformasyonla karşı karşıyayız. İsrail'in saldırılarla eş zamanlı olarak sürdürdüğü dezenformasyon çabaları sadece anonim hesaplar eliyle değil, büyük devletlerin üst düzey yetkilileri nezdinde de sürdürülüyor dedi. Programda, Türk Haber Ajansları Birliği'nin kuruluş belgesi de imzalandı.
Medya'da Birlik ve Gelecek Vizyonu temasıyla düzenlenen 'Türk Dünyası Medya Zirvesi' bugün Bakırköy'de bir otelde gerçekleşti. Programa, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Aksakallar Konseyi Başkanı Binali Yıldırım, Türk Devletleri Teşkilatı Genel Sekreteri Kubaniçbek Ömüraliyev de katıldı. Programda Anadolu Ajansı, Azerbaycan Devlet Haber Ajansı (AZERTAC), Kırgız Ulusal Haber Ajansı (Kabar), Özbekistan Ulusal Haber Ajansı (UzA) ve Kazakistan'dan Qazcontent arasında Türk Haber Ajansları Birliği (ATNA) kuruluş belgesi imzalandı.
BİRLİĞİN KURULUŞU TÜRK DÜNYASI 2040 VİZYONU'NA BÜYÜK KATKILAR SAĞLAYACAKTIR
Konuşmasına Türk Devletleri Teşkilatı'nın kurumsallaşma ve uluslararasılaşma anlamında çok büyük bir yol kat ettiğini vurgulayarak başlayan Fahrettin Altun, Bugün, burada temsil edilen kardeş ülkelerin haber ajansları ile gerçekleştirdiğimiz bu zirve, inşallah yakın gelecekte bu alanda neler yapılabileceğine işaret eden bir dönüm noktası olacaktır. İnanıyorum ki Türk Haber Ajansları Birliği'nin kuruluşu, Türk Dünyası 2040 Vizyonuna büyük katkılar sağlayacaktır. Zira sizlerin de bildiği gibi günümüzde iletişim, medya ve enformasyon alanında güçlü bir şekilde varlık göstermek, bir tercih değil bir zorunluluktur. Biz, Türkiye Cumhuriyeti olarak özellikle son yıllarda tecrübe ettiğimiz sorunlar karşısında iletişim alanının bir ülkenin büyük stratejilerinde artık asli bir politika alanı olarak kabul edilmesi gerektiğini somut bir şekilde gördük. Maruz kaldığımız en büyük sorun, kimi zaman kolaylıkla çözüm geliştirilebilecek sorunları dahi içinden çıkılmaz bir durum haline getirmeye kabil olan dezenformasyon meselesidir diye konuştu.
ÖLDÜRÜLEN GAZETECİLERİN SAYISI 46'YA ULAŞMIŞ DURUMDADIR
Türkiye başta olmak üzere Türk dünyasında yer alan ülkelerin İslamofobi'yle mücadele ettiğine dikkat çeken Altun, Başta yakın coğrafyamız olmak üzere tüm dünyada istikrarın, adaletin ve barışın tesis edilmesi konusunda dış politikadan iletişim ve medyaya kadar ahenk içinde bir çabaya işaret etmektedir. Biz bu çabayla hakikat mücadelesinin bayraktarlığını üstlenme noktasında ciddi bir gayret ortaya koyuyoruz. Bunun en yakın ve en somut örneği İsrail'in Gazze'ye yönelik insan haklarını hiçe sayan, savaş suçu mahiyetindeki saldırıları esnasında sergilediğimiz tutumda net bir şekilde görülebilir. Türkiye olarak gerek diplomatik girişimler gerek insani yardım gayretleri gerekse iletişim alanında ortaya koyduğumuz performansla bu alanda elimizden gelen çabayı ortaya koyduk, koymaya da devam ediyoruz. Batılı medya organlarının İsrail ordusundan adeta talimat alarak yaptıkları taraflı yayınlara karşı Türkiye iletişim ve medya alanında görev yapan tüm kurumlarımızla birlikte hakikatten ve adaletten yana bir tutumun önceliğini sergiledik. İsrail'in Gazze'de hiçbir hedef gözetmeksizin yaptığı saldırıların bir benzeri, yeni medya mecraları başta olmak üzere tüm iletişim ve medya ekosistemi içerisinde hakikate ve hakikatten taraf olanlara yönelik sürdürülmektedir. Maalesef İsrail'in saldırıları nedeniyle öldürülen gazetecilerin sayısı bugün 46'ya ulaşmış durumdadır ifadelerini kullandı.
SİSTEMATİK BİR DEZENFORMASYONLA KARŞI KARŞIYAYIZ
Batılı ülkelerin medya kuruluşlarının tavırlarına da değinen Altun, Bahse konu medya şirketleri, dünya kamuoyunu kandırmak için çok büyük bir gayret sarf ediyorlar. Sarf ettikleri bu gayretlerin büyük bir kısmını, gerçekleri gizlemenin ötesinde, yalan ve sahte haberler yaymak için ortaya koyuyorlar. Sistematik bir dezenformasyonla karşı karşıyayız. İsrail'in saldırılarla eş zamanlı olarak sürdürdüğü dezenformasyon çabaları sadece anonim hesaplar eliyle değil, büyük devletlerin üst düzey yetkilileri nezdinde de sürdürülüyor. İsrail'in ve İsrail yanlılarının gerçekleştirdiği dezenformasyon faaliyetlerine karşı Türkiye, yoğun bir gayretle hakikatin üzerindeki perdeleri kaldırmaya, gerçekleri hızla tüm dünya kamuoyunun dikkatine sunmaya çalışmaktadır. İşlenen savaş suçlarını örtmek ve yapılan soykırımı meşrulaştırmak için dünya kamuoyunun algılarını manipüle etmeye çalışan bu tür girişimlerin, bölgemizde ve hatta dünyada çok daha derin bir krizin kapılarını açma ihtimali bulunmaktadır dedi.
BİRÇOK SORUNUN KAYNAĞINDA 'İSRAİL SORUNU' OLDUĞUNU TÜM DÜNYAYA HAYKIRMAYA DEVAM EDECEĞİZ
Altun, Türkiye'nin adaletten ve hakikatten yana tutumunun birilerini çok ciddi şekilde rahatsız ettiğini görüyoruz. Fakat biz kim rahatsız olursa olsun, kim karşı çıkarsa çıksın; bu insani trajedinin bir an önce son bulması için elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz. Dış politika ve diplomatik girişimler alanında da bunu sürdüreceğiz, iletişim ve medya alanında da bu gayreti ortaya koyacağız. Elimizdeki tüm imkan ve araçlarla doğruyu ve hakikati savunmaya kararlı bir şekilde devam edeceğiz. Ortadoğu'daki birçok sorunun kaynağında esasen daha temel bir sorunun olduğunu ve bunun adının da 'İsrail sorunu' olduğunu tüm dünyaya haykırmaya devam edeceğiz dedi.
YILDIRIM FİLİSTİN KONUSUNDA TÜRKİYE İLE AZERBAYCAN ARASINDA ZERRE FARK YOKTUR
Aksakallar Konseyi Başkanı Binali Yıldırım da yaptığı konuşmada dezenformasyona dikkat çekerek, 30 yıl Azerbaycan Karabağ zulmünden sonra Türkiye'nin de etkin desteğiyle Karabağ'daki işgal sona erdirildi ve Karabağ Azerbaycan'dır söylemi fiile döndü. Bundan rahatsız olanlar elbette oldu. Bu rahatsızlığı olanlar İsrail Gazze saldırısında fırsatı değerlendirmeye kalktılar. Ne dediler, Azerbaycan İsrail'in yanında yalanını ortaya attılar. Biz bu söylemin arkasındaki maksadın ne olduğunu çok iyi biliyoruz. Karabağ da karın ağrısı olanlar, bu olayı hazmedemeyenler can Azerbaycan'ı başka bir yerde konumlandırma gayreti içinde oldular. Biz çok iyi biliyoruz ki Filistin konusunda Türkiye ile Azerbaycan arasında zerre kadar fark yoktur. Eğer iletişimde ve medyada çeşitlendirme olmasaydı, bu yalanla insanların zihninde Azerbaycan hiç de hak etmediği bir kanaate sahip olacaktı ifadelerini kullandı.