İmamoğlu, Kent Konseyi Gençlik Meclisi ile Buluştu: "En Tehlikeli Şey, Her Şeyi Ben Bilirim İddiası. Bu Tehlikeyi Hiç Kimse Ailesine Bile Yaşatmamalı"
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Kent Konseyi Gençlik Meclisi ile buluşmasında, “En tehlikeli şey, ‘Her şeyi ben bilirim’ iddiası. Bu tehlikeyi hiç kimse, ailesine bile yaşatmamalı. Topluma hiç yaşatmamalı. Yani bir şehre, bir ülkeye… Bu kadar tehlikeli bir şey olamaz. Yani bilgi çağında bu kadar iletişimin, bilginin çok hızlı dağıldığı bir ortamda, bir başkasının bilgisine sonsuz saygı duymalı ve ona gerekiyorsa başvurabilmeyi sağlayan mekanizmalar kurmalıyız. O bakımdan ortak aklın değerine lütfen çok inanın ve çok güvenin ve bunun önündeki bütün engelleri kaldırın; kaldırmalıyız. Gençlerin böylesi ortamları yakaladıklarında, ben iyi biliyorum ki daha üretken, daha yaratıcı oldukları net” dedi.
Haber: OKTAY YILDIRIM Kamera: SADIK KARAKULOĞLU
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Kent Konseyi Gençlik Meclisi ile buluşmasında, "En tehlikeli şey, 'Her şeyi ben bilirim' iddiası. Bu tehlikeyi hiç kimse, ailesine bile yaşatmamalı. Topluma hiç yaşatmamalı. Yani bir şehre, bir ülkeye… Bu kadar tehlikeli bir şey olamaz. Yani bilgi çağında bu kadar iletişimin, bilginin çok hızlı dağıldığı bir ortamda, bir başkasının bilgisine sonsuz saygı duymalı ve ona gerekiyorsa başvurabilmeyi sağlayan mekanizmalar kurmalıyız. O bakımdan ortak aklın değerine lütfen çok inanın ve çok güvenin ve bunun önündeki bütün engelleri kaldırın; kaldırmalıyız. Gençlerin böylesi ortamları yakaladıklarında, ben iyi biliyorum ki daha üretken, daha yaratıcı oldukları net" dedi.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Saraçhane'deki ana yerleşkede, Kent Konseyi bünyesindeki Gençlik Meclisi üyeleriyle bir araya geldi. Tarihi İBB Meclis Salonu'nda düzenlenen "Kent Konseyi Gençlik Meclisi Simülasyonu" etkinliğini, Gençlik Meclisi Moderatörü Mehmet Demir yönetti. İstanbul Kent Konseyi Başkanı Tülin Hadi'nin ardından konuşan İmamoğlu, Türkiye Cumhuriyeti'nin genç bir kadro tarafından kurulduğuna vurgu yaptı. Mustafa Kemal Atatürk'ün, 19 Mayıs 1919'da Samsun'a ulaştığında 38 yaşında olduğuna dikkat çeken İmamoğlu, şunları söyledi:
"ÖYLESİNE SÖYLENMİŞ BİR HİTABE DEĞİL: Türkiye Cumhuriyeti'ni Mustafa Kemal Atatürk gençlere emanet etti. Bu, öylesine söylenmiş ya da öylesine hazırlanmış bir hitabe asla değil. Kesinlikle gençlere emanet etmiştir. Bugün görüyorum ki aslında gençler, bu emanetin değerini çok iyi biliyor ve bu emanete dönük, geleceğe dönük hayalleriyle çok güçlü, kararlı bir iradeye sahip olduğunu da gösteriyorlar.
BİR ŞEHRİN, GENÇLER ADINA HER ŞEYİ BİLEN TAVIRDA OLMASINI ASLA DOĞRU BULMUYORUM: Bugün ülkenin, şehirlerin yöneticileri, siyasi karar vericiler, bizler, acaba aynı oranda gençlerin değerini bilebiliyor muyuz. Bu anlamda bunu sorgulamamız gerekiyor. Burada bir eksiğimiz var. Tabii bu eksiği giderdiğimiz an, işte o zaman bu ülkenin geleceğine dönük tariflenmiş olan, gençlere emanet edilen Cumhuriyet'in gerçek karşılığını verebilen yöneticiler dünya ölçeğinde baktığımızda, hatırı sayılır oranda gencin olduğu, gencin yaşadığı bir ülkedeyiz ve şehirdeyiz. Bu kadar yoğun gençlikle bir arada olan ve gençlerin hayatına dair düşünce üretmek zorunda olan bir şehrin, gençler adına her şeyi bilen tavırda olmasını, ben asla doğru bulmuyorum. Dolayısıyla gerçek ihtiyaçların, gerçek taleplerin ve bunun çözümüne dönük süreçlerin, yol haritalarının belirlenmesinde de gençlerin mutlaka etkin rol almaları şart.
YAPTIĞIMIZ HER İŞİN ALTYAPISINDA GENÇLERİN BAKIŞ AÇISI VAR: Farklı kanallarla, farklı mekanizmalarla gençleri dinlemeye ve onlardan fikir almaya da gayret ediyoruz. Eğer tam gaz onlarca kütüphaneyi kararlılıkla İstanbul'a kazandırıyorsak ya da on binlerce insanın İstanbul'da iş bulma konusunda etkin bir desteği alabilecekleri bölgesel istihdam ofislerini kurabiliyorsak; hiç yokken önümüzdeki döneme açılacak olan yurtlarımızla beraber 6 bin yatak sayısına giden öğrenci yurtlarımızı açabiliyorsak; yine özellikle okullara yakın, her semte yakın Kent Lokantalarını açma konusunda ciddi bir gayret gösterebiliyorsak, mutlaka ve mutlaka bunun altyapısında sizlerin talepleri var, istekleri var. Aynı zamanda, 4-4,5 yıl içerisinde yüz binlerce gencimize karşılıksız burs imkanı sağlamışsak ve sağlamaya devam ediyorsak ya da kültürel faaliyetlerimizde 'Koltuk Senin' diyerek bir imkan, bir fırsat alanı oluşturuyorsak; 'Genç Üniversiteli Eğitim Desteği'nden yeni açtığımız spor tesislerine, kültür merkezlerindeki aktivitelerde özellikle sizlerin talep ettiği doğrultuda yön alıyorsak, işte tam da yaptığımız her işin aslında altyapısında gençlerin bakış açısı var.
BİZ SİSTEM KURMAYI, KURUMSALLIĞI VE BU SİSTEMLE BİRLİKTE DAHA İLERİYE TAŞIMAYI ÖNEMSİYORUZ: Gençlere yönelik hizmetlerini kurumsallaştırma amacındayız. Sadece bir döneme ait ya da sadece bir başkanın sürece bakışına ait bir mekanizmayla katılımcılığın yönetilmesi ne yazık ki kalıcı bir sistemi var etmez. O bakımdan biz sistem kurmayı, kurumsallığı ve bu sistemle birlikte daha ileriye taşımayı önemsiyoruz. İstanbul Kent Konseyi, tam da işte bu niyetle kurulmuştur. İstanbul Planlama Ajansı (İPA) bünyesinde de 'Gençlik Platformu' kurduk. Bütün bu mekanizmalar, özellikle lise ve üniversite öğrencilerine yönelik Kent Atölyeleri'yle kurulan mekanizmalar, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ndeki gençliğin ruhunu yaşayan, yaşatan ve onlardan faydalanarak, onların destekleriyle beraber İstanbul kentine politikalar üretmenin aşamalarıdır. İstanbul Gönüllüleri de aslında böyle bir aşamayla yola çıktı ve İstanbul için çalışmak hem kendine hem de bu şehre değer katmak isteyen bir sahayı, daimi olarak, sürdürülebilir bir şekilde ve sürekli bir şekilde harekete geçirmenin önemli bir zemini oldu İstanbul Gönüllüleri. Burada da gençlerin varlığı ve gençlerin oradaki sayısının yüksek seviyeye ulaşması, bizler için çok ama çok önemli. Gençlik Meclisi üyelerini İstanbul Gönüllüsü olmaya davet ediyorum.
EN TEHLİKELİ ŞEY, 'HER ŞEYİ BEN BİLİRİM' İDDİASI: En tehlikeli şey, 'Her şeyi ben bilirim' iddiası" Bu tehlikeyi hiç kimse, ailesine bile yaşatmamalı. Topluma hiç yaşatmamalı. Yani bir şehre, bir ülkeye… Bu kadar tehlikeli bir şey olamaz. Yani bilgi çağında bu kadar iletişimin, bilginin çok hızlı dağıldığı bir ortamda, bir başkasının bilgisine sonsuz saygı duymalı ve ona gerekiyorsa başvurabilmeyi sağlayan mekanizmalar kurmalıyız. O bakımdan ortak aklın değerine lütfen çok inanın ve çok güvenin. ve bunun önündeki bütün engelleri kaldırın; kaldırmalıyız. Gençlerin böylesi ortamları yakaladıklarında, ben iyi biliyorum ki daha üretken, daha yaratıcı oldukları net. O bakımdan ben, bu ortak akıl mekanizması üzerinden gençlerin fikirlerine inanıyorum ve onlara mutlak güveniyorum. Gençlerin aklına inandığım kadar, fikirlerine inandığım kadar, şunu da söyleyeyim; vicdanına, adaletine ve cesaretine de son derece yüksek seviyede inanıyorum. Bu anlamda çok kararlı, çok dayanışmacı ve aynı zamanda kendi kişisel beklentilerinin önüne mutlak toplumsal beklentileri ya da ihtiyaçları koyabilme karakterlerinde her gördüğümde gururlanıyorum ve alkışlıyorum. Tabii gençlerin sözlerini sakınmadan, her koşulda doğru bildiklerini söyleyecekleri bu mekanizmalar, yanlışın karşısında doğrunun ve adaletin oluşmasına çok değerli bir ortamda sağlamış oluyor.
İSTER 'EKREM BAŞKAN', İSTER 'EKO BAŞKAN': İstanbul'da yaşayan gençlerin hakkını, hukukunu daha fazla koruyan, onların beklentilerini daha fazla karşılayan, onların ihtiyaçlarını daha fazla gözeten bir 5 yılı daha bu kente ve bu kentin gençlerine yaşatmaya hepinizin huzurunda söz veriyorum. ve bunu da başaracağımıza yürekten inanıyorum. Çünkü sizler hem bizim bu yolculukta rehberimiz hem denetçilerimiz hem de uyarıcılarımız olacak kişilersiniz. Gençlerin gönlünde güzel bir yere sahip olmak, benim için değerli. Sıralama yaparsam, 'Önce çocuklar, sonra gençler' diye tarifliyorum. Çünkü bir yönetici için, çok önemli bir masumiyet alanı olarak tarif ediyorum onların gönüllerini. ve orada ön yargısız bakabildiklerini ve o ön yargısız çerçevede de sağlam bir teraziyle ölçerek, biçerek karar ve kanaat getirdiklerini görüyorum. Umut ederim onların gönlünde güzel bir yere sahip oluruz. Artık ister 'Ekrem Başkan', ister 'Eko Başkan'; her ne olursa olsun, beni mutlu ettiğini ifade edelim. İstanbul'u gelecekte yönetecek isimlerin, yani sizlerin hem bugün buradaki simülasyonda elde ettiğiniz deneyimler hem de inşallah siyasette kuracağımız sağlıklı geçiş kanalları, yani gençlerin engellendiği değil, sağlıklı bir biçimde doğru zamanda siyasi iradelerin oluşturduğu sahalarda da etkin görev alabilmelerini sağlayacak mekanizmaların varlığıyla daha yoğun bir biçimde olmalarını ve onların özellikle yönetecek isimler olduğu gibi, doğru kararlar alınmasına da katkı sunmalarını diliyorum."