İngiliz Uzman: Fukuşima Atık Suyunun Pasifik'e Bırakılmasına Muhalefet Artıyor
İngiltere'deki Stirling Üniversitesi'nde çevresel radyoaktivite konusunda ünlü bir uzman olan Profesör David Copplestone, "Eğer bu suyu bertaraf etmek istiyorsak, önce o sudaki radyonüklidlerden kurtulmanın yollarını düşünmeliyiz, eğer bu mümkünse. Ne yazık ki, trityumu bu sudan ayırmak mümkün değil" dedi.
LONDRA, 13 Mayıs (Xinhua) -- Önde gelen bir İngiliz nükleer endüstri uzmanı, Japon hükümetinin harap durumdaki nükleer santralden Pasifik Okyanusu'na bir milyon tondan fazla radyoaktif atık suyu bırakma planları hakkında ayrıntılı bir istişare yapılması çağrısında bulundu. İngiltere'deki Stirling Üniversitesi'nde çevresel radyoaktivite konusunda ünlü bir uzman olan Profesör David Copplestone, Salı günü Xinhua'ya verdiği özel bir röportajda, endişelerin "dinlenmesi ve bu endişeleri dile getirenlerle birlikte değerlendirilmesi ve tartışılması gerektiğini" söyledi. Geçen yıl Nisan ayında Japonya hükümeti, 2023'ten başlayarak 30 yıl içinde yaklaşık 1,25 milyon ton radyoaktif atık suyu okyanusa bırakmaya karar verdi. Atık su, radyoaktif sezyum, stronsiyum, trityum ve diğer radyoaktif maddeleri içeriyor.
Güney Kore'nin başkenti Seul'deki Japonya Büyükelçiliği'nin önünde, Japonya'nın harap olmuş Fukuşima Daiichi Nükleer Santrali'ndeki radyoaktif atık suyu Pasifik Okyanusu'na atma kararını protesto eden insanlar, 14 Nisan 2021. (Fotoğraf: Xu Ruxi/Xinhua)
Bu hamle, yerel balıkçıların öfkesini çekti. Aralarında Japonya Anayasal Demokrat Partisi'nin (CDP) bulunduğu muhalefet partileri de planı eleştirdi ve geri çekilmesini istedi. Fukuşima'yı ziyaret eden ve Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) ile dünya çapında kapsamlı araştırmalar yürüten Copplestone, "2011 yılıyla ilgili olayın balıkçılık endüstrisi üzerinde etkileri oldu" dedi. Copplestone'a göre, "Öncelikle oluşacak itibar, sosyal ve ekonomik etkileri var, çünkü çoğu zaman insanlar kirlenmiş olabilecek bu bölgelerden balık tüketmekten korkabilir" dedi. Japonya'nın Fukuşima vilayeti kıyılarında 11 Mart 2011'de 9.0 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Ardından oluşan tsunami, Fukuşima Daiichi Nükleer Santrali'ni sular altında bıraktı, ünitelerin üçünde çekirdek erimelerine neden oldu ve Çernobil'den bu yana en kötü nükleer krize yol açtı.
Fotoğrafta, Ukrayna'daki Çernobil Nükleer Santrali'nin yakınlarında bulunan Pripyat şehrindeki enkaz görülüyor, 12 Kasım 2019. (Fotoğraf: Bai Xueqi/Xinhua)
Bu felaketin 11 yıl sonrasında, erimenin sonuçları ve büyük miktarda kirlenmiş su Japonya ve dünyanın geri kalanı için baş ağrısı olamaya devam ediyor. Japonya, kirlenmiş suyun seyreltilebileceğini ve boşaltılabileceğini iddia ediyor, ancak birçok yerel ve uluslararası yeşil aktivist, arıtma ekipmanının radyoaktif malzemeleri tamamen ortadan kaldıramayacağı için bu iddianın yanlış olduğunun defalarca ortaya çıktığını söylüyor. "Buradaki ana endişelerden biri, izotop olarak radyoaktif olan bir hidrojen elementi olan trityumun varlığıdır. Onu kirlenmiş sudan ayırmak çok zordur" diyen Copplestone sözlerini, "Eğer bu suyu bertaraf etmek istiyorsak, önce o sudaki radyonüklidlerden kurtulmanın yollarını düşünmeliyiz, eğer bu mümkünse. Ne yazık ki, trityumu bu sudan ayırmak mümkün değil" şeklinde sürdürdü. Copplestone'a göre, "Buradaki konu, insanları planlanan tahliyenin sonuçları hakkında eğitmek için gerçek bir açık diyalog yürütmekle ilgili". Copplestone sözlerini, "Japon hükümetinin endişelerini dile getirenlerle diyaloga girmesi ve bu endişeleri dinlemesi gerçekten önemli" diyerek tamamladı.