Haberler

İnternet Yasasına Tepkiler

Abone Ol

Dha DIŞ HABER - İNTERNET YASASINA TEPKİLER Nafiz ALBAYRAK - Selma GÜVEN STROPPEL- DHA ABD: İNTERNET YASAĞI, İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ KONUSUNDAKİ ULUSLARARASI STANDARTLARLA UYUMLU DEĞİL ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Jen Psaki, Türkiye'de internet kullanımına ilişkin getirilen yasakların, ifade özgürlüğü konusunda uluslararası standartlara uymadığını söyledi.

Dha DIŞ HABER - İNTERNET YASASINA TEPKİLER

Nafiz ALBAYRAK - Selma GÜVEN STROPPEL- DHA

ABD: İNTERNET YASAĞI, İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ KONUSUNDAKİ ULUSLARARASI STANDARTLARLA UYUMLU DEĞİL

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Jen Psaki, Türkiye'de internet kullanımına ilişkin getirilen yasakların, ifade özgürlüğü konusunda uluslararası standartlara uymadığını söyledi.

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Jen Psaki, Türkiyedeki internet kullanımına ilişkin yapılan yeni düzenleme ile ilgili soruya, "Bu yasalar, henüz kabul edilmemiş olan geniş kapsamlı yasaların bir parçası. Biz elbette Türkiye'nin internet kullanımına kısıtlama ve yasaklar getiren mevzuat durumunu izliyoruz. ABD olarak dünya genelinde ifade özgürlüğünü güçlü biçimde savunuyoruz ve savunmayı da sürdüreceğiz. Demokrasilerin, halkların farklı sesleriyle güçlendiğine inanıyoruz" şeklinde cevap verdi.

Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) Basın Özgürlüğü Temsilcisi Dunya Miyatoviç'in yaptığı "Yeni önlemler, yönetimin internete kapsamlı şekilde müdahale etmesine ve Türkiye'deki tüm internet kullanıcılarının bilgilerini mahkeme gözetimi olmaksızın elde etmesine imkan tanıyor' açıklamasına katıldıklarını da belirten Psaki, "AGİT temsilcisinin endişelerini biz de paylaşıyoruz. Bu girişimler, ifade özgürlüğü konusundaki uluslararası standartlarla uyumlu değil. Ayrıca, ifade özgürlüğünü, araştırma gazeteciliği, gazetecilerin kaynaklarının korunmasını, internet üzerinden bilgiye erişim ve siyasi tartışmaları önemli ölçüde etkileme potansiyeline sahip" diye konuştu.

AB KOMİSYONU SÖZCÜSÜ STANO: KARARIN AVRUPA STANDARTLARI SEVİYESİNE ÇEKİLEREK TEKRAR DÜZENLENMESİ GEREKİYOR

Avrupa Komisyonu bugünkü toplantısında Türkiye'deki yeni internet yasasını tartıştı.

AB Komisyonu Sözcüsü Peter Stano, Türkiye'de gündeme gelen 'internet yasası'nın vatandaşın bilgiye erişimini hükümetin kontrol edebileceğini ve bunun da ciddi endişe oluşturduğunu ifade etti.

Stano açıklamasının devamında "Kararın Avrupa standartları seviyesine çekilerek tekrar düzenlenmesi gerekiyor, Avrupa Komisyonu da bu konuda Türk yetkililerle çalışmaya müsait" dedi.

AVRUPA GÜVENLİK VE İŞBİRLİĞİ TEŞKİLATI (AGİT): "BİLGİYE ULAŞIM ENGELLENMEMELİ"

İnternet yasası, İsviçre medyasının birinci haberi olarak internet sitelerinde yer aldı. Almanca yayın yapan İsviçre birinci kanalı, değişikliği ilk haber olarak duyurdu. Haberde yasa değişikliğe AGİT'ten uyarı geldiği bildirildi.

Haberlere göre, internete getirilen yeni kısıtlamalar, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı'nın (AGİT) tepkisini çekti. Bu sabah saatlerinde kısa bir açıklama yapan teşkilat, Türkiye İletişim Başkanlığına (TİB) çok geniş kapsamlı yeni yetkiler getiren yasayı eleştirdi. "Internet kullanıcılarının iletişim datalarına erişiminde herhangi bir kısıtlama olmamalı" denilen açıklamada, insanların haber alma haklarının ihlal edileceği vurgusu yapıldı.

SANSÜRE HÜKÜMET KILIF UYDURDU

İsviçre basınında yer alan haberlere göre, Türk hükümeti interneti kontrol etmek için hassas konuları öne çıkararak, amacına zemin hazırladı. Gençlerin uyuşturucudan kurtarılması, cinsel içerikli suçları önleme ve intihar gibi vakaların önüne geçme gibi gerekçeleri interneti denetim altına almak için kullandı. Türklerin artık kolayca bilgiye erişemeyebilecekleri vurgulanan haberlerde, TİB'e verilen yeni yetkiler de eleştirildi.

İNSAN HAKLARI İZLEME ÖRGÜTÜ: "CUMHURBAŞKANI GÜL YENİ İNTERNET YASASINI VETO ETMELİ"

İnsan Hakları İzleme Örgütü siteleri üzerinden yayınladıkları yazıda Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Türkiye'nin zaten kısıtlayıcı olan İnternet yasasına yapılan bir dizi yeni değişikliği veto etmesi gerektiğini belirtti.

Yazıda, "Türkiye Büyük Millet Meclisi 5 Şubat 2014 akşamı hükümetin internet üzerindeki denetimini arttıran, kullanıcıların çevrimiçi faaliyetlerine tamamen erişebilmesini sağlayan ve çevrimiçi içerikleri mahkeme kararı olmadan engelleme yetkisini arttıran bir dizi kanun maddesini oyladı. Meclis bu maddeleri, üzerlerinde kapsamlı müzakere yapmadan veya uzmanlardan gereğince görüş almadan kabul etti" ifadelerine yer verildi.

İnsan Hakları İzleme Örgütü kıdemli Türkiye araştırmacısı Emma Sinclair-Webb "Şu an Türkiye'nin son ihtiyacı olan şeyin daha fazla sansür" olduğunu söyleyerek, "Türkiye'nin bilgiye erişim hakkı, ifade özgürlüğü ve özel hayatın gizliliği hakkına saygı gösterme yükümlülüğünü ihlal etmemesini sağlamak için Başkan Gül bu yeni düzenlemeyi veto etmelidir" dedi.

İnsan Hakları İzleme Örgütü'nin yazısında şu satırlara yer verildi:

"Yeni yasa 2013'teki protestoların ve son dönemde ortaya çıkan bazı üst düzey hükümet yetkilileri ve akrabalarının karıştığı ve büyük bir bölümünün internette dolaşımda olduğu yolsuzluk skandalının hemen ardından geldi. İnsan Hakları İzleme Örgütü zamanlama dikkate alındığında bu yeni düzenlemelerin, savunmaya geçen bir hükümetin eleştirileri susturmak ve siyaseten zararlı olacak her tür malzemeyi keyfi olarak kısıtlamak için yetkilerini arttırmaya çalışması olduğuna dair kaygı uyandırdığını söyledi.

Türkiye'nin 5651 sayılı İnternet Kanunu zaten kısıtlayıcı bir kanun ve İnsan Hakları İzleme Örgütü bu kanunu, YouTube ve Google gibi siteler dahil internet sitelerin tamamına erişimin engellenmesine hukuk dışı bir şekilde izin verdiği için eleştirmişti. Bu kanuna dayanılarak websitesinin engellenmesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin 2012 yılında (Ahmet Yıldırım v. Türkiye) Türkiye'nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nden doğan ifade özgürlüğüne saygı gösterme yükümlülüğünü ihlal ettiğine dair kararıyla sonuçlandı.

Son değişiklik hükümete bağlı Telekomünikasyon Başkanlığı'na bir içeriğin özel hayatı ihlal ettiğine dair yapılan şikayet üzerine bu içeriği (URLleri) saptama ve kaldırma yetkisi veriyor. Yeni kanun, yeni konan engelleme tedbirlerini "aileyi, çocukları ve gençleri İnternet üzerinden cinser istismara, uyuşturucu kullanmayı kolaylaştıran ve intihara teşvik eden şeylerden korumaya" yönelik bir adım olarak gerekçelendiriyor. Ancak çok geniş kapsamlı olması sebebiyle İletişim Başkanlığı'na bazı durumlarda mahkeme kararı veya net bir adli bir inceleme yapılma ihtimali olmaksızın içerik engelleme yetkisi tanıması, yasanın hükümet sansürüne hizmet etme ihtimaline dair kaygı doğuruyor.

Yeni yasa ayrıca yer sağlayıcılara -belli internet şirketlerine- de veri saklama zorunluluğu getirerek bu şirketlerin internet kullanıcılarıyla ilgili bilgileri toplayıp iki yıl kadar saklamasını şart koşuyor. Özel hayatın gizliliğinin korunmasına dair tedbirlerin ne olduğu net olmamasına rağmen, İnternet şirketleri talep üzerine bu bilgiyi hükümete teslim etmekle yükümlüler.

Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı medya özgürlüğü temsilcisi Dunja Mijatovi? bu yeni hükümlerle ilgili yaptığı açıklama ve hazırladığı brifingde bu şartların "yönetimin Türkiye'deki tüm internet kullanıcılarının verilerini mahkeme gözetimi olmaksızın elde etmesine imkan tanıyacağını" söyledi ve bu değişikliklerin sonuç itibariyle "ifade özgürlüğüne, araştırmacı gazeteciliğe, gazetecilerin kaynaklarını gizli tutma özgürlüğüne, siyasi söyleme ve internet üzerinden bilgiye erişime önemli ölçüde zarar verme potansiyeli taşıdığını" belirtti.

Sinclair-Webb "Zaten kısıtlayıcı olan İnternet yasasının değiştirilmesi Türkiye'de ifade özgürlüğü ve özel hayatın gizliliğinin erozyona uğratılması yönünde atılan yeni bir adımdır" dedi."

CPJ: 'TÜRKİYE'DE HÜKÜMET MÜDAHALELERİ YÜZÜNDEN İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ VE BAĞIMSIZ HABERCİLİK ALANLARI HIZLA DARALIYOR'

Basın özgürlüğü ve gazeteci haklarının korunması konularında önde gelen kurumlardan biri olan Gazetecileri Koruma Komitesi (Committee to Protect Journalists-CPJ), 'Demokratik gibi görünen ülkeler arasında, Türkiye'de de hükümet müdahaleleri yüzünden ifade özgürlüğü ve bağımsız habercilik alanlarının hızla daraldığı' yorumunu yaptı.

CPJ'nin, 'Basın Özgürlüğünün Risk Altında Olduğu Ülkeler Raporu'nda, Türkiye ilk on ülke içinde yer aldı. CPJ raporunda, Türkiye'de hükümetin isteğiyle gazetecilerin çalıştıkları kurumdan kovulduğu ya da istifaya zorlandığı vurgulandı.

Türkiye'nin yanı sıra, Mısır, Ekvator, Liberya, Rusya, Vietnam, Zambiya, Bangladeş'in başı çektiği, 'Basın Özgürlüğünün Risk Altında Olduğu Ülkeler Raporu'nda, Türkiye'ye ilişkin şu görüşlere yer verildi: 'Türkiye 2013'te dünyanın önde gelen en çok gazeteci hapseden ülkelerinden biri olmaya devam etti. Ülkede gazetecilerin geniş çaplı bir şekilde soruşturmaya uğraması ve tutuklanması yolu ile oto sansür teşvik edilmeye devam ediyor. Gezi Parkı eylemleri olarak bilinen Haziran ayındaki hükümet karşıtı gösterilere, bağımsız ya da muhalefet yanlısı gazeteciliğe misilleme olarak medya mecralarına baskı eşlik etti. CPJ, İstanbul, Ankara ve Türkiye'nin diğer yerlerindeki protestolar boyunca ulusal ve uluslararası gazetecilere yönelik birçok saldırı, engelleme ve gözaltı belgeledi. RTÜK dört televizyon kanalına gösterilerle ilgili olarak ceza kesti. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan kamuoyunun önünde uluslararası medyayı yanlı olmakla suçladı, CNN International'ı, BBC'yi ve Reuters'i açıkça işaret etti. Birçok eleştirel köşe yazarı, editör ve muhabir açık bir şekilde Gezi Parkı eylemlerine dair yazıları, haberleri nedeniyle kovuldular ya da istifaya zorlandılar. Türkiye Gazeteciler Sendikası'na göre en az 22 gazeteci kovuldu ve 37 tanesi istifaya zorlandı. Bu da Türk holdinglerin medya mecralarına sahip olduklarını ve işlerinin sağlığı için hükümete tutundukları gerçeğini yansıtmış oldu. Misilleme korkusu nedeniyle isminin açık bir şekilde yazılmasını istemeyen bir köşe yazarı "Sorunumuz gazetecilerin hapsedilmesiydi. Şimdiyse sorunumuz ilk önce gazetecilik yapıp yapamayacağımız, çünkü medyada kalanlar doğru düzgün habercilik yapamıyor ve medya dışına itilenler ise doğru düzgün iş bulamıyor" diyor. Türkiye ayrıca terörle mücadele kanunlarını eleştirel ifadeleri kriminalize etmek, Kürt medyasıyla solcu ve milliyetçi grupları bastırmak için kullanmaya devam ediyor. Ocak ayında Türkiye 11 gazeteciyi daha yasadışı terör örgütüne üye olmak suçlamasıyla tutukladı. Ağustos'ta Ergenekon davasına bakan mahkeme en az 20 gazetecinin hükümet karşıtı bir komploya dahil olduğuna hükmederek uzun hapis cezaları dağıttı. Ne var ki Türkiye'de birçok gazeteci mahkemeleri başlamadan hapiste tutuluyor ve birçoğu haklarındaki iddianameyi görmüyor'.

Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel

Dışişleri Bakanlığı Türkiye Selma Dha Politika Güncel Haberler

Bakmadan Geçme

1000
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title