Haberler

İNTERNETTE VE SOSYAL MEDYADA ÖNE ÇIKAN YURT HABERLERİ

Abone Ol

Karnelerini aldıktan sonra kaybolan kardeşler güvenlik kamerasında ŞANLIURFA'nın Siverek ilçesinde, karnelerini aldıktan sonra ortadan kaybolan Melike Baturalp (14) ile kardeşi Bünyamin Baturalp'i (11) arama çalışmaları sürüyor.

Karnelerini aldıktan sonra kaybolan kardeşler güvenlik kamerasında

ŞANLIURFA'nın Siverek ilçesinde, karnelerini aldıktan sonra ortadan kaybolan Melike Baturalp (14) ile kardeşi Bünyamin Baturalp'i (11) arama çalışmaları sürüyor. Kardeşlerin iki güvenlik kamerası tarafından kaydedilen görüntüleri ortaya çıktı.

Abdalağa Mahallesi'nde yaşayan Baturalp Ailesi'nin 8'inci sınıf öğrencisi kızları Melike ile 5'inci sınıf öğrencisi oğulları Bünyamin Baturalp dün sabah eğitim gördükleri Yunus Emre Ortaokulu'nda karnelerini aldı. Daha sonra okuldan ayrılan kardeşler, eve dönmedi. Kendi imkanlarıyla çocuklarını arayan aile, sonuç alamayınca kayıp başvurusunda bulundu. Polis ekipleri, arama çalışması başlattı.

GÜVENLİK KAMERALARI İNCELENDİ

Öncelikle okul ile ev arasındaki güzergahta bulunan güvenlik kameraları incelemeye alındı. Kardeşlerin, dün saat 10.11 sıralarında, Siverek-Şanlıurfa karayolunun 4'üncü kilometresindeki bir akaryakıt istasyonun güvenlik kameralarında görüldüğü belirlendi. Bunun üzerine polis, araştırmalarını bu bölgede yoğunlaştırdı. Baturalp kardeşlere ait en son görüntü ise Siverek-Şanlıurfa karayolunun 7'nci kilometresindeki, Siverek Devlet Hastanesi bahçesinde elde edildi.

SAZLIKLAR DA ARANIYOR

Siverek-Şanlıurfa Karayolu üzeri ile çevresinde aramalarını sürdüren polise, çocukların ailesi ve yakınları da destek veriyor. Yağış nedeniyle balçığa dönen arazi ile sazlıklarda yapılan aramalara rağmen kardeşlerin izine henüz rastlanılamadı.

YAKINLARI TAKVİYE EKİP İSTİYOR

Amca Abdullah Baturalp, Medine ve Bünyamin'i, kaybolduklarını anladıkları andan itibaren aradıklarını belirterek, "Yeğenlerim dün sabah karnelerini aldılar ancak eve dönmediler. Biraz bekledik daha sonra aramaya başladık. Polise de bildirdik. Henüz bir haber yok. En son hastane bahçesinde görüldükleri için bu bölgede arıyoruz. AFAD ve kurtarma ekibi istiyoruz. Tek isteğimiz bir an önce yeğenlerimin bulunmasıö dedi.

ANNE-BABA HİLVAN'DA ARIYOR

Öte yandan kayıp kardeşlerin boyacı ustası olan babası İbrahim Baturalp ile annesi Mülkiye Batulap'in çocukların kaybolduğu güzergaha en yakın noktada olan Hilvan ilçesine giderek, arama çalışması yaptıkları öğrenildi.

GÖRÜNTÜLER GEÇİLDİ

HABER: Mehmet SEZGİN/SİVEREK (Şanlıurfa),

==============================

Hastanede doktorun burnunun kırıldığı saldırının görüntüsü çıktı

OSMANİYE'de, M.B.'nin, kanaması olan hamile eşini getirdiği hastanede tartıştığı Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Opr. Dr. Gökhan Gönen'e saldırıp, burnunu kırdığı anların görüntüleri ortaya çıktı. Olay sırasında yaşanan panik, görüntülere yansıdı.

Olay, 13 Ocak'ta saat 20.30 sıralarında, Osmaniye Devlet Hastanesi'nde meydana geldi. M.B.,

kanaması olan hamile eşini doğum servisine götürdü. Opr. Dr. Gökhan Gönen'den eşini muayene etmesini istedi. Bu sırada durumu acil olan bir hastanın sezaryen ameliyatına girecek olan Dr. Gönen, M.B.'ye kayıt yaptırmalarının ardından eşini muayene edebileceğini söyledi. Kayıt yaptırmayı reddeden M.B., muayene sırasında da eşinin yanında olmak istedi. Diğer hastaların mahremiyeti açısından talebi uygun görülmeyen M.B., çıkan tartışmada Gönen'e saldırdı. Masa üzerindeki bilgisayar monitörü ile zımba ve delgeç gibi malzemeleri yere fırlattı.

KIRIK BURUNLA MUAYENE ETTİ

Tüm yaşananlara rağmen, doktor, M.B.'nin eşini muayene edip, önerilerde bulundu. Durumu acil olan kadının da sezaryen ameliyatıyla doğumunu gerçekleştirdi.

Ardından acil polikliniğine giderek, muayene oldu. Burnunda kırık tespit edilen Gönen, KBB doktoru tarafından hastaneye yatırıldı. Polis tarafından gözaltına alınan M.B. ise sevk edildiği adliyede, çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.

GÖRÜNTÜLERİ ORTAYA ÇIKTI

Saldırı anı, hastanedeki güvenlik kameraları tarafından kaydedildi. Görüntülerde, M.B., eşi ve bir erkek yakınıyla birlikte doğumhaneye giriyor. Adı öğrenilemeyen erkek, doğumhaneden çıkarak, kapı önündeki tekerlekli sandalyeye oturuyor. Bir süre sonra da doğumhaneden M.B.'nin sesi geliyor. Sesi duyan bu kişi doğumhane kapısını açıp, içeri giriyor. Görüntülerde, olay anında diğer hasta yakınları ve sağlık personelinin yaşadığı korku dolu anlar da yer alıyor.

Görüntü Dökümü

-----------------------

Doktora saldırı güvenlik kamerası kayıtları

-Doktorunm fotoğrafları

Haber: İbrahim EMUL-Kamera: OSMANİYE,

==============================

Kas hastası Ferhat'ın hayata tutunma çabası

ANTALYA'da 6 yaşında bir tür kas hastalığı olan DMD tanısı konulan, 11 yaşında tekerlekli sandalyeye, 3 yıldır da yatağa mahkum yaşam sürdüren, yemek yiyemediği için mamayla beslenen, solunum cihazıyla nefes alıp verebilen ve 3 ay önce engelli maaşı kesilen Ferhat Yalçın (26), tüm olumsuzluklara rağmen umudunu koruyor. Yeni yılda sesinin duyulmasını isteyen Ferhat, kendisine uzanacak yardım eli bekliyor.

Antalya'da yaşayan DMD hastası Ferhat Yalçın, 6 yaşında hastalık tanısının ardından kendini zorlu bir mücadelenin içinde buldu. 11 yaşına kadar okula gidebilen, zorlukla da olsa yürüyebilen Ferhat, 11 yaşından sonra ayakta duramamaya başladı. 11 yaşından sonra yaşamını tekerlekli sandalyeyle de olsa sürdürmeye çalışan Ferhat'ın yatağa mahkum hayatı ise 3 yıl önce yakalandığı griple başladı. Sosyal Güvenlik Kurumu'nun (SGK) ödeme kapmasında olmayan, değeri 35 bin liralık öksürtme cihazı olmadığı için grip sırasında balgam atamayan Ferhat, soluk alıp veremeyince boğazı delinerek solunum cihazına bağlandı.

Halen yatağında kımıldamadan yatan, solunum cihazına bağlanan, yemek yiyemediği için mamayla beslenen, öksürtme cihazı olmadığı için annesinin boğazını aspire etmesiyle solup alıp veren, son 3 aydır da engelli maaşı kesilen Ferhat, her şeye rağmen umudunu koruyor.

2020 yılından çok şey bekleyen Ferhat'ın ilk dileği 'iyileşmek'. Yeni yıldan öksürtme cihazı, evde fizik tedavi isteyen Ferhat, yeniden engelli maaşına kavuşmayı da istiyor. "Ben de herkes gibi dışarı çıkmak, yemek yemek istiyorum" diyen Ferhat, kendisine uzanacak yardım eli bekliyor.

Koyu bir Beşiktaş taraftarı olan, odasında perdesinden nevresime kadar her eşyada Beşiktaş amblemi olan Ferhat'ın hayallerinden biri de Antalya'da kamp yapan Beşiktaş'ın oyuncularıyla tanışmak. Kendisi evden çıkamadığı için Beşiktaşlı futbolcuları eve davet eden Ferhat, bu davete olumlu yanıt gelirse çok mutlu olacağını söyledi.

'ÇOCUKLARIMIZI ÖLÜME Mİ TERK EDELİM?'

Anne Şaziye Yalçın (50), Ferhat'ın evde fizik tedaviden yararlanamadığını, çok ihtiyacı olduğu halde öksürtme cihazının SGK ödeme kapsamında bulunmadığını söyledi. Anne Yalçın, "Oğlum 3 yıl önce gribe yakalandı. Öksürtme cihazı olmadığı için balgam atamadı ve enfeksiyon akciğerlerine indi. Nefes alıp veremeyince de boğazında trakeostomi (cerrahi yollarla soluk borusuna giden delik açılması) yapıldı. Şimdi makineye bağlı nefes alıp veriyor. Tamamen yatağa mahkum oldu" dedi. DMD hastaları için en gerekli cihazların başında öksürtme cihazının geldiğini vurgulayan anne, "Bu cihazı alacak gücümüz yok. SGK da ödemiyor" dedi.

Ferhat'ın DMD tanısı aldıktan sonra 15 yıl boyunca fizik tedavi gördüğünü, o dönemde oğlunu hastaneye götürebildiğini anlatan Yalçın, "Yatağa bağımlı olunca fizik tedaviye gidemedik. Devlet bize evde fizik tedavi imkanı veriyor ama nereye başvurduysam fizik tedavi konusunu çözemedik. Şu anda fizik tedavi alamıyor. Yatağa bağlı diye çocuklarımızı ölüme mi terk edelim? Ölümünü mü bekleyelim. Devlet büyüklerimiz ne olur yardım edin bize. Kas hastası çocuklarımıza yardım edin. Aralık ayında 6 kas hastası çocuğumuzu kaybettik. Yazık değil mi?" diye konuştu.

ENGELLİ MAAŞI DA KESİLDİ

Ferhat'ın engelli maaşının da 3 ay önce kesildiğini, gerekçe olarak eşinin üzerinde bir tarla olmasının gösterildiğini söyleyen Şaziye Yalçın, şöyle konuştu:

"Şu anda ben sadece anne bakım ücreti alıyorum. Ferhat'a genel sağlık sigortası (GSS) yapmak zorunda kaldık çünkü babasının sigortasından da yararlanamıyor. GSS yatırmasak muayene ettiremiyoruz. Kullandığımız medikal cihazlar çok pahalı. Tüm bunların ücretsiz olmasını istiyoruz. Bu çocukları ölüme mahkum etmeyin."

'BEŞİKTAŞ KULÜBÜ'NE SESLENİYORUM'

Koyu bir Beşiktaş taraftarı olan Ferhat'ın odasındaki perdeden nevresime kadar her şeyin Beşiktaş amblemli olduğunu belirten Şaziye yalçın, Beşiktaş Kulübü'ne de seslendi. Daha önce kulübe ulaşmaya çalıştığını ama başarılı olamadığını anlatan anne, "Ne olur Ferhatımın sesini duyun da onu ziyarete gelin. Çok istiyor Ferhat. Çok mutlu olacak" dedi.

FERHAT'IN ELİ AYAĞI ANNESİ OLDU

Yeni yıldan dileklerini, "İyileşmek istiyorum, herkes gibi dışarı çıkmak istiyorum, istediğimi yemek istiyorum, fizik tedavi istiyorum" şeklinde sıralayan Ferhat, yatağında kımıldayamasa da sosyal medyayı kullanarak yaşama tutunuyor. Annesine facebook, instagram kullanmayı öğreten Ferhat, onun yardımıyla hesaplarını takip ediyor.

Oğluyla birlikte sosyal medyayı kullanmaya başladığını söyleyen Şaziye Yalçın, "Bu yaştan sonra ben de sosyal medyayı kullanmayı öğrendim Ferhat ile birlikte. Onun sayfasını açıyorum. Söylediklerini yapıyorum. Beğenilere yorumlar yazıyorum. Oğlumun günü yatakta sosyal medyayı takip ederek, televizyon izleyerek geçiyor" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

--------------

Çocuktan detay

Annesiyle röportaj

Çocukla röportaj

Bieşiktaş formasından detay

Çocuğun annesi bilgisayarı kullanırken

Haber: Selma KUNAR- Kamera: Alparslan ÇINAR/ANTALYA,

=================

Down sendromlu Ferhat, engelini resim yaparak aşıyor

SİVAS'ın İmranlı ilçesinde yaşayan down sendromlu Ferhat Ateş(15) resim merakıyla hayata tutundu. Resim yaparak engelini aşan Ferhat, hayallerini eline aldığı fırçayla tuvallere yansıtıyor.

İmranlı ilçesi Altınca köyünde yaşayan Ergin ve Şahhanım Ateş çiftinin 3 çocuğundan birisi olan Ferhat Ateş, down sendromlu olarak dünyaya geldi. Okul çağı geldiğinde taşımalı eğitimle İmranlı ilçe merkezinde okuyan Ateş, daha sonra İmranlı Çok Programlı Anadolu Lisesi'ne geçti. Burada okul müdürü Erkan Ovalı, resim öğretmeni Sedat Çalışkan ile özel eğitim öğretmeni Mehmet Çoban, Ateş'in resim çizmeye karşı yeteneği olduğunu keşfetti. Ferhat, eğitimcilerin de desteğiyle bu eğitim yılının başından itibaren 15 resim çizdi. Engelini resim yaparak aşan Ateş, okuldaki gününün büyük bir bölümünü resim atölyesinde geçiriyor. Kendi iç dünyasını eline aldığı fırçayla tuvale aktaran Ateş, her yeni resim çizmeye başladığında da büyük heyecan duyuyor. Ateş, çizdiği resimler sayesinde yeniden hayata tutunuyor.

'YAŞAMA SEVİNCİ İKİ KAT DAHA ARTTI'

Ferhat'ın çizdiği resimlerle hayata iki kat bağlandığını söyleyen İlçe Milli Eğitim Müdürü Şafak Turan, "Sivas Valiliği himayelerinde, Milli Eğitim Müdürlüğümüzün tüm ilde başlatmış olduğu 'Sanat Sivas' projesi kapsamında biz de ilçemizde çalışmalarımızı yürüttük. Proje kapsamında birçok öğrencimiz faydalandı. Birçok öğrencimizin yeteneğini keşfettik. Bunun en güzel meyvesi de Ferhat oldu. Güzel sanatlar öğretmenimiz ve özel eğitim öğretmenimiz Ferhat'ın bu yönünü keşfettiler. Bizi bilgilendirdikleri zaman biz de bu durumdan dolayı çok mutlu olduk. Geldik, çalışmalarını yerinde inceledik. Bu yönüyle Ferhat hayata iki kat daha bağlandı. Yaşama sevinci iki kat daha fazla arttı. Biz Ferhat'ın bu yönünü daha fazla ön plana çıkarmaya çalışacağız. Öğretmenlerimiz bu yönde çok uğraş vermekteler. Kısmet olursa ikinci dönemde Ferhat için resim sergisi açmayı planlıyoruz. Ferhat'ın o çalışma isteği ve azmini de görünce insan ister istemez mutlu oluyor. Onunla beraber çalışmak istiyor. Biz de ona eşlik etmek istedik. Onun bu sevincini paylaşmak istedik" dedi.

'YÜREĞİNE DOKUNDUK'

Ferhat'ın yüreğine dokunmak için okulun görsel sanatlar öğretmeni Sedat Çalışkan ile görüştüklerini ifade eden özel eğitim öğretmeni Mehmet Çoban ise, "Normal derslerimizde Ferhat'la resim yapıyorduk. Görsel sanatlar öğretmenimizle bir fikir üretelim dedik. Bir sergi açmaya karar verdik. Aslında sergi açmaktaki tek amacımız Ferhat'ın yüreğine dokunmaktı. Sevgiyle aşılamayacak bir şey yoktur. Bence sevgi her şeyin ilacıdır. Şu ana kadar 15 adet resim yaptık. Ebru çalışmaları da yapacağız. 21 Mart"ta da sergimizi açmayı planlıyoruz. İlk zamanlara göre şimdi resimlere daha hevesli katılıyor. İç dünyasını dışarı çıkarttığımızı düşünüyorum. Ne düşündüğünü bizlere resim üzerinden anlattığını düşünüyorum" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

----------------

-Resim atölyesinden görüntüler

-Ferhat'ın öğretmenleriyle çalışması

-Yaptığı resimlerden görnütüler

-Öğretmenrlerinin konuşmaları

Haber-Kamera: Yasin KIRAS/İMRANLI(Sivas),

=======================

Mormiksli ürünlere yoğun ilgi

İSTANBUL Üniversitesi Sankara Beyin ve Biyoteknoloji Araştırma Merkezi'nin on yıllık araştırmaları sonucu Prof. Dr. İhsan Kara ve ekibince geliştirilen mor ekmek ve ürünler, ilgi görüyor. Sağlığa zararlı hiçbir kimyasal ve renklendirici içermeyen ürünlerin fırından çıktığı saatte uzun kuyruklar oluşuyor.

Türkiye'de mormiks özü üzerine uzun süredir çalışma yapan Prof. Dr. İhsan Kara ve ekibinin 12 yıllık emeğinin karşılığı olan mor ekmek, İzmir'de de üretiliyor. Japonya'da zorunlu olarak tüketilen mor ekmeği İzmir'de üreten iş insanı Murat Ünsal, şunları söyledi:

"Mormiks özü İstanbul Üniversitesi'nden hazırlanarak bize ulaştırıldı. Biz de tatlı, pasta ve simitlere uyguladık. Kaşar peyniri, yoğurt ve mantıda da kullanılabilen mormiksli ürünler özellikle diyabet ve onunla ilgili tüm fonksiyonel rahatsızlıkları kesinlikle giderebilecek konumda. Ürünlerimiz tamamen mormiksten yapılmakta. Mormiks fonksiyonel bir gıdadır. Fonksiyonel gıda demek, vücutta onarım işlemlerini başlatmaya çalışan gıdadır. Şeker hastalarının sayısı ülkemizde çok arttı. Avrupa'nın 3 katı, dünyanın 2 katı düzeyinde. Özellikle bu hastalarımıza ulaşabilmek adına ekmeğimizi ve diğer ürünlerimizi tercih eden halkımız sağlığına bir an önce kavuşmuş olacak. Bu mor renk, devrim niteliğinde bir gelişimdir. Kullananlar memnuniyetlerini ifade ediyorlar. Biz 10 günlük bir süreç içinde bu noktaya geldik. Mormiks, una katılan bir sıvı ya da likit değil diğer bir un çeşidi. Ayran da sadece normal oranlarda büyük bir bardağa bir çay kaşığı yeterli. Özellikle kefirde çok faydalı."

MORMİKSİN FAYDALARI

Mormiksin faydalarını da anlatan Ünsal, "Şeker hastalarımızın şekerini baskılamakta ve şeker hastalıklarının yan etkileriyle de mücadele etmekte. Mormiks kalp damar hastalıkları, yüksek tansiyon, kalp, beyin damarları tıkanmalarında, böbrek yetmezliklerinde, kol- bacak ağrıları ve uyuşmalarında, diz ve kalça eklem ağrıları, unutkanlık ve Alzheimer hastalıklarında çok başarılı sonuçlar elde edildiği hocalarımız tarafından kanıtlanmıştır" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

---------------

Mormiksli ürünlerden genel detaylar

Ürünleri satın alan müşterilerden detaylar

Murat Ünsal ile röp.

Mormiksli ürünlerin fırından çıkması

Haber: Mehmet KURT, Kamera: Ahmet Turhan ALTAY/İZMİR

==============================

Kadınlar yaptıkları el emeği, göz nurlarını instagram hesabından satıyorlar

ERZURUM'un Olur ilçesinde İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından açılan kurslara giden ev hanımları yaptıkları el emeği göz nurlarını instagram hesabından satışa sunuyor. Kurs öğretmeni Reyhan Keskin, "Kadınlarımız çok becerikli. Yaptıkları el emekleri büyük ilgi görüyor. İl dışından birçok sipariş alıyoruz" dedi.

Yaşları 19 ila 45 arasında değişen 22 kadın evde boş durmaktansa İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü'ne bağlı Halk Eğitim Merkezi'nde, "Türk El İşlemeleri" kursuna giderek harikalar yaratmaya başladı. Kadınların, nakış öğretmeni Reyhan Keskin ile birlikte yaptıkları birbirinden güzel el sanatı hediyelik eşyalar sosyal medyada görücüye çıkarıldı. Saat 09.00'dan 15.00'a kadar vakitlerini geçirdikleri Halk Eğitim Merkezi'nin atölyelerinde yaptıkları havlu, takı, seccade, oya dantel ve biçki dikiş kurslarında yaptıkları kanaviçe işlemeleri, anahtarlıklar, doğal bebekler, yazma oyaları, anahtarlıklar ve elbise gibi birçok ürünün fotoğraflarını kursa yönelik açtıkları "@hem_el_emegi" instagram sayfasında paylaşıp satışlarını yapıyorlar. 15 ile 75 lira arasında değişen ürünlerin satışından memnun olduklarını söyleyen kurs öğretmeni Reyhan Keskin şunları söyledi:

"Köy, ilçe ve şehirlerdeki kadınlarımızın ekonomik hayata katılması lazım. Türkiye'de her 3 çalışandan sadece 1'i kadın, bu sayıları artırmalıyız. Kadınlar, ekonomik ve sosyal hayata katılırsa verimlilik artar. Açtığımız bu kursa katılan 22 kadın zamanın büyük bir bölümünü evinde oturarak geçiriyordu. Şimdi buraya gelerek üretime başladılar. Doğuştan el becerileri olan bu kadınlarımızın yaptıkları ürünler paylaştığımız sosyal medyada büyük beğeni topluyor. Yaptıklarımızın dışında bize sipariş verenlerde oluyor. Kadınlarımız şimdi aile ekonomisine katkıda bulunuyor. Üç ay önce başlayan ve yıl sonuna kadar devam edecek olan kursumuza katılan kadınların sayısı da her geçen gün artıyor."

Kursa arkadaşının tavsiyesi üzerine katıldığını ve hayatında verdiği en iyi kararlardan biri olduğunu söyleyen Sema Meral, "Burada gün boyu hem sohbet hem de el işi yapıyoruz. Öğretmenimiz Reyhan Keskin de yaptığımız organik ürünleri internet üzerinden satışa sunuyor. Burada yaptığımız her ürünün masrafı da karı da bizim. Kurstan önce evde temizlik yapıp yemek hazırladıktan sonra saatlerce boş otuyorduk. Canımız sıkılıyordu. Şimdi halimizden çok memnunuz. İşlerimiz her geçen gün artıyor. Kazandığımız parayı kimimiz biriktiriyor kimimiz de almayı hayal ettiğimiz eşyaları alıyoruz" diye konuştu.

Kurs öğreticisi Rüveyda Akıncı ise, geri dönüşüm projelerinde evlerde atıl olan giysileri de kullandıklarını hatırlatarak tüm kadınları kursa katılmaya davet etti.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

-------------------------------

-Olur ilçesinden detay

-Kursiyerlerin çalımaları

-Yapılan ürünler

-Kadınlar dikiş dikerken

-Bilgisayarda sayfalarının görüntüsü

-Makasla kesim yapılması

-Yapılan ürünler

-Kurs öğretmenleri ve kursiyerler ile röp.

Haber-Kamera: Murat AYDIN / OLTU (ERZURUM),

=======================

Çöp ve hurdacılardan toplanan antikalarla müze gibi kafe

BURSA'nın İnegöl ilçesinde Mustafa Adak (30) ve Hakan Çalpak (30), 3 yıl önce açtıkları kafenin dekorunu, 3 ay içerisinde çöplerden hurdacılardan topladıkları antikalar ile oluşturdu. İkili, müşterilerin de ilgisini çeken ve müzeyi andıran kafeye yeni eserler katmaya devam ettiklerini belirtti.

Mardin Artuklu Üniversitesi Sosyal Kültürel Antropoloji bölümünden mezun olan Mustafa Adak ve Hakan Çalpak, Bursa'nın İnegöl ilçesinde 3 yıl önce bir kafe açtı. Kafeyi açmalarıyla birlikte 3 ay içerisinde hurdacılardan ve çöplerden antika eserleri toplayan ikili, kafenin dekorlarını bu eserlerden oluşturdu. 250 yıllık manastır kapısından içeri girilen ve görenleri hayrete düşüren kafe, adeta müzeyi andırırken, içerisinde birbirinden değerli nostaljik eserler yer alıyor. Çöpten topladıkları ve hurdacılardan ücretsiz aldıkları binin üzerindeki eserleri temizleyerek işyerlerine koyan işletmeciler, her geçen gün eserlerine yenilerini ekliyor.

3 AYDA TARİHİ ESER MÜZESİ GİBİ KAFE OLUŞTURDULAR

Kafe İşletmecisi Mustafa Adak, sıfır sermaye ile yola çıktıklarını anlatarak, "Bütün ürünleri tek tek çöplerden ve hurdacılardan toparlayarak bu mekanı oluşturduk. Kendi mesleğimizi burada hayata geçirdik. Aynı zamanda kültür bilimcisiyiz. Kültürel değeri olan bazı ürünlerin kaybolmasını engelleyeme çalışıyoruz. Burası 3 ay içinde bir müze haline dönüştü. Binin üzerinde tarihi eserler var. İnanılmaz şeyler, tarihi eserler çöplere atılıyor. Eski sandıklar, valizler, koltuklar, telefonlar, saatler, ahşap eşyalar. Bunların hepsi bizim kültürümüzün ürünleri. Bunların kaybolmaması gerekir. Genellikle müşterilerimiz aileler. Burada yerli müzikler dinleniliyor. Pizza yok ama lahmacun varö dedi.

ÇÖPLERİ KARIŞTIRDIK

Bu değerli eşyaları toplamak için yoğun çaba sarf ettiklerini aktaran Adak, "Sanayideki ve ev atıklarını atıldığı çöpleri karıştırdık ve inceledik. Bir çok değerli eşya bulduk. Bunların her biri kendi yaşandığı dönemli bu dönem arasında kültürel bağ oluşturan şeylerö diye konuştu.

KAPISI BİLE 250 YILLIK

Binin üzerinde eserin bulunduğunu belirten Adak, "En eski ürünlerimiz arasında kafemizin kapısı bulunuyor. Kapımız 250 yıllık tarihe sahip. İnegöl de yıkılan manastırın kapısı artık bizim kafemizin kapısı oldu. 3 aylık çaba sonucunda gördük ki insanlar böyle şeylere ihtiyaç duyuyorlar. Basmakalıp mekanlardan artık insanlar sıkılmışö şeklinde konuştu.

Kafede İnternet hizmetinin olmadığını kaydeden Adak, "Çünkü 7'den 70'e herkes internet kullanıyor. Biz bunun önüne geçmek istedikö dedi.

Kafe müşterisi Dilara Karadeniz ise, "Diğer kafelerden farklı. Oldukça güzel. Bana farklı geldiği için geliyorum. Hiç bu kadar tarihi eseri bir arada görmemiştimö dedi.

Görüntü dökümü;

------------

-Kafeden detaylar

-Açıklamalar

Haber-Kamera: Yavuz YILMAZ/İNEGÖL,(Bursa),

==============

Geleceğin mozaik sanatçıları yetişiyor

HATAY'ın Kumlu ilçesinde, Halk Eğitim Merkezi  (HEM) bünyesinde mozaik sanatının uzun yıllar yaşaması için kurs açıldı. Merkezin müdür yardımcısı Adem Girici, mozaik sanatının M.Ö. 3 bin yılından bu yana var olduğunu söyledi.

Kumlu ilçesinde, HEM bünyesinde açılan kursta geleceğin mozaik sanatçıları yetişiyor. Kumlu HEM'de el sanatları öğretmeni olarak görev yapan müdür yardımcısı Adem Girici, mozaik sanatının M.Ö. 3 bin yılından bu yana var olduğunu söyledi. Mozaiğin özellikle Hatay yöresinde çok tanınmış olduğunu belirten Girici, "Mozaik eskimeyen bir sanattır. Dünyada bilenen en ünlü mozaikler Hatay'dan çıkmıştır. Bunlardan bir tanesi de 'Neşeli mozaik'tir. Biz bu sanatın devam etmesi ve daha uzun yıllar yaşaması için HEM bünyesinde kurs açtık. Amacımız bu sanatın devam etmesi için sanatçılar yetiştirmektir" dedi.

'BÜYÜK SABIR İSTEYEN BİR MESLEKTİR'

Kadın ve erkeklerin yoğun ilgi gösterdiği mozaik sanatı kursunda, kursiyerlerin kullandığı taşların doğal ve renkli taşlardan olduğunu sözlerine ekleyen Girici, taşları kırarak mozaikle süslenecek resimlere özenle yapıştırdıklarını kaydetti. Girici, şöyle dedi:

"Mozaik sanatı ile uğraşmak gerçekten zor ve meşakkatlidir. Büyük sabır isteyen bir meslektir. Bir eseri mozaikle süsleyip tamamladığınızda büyük haz alıyorsunuz. Buradaki hedef mozaik sanatını yaşatmak, geleceğin sanatçılarını yetiştirmektir."

Görüntü Dökümü

---------------------

-Mozaik sanatını öğrenen kursiyerler

-Çalışma ortamından görüntüler

-Öğretmenin konuşması

Haber-Kamera: Ferhat DERVİŞOĞLU/REYHANLI(Hatay),

================

75 yaşında ilk trafik cezası yazıldı, çerçeveletip evinin duvarına astı

ÇANAKKALE'nin Lapseki ilçesinde, otomobiliyle  kırmızı ışıkta geçtiği için 286 TL trafik cezası kesilen Ramazan Koç (75), Trafik Kural İhlali Tespit Formu'nu ilk cezası olması nedeniyle hatıra kalsın diye çerçeveletip, evinin odasına astı. Koç, "1974 yılında ehliyet aldım ve ilk kez ceza yedim" dedi.

Biga ilçesinde oturan evli ve 4 çocuk ile 5 torun sahibi Ramazan Koç'a, 17 LK 354 plakalı otomobiliyle, 8 Aralık 2019 tarihinde, Lapseki ilçesi girişinde Çanakkale'ye seyir halindeyken, kırmızı ışıkta geçtiği için 286 TL trafik cezası kesildi. Ramazan Koç'un kırmızı ışıkta geçtiği kameralara yansıdı. Trafik Kural İhlali Tespit Formu ile ceza makbuzu, Ramazan Koç'a tebliğ edildi. 1974 yılında ehliyet alan ve 46 yıl sonra ilk kez trafik cezası kesilen Ramazan Koç, "Lapseki ilçe girişinde ışıklarda sarı yanarken geçtiğim anda kırmızı ışığa yakalandım. Ardından bu trafik cezası geldi. Bu yüzden suç bende, 1974 yılında ehliyet aldım. 75 yaşındayım ve ilk cezamı yedim. Gelen trafik cezasını ödedim. Ardından bu cezayı hatıra kalsın diye çerçeveletip, evin odasına astım. Ara sıra yediğim trafik cezasına bakıyorum. Kulağıma küpe olmuş oluyor" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

----------------

-Ramazan Koç ile ceza yediği arabası önünde genel ve detay görüntü

-Ramazan Koç'u çerçevelettiği Trafik Kural İhlali Tespit Formu ile görüntüsü

-Ramazan Koç'un evinde duvarın astığı Trafik Kural İhlali Tespit Formu görüntüsü

-Ramazan Koç ile röp.

HABER: Ayhan AKKAYA/BİGA(Çanakkale),

=================

Kanser tedavisinde 'uzay neşteri'

SAMSUN Eğitim ve Araştırma Hastanesi Onkoloji Ünitesi'nde bulunan 'CyberKnife' sistemi ile hastalar, ameliyatsız kanser tedavisi olabiliyor. Halk arasında 'Uzay Neşteri' olarak da bilinen radyocerrahi robotik sistemle, kanserli hücreye nokta atışı yapılıyor. Hastane Başhekimi Doç. Dr. Ahmet Şen, sistemin sağlık turizmi açısından önemli olduğunu belirterek, "Hastalarımızın, 'bu tedavi farklı bir tedavi' diyerek korkmasına gerek yok" dedi.

Tümörlere kesme işlemi ve anestezi olmadan çok büyük doğrulukla müdahale imkanı tanıyan 'CyberKnife' sistemi, hastalığı çevreleyen sağlam doku ve organları da koruyarak hastalara, ışın tedavisi imkanı sunuyor. Milimetreden daha hassas doğrulukla tümör tedavisi yapan robotik ışın tedavisi sistemi 'CyberKnife'; Türkiye'de sadece 5 kamu hastanesinde bulunuyor. Sistemin yer aldığı hastanelerden biri olan Samsun Eğitim ve Araştırma Hastanesi Onkoloji Ünitesi'nde de 'CyberKnife' radyocerrahi robotik sistemle, yılda 400 hasta, tedavi ediliyor. Halk arasında 'Uzay Neşteri' olarak bilinen cihaz sayesinde, hastalar, ameliyatsız kanser tedavisi oluyor. Sistemle, hastanın kanserli hücresine de nokta atışı yapılıyor. Bulunduğu yerden dolayı cerrahi müdahale imkanı olmayan özellikle beyin tümörlerinde, 'CyberKnife' ile kanserli hücre tamamen yok edilirken, sağlam dokular ise hasar görmüyor.

'DEVLET GÜVENCESİ ALTINDA BİR HİZMET'

Samsun Eğitim ve Araştırma Hastanesi olarak geniş bir yelpazeye hizmet verdiklerini anlatan Başhekim Doç. Dr. Ahmet Şen, "Onkoloji Hastanesi'nde bulunan 'CyberKnife' sistemi, Türkiye'de 5 kamu hastanesinde bulunuyor. Bu durum hastanemizin niteliğini de artırıyor. Hasta portföyümüz oldukça geniş. Sadece Samsun değil Karadeniz Bölgesi'ne hizmet veriyoruz. Alanında tecrübeli bir ekibimiz var. Bölge hastanesi olduğumuz için uzaktan gelen hastalarımızın, yatarak tedavi olma imkanı da var. 64 yatakla bu hastalarımıza hizmet vermeye çalışıyoruz. 2013 yılından beri bu cihaz hizmet veriyor, yıllık ortalama 400 hasta bu cihazla tedavi oluyor.  Hastalarımızın, 'bu tedavi farklı bir tedavi' diyerek korkmasına gerek yok. Normal bir emar veya tomografi çekinir gibi bir işlem yapılıyor. Bu sırada herhangi bir iğne veya farklı acı hissetme söz konusu değil. Bu konuda hastalarımızın rahat olması gerekiyor. Hastanemize bu cihaz için müracaat eden hastalarımızdan herhangi bir ek ücret talep edilmiyor. Devlet güvencesi altında bir hizmettir. Samsun Eğitim ve Araştırma Hastanesi olarak sağlık turizmi noktasında da yetkiliyiz, bu tedavi de sağlık turizmi açısından oldukça önemli bir yer tutuyorö dedi.

'KEMOTERAPİ ALAN HASTALAR İÇİN DE UYGUN'

Bu cihazın Karadeniz Bölgesi'nde tek olduğuna dikkat çeken Samsun Eğitim ve Araştırma Hastanesi Radyasyon Onkolojisi Uzmanı ve İdari Sorumlu Hekim Uzm. Dr. Nilgün Şahin de, sisteminin radyo cerrahi bir cihaz olduğunu belirtti. Şahin, "Halk dilince 'Uzay Neşteri' olarak biliniyor. Beyin metastazları, ikinci seri kafa içi tümörleri, iyi huylu tümörler, prostatta kısa süreli tedavilerde çok efektif bir tedavi yöntemidir. Yıllık 400 hastaya hizmet veriyoruz. Çok yüklü bir ışını bir anda ve kısa süre içinde tümörlü alana gönderiyoruz. Tedavi 1 ile 5 gün arasında değişiyor. Bu cihazla özellikle prostat tümörleri olan yüksek riskli hastalarımıza robotik emarti yapıyoruz. Bu işlemi de Türkiye'de sadece biz yapıyoruz. Başarı oranımız çok iyi seviyelerde ancak bunu yüzde olarak vermek mümkün değil. Kemoterapi alan hastalarımız için de uygun bir tedavidir. Sadece çocuk hastalara hizmet veremiyoruzö diye konuştu.

İŞLEM YAKLAŞIK 20 DAKİKA SÜRÜYOR

Tedavinin işleyişi hakkında bilgi de paylaşan Şahin, "Hasta buraya geliyor, dosyasını hazırlıyoruz ve eğer endikasyon koyduysak hemen bir planlama yapıyoruz. Bu cihaza uygun emar fizyon da yapıyoruz. Yaptığımız fizyon ile beyin emarını, çektiğimiz planlamanın üstüne koyuyoruz. Daha sonra bölgedeki kitleyi çiziyoruz, ardından hastayı tedaviye alıyoruz. Hastamızı tedavi masasına yatırıyoruz, gerekli koordinatları belirliyoruz. Bir robotik kafamız var, bu kafa aynı alana 100 kez ışın veriyor. İşlem yaklaşık 20 dakika sürüyor, daha sonra hastamızı kaldırıyoruz. Bu cihaz kanserli hücreye nokta atışı yapıyor. Diğer cihazlardan farkı ise bir tümöre, bir anda çok fazla ışını vermesiö ifadelerini kullandı.

Görüntü Dökümü:

------------

-Cyber Knife cihazından detaylar

Hekim Uzm. Dr. Nilgün Şahin'in tedavi öncesi çalışmaları anlatması

Detaylar

Başhekim Doç. Dr. Ahmet Şen röportajı

Hekim Uzm. Dr. Nilgün Şahin röportajı

Haber-Kamera: Zeynep Irmak ÖCAL, Tayfur KARA/SAMSUN,

=====================

Kış uykusuna yatmayan ayılar için özel beslenme programı

Türkiye'nin ilk ve tek ayı barınağı olan Bursa'daki Ova Korusu Ayı Barınağı'nda kış uykusuna yatmayan ayılar için özel beslenme programı uygulanıyor. Barınak yetkilileri, kış uykusuna yatmayan ve metabolizması yavaşlayan ayılara enerji deposu olan gıdalarla besleyip, özenle bakımlarını gerçekleştiriyor.

Karacabey ilçesindeki Ova Korusu Ayı Barınağı'ndaki ayılar hava sıcaklıklarının düşmesinden kaynaklı metabolizmalarının yavaşlaması sebebiyle özel beslenme programı uygulanıyor.  65 ayıya yaşam alanı sunan barınakta, görevliler kış uykusuna yatmayan ayıları havuç, turp, ekmek ve özel mamalarla besliyor.

"BESLENME PROGRAMLARI METABOLİZMALARINA GÖRE AYARLANIYORö

Ayıların kış aylarında beslenmesiyle ilgili bilgiler veren Ovakorusu Ayı Barınağı Şefi Azizcan Sezer, "Kış aylarında bulunmamız sebebiyle hayvanların metabolizmaları oldukça yavaşladı. Yavaşlayan metabolizmalarına karşılık kış uykusuna yatmayan ayıların beslenme programlarını metabolizmalarının ihtiyaçlarına göre düzenledik. Şuan kış uykusuna yatmayan ayılara özel bir besin programı oluşturarak beslenmelerini gerçekleştiriyoruz. Metabolizmaları yavaş olduğu için hayvanlar oldukça yavaş hareket ediyorö dedi.

"AYILARI HAYATLARININ SONUNA KADAR GÜZELCE YAŞAMASINI SAĞLIYORUZö

Ovakorusu Ayı Barınağı'nda 65 ayının olduğunu belirten Sezer, öBarınağımızda Türkiye'nin muhtelif bölgelerinde doğada zarar görmüş, yaralanmış, tekrardan doğaya dönemeyecek durumda olan ayıların bütün yaşamsal temel ihtiyaçlarını karşılayıp, ayılarımızı burada hayatlarının sonuna kadar güzel bir şekilde yaşatma imkanlarının hepsini sağlıyoruzö diye konuştu.

Görüntü Dökümü

----------------------

-Ayılardan detaylar

-Besinlerden

-Drone görüntüleri

-Ayı Barınağı Şefi Azizcan Sezer röportajı

-Genel detaylar

Haber: Muammer İRTEM - Kamera: Semih ŞAHİN/BURSA,

====================

Patentli 'Ay-Yıldız Camisi' Ramazan'da açılıyor

SİVAS Belediyesi tarafından hayırseverlerin desteği ile kentteki Yukarı Tekke Mezarlığı içine yaptırılan ve ay-yıldız şeklinde projelendirilen caminin yüzde 98'i tamamlandı. İç tefrişatı yapılan ve belediye tarafından patenti de alınan caminin Ramazan ayında hizmete girmesi planlanıyor.

Sivas'ta yapımına 2017 yılında başlanan ve 'ay-yıldız' şeklindeki mimarisiyle dikkati çeken caminin inşaatında sona gelindi. Yukarı Tekke Mezarlığı yakınlarında, belediye ve hayırsever vatandaşların iş birliğiyle yapılan 7 bin metrekare kapalı alana sahip caminin yıldız şeklindeki kapalı alanında 3 bin 500 kişi, hilal şeklindeki avlusunda ise 4 bin 900 kişi namaz kılabilecek. Camideki açık ve kapalı alanlarda toplamda 8 bin 400 kişi aynı anda ibadetini yapacak. Caminin yüzde 98'lik bölümü tamamlandı. İç tefrişatı yapılan caminin halıları da serildi. Mimarisi ile dikkat çeken cami Ramazan ayının ilk günü açılması planlanıyor.

Sivas Belediyesi'nde çalışan proje mimarı olan Erol Genç, "Camimizin inşaatına 2,5 yıl önce başladık. Şu anda yüzde 98 seviyesine kadar getirmiş bulunmaktayız. Camimizi kent meydanındaki trafik yoğunluğunu kaldırıp, buraya taşımaktı. Çünkü Ulu Cami civarında cenaze namazı sırasında oldukça sıkıntı yaşanıyordu. Bu nedenle isabetli bir karar aldığımızı düşünüyoruz" dedi.

'PATENTİNİ ALDIK'

Genç, caminin projesini hazırlarken 15 Temmuz'da oluşan ruhtan esinlendiklerini belirterek, "15 Temmuz hadiseleri sırasında insanların milli ve manevi duyguları depreştiği için, her ikisini de vurgulayan, yani milli ve manevi duyguları birleştiren ne olabilir diye ay ve yıldızdan hareket ederek bir cami tasarladık. Çünkü hilal 'Allah' demek, yıldız da 'peygamber' demektir. Dolayısıyla iki önemli figürümüzü buluştururken ay ve yıldız gibi milli değeri çok yüksek olan bu iki figürü getirerek böyle bir cami tasarladık. Biz bunun patentini de aldık. Bu da bizi sevindirdi. Önemli olan şehre hak ettiği hizmeti verecek olan bir eserin ortaya çıkarılmasıdır. Camide kapalı alanda 3 bin 500 kişi, açık kapalı 8-10 bin kişiye kadar namaz kılınabilecek. 120 araçlık kapalı, yaklaşık 250 araçlık açık otoparkımız var. Burada otopark sorunumuz olmayacak. Camimiz 24 Nisan'da Ramazan'ın ilk gününde, ilk Cumasında ve ilkbaharın ilk günlerinde açmayı düşünüyoruz. Hem hava şartları daha güzel olur, yem yeşil olur, sıcak olur. Bir de Ramazan ayının manevi duygusu ile burayı açmak daha güzel olur diye düşündük" diye konuştu.

'YURT DIŞINDAN İLGİ'

Caminin dünyada da büyük ilgi gördüğünü belirten Genç, "Türkiye'de ilgi gördüğü kadar yurt dışında da camimiz çok ilgi görüyor. Özellikle Birleşik Arap Emirlikleri'nde, Katar'da, Fas'ta dikkatle takip edildiğini görüyoruz. Bu bizi mutlu ediyor. İnşallah halkımız da bizim taşımış olduğumu mutluluğu taşır ve bizim de sevincimiz kat be kat artar" ifadelerini kullandı.

Görüntü Dökümü:

-Caminin drone görüntüleri

-İçinden ve dışından detay görüntüler

-Proje mimarının açıklamaları

Haber-Kamera: Hüsnü Ümit AVCI/SİVAS,

===============

Ünlü isimlerin balmumu heykellerine yoğun ilgi

AVRUPA'nın 131 metre uzunluğundaki en büyük tünel akvaryumuna sahip Antalya Akvaryum'da, dünyaca ünlü isimlerin gerçek vücut ölçüleriyle birebir balmumundan heykellerinin yer aldığı Face 2 Face Wax Museum, yerli- yabancı binlerce turist tarafından ilgi görüyor. Müzede 63 balmumu heykel bulunuyor. Bu sayı Haziran ayına kadar 100'e çıkarılacak.

Antalya'da 2012 yılında hizmete giren ve 10 binin üzerinde deniz canlısının yer aldığı, 40 tematik akvaryum ile 131 metrelik uzunluğa sahip tünel akvaryumun bulunduğu Antalya Akvaryum, yaz sezonuna, bünyesindeki alternatif gezi rotalarını genişleterek hazırlanıyor. Bünyesinde Kar Dünyası ve Buz Müzesi, Wild Park, Oceanride XD Cinema ile bu yıl 1 milyon ziyaretçi hedeflenen Antalya Akvaryum'da, dünyaca ünlü isimlerin balmumu heykellerinin yer aldığı müze açıldı. Müzede, bilim insanları, teknoloji devleri, sanatçılar, müzisyenler, sporcular, ressamlar, film yıldızları ve liderlerin balmumu heykeli bulunuyor.

BİLİMDEN SANAT VE SPORA ÜNLÜLER

Ziyaretçi kabul etmeye başlayan ve Mayıs ayında resmi açılışı yapılacak müzede, ABD Başkanı Donald Trump, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Stephen Hawking, Albert Einstein, Neil Armstrong, Bill Gates, Mark Zuckerberg, Steve Jobs gibi isimlerin balmumu heykelleri yer alıyor. Sanat dünyasından ise Freddie Mercury, Madonnna, Mozart, Michael Jackson, Beyonce, spor dünyasından Michael Schumacher, Serena Williams, Maria Sharapova, Muhammed Ali, Tiger Woods ve Lionel Messi gibi isimlerin heykellerinin yer aldığı müzede ünlü ressamlar Salvador Dali, Pablo Picasso ve Van Gogh'un balmumu heykelleri de sergileniyor.

HOLLYWOOD YILDIZLARIDA BURADA

Sinema dünyasının ünlüleri Brad Pitt, Bruce Willis, Johnny Deep, Angelina Jolie, Tom Hanks, Marilyn Monroe, Will Smith, Scarlett Johansson, Leonardo Dicaprio, Jackie Chan, Sylvester Stallone, Daniel Radcliffe, Vin Diesel, Rowan Atkinson, Jennifer Lawrence'nin balmumu heykelleri de film yıldızları için ayrılan alanda yer alıyor. Tarihte iz bırakan Napolyon Bonapart, II. Elizabeth, Mahatma Gandi heykelleri de müzenin liderler salonunda bulunuyor.

MÜZEDE 63 HEYKEL YER ALIYOR

Antalya Akvaryum Genel Müdürü İsmail Arık, müzenin resmi açılışının yaz sezonu öncesi yapılacağını anlattı. Müzenin girişindeki ilk heykelin TBMM fotoğrafının önünde duran Mustafa Kemal Atatürk'ün heykeli olduğunu söyleyen Arık, "Şu anda 63 ünlü ismin balmumu heykeli müzede sergileniyor. Önümüzdeki günlerde Naim Süleymanoğlu'nun heykeli de müzedeki yerini alacak. Sezon açılışına kadar heykel sayımız 100'e çıkacak" dedi.

Arkadaşlarıyla birlikte müzeyi gezme şansı yakalayan Melek Gözel, "Açıkçası böyle bir ortamı yakalayacağımı tahmin etmiyordum. Antalya'ya geldiği için çok mutluyuz. Bugün gezebildim. Heykellerin çeşitliliği beni çok mutlu etti. Atatürk'ü ve ünlü tenisçi Maria Sharapova'yı çok merak ediyordum. İkisini de burada görmekten dolayı çok mutlu oldum" diye konuştu.

Farklı balmumu heykel müzelerini daha önce gezme şansı yakaladığını anlatan Bahar Özgiray, "Burası çok güzel. Çünkü heykel sayısı çok fazla. Heykellerde saçlarından, derilerine, vücutlarındaki kas ve damarlara kadar her ayrıntıya dikkat edilmiş" dedi.

Müzeyi gezerken heykellerin canlanacakmış hissi verdiğini anlatan Gürkan Kaya, "Çok hoşuma gitti. İstanbul'da da dolaşmıştım. Burası çok farklı. Bol bol fotoğraf çekilecek köşe bulabiliyorsunuz" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

--------------

Bal mumu heykellerden detay görüntüler

Ziyaretcilerden detay görüntüler

Akvaryum müdürü İsmail arık ile röp

Ziyaretcilerle röp

Muhabin İbrahim lalelinin anonsu

Detaylar

Haber: İbrahim LALELİ- Kamera: Emrah GÜL/ANTALYA

================

Sanatçı Ahmet Mekin, hastanedeki eşinin başında

TÜRK sinemasının emektar oyuncularından, 'Altın Portakal' ödüllü Ahmet Mekin (Kurteli) (88), kanser tedavisi gören 63 yıllık hayat arkadaşı oyuncu Kumral Şükran Kurteli'nin (82) hastanedeki odasında başından ayrılmıyor. Yaklaşık iki aydır hastaneyi mesken tutan sanatçı Mekin, "Allah'tan ümit kesilmez, bekliyoruz. Sağ olsunlar tüm hastane yönetimi, doktorlar ve sağlık çalışanları eşimle güzel ilgileniyor" dedi.

Türk sinemasının unutulmaz jönleri arasında yer alan ve bugüne kadar 200 filmde rol alan Ahmet Mekin, özellikle Yeşilçam'ın kült filmleri arasında gösterilen 'Selvi Boylum Al Yazmalım' filmindeki Cemşit karakteriyle hafızalara kazındı. Yılın büyük bölümünü Balıkesir'in Erdek ilçesinde geçiren Mekin, ara ara da Antalya'da yaşayan kızlarıyla zaman geçirmek için buraya geliyor. Kızlarını iki ay önceki ziyareti sırasında 63 yıllık hayat arkadaşı Kumral Şükran Kurteli'nin kanser olduğunu öğrenen Mekin, tedavisi için Antalya'yı tercih etti. Eski bir oyuncu olan Şükran Kurteli, 2 aydır Akdeniz Üniversitesi Hastanesi'nin onkoloji bölümünde tedavi görüyor. Sanatçı Mekin ise, bu sürede eşini hiç yalnız bırakmadı. Sabah erken saatlerde hastanenin yolunu tutan Mekin, doktorların izin verdiği sürece hastane odasından çıkmıyor.

DAYANMAYA ÇALIŞIYORUZ

Ahmet Mekin, eşinin bu hastalığını tesadüfen öğrendiklerini söyledi. Başka bir problemle ilgili doktora geldiklerini dile getiren Mekin, "Eşimin ciddi hastalığını ilk duyduğumda büyük şok yaşadım. Ancak doktorlar hastalığın seyrini çok iyi takip ediyor. Hastanenin bütün çalışanları son derece ilgililer. Bu rahatsızlık bizi çok üzdü. 65 yıldır dimdik duran kadını birden bu şekilde görmek bizi sarstı. Dayanmaya çalışıyoruz. AÜ hekimleri ve çalışanlarına bu süreçte yanımızda olduğu için çok teşekkür ediyorum" dedi.

OYUNCULUĞU BIRAKTI

Hayat arkadaşıyla ilk tanışmalarını anlatırken duygulanan Ahmet Mekin, eşinin de sinema ve tiyatro oyuncusu olduğunu aktardı. Kendisinin de bu sektörde olmasıyla eşiyle tanışma fırsatı bulduğunu belirten Mekin, "1957 yılında eşim Avrupa'da Orhan Kemal'in romanından uyarlanan 'Suçlu' filmi ile uğraşıyordu. O tarihlerde tanıştık. Birlikte yaşamaya karar verdik ve eşim o tarihten itibaren oyunculuk yapmayacağını söyledi. Neden diye sordum, 'Evlilikte, beraber oyunculuk olmuyor' dedi. O tarihten sonra da sinemaya dönmedi. Bu nedenle 63 yıl süren evliliğimizi o ayakta tuttu. Hem de aslan gibi devam ettirdi. Torunlarımız evlenmeye başladı, çevremiz genişledi ancak bu hastalık bizi çok üzdü" diye konuştu.

DOKTORU KONUŞTU

Kumral Şükran Kurteli'nin tedavisini üstlenen hekimlerden AÜ Tıp Fakültesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Hasan Şenol Coşkun ise kanserin, hastalığın genel adı olduğunu söyledi. Bu hastalığın çok çeşidi olduğunu kaydeden Prof. Dr. Coşkun, hastalığın yaşlanan ülkelerde daha fazla görüldüğünü belirtti. Prof. Dr. Coşkun, "Kanser tedavi edilebilen bir hastalık. Erken tanı çok önemli, özellikle sigaranın kanserde önemli nedenler arasında yer aldığının bilinmesi lazım. Düzenli spor yapmalıyız ve kilomuzu muhafaza etmeliyiz" dedi.

Türk sineması ve tiyatrosunun emektar oyuncusu Ahmet Mekin'e, geçen ekim ayında 56'ncısı düzenlenen Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde 'Yaşam Boyu Onur Ödülü' verilmişti.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

----------------

DHA muhabiriyle Ahmet Mekin'in hastane bahçesinde görütüsü

Ahmet Mekin RÖP

Ahmet Mekin hastaneye girerken

Ahmet Mekin hastane içinde

Doktorla Ahmet mekin

Doktorla röportaj

Detaylar

Haber: Hasan DEMİRBAŞ- Erol AKKIR - Kamera: Mehmet KILIÇASLAN/ANTALYA,

======================

Kediler hastane koridorunda

İZMİR Ege Üniversitesi Çocuk Hastanesi'nde hastaların bekleme salonlarında sokak kedileri görüntülendi. Hastaların oturdukları koltuklarda uyuyan kedileri kimse rahatsız etmedi.

Soğuk hava nedeniyle Ege Üniversitesi Çocuk Hastanesi koridorlarına ve hastaların bekleme salonlarına sığınan çok sayıdaki sokak kedisi hasta gibi koltuklara oturdu. Bazı kediler koltuklarda uyurken bazıları salonda dolaştı. Hastalar, koltukta oturan kedileri kendi yedikleri simitle besledi. Bazı hastalar kedileri rahatsız etmeden yanlarındaki koltuğu otururken kimileri çocuklarının enfeksiyon kapmasından endişelenerek, uzak durdu.

Öte yandan hastanenin farklı bölgelerinde de koltukların altlarında uyuyan kediler görüntülendi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

----------------

-Hastane koridorlarındaki kedilerden genel detay görüntü

Haber: Hande NAYMAN Kamera: Ahmet Turhan ALTAY / İZMİR,

================================

Hastalığı nedeniyle çalışamayan baba yardım istiyor

DİYARBAKIR'ın Bağlar ilçesinde, inşaatlarda ağır işlerde çalışırken 2 yıl önce belinde fıtık ortaya çıkan 2 çocuk sahibi Tahsin Ezgin (37), 2 yıldır çalışamadığını söyledi. Ezgin, daha kötü olmaktan korktuğu için ameliyat olamadığını belirten Ezgin, ailesinin geçimi için yardım istediğini belirtti.

Bağlar ilçesinde eşi ve 2 çocuğuyla oturan, uzun yıllar inşaatlarda ağır işlerde çalışan Tahsin Ezgin'e 2 yıl önce bel fıtığı teşhisi konuldu. Hastalığı nedeniyle işinden ayrılmak zorunda kalan Ezgin'e doktorlar ameliyat olması gerektiğini söyledi. Daha da kötü olmaktan korktuğu için ameliyat olmayan Ezgin, elindeki para da bitince hastaneye bile yürüyerek gitmeye başladı. İş için birçok yere başvurduğunu ama sonuç alamadığını, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı'ndan 3 ayda bir 150 TL, her ay elektrik faturası için de 88 TL yardım aldığını kaydeden Ezgin, ailesinin geçimini sağlamak için iş istiyor.

'İŞ BULAMADIĞIM İÇİN EŞİMLE DE SORUN YAŞIYORUM'

İş bulamadığı için eşiyle de sorun yaşadığını ifade eden Ezgin, "İnşaatlarda çalıştım. Asgari ücretle çalıştım. Hem inşaat sektöründe iş yok, hem de hastayım iş bulamıyorum. Bel fıtığı hastasıyım. 2 yıldır hastaneye gidip geliyorum. Ağır işlerde çalıştığım için böyle oldum. 2 yıldır bu acıyı çekiyorum. Doktorlar ameliyat önerdi. Ameliyat olmak zorunda olduğumu söylediler. Yol param olmadığı için hastaneye yürüyerek gidip geliyorum. İŞKUR'a da başvurdum. Her seferinde bir şey çıkmadı. İş bulamadığım için eşimle de sorun yaşıyorum. Eşim, 'sen ne yapıyorsun burada, git çalış' diyor. İş arıyorum ama bulamıyorum. Organize sanayi sitesinden tutun birçok yerde aradım bulamadım. Bir de hasta olduğum için kimse bana iş vermiyor. 3 ayda bir Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfından 150 TL yardım alıyorum. Elektrikten de 88 TL yardım yapıyorlar. 340 TL elektrik faturası geldi. 88 TL'sini çıkardılar, gerisini borç alıp yatırdım" dedi.

'ANNEMLE BABAMA DESTEK OLMAK İSTİYORUM'

Anne babasının da hasta olduğunu belirten Ezgin, "Babam da bize yardım ediyor ama diğer 4 kardeşim de işsiz. Çok şükür ev bizim yoksa şimdi sokaktaydım. Ben iş istiyorum. Asgari ücretle bir iş olsa en azından çocuklarıma bakabilirim. Annem de babam da hastadır. Onları doktora götürebilsem, yardımcı olabilsem dünyanın en mutlu insanı ben olurum. Onların da durumu yok. Ben onlara destek olamıyorum. Daha da üzülüyorum. Daha da hasta oluyorum. Babam Hazro'ya bağlı Bağyurdu'ndaki arazimizi Çanakkale gazisi olan dedem adına devlete bağışlamıştı. Bir kuruş da para almadı, ama biz şimdi yardım alamıyoruz. Ben valiyle görüşmek istiyorum. Bu mağduriyetimi dile getirmek istiyorum. Çünkü çok zor durumdayım. Çocuğumu sabah okula götüremiyorum. Çünkü meyve suyu istiyor ben de alamıyorum" diye konuştu.

'BİZE BAKABİLECEK BİR MAAŞI OLSUN'

Tahsin Ezgin'in eşi Zeynep Ezgin (28) ise, "Eşim önceden inşaat sektöründe çalışıyordu. Çok şükür evimiz var. Geçimimizi az çok sağlıyorduk. 2 yıldan beridir eşim işsiz. Bel fıtığı var. Ameliyat olması gerekiyor. Korkudan da ameliyat olamıyor. Çocuklarımıza bakamıyoruz. Oğlum 7,5 yaşında, kızım da 3 yaşında. Oğlum 2'nci sınıfa gidiyor. İstekleri var. Hep geçiştiriyorum. 'Baban çalışırsa sana çok güzel hediyeler alırım' diyorum. Bir kalem alacak paramız bile yok. Eşim çalışamıyor. Her kapıya başvurduk. Benim tek istediğim eşime düzgün bir iş. Bize bakacak şekilde bir maaşı olsun. Çocuklarıma baksın" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

-------------------------------

Tahsin Ezgin'in beline korse takması

Kanepede uzanması

Kızıyla ilgilenmesi

Ayağa kalkması

Raporları göstermesi

Tahsin Ezgin'in konuşması

Eşinin çay getirmesi

Eşi Zeynep Ezgin'in konuşması

Genel ve detay

Haber-Kamera: Emrah KIZIL, Elif FİLİZ /DİYARBAKIR,

======================

Mağdur çocukları savunan avukatlar müzik grubu kurdu

DENİZLİ'de 3 yıl önce 'Suça Sürüklenen Çocuk' adı altında rock müzik grubu kuran 5 genç avukat, gündüz mahkeme salonlarında adalet arıyor, geri kalan boş zamanlarında ise çeşitli sivil toplum kuruluşlarının düzenlediği ve bilet satışından elde edilen gelir başta suça sürüklenen çocuklar, şiddete uğrayan kadınlar, sokak hayvanları gibi sosyal sorumluluk projelerine harcanan konserlerde ücretsiz olarak sahne alarak farkındalık yaratmaya çalışıyor.

Denizli Barosu'na kayıtlı müzik tutkunu olan genç avukatlar Ozan Orpak (37), Can Çapar (26), Ferhan Altun (25), Onat Ötnü (32) ve şu an askerlik görevini yapan Barış Açıkgöz (23), 2017 Mayıs ayında bir araya gelip, rock müzik grubu kurdu. Gündüzleri mahkeme salonlarında hak savunuculuğu yapan avukatlar, akşamları ise Baro'nun salonunda kurdukları müzik grubunun prova çalışmalarını yapmaya başladı. Her biri farklı enstrümanlar çalan genç avukatlar, bir yandan mesleklerini sürdürüyor. Avukatlardan oluşan müzik grubunu bir araya getiren baş gitarist avukat Ozan Orpak, arkadaşlarıyla isim arayışına da girdi. Orpak, avukatların kamuoyu oluşturma potansiyelinden yola çıkarak çocuklarla ilgili sorunlara duyarlılık yaratmak amacıyla grubun ismini hukuki bir terim olan 'Suça Sürüklenen Çocuk' koydu. Diğer avukatlar da isim üzerinde fikir birliğine vardı. Bugüne kadar Denizli ve İzmir olmak üzere başka illerde de çok sayıda konser veren 'Suça Sürüklenen Çocuk' grubunun amacı çocuklar için adalet arayışını mahkeme salonları dışında sahnelere de taşıyarak, farkındalık yaratmak oldu. Suça Sürüklenen Çocuk grubu, içinde özellikle suça karışan çocuklar, şiddet gören kadınlar ve sokak hayvanları için çalışan sivil toplum kuruluşlarının organize ettiği konserlere ücretsiz çıkıyor ancak konseri düzenleyen sivil toplum kuruluşu grubu dinlemek isteyen kişilere bilet satıyor. Konserin tüm geliri de bu sivil toplum kuruluşlarına aktarılıyor. Grup, sosyal sorumluluk projeleri kapsamında bugüne kadar 21 konser verdi. Konserlerden elde edilen gelirle bugüne kadar suça sürüklenen çocuklara müzik eğitimi, sokak hayvanlarının beslenmesi ve tedavisi, engelliler için gerekli ihtiyaçlarının karşılanması, köy okullarının eksiklerinin giderilmesi ya da okulun tüm tadilatının yaptırılması, depremzedeler için konteyner ve benzeri ihtiyaçlarının karşılanması, ihtiyacı olan öğrencilere burs sağlanması, kadına şiddete karşı toplumsal farkındalık geliştirmek amacıyla kız öğrencilere burs sağlanması gibi etkinliklerde bulundu.

'AMACIMIZ SUÇA SÜRÜKLENEN ÇOCUKLARI TEKRAR HAYATA KAZANDIRMAK'

Grubun baş gitaristi Ozan Orpak, avukatlar olarak sürekli mahkemelerde olduklarına dikkati çekip, "Özellikle Çocuk Mahkemeleri'nde çok fazla suça sürüklenen çocuk ve mağduriyetler gördük. Mahkeme salonlarında çocukların ve ailelerin yaşadığı acılara şahit olduk. Buna dikkat çekmek için bu grubu kurduk. Amacımız suça sürüklenen çocukları tekrar hayata kazandırmak. Verdiğimiz konserlerin gelirleriyle suça sürüklenen çocuklara müzik eğitimi verdik. Bunlardan bazıları müzisyen oldu ve uyuşturucudan uzaklaştı. Müzisyenlik yaparak paralarını kazanıyorlar. Böylece onların hayata tekrar tutunmasını sağladık" dedi.

Grup üyesi avukatlardan, elektrogitar çalan Can Çapar, müzik grubunun sosyal sorumluluk projesi olarak oluştuğunu vurgulayıp, "Grup, suça sürüklenen çocuklara toplumun dikkatini çekmek amacıyla kuruldu. Öncelikle suça sürüklenen çocuklara yönelik çalışmalar yaptık. Ardından diğer toplumsal sorunlara yöneldik. Bu tür sorunlara müziğimizle farkındalık yaratmak amacıyla dikkat çekmek istedik. Biz hiçbir zaman kar amacıyla konser vermedik. Tek amacımız suça sürüklenen çocuklar başta olmak üzere çocuk hakları, kadına şiddet, sokak hayvanları, depremzedeler için etkinlik yapmak" dedi.

Grubun solisti avukat Ferhan Altun da hedeflerinin daha fazla geniş kitlelere ulaşmak olduğunu belirterek, "Grubu farklı kılan özelliklerden biri de üyesi oldukları avukatların çaldıkları enstrümanlar. Kendi becerileri ya da kurs alarak sahnede öğrenmiş olmaları" diye konuştu.

Grubun bateristi Onat Ötnü, bir yandan hak savunuculuğuna, diğer yandan da konserlere hazırlandıklarını ifade edip, "Gündüz adliyelerde duruşmalara giriyor ve müvekkillerimizin haklarını savunuyoruz. Kalan diğer boş vakitlerimizde ise konserler öncesi provalarımızı yapıyoruz. Bu işi gururla yapıyoruz" dedi.

Denizli Barosu Yönetim Kurulu üyesi ve grubun menajeri avukat Emir Eren ise, avukatların topluma karşı sorumluluğu bulunduğunun altını çizip, "Baro olarak biz de gruba her türlü desteği veriyoruz. Müzik grubu başta suça sürüklenen çocuklar, kadına şiddet gibi toplumda ne kadar güncel konu varsa dikkat çekiyor. Elimizi taşın altına koyarak elimizden gelini yapmaya çalışıyoruz. Suça Sürüklenen Çocuk olarak, paydaş olarak tanımladığımız ve toplumda kabul görmüş STK'larla birlikte konserler tertipliyoruz." dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

----------------

Grubun prova yaparken görüntüsü

Avukatların gitar ve bateri çalarken görüntüsü

Avukatlardan cüppeli görüntüsü

Avukatların konser görüntüsü

Sırasıyla grup üyeleri Ozan Orpak, Can Çapar, Ferhan Altun, Onat Ötnü ve Emin Eren ile röp.

Haber-Kamera: Ramazan ÇETİN / DENİZLİ,

==================================

Otomobildeki görüntüsüyle şaşırtan 'Ayşe' adlı buzağı sağlığına kavuştu

MANİSA'nın Turgutlu ilçesinde, otomobildeki görüntüsüyle görenleri şaşkına çeviren buzağı 'Ayşe', tedavi sonrası sağlığına kavuştu.

Kırsal Kayrak Mahallesi'nde yaşayan Metin Kırbaş (41) ve Meryem Kırbaş (38) çiftinin hayvanlarından 1.5 aylık 'Ayşe' isimli buzağı, geçen günlerde rahatsızlandı. Bölgedeki yağış nedeniyle veteriner gelmeyince, Kırbaş ailesinin komşusu Akif Zeybek (35) yardımcı oldu. Zeybek, buzağıyı 15 kilometre mesafedeki ilçe merkezinde yer alan bir veterinere götürmek üzere yola çıktı. Zeybek'in aracında taşıdığı buzağıyı görenler şaşkınlığını gizleyemedi. Sürücülerden biri, o anları cep telefonuyla görüntüledi. Buzağı Ayşe'nin sağlığına kavuşmasından dolayı mutlu olduklarını belirten Metin Kırbaş, "Geçtiğimiz günlerde mahallemize yağan kardan dolayı buzağımız hastalanmıştı. Veteriner hekimi aradık. 'Hemen gelemem. Yollar karlı' dedi. Komşum Akif Zeybek'ten yardım isteyerek buzağımızı merkezde bulunan veterinere götürmesini istedim. Otomobilin bagajına koyarak, buzağımızı veterinere götürerek tedavi ettirdik. Şimdi sağlık durumu çok iyi" dedi. Buzağı sahibinin eşi Meryem Kırbaş, "Buzağı da can. Buzağım hayat buldu. O benim çocuğum gibi" dedi.

Aracıyla buzağıyı veterinere götüren Akif Zeybek, "Bizim buralarda genelde bu şekilde taşınır. Komşum yardım istedi. Bizde mutlaka yardımlaşma olur. Hayvanlarımızın sağlık durumu ciddiyse otomobille veterinere götürürüz" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

----------------

Hayvan sahibi Metin Kırbaş ile röp.

Otomobil sahibi Akif Zeybek ile röp.

Buzağının otomobile konularak götürülmesi

Buzağının hayvan damına giriş ve çıkışı

Haber- Kamera: Doğan ÇİZMECİ / TURGUTLU(Manisa),

=====================================

Müdürün sahiplendiği sokak kedisi okulun maskotu oldu

Mehmet Selim YALÇIN/SİLOPİ (Şırnak), - ŞIRNAK'ın Silopi ilçesinde, Mehmet Akif Ersoy İlkokulu Müdürü Nurettin Kaden'in sahiplendiği sokak kedisi, öğrencilerin maskotu oldu. Öğrencilerin ilgilenip, beslediği kediye 'Sevgi' ismi verildi.

Silopi Mehmet Akif Ersoy İlkokulu Müdürü Nurettin Kaden, sokakta üşürken bulduğu kediyi sahiplenip okula götürdü. Kaden, 'Sevgi' ismini verdiği kediye kafes ve mama alarak beslemeye başladı. Öğrencilere hayvan sevgisinin aşılanması için de 'Sevgi' okulda bakılmaya başlandı. Zaman zaman sınıflara giren kedi, kısa sürede okulda ilgi odağı haline geldi. Öğrencilerin ilgi gösterip beslediği kedi, okulun maskotu oldu.

Okul Müdürü Nurettin Kaden, öğrencilerin kediyi benimseyip sevdiğini belirterek, "Sokakta bir kedi bulduk. Okulumuza getirip sahiplendik. Adını 'Sevgi' koyduk. Öğrencilerimiz Sevgi'yi kucaklıyorlar, evlerine götürmek isteyenler oluyor. Okulumuzda öğrencilerimize hayvan sevgisini aşılamak istiyorsak mutlaka bir hayvanın okula alınması gerekiyor. Tüm okul müdürü arkadaşlarımıza tavsiye ediyorum. Hayvanları seven insanları da sever. Öğrencilerimiz sevgi yumağında büyür" dedi.

Tüyleri yumuşak kediyle oynanmaktan çok hoşlandıklarını anlatan öğrenciler ise hayvanların insanların dostu olduğunu ifade etti.

Görüntü Dökümü:

------------------------

Okulun tabelası

Kedinin masada oturması

Öğrencilerin kediyi sevmesi

Kedinin sınıfta dolaşması

Röportajlar

Kedinin beslenmesi

Genel ve detay görüntüler

Haber-Kamera: Mehmet Selim YALÇIN /SİLOPİ(Şırnak),

=======================

10 yılda 42 santimetre uzayan sakalını 10 bin liraya satılığa çıkardı

MALATYA'da, yaşayan Abdullah Özkaya (28), 2010 yılından buyana kesmediği ve 42 santimetre uzayan sakallarını 10 bin lira karşılığında satılığa çıkardı. Sakalını alana 60 santimetre uzunluğunda olan saçlarında da hediye edeceğini söyleyen Özkaya, alıcı çıkmaması halinde sakal ve saçlarını Lösemili Çocuklar Sağlık ve Eğitim Vakfı'na (LÖSEV) bağışlayacağını söyledi.

İstanbul ve Malatya'da sinema ile tiyatroda oyunculuk yapıp, kamera arkasında yer alan Abdullah Özkaya, 2010 yılından 2020 yılına kadar sakallarını kesmedi. Badem ve argan yağlarıyla keratin bakımı yapan Özkaya'nın sakalları 42 santimetreye ulaştı. Askere gitmeden önce uzattığı sakallarının boşa kesilmemesi için internet üzerinden satılığa çıkartan Özkaya, 10 bin liraya satışını gerçekleştirmek istediği sakallarından elde edeceği parayı ise askerlik masraflarını gidermek ve evlenmek üzere olan tiyatrocu bir arkadaşına bağışlamayı düşünüyor. Görenlerin İlgisini çeken Özkaya'nın sakallarını alana da, 60 santimetre uzattığı saçlarını hediye edecek. Özkaya, 4 ay içerisinde askere gidene kadar uzattığı saç ve sakallarına alıcı bulamadığı takdirde Lösemili Çocuklar Sağlık ve Eğitim Vakfı'na bağışlamayı düşünüyor.

'TÜRKİYE'NİN EN UZUN SAKALI OLARAK GEÇİYOR'

Özkaya, saç ve sakallarını 10 yıldır uzattığını kaydederek, şunları söyledi:

"Türkiye'nin tam olarak en uzun sakalı olarak geçiyor, tahminlerim ve araştırmalarıma göre. Ölçtüğümüzde 40 ile 42 santim arasında değişen boya ulaşan bu sakalımla toplumda bayağı bir ilgi çekiyorum, bayağı bir dikkat çekiyorum. Özellikle Malatya'da daha farklı dikkat çekiyor sakallarım. Malatya'da da tek olduğumu düşünüyorum bu konuda. Şuan askere gitme durumum olduğundan dolayı, 6 aylık bir askerlik yapacağımdan dolayı sakalımı keseceğim ve bu kadar emeğimin boşa gitmemesi için satılığa çıkarmayı düşünüyorum sakallarımı. Tahmini olarak şuanda 5 ile 10 bin lira arasında satışını arttırmayı düşünüyorum. Bu arada sakalımı alana saçımı da hediye etmeyi düşünüyorum. Satma planı şöyle geldi aklıma; birkaç kişi soruyordu bana 'satmayı düşünüyor musun' diye Bende sakalımı satacağım. Sakalımdan elde edeceğim geliri de tiyatro oyuncusu bir arkadaşım var evlenmek üzere olan, ona destek olmak istiyorum aldığım parayla. 10 yıldır sakallarımın bakımlarını argan (Ağaç), badem yağları ve keratin (bitkisel protein) ile yapıyorum. Sakal uzatanlara da önerim; sabırlı olmalarını istiyorum. Eğer gerçekten sakalını seven insanlar varsa bunun bakımını düzenli olarak yapsınlar. Her gün yemelerine ve içmelerine nasıl dikkat ediyorlarsa o şekilde de sakallarına karşı dikkat etmelerini öneriyorum."

'OSMANLI TORUNU MODASI'

Abdullah Özkaya'nın kuaförü Şener Eroğlu ise Özkaya'nın 17 yıldır müşterisi olduğunu belirterek, "Kendisinin sakallarını kesmediğini biliyorum. Şuanda bakım yağlarıyla birlikte daha güzel görünüm sağlaması adına sakallarını uzatarak ecdadımız olan Osmanlı torunu olduğumuzu bir nebzede ifade eden sakalımız artık moda haline geldi. Şuanda gençlerimizin büyük bir kısmı sakal modasına uymuştur. Sakal modası hiç bitmeyen, tükenmeyen stilist olarak devam etmekte. Abdullah kardeşimiz de bu şekilde sakallarını uzatarak Türkiye'nin en uzun sakallıları arasında birinci olduğunu düşünüyorum" dedi.

Abdullah Özkaya'nın 10 yılda uzatarak boyunun 42 santimetreye ulaşan sakallarını gören vatandaşlar ise ilginç bulduklarını, böyle bir sakal hayatları boyunca görmediklerini, kendilerinin de sakallarını uzatarak satışa çıkaracaklarını söyledi. Bazı vatandaşlar ise gereksiz bularak, alıcıya da satıcıya da hayırlı olmasını diledi. Uzun sakallı Özkaya'yı gören sokak sanatçıları da 'Şimdi Bana Söyler misin Kim O Sakallı Adam' şarkısını seslendirdi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

-------------------------------

Sakallardan görüntü

Abdullah Özkaya'nın sakallarıyla oynaması

Abdullah Özkaya röp.

Özkaya'dan detaylar

Kuaföründe bakım yaptırması

Kuaför Şener Eroğlu röp.

Kuaföre gelen vatandaş röp.

Eroğlu'nun sakalı ölçmesi

Vatandaşlar röp.

Sokak sanatçılarının Özkaya'ya şarkı söylemesi

Genel ve detay görüntüler

Haber-Kamera: Taha AYHAN-MALATYA

=================================

Aç kalan kurtlar köpekleri parçaladı

ERZURUM'da aç kalan kurtlar, indikleri mahalledeki köpekleri tuzağa çekerek parçaladı. Sürü halinde dolaşan 4 kurtun saldırısı güvenlik kamerasına saniye saniye yansıdı.

Yoğun kış şartlarının yaşandığı Erzurum'da karla kaplı arazide yiyecek bulamayan kurtlar yerleşim birimlerine inmeye başladı. Merkez Palandöken İlçesine bağlı Tekederesi Mahallesi'ne inen 4 kurtun saldırısı 28 Aralık 2019 gecesi yaşandı. Güvenlik kameralarına da yansıyan olayda birlikte gelen kurtlar daha sonra 4 ayrı noktadan arayışlarına başladı. Mahallede biraz dolaşan kurtlardan biri bir süre sonra gözlerine kestirdikleri 2 köpeğe saldırıya geçti. Köpeklerin karşılık vermesi üzerine kurt geri çekilir gibi yaparak boş bir araziye gitti. Köpeklerin kurdu takip etmesi üzerine çevrede bekleyen diğer 3 kurt saldırıya geçti. Bir köpeğe dokunmayan kurtlar, diğer köpeği aralarına alarak bir süre boğuştu. Kameralara yansıyan boğuşma anından sonra 4 kurt boğdukları köpeği sürükleyerek başka bir yere götürdü.

KÖPEKLERİ AHIRLARA ALMAYA BAŞLADIK

Tekederesi'nde 28 Aralık'ta yaşanan kurt dehşeti, geçtiğimiz gece vatandaşların zamanında müdahalesiyle önlendi. Gece mahalleye gelen kurt sürüsü, mahalledeki 3 köpeği tuzaklarına çekti. Saldırıya uğrayan köpeklerin havlamasıyla uyanan vatandaşlar, silahlarla kurtları uzaklaştırdı. Saldırıda köpeğin biri gözünü kaybetti.

Tekedere Mahallesi'nde yaşayan Ali Osman Çınar (20), zağar cinsi 3 köpeğini kurt sürüsünden mahalledeki köpeklerin yardımıyla kurtardığını söyledi. Şehir çöplüğünün yakın olması sebebiyle yiyecek arayan kurtların mahalleye kadar geldiğini ifade eden Çınar, "Geçen yıl mahalleye gelen kurtlar 3 köpeği parçaladı. Biz bu sene küçük köpekleri ahırlara alıyoruz, büyük köpekleri de güvenli yerlere bağlıyoruz. Kar sebebiyle aç kalan kurtlar buralara kadar iniyor" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

-------------------------------

-Kurtların köpeğe saldırı anı güvenlik kamerası görüntüleri

-Olay yerinden detaylar

-Teke deresi mahallesinden detay

-Ali Osman Çınar ile röp

-Ali Osman Çınar'ın köpeklerinden detay

-Kurtları saldırısı sonucu yaralanan köpek

Haber: Salih TEKİN - Kamera: Zafer KUMRU / ERZURUM,

==============================

Bomba yüklü otomobile 8 gözaltı daha

ŞANLIURFA'nın Bozova ilçesinde, dün polis tarafından ele geçirilen bomba yüklü otomobille ilgili yürütülen soruşturma kapsamında, sürücünün ardından 8 kişi daha gözaltına alındı. Bombalı aracın sansasyonel eylemlerde kullanılmak istendiği üzerinde durulduğu belirtildi.

Polis ekipleri, dün gece, Şanlıurfa-Adıyaman karayolunun 50'nci kilometresinde durdurduğu otomobilde 20 kilo C4 plastik patlayıcı ve elektronik düzenekler bulunduğunu tespit etti. Karayolunun ulaşıma kapatılmasının ardından otomobil, bomba imha uzmanlarınca kontrollü şekilde imha edildi. Gözaltına alınan otomobil sürücüsü M.M.'nin ifadesi ve istihbari çalışmanın ardından polis, kentte eş zamanlı operasyonlar düzenleyerek, 8 kişiyi daha gözaltına aldı.

9 şüphelinin emniyetteki sorgusu sürerken polis, bomba yüklü otomobilin kamu binalarına yönelik sansasyonel eylemde kullanılmak üzere hazırlandığı üzerinde duruyor.

Öte yandan, dün gece uzman ekipler tarafından bomba yüklü aracın imha edildiği anlar, cep telefonu kamerasıyla görüntülendi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

---------------

İmha edilen otomobilin patlama anı

Olayın meydana geldiği yoldan görüntü

Genel ve detay görüntüler

Haber: Ali LEYLAK-Kamera: -ŞANLIURFA

=============================

Adıyaman'da aç kalan tilki mermer ocağına indi

ADIYAMAN'da, aç kalan tilki mermer ocağına indi, çalışanların verdiği ekmeği yedi.

Yoğun kar yağışının olduğu Adıyaman- Çelikhan karayolunun 25'nci kilometresinde aç kalan bir tilki mermer ocağına indi. Tilkiyi gören çalışanlar tilkiye ekmek vererek besledi. Karnını doyuran tilki tekrar doğaya döndü.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

----------------

Mermer ocağı

Şantiyeye gelen tilki

Şantiye görevlileri tilkiye ekmek atması

Tilki ekmeği yemesi

Genel ve detay görüntüler

Haber-Kamera: Mahir ALAN-ADIYAMAN

=============================

Flamingolar Gala Gölüne gelmeye başladı

EDİRNE'nin Enez ilçesi Gala Gölü Milli Parklar'a  flamingolar gelmeye başladı. Kuzeyden gelerek 6 ay gibi uzun süre Gala Gölü'nde kalan yaklaşık 10 bin flamingo, bu rakamla gölün en kalabalık göçmen kuşu olma özelliğini taşıyor.

Her yıl olduğu gibi bu yılda kuzey ülkelerinden kanat açan binlerce Flamingo, Edirne Milli Park Alanı olan Enez İlçesi'ne bağlı Gala Gölü'ne konmaya başladı. Gala gölünde yaklaşık 6 ay kalan kırmızı tüylü yetişkin  flamingolar su üzerinde ilerlemeleri ve havada süzülerek uçmaları ortaya renkli görüntüler çıkmasını oluştururken, 10 bin adet oluşuyla bölgenin en kalabalık göçmen kuşu olma özelliğini taşıyor. Çok sayıda fotoğraf meraklısınında  peşinde sürükleyen flamingolar buradan Rusya tarafına göç ediyorlar.

Trakya Üniversitesi Biyoloji  Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Mustafa Kaya, "Gala Gölü Milli Park Türkiye'nin Avrupa, Asya ve Afrika kıtaları arasında kuş göç yolları üzerinde köprü görevi yapmaktadır. Bu alanda yaklaşık 217 kuş türü bulunmaktadır. Bunların en kalabalık olanlarından biri flamingolar. Meriç Deltası'nda çeltik tarlalarının su kuşlarının önemli beslenme alanlarından biri  olduğunu söyleye biliriz. Flamingolarda  burada yaklaşık 6 ay kaldıktan sonra havaların ısınmasıyla göç ediyorlar. Ama burada da yaklaşık bin adet grı renkli genç  flamingo kuşunun kaldığını söyleye biliriz" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

----------------

Drone ile yukardan

Detay görüntü

Flamingolardan detay

Uçmaları

Farklı açılardan detay görüntüler

Haber-Kamera: Ali Can ZERAY/EDİRNE,

==================================

Alman genç, otostop ile dünya turu yapıyor

ALMANYA'nın Frankfurt şehrinde yaşayan Lasse Stein (20), otostop yaparak çıktığı dünya turu kapsamında Mersin'in Erdemli ilçesine geldi.

Frankfurt kentinden 6 ay önce yola çıkan Lasse Stein, Erdemli'de bir kafe işletmecisinin misafiri oldu. Otostop ile dünya turu yaptığını belirten Lasse Stein, "Dünyayı dolaşmak hep hayalimdi. Liseyi bitirdikten sonra bu düşüncemi gerçekleştirmek istedim. Ailem önce benim bu tura çıkmamı istemiyordu ama ben ısrar edince turuma başladım. Çevreyi kirletmiyorum, otostop yaparak yolculuk yapıyorum. Almanya'da okul dışında çalıştığım zamanlarda biriktirdiğim 5 bin Euro param vardı. Bu parayla yola çıktım. Gittiğim yerlerde bazen kafelerde garsonluk yapıp günlük harçlığımı da çıkarma fırsatım oluyor" dedi. Türkiye'nin çok güzel bir ülke olduğunu anlatan Lasse Stein, "Türkiye'de kaldığım süre zarfında çok iyi insanlarla tanıştım. Yemekleri çok güzel. En çok lahmacun, kebap, çiğköfteyi sevdim. Türkiye'den sonra Kıbrıs'a gideceğim. Orada da, İran, Pakistan, Hindistan, Güney Amerika'ya gittikten sonra turumu tamamlayacağım" diye konuştu.

Alman gezgini Erdemli'de ağırlayan işletmeci Vehbi Özdemir ise, "Genç arkadaşımızı öncelikle cesaretinden dolayı tebrik ediyorum. Bizler de misafir ettik, yöresel yiyecek ve içeceklerimizden ikramda bulunduk" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

----------------

-Dünya turuna çıkan Lasse kafede otururken

-Çadırına giderken

-Sahilde oturup limonata içerken

-Parkta otururken

-Sahilde gezerken

-Lasse ile röportaj

-Lasse'yi misafir eden kafe işletmecisi Vehbi Özdemir ile röportaj

Haber-Kamera: Mehmet DOĞANER/ERDEMLİ,(Mersin),

===================================

Down sendromlu Ferhat, engelini resim yaparak aşıyor

SİVAS'ın İmranlı ilçesinde yaşayan down sendromlu Ferhat Ateş(15) resim merakıyla hayata tutundu. Resim yaparak engelini aşan Ferhat, hayallerini eline aldığı fırçayla tuvallere yansıtıyor.

İmranlı ilçesi Altınca köyünde yaşayan Ergin ve Şahhanım Ateş çiftinin 3 çocuğundan birisi olan Ferhat Ateş, down sendromlu olarak dünyaya geldi. Okul çağı geldiğinde taşımalı eğitimle İmranlı ilçe merkezinde okuyan Ateş, daha sonra İmranlı Çok Programlı Anadolu Lisesi'ne geçti. Burada okul müdürü Erkan Ovalı, resim öğretmeni Sedat Çalışkan ile özel eğitim öğretmeni Mehmet Çoban, Ateş'in resim çizmeye karşı yeteneği olduğunu keşfetti. Ferhat, eğitimcilerin de desteğiyle bu eğitim yılının başından itibaren 15 resim çizdi. Engelini resim yaparak aşan Ateş, okuldaki gününün büyük bir bölümünü resim atölyesinde geçiriyor. Kendi iç dünyasını eline aldığı fırçayla tuvale aktaran Ateş, her yeni resim çizmeye başladığında da büyük heyecan duyuyor. Ateş, çizdiği resimler sayesinde yeniden hayata tutunuyor.

'YAŞAMA SEVİNCİ İKİ KAT DAHA ARTTI'

Ferhat'ın çizdiği resimlerle hayata iki kat bağlandığını söyleyen İlçe Milli Eğitim Müdürü Şafak Turan, "Sivas Valiliği himayelerinde, Milli Eğitim Müdürlüğümüzün tüm ilde başlatmış olduğu 'Sanat Sivas' projesi kapsamında biz de ilçemizde çalışmalarımızı yürüttük. Proje kapsamında birçok öğrencimiz faydalandı. Birçok öğrencimizin yeteneğini keşfettik. Bunun en güzel meyvesi de Ferhat oldu. Güzel sanatlar öğretmenimiz ve özel eğitim öğretmenimiz Ferhat'ın bu yönünü keşfettiler. Bizi bilgilendirdikleri zaman biz de bu durumdan dolayı çok mutlu olduk. Geldik, çalışmalarını yerinde inceledik. Bu yönüyle Ferhat hayata iki kat daha bağlandı. Yaşama sevinci iki kat daha fazla arttı. Biz Ferhat'ın bu yönünü daha fazla ön plana çıkarmaya çalışacağız. Öğretmenlerimiz bu yönde çok uğraş vermekteler. Kısmet olursa ikinci dönemde Ferhat için resim sergisi açmayı planlıyoruz. Ferhat'ın o çalışma isteği ve azmini de görünce insan ister istemez mutlu oluyor. Onunla beraber çalışmak istiyor. Biz de ona eşlik etmek istedik. Onun bu sevincini paylaşmak istedik" dedi.

'YÜREĞİNE DOKUNDUK'

Ferhat'ın yüreğine dokunmak için okulun görsel sanatlar öğretmeni Sedat Çalışkan ile görüştüklerini ifade eden özel eğitim öğretmeni Mehmet Çoban ise, "Normal derslerimizde Ferhat'la resim yapıyorduk. Görsel sanatlar öğretmenimizle bir fikir üretelim dedik. Bir sergi açmaya karar verdik. Aslında sergi açmaktaki tek amacımız Ferhat'ın yüreğine dokunmaktı. Sevgiyle aşılamayacak bir şey yoktur. Bence sevgi her şeyin ilacıdır. Şu ana kadar 15 adet resim yaptık. Ebru çalışmaları da yapacağız. 21 Mart"ta da sergimizi açmayı planlıyoruz. İlk zamanlara göre şimdi resimlere daha hevesli katılıyor. İç dünyasını dışarı çıkarttığımızı düşünüyorum. Ne düşündüğünü bizlere resim üzerinden anlattığını düşünüyorum" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

----------------

-Resim atölyesinden görüntüler

-Ferhat'ın öğretmenleriyle çalışması

-Yaptığı resimlerden görnütüler

-Öğretmenrlerinin konuşmaları

Haber-Kamera: Yasin KIRAS/İMRANLI(Sivas),

==============================

Sömestirde Antalya hem kamp hem tatilin adresi oldu

SÖMESTİR tatilinin başlamasıyla çok sayıda aile çocuklarıyla tatil yapmak için Antalya'yı tercih etti. Bazı özel okulların kamp ve çeşitli spor aktivitelerini sömestirde Antalya'daki otellerde yapmaya başlamasıyla da Antalya Havalimanı'nda tatil yoğunluğu yaşandı.

2019- 2020 eğitim ve öğretim yılının birinci dönemi 17 Ocak Cuma günü tüm okullarda karnelerin dağıtımıyla sona erdi. 16 günlük tatil için başta İstanbul ve Ankara gibi iller olmak üzere birçok ilden öğrenci grupları ve aileleri de tatil için Antalya'yı tercih etti. Türkiye'de en fazla 5 yıldızlı otele sahip ve hava sıcaklığı açısından da en uygun il olan Antalya'da, 18 Ocak Cumartesi günü itibariyle tatilciler veya çeşitli eğitim ve sportif kamplara katılacak olan öğrenciler gelmeye başladı. Kış aylarında insan yoğunluğunun az olduğu Antalya Havalimanı'nda da yarıyıl tatiliyle birlikte yoğunluk artı. Yurt dışından gelen tatilci oranının yüzde 23 artmasıyla birlikte hareketlilik daha da katlandı.

Antalya'da son yıllarda otellerde yeni bir de konsept oluştu. Özellikle İstanbul ve Ankara gibi illerdeki özel okullar, lise ve üniversite sınavlarına hazırlanan öğrenciler için çeşitli sportif aktiviteleriyle antrenman ve maçlar için Antalya tercih etmeye başladı. Bazı ailelerin de eşlik ettiği çocuklar bir taraftan ders çalışıp test çözerken, bir taraftan da sportif aktivitelere katılıyor ve aileleriyle tatil yapıyor.

HEM TURNUVADA YARIŞACAK HEM TATİL YAPACAK

İstanbul'da yaşayan Aydemir ailesi de sömestir tatili dolayısıyla Antalya'yı tercih etti. Ailesi otelde tatil yapacak olan 7'nci sınıf öğrencisi Umut Aydemir ise Serik ilçesinde düzenlenecek satranç turnuvasına katılacak. Umut Aydemir turnuvanın yanında ailesiyle birlikte tatil yapacağını söyledi.

'ŞANSIMIZA HAVA DA GÜZEL'

Her yaz ve kış tatil için Antalya'yı tercih ettiklerini belirten Tuğçe- Fuat Çon çifti ve oğulları Can da tatili Belek'te geçirecek. Öğretmen olan Tuğçe Çon, tatili sabırsızlıkla beklediklerini belirterek, "Şansımıza hava da güzel Antalya'da. Her sene geliyoruz, Antalya'ya yaz-kış. İkinci evimiz burası. Güzel, memnunuz burada olmaktan" dedi.

Fuat Çon da Ankara'dan geldiklerini kaydederek, "15 tatil için Antalya'yı tercih ettik. 5 yıldızlı otele gideceğiz Belek'te. Genelde öyle yapıyoruz. Dinlenmiş olacağız" diye konuştu.

Sömestir tatiline denk getirilen voleybol turnuvası ve hazırlık için İstanbul'dan Antalya'ya geldiklerini belirten Saydam Spor Kulübü antrenörü Serhat Toker, "Organizasyon çocuklar okuduğu, öğrenci oldukları için sömestir tatillerine denk gelerek, yapılıyor. Aileler de daha çok bu tür kamplardan sonra çocuklarıyla da birlikte vakit geçirmek istedikleri için bu tarihi değerlendiriyoruz" dedi.

Kamp için Antalya'ya gelen öğrenciler ise bir hafta boyunca hem maç ve antrenman yapacakları hem de otel içi etkinliklere katılıp eğlenecekleri ve tatil de yapacaklarını anlattı. Öğrencilerin büyük bölümü ise kamp dışında girecekleri sınavlara hazırlık için ders çalışıp, test çözeceklerini de kaydetti.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

--------------

Havalimanından görüntüler

Çocuklar ve ailelerinden detaylar

İç hatlar çıkışından detay

Aydemir ailesiyle röportaj

İç hatlar çıkış detay

Tuğçe ve Fuat Çon ailesiyle röportaj

İç hatlar çıkıştan görüntü

Çocuklarla röportajlar

İç hatlar çıkışından detay

Öğrencilerle röportajlar

Detaylar

HABER: Mehmet ÇINAR/ANTALYA,


Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel

Antalya Güncel Haberler

Bakmadan Geçme

1000
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title