İplikten Çözülenler: Tekstilde Küresel Anlatılar" Sergisi Açıldı
İstanbul Modern'in 2019 yılı ilk sergisi "İplikten Çözülenler: Tekstilde Küresel Anlatılar" sanatseverlerle buluştu.
İstanbul Modern'in 2019 yılı ilk sergisi "İplikten Çözülenler: Tekstilde Küresel Anlatılar" sanatseverlerle buluştu.
Sergi, İstanbul Modern ve Almanya'nın köklü sanat kurumu Uluslararası İlişkiler Enstitüsü'nün iş birliğiyle İstanbul Modern'in Beyoğlu'ndaki merkezinde açıldı.
Goethe-Institut İstanbul'un katkılarıyla düzenlenen serginin tanıtım toplantısında konuşan İstanbul Modern Yönetim Kurulu Başkanı Oya Eczacıbaşı, kurum olarak çağdaş sanatın uluslararası gelişim ve dönüşümünü sanatseverlerle buluşturmaya devam ettiklerini belirterek, "Bu misyonla dünyanın önde gelen sanat kurumlarıyla çeşitli işbirlikleri gerçekleştirdik. Almanya'nın köklü sanat kurumu iş birliğiyle gerçekleştirdiğimiz 'İplikten Çözülenler' sergisi de tekstil malzemesi ile kültürel anlatılar yaratan, farklı coğrafyalardan sanatçıları bir araya getiriyor." dedi.
Eczacıbaşı, sanatçıların tekstili sanatsal bir ifade aracı olarak kullandıklarına dikkati çekerek, şöyle devam etti:
"Ayrıca Türkiye modern ve çağdaş sanatında tekstil malzemesinin köklü ve güncel pek çok referansı barındırması da Uluslararası İlişkiler Enstitüsü ile ortak bir projede buluşmamıza vesile oldu. Almanya'da başlayıp Türkiye'ye ulaşan 'İplikten Çözülenler', ülkemizdeki sanatçıların yapıtlarıyla gelişti ve yeni üretimlerle de zenginleşti. Dünyadan ve Türkiye'den 25 sanatçının resim, fotoğraf, arşiv malzemesi, nesne, yerleştirme ve video çalışmalarını göreceğimiz sergide, 50'nin üzerinde yapıt izleyiciyle buluşuyor."
Sergide birçok ilki gerçekleştirdiklerine de işaret eden Eczacıbaşı, "Ülkemizde resim-tekstil sentezini başlatan sanatçılarımızdan Bedri Rahmi Eyüpoğlu'nun yazmalarından bir seçkiye sergimizde yer verdik. Sanatçının yazma kalıplarının bir kısmı ilk defa bu sergide izleyicinin karşısına çıkıyor. Burhan Doğançay'ı da sergide yer alan duvar halılarıyla anıyoruz. Ayrıca İstanbul Modern Koleksiyonu'ndan ilk kez sergilenen yapıtlar da sanatseverlerle buluşuyor." diye konuştu.
Oya Eczacıbaşı, sergi süresince atölye çalışmaları, video gösterimleri ve çeşitli sunumların gerçekleştirileceğini de aktararak, şu bilgileri verdi:
"(Etkinliklerle) tekstil malzemesini farklı bağlamlarda inceleme olanağı bulacağız. Eğitim ve sosyal projeler bölümümüzün farklı yaş gruplarından çocuk ve gençlere yönelik tasarladığı sanat atölyeleri, yine sergimizle her zamanki eş zamanlı gerçekleştirilecek. İstanbul Modern Sinema ise sergiye paralel olarak özel bir film programı hazırlıyor."
"Sergi sığınmacılar ile izleyicilerin arasında da bir bağlantı sağlıyor"
Toplantıya katılan Goethe- Institut İstanbul Direktörü Reimar Volker da sergiden derin bir şekilde etkilendiğini dile getirerek, "Bu fantastik sergi için herkesi tebrik etmek istiyorum. Bence tekstil konusunda atölyelerin özel bir önemi var. Bu sergi Türkiye'ye gelen sığınmacılar ile izleyicilerin arasında da bir bağlantı sağlıyor." ifadelerini kullandı.
Uluslararası İlişkiler Enstitüsü küratörlerinden Susanne Weiss de son 15 yıldır görsel sanatlar alanında tekstil malzemelerinin popüler olduğunun altını çizerek, şunları anlattı:
"Sergiyi hazırlarken ('İplikten Çözülenler'i nasıl geliştirebilirim? Küresel tarihte kumaşların nasıl bir fonksiyonu var? Hangi hikayeleri anlatıyor? Dil olarak nasıllar? Nasıl bir örüntü oluşturmuşlar?) gibi kendime sorular sordum. Odak noktam hikayeler ve anlatıcılar oldu. Bu sorulardan sonra sergiyi geliştirirken bugünkü tekstil objeleri neler? Hangi koşulları ve kültürleri yansıtıyor? soruları da bize bu seçki hakkında bilgi verdi."
"Göç teması, farklı coğrafyalardan kişisel ve toplumsal hikayeleri iç içe geçiriyor"
İstanbul Modern Küratörü Öykü Özsoy ise sergide ipliğin bir metafor olarak kullanıldığına vurgu yaparak, "İplik, tekstil malzemeleri aracılığıyla ortaya çıkan ifade biçimlerini, gelenekleri, kişisel ve toplumsal deneyimleri birbirine bağlıyor. Ortak temalar sanatçıların yapıtları aracılığıyla sınırları gittikçe genişleyen estetik ve kültürel alanlar yaratıyor." dedi.
Özsoy, sergideki birçok sanatçının kendi işinde göç temasını işlediğini aktararak, şu ifadeleri kullandı:
"Bu göç teması, farklı coğrafyalardan kişisel, toplumsal hikayeleri iç içe geçiriyor. Türkiye'de 1980'lerde kırsaldan büyük kentlere gerçekleşen göçü, günümüzde sığınmacıların bilinmeze doğru çıktıkları yolculuk hikayelerini, Amerika'daki kölelerin Kanada'ya kaçış rotalarını betimleyen yapıtlarla, coğrafyaları ve dönemleri birbirine bağlayan eserleri bu sergide bir arada görebiliyoruz."
Toplantıda ayrıca Inka Gressel de kısa bir konuşma yaptı.
Sergi hakkında
Sergide, 20. yüzyılda mimari, tasarım, sanat alanlarında yeni akımlar oluşturmuş ve bu yıl 100. kuruluş yıl dönümü sebebiyle dünyada farklı sergilerin de odağı olan Bauhaus'un tekstil atölyelerini anlatan büyük bir yerleştirmesi yer alıyor.
Bauhaus'un Türkiye'de bir yansıması olarak 1 Kasım 1955'de Bakanlar Kurulu kararıyla Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksekokulu'na da değinen "İplikten Çözülenler" sergisinde, yaklaşık 40 yıl öğretim görevlisi olarak bu okulda görev yapan Harald Schmidt'in binin üzerinde dia fotoğraftan oluşan arşivinden bir seçki de ilk kez izlenime sunuluyor.
Aralarında sanatçı Hüseyin Çağlayan, Noa Eshkol, Andreas Exner, Uli Fischer, Zille Homma Hamid, Christa Jeitner, Gülsün Karamustafa, İrfan Önürmen ve Judith Raum'un bulunduğu 25 sanatçının eseri 7 Temmuz'a kadar görülebilecek.