Isparta Men Kutsal Alanı ve Men Kültü'nde Önemli Eserler Bulundu
Men Kutsal Alanı ve Men Kültü'nde önemli eserler bulunduISPARTA'nın Yalvaç İlçesi'ndeki Men Kutsal Alanı ve Men Kültü'nde bu yıl yapılan kazılarda, 361-363 yılları arasında görev yapan ve son pagan (çok tanrılı) imparator Julianus dönemine ait kalıntılar, Pisidia, İsauria ve Frigya...
Men Kutsal Alanı ve Men Kültü'nde önemli eserler bulundu
ISPARTA'nın Yalvaç İlçesi'ndeki Men Kutsal Alanı ve Men Kültü'nde bu yıl yapılan kazılarda, 361-363 yılları arasında görev yapan ve son pagan (çok tanrılı) imparator Julianus dönemine ait kalıntılar, Pisidia, İsauria ve Frigya bölgelerinden gelenlerin burada hacı olup gittiğini gösteren adak steller bulundu. MÖ 450'li yıllarda Atina'da yaşamış olan ve klasik dönemin en büyük heykeltıraşlarından Myron'un bir Apollon heykelinin orijinal kopyası da çalışmalarda bulundu.
Süleyman Demirel Üniversitesi (SDÜ) adına Pisidia Antiokheia Antik Kenti'nde kazı çalışmalarını sürdüren SDÜ Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü öğretim görevlisi Prof. Dr. Mehmet Özhanlı, bu yıl kazının bir ayağını Men Kutsal Alanı ve Men Kültü'nün oluşturduğunu söyledi. Prof. Dr. Mehmet Özhanlı, daha önce yapılan araştırma kazıları ve kaçak kazılar sonucu bir kısmı ortaya çıkan Men Tapınağı'nda bu yıl yaptıkları çalışmalar sonunda ortaya çıkan buluntuların tapınağın sadece Pisidia Antiokheia'nın değil, Pisidia, İsauria ve Frigya gibi bölgelerden gelenlerin hacı olup gittiği bir merkez olduğunu ortaya koyduğunu vurguladı.
"ÇOK SAYIDA SİKKE ELE GEÇİRİLDİ"
Alanda ilk kazının 1920 yılında ABD'li arkeolog Ramsey tarafından yapıldığını hatırlatan Prof. Dr. Özhanlı, "Bu yılki çalışmalarda tapınağın etrafını çevreleyen Temenos (bir veya birkaç mabedi çevreleyen kutsal alan) duvarının doğu kısmı tamamen temizlendi ve kaldırıldı. Temizlenen alanda çok sayıda adak steli (dikilmiş, yüksekliği eninden uzun yekpare taştan oluşan yapıt) parçaları ve özellikle Temenosu çevreleyen stoanın (bir sokak, agora ya da başka bir yapının yanında yer alan, üstü kapalı, sütunlu galerilere verilen ad) zemininde çok sayıda sikke ele geçirildi. Bu sikkeler bizim için oldukça önemliydi çünkü MS 340- 360 yıllarına tarihlendirilmektedir. Böylelikle biz tapınağın son kullanım evresinin son pagan imparator olan Julian dönemine kadar devam ettiğini ve 395 yılı itibariyle tamamen bittiğini görüyoruz" dedi.
"ANADOLU'DA VE DÜNYADA ÖRNEĞİ YOK"
Men Tapınağı'nın ne Anadolu'da ne dünyada başka örneği bulunduğunu vurgulayan Prof. Dr. Mehmet Özhanlı, "Bu tapınak çok yüksek bir tepede olması nedeniyle burada arkeolojik çalışmalar da yapılmış. Aynı zamanda Antiokheia'nın gözetleme kulesi görevini üstlenmiş olduğunu söyleyebiliriz. Özellikle tapınağın güney duvarında tamamen adak stelleriyle bezenmiş olan kabartmalara baktığımızda buraya gelen hacıların ya da adak ve dilekte bulunanların yapmış olduğu adak stellerinin 1, 2, 3 ya da 4 hilalden oluşan, adayan kişi sayısı kadar hilal betimlendiğini görüyoruz ki bu duvarın bir benzeri başka bir yerde bulunmamakta" diye konuştu.
SARIMSAK VE DOMUZ ETİ YİYENLER GİREMİYORDU
Şu ana kadar bulunan yazıtlardan elde ettikleri verlere dayanarak ellerinde bazı ritüeller bulunduğunu, bunlardan en önemli 2 şeyin ise tapınağa sarımsak ve domuz eti yiyenlerin giremediği olduğunu belirten Prof. Dr. Özhanlı, Men Tapınağı'nda yapılan kazı çalışmalarında bilim dünyasına çok önemli veriler sunulduğunu belirterek, şöyle dedi:
"Bu yıl yaptığımız temizleme çalışmalarında örnek olarak açtığımız prestij odalarından birinde MS 340- 360'lı yıllara tarihlenen insutu yani orjinal malzemeler ele geçti. Hristiyanlık dinine baktığımızda 325 yılında ilk konsül toplanır ve Hristiyanlık serbest bırakılır. Daha sonra birçok paganist eser yavaş yavaş yok edilir ve tapınaklar kapatılır. Ancak 361'e geldiğimizde son pagan imparator Julian yeniden paganizmi canlandırmak için pilot üsler açar ve bunların tekrar tapınaklar açmasını, kurbanlar kesmesini sağlar. Bu kentlerden biri de Pisida Antiokheia'dır. Bu yıl yaptığımız çalışmalarda Julian dönemine yani 340- 363'lü yıllara tarihlendirilen insutu eserlere rastlandı. Hemen tapınağın ön tarafında doğu tarafındaki prestij odalarından birinde elde edilen malzemelere baktığımızda bu odalar normalde tapınakla birlikte tasarlanmış, zengin insaların ya da diğer komşu kentlerin yapmış olduğu yapılar. Bunlar içerisinde adak malzemesi oldukça az. Ancak o 360 yılındaki yeniden düzenlemede burada hızlı bir şekilde kült oluşturulduğu, daha önce tapınak ve çevresinde bulunan birçok paganist ögenin bir araya toplanarak burada yeniden sıralanıp bir külte dönüştürülmüş olduğunu görmekteyiz. Prestij odasının içerisinde bir seki bulunuyor. Bu sekinin üzerine Tanrı Apollon, Tanrıça Athena, Kübere onun yanında Hekate ve Men'e adanmış çok sayıda adak steli insutu halinde ele geçirildi. Bu bizim için çok önemliydi. Sadece bizim için değil, dünya bilimi için önemliydi. Çünkü 360'da paganist ögenin tekrar canlandırılmış olduğunu gösteren katman orijinal bir şekilde ele geçmiş oldu."
"TANRIÇA HEKATE'NİN TAPINAĞI DA BURADA"
Ay Tanrısı Men'le birlikte anılan bir başka ismin Tanrıça Hekate olduğundan söz eden Prof. Dr. Özhanlı, "Kabartma ve heykellerinde 3 başlı olarak betimlenen Hekate, ölümü ve öbür dünyayı temsil eder. Men Kutsal Alanı'nda Hekate için yapılmış küçük bir tapınak bulunmakta. Bu tapınakta 1920'li yıllarda ABD'liler kazı yaptığında bir Hekate heykelinin açığa çıkarılmış olduğunu, bir başka heykelin de kaçak kazılar sonucu çıkarılmış olup Antalya Müzesi'nde sergilendiğini bilmekteyiz. Bu tapınak oldukça önemli çünkü Antiokheia'da daha sonra Hristiyanlıkla birlikte tekrar yeniden can bulan, öbür dünya inancına yönelik köpek kurban etme adakları ya da ritüellerinin tekrar Hekate ile başlamış olduğunu biliyoruz. Hekate'nin kutsal hayvanı köpektir. Bu yüzden Antiokheia'da ele geçen sikkeler ve bu yıl da açığa çıkarmış olduğumuz heykellerde Hekate ve onun kutsal hayvanı birlikte görülmekteydi" dedi.
"ÜLKEMİZ DIŞINDA BİR ÖRNEĞİ BULUNMAMAKTA"
Kazı çalışmalarında bulunan eseslerden en önemlilerinden birinin adak stellerden biri olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Özhanlı, "Ülkemiz dışında bir örneği bulunmamakta. Stele Men Tapınağı'nın cephesi işlenmiş, alınlığında Men'in sembolü olan hilali görmekteyiz. Cephesinde ise Tanrı Men'in Frig başlığıyla omuzlarında hilallerin çıkmış olduğu kabartmasının işlenmiş olduğunu görmekteyiz. Üzerindeki yazıtta ise bunu adayan kişinin tanrıdan şükran dilediğini ve teşekkürlerini ilettiğini görüyoruz" dedi.
"MYRON'UN BİR APOLLON HEYKELİNİN ORİJİNAL BİR KOPYASI"
Tanrı Apollon, Tanrı Hermes ve ana tanrıça Kibele'nin yer aldığı eserlerin bulunduğuna işaret eden Prof. Dr. Özhanlı, "En önemli eserlerimizden birisi ise Tanrı Apollon heykeli. Bu eser MÖ 450'li yıllarda Atina'da yaşamış olan ve klasik dönemin en büyük heykeltıraşlarından Myron'un bir Apollon heykelinin orijinal kopyası. Helenistik ve Roma döneminde yapılmış örnekleri de bulunmakta. Bu da bize Men Tapınağı'nda özellikle Geç Helenistik ve Roma döneminde heykeltıraşlık eserlerinin yaygın olduğunu ve buradaki kült alanında kullanıldığını göstermektedir" diye konuştu.
Men Kutsal Alanı'nda çok sayıda kaçak kazı izine rastlandığına da değinen Prof. Dr. Özhanlı, bu kazıların doğaya ve kültüre büyük tahribat yaptığını, bunların önlenmesi için acil tedbirler alınması gerektiğini söyledi.