Istanbul Barosu: Taciz, Istismarı Duyan Öğretmen Bildirmek Zorundadır
Haber-Kamera: İhsan DÖRTKARDEŞ - İstanbul DHA)İstanbul Barosu Çocuk Hakları Merkezi Başkan Yardımcısı Avukat Ayşenur Demirkale, yasaların önünde her çocuğun eşit haklara sahip olduğu halde pratik uygulamada, mülteci konumundaki veya belli bölgelerde yaşayan çocuklar için ayrım olduğunu öne sürdü.
Haber-Kamera: İhsan DÖRTKARDEŞ - İstanbul DHA)
İstanbul Barosu Çocuk Hakları Merkezi Başkan Yardımcısı Avukat Ayşenur Demirkale, yasaların önünde her çocuğun eşit haklara sahip olduğu halde pratik uygulamada, mülteci konumundaki veya belli bölgelerde yaşayan çocuklar için ayrım olduğunu öne sürdü. Demirkale, kadına şiddet ve çocuk istismarını bilen veya duyan aile hekimleri, rehber öğretmen, psikolog veya avukatların bunları bildirmek zorunda olduğunu hatırlattı.
Avcılar Kent Konseyi tarafından Avcılar Belediyesi Zübeyde Hanım Nikah Salonu'nda 'Kadını şiddet ve çocuk istismarı' konulu panel düzenlendi. Kent Konseyi Başkanı Mert Ali Ak, kadına, çocuğa yönelik her türlü şiddete dur denilmesi, bu konuda ortak mantalite oluşturulması gerektiğini vurguladı. Avcılar Belediye Başkanı Handan Toprak Benli de, göreve gelince öncelikle kadın ve çocukların sorunlarına el attıklarını, ekonomik ve sosyal yönden güçlü kadının bu baskılara daha az maruz kaldığını anlattı.
İstanbul Barosu Çocuk Hakları Merkezi Başkan Yardımcısı Avukat Ayşenur Demirkale, yasalarda kız veya erkek olduğuna bakılmaksızın tüm çocukların eşit haklardan yararlandığına dair çok katı kurallar konulduğu halde, pratik uygulamaya geçildiğinde sorunlar görüldüğünü söyledi. Demirkale, göç veya mültecilik tanımlaması içerisinde Türkiye'de çocuklar arasında ciddi bir ayrımcılık bulunduğunu savunurken, şöyle dedi:
"Sokakta dilenen Suriyeli çocukları alıp Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü'ne götürdüğünüzde çok azına orada barınma olanağı sağlayabilirsiniz. Belli bölgelerde yaşayan mağdur durumdaki çocuklarla ilgili herhangi bir konuda Sosyal Hizmetler'den bir paydadan hak sağlamak istediğinizde yine bu tarz ayrımcılıklarla pratik uygulama içerisinde yüzleşebiliyorsunuz. Bu alanda çalışan insanlar olarak bizler bu ayrımcılığı daha net biçimde görebiliyoruz."
"ÜST KATTAKİ KADIN DAYAK YİYORSA?"
İstanbul Barosu Çocuk Hakları Merkezi Başkan Yardımcısı Avukat Ayşenur Demirkale, suç işlendiğini görenlerin bunu ilgili yerlere bildirmek zorunda olduğunu anlatırken, bazı meslek gruplarının suçun işlenmesinden sonra da bunu öğrendiklerinde bunu yapmalarının yasal zorunluluk olduğunu hatırlattı. Demirkale, şöyle devam etti:
"Üst katınızda sürekli dayak yiyen bir kadın, sürekli ağlayan bir çocuk varsa normalde işini yapan bir savcının o apartmanda oturan herkese dava açması gerekir. Yani siz yaşı küçük olduğunu bildiğiniz bir kişinin düğüne gidip takı takıyorsanız, aralarında savcı, kaymakam da varsa onların tamamı sanıktır normal koşullarda. Ama bu işler böyle yürümez. İşlenmiş ve bitmiş bir suçu bilen, duyan bazı meslek grupları üyeleri; aile hekimleri, rehber öğretmen, psikologlar, avukatlar gibi sonrasında bile öğrenmiş olsa bile bunu bildirmek zorundadır. Okullardaki öğretmenler açısından söylüyorum. Bugün gelen çok yeni, beni tedirgin eden bir olay vardı Çünkü rehber öğretmenler genellikle çekiniyor. Bir çocuk sıra arkadaşının günlüğünü okuyunca ağabeyinin arkadaşına tacizini öğrenmiş. Bunu rehber öğretmene anlatmış. Rehber öğretmen çaresizce arayıp, 'Ne yapmak gerekir?' diyor. Mutlaka ihbar etmek zorundadır. 'Anne babayı çağırsam doğru mu diye öğrensem' veya 'Okul müdürüne söylesem de aramızda çözebilir miyiz?' gibi deme takdir yetkisi yoktur."
İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi Temsilcisi Avukat Fatma Nazan Sönmez de şiddete maruz kalan kadınların ne yapması gerektiğini ve haklarını anlattı. Psikolog Öznur Özkoca, suçlu çocuk ve ergenlerin yüzde 98'inde geçmişinde şiddet, travma bulunduğunu, bunların yetişkin olduklarında suç işleme, eş veya çocuklarına şiddet uygulama oranlarının çok yüksek olduğunu söyledi. Psikolog Özkoca, ailelerden çocuklarından 'mükemmel kızlar' veya 'cesur erkekler' olmasını istememeleri çağrısı yaparken, toplumda bir işi kötü yapıldığında 'Kız gibi', iyi yapıldığında ise 'Adam gibi' yakıştırmasının da yanlış olduğunu söyledi.
Salonda bulunan bir ilkokul öğrencisi kızın söz alarak erkek arkadaşının sürekli kendisine karışmasından rahatsız olduğunu anlatması salonda gülüşmelere neden olurken psikolog Öznur Özkoca küçük dinleyiciden öncelikle sorunu konuşarak çözmesini, sonuç alamadığı takdirde öğretmeninden yardım alabileceğini anlattı.