Haberler

İstanbul Çalışma Grubu Kuruldu

Güncelleme:
Abone Ol

Bir sivil toplum girişimi olarak ortaya çıkan "Bilim Teknoloji İçin İSTANBUL ÇALIŞMA GRUBU" ilk toplantısını Malta Köşkünde yaptı.

"Bilim Teknolojileri " için İstanbul Çalışma Grubu kuruldu

Üniversite rektörleri, öğretim üyeleri, sivil toplum temsilcileri, iş adamlarının katıldığı toplantıda, Türkiye'nin Bilim ve Teknolojide gerekli seviyeye çıkması için sivil toplumun neler yapması gerektiği tartışıldı.

"Bilim-Teknoloji için İstanbul Çalışma Grubu" Başkanı Ramazan Bakkal yaptığı konuşmada Bilim ve Teknoloji alanında dünya ile yarışmak için her türlü fedakârlığı yapacaklarını, bu sahada yüzyıllara varan açığımızı kapatmadan diğer sahalarda varlık göstermenin imkânsız olduğun söyledi. Bakkal "sadece bilim, teknoloji, AR-GE ve inovasyonla ilgileneceklerini, bu hususların önemine inananlarla bütün Türkiye'de teşkilatlanarak konunun Türkiye gündeminin ön sıralarına taşınması için çalışacaklarını söyledi.

2013-2023 döneminin "Bilim ve Teknoloji Seferberliği Dönemi" ilan edilerek seferberliğin gereklerinin yerine getirilmesine çalışacaklarını sözlerine ekledi.

Toplantıda konuşan rektör, akademisyen, iş adamı ve sivil toplum temsilcileri de bilim ve teknoloji konusunda bir seferberlik başlatılmasını önerdiler. TÜBİTAK Bilim Kurulu üyesi ve Yıldız Teknik Üniversitesi rektörü Prof. Dr. İsmail Yüksek takdim konuşmasında şunları söyledi: "Türkiye'de 60 bin civarında araştırmacı var ve bunun 200 bine çıkarılması gerekiyor".

YTÜ Rektörü Prof. Dr. İsmail Yüksek, Ar-Ge ve inovasyon çalışmalarının sanayiye mutlaka aksedeceğini, sanayici, devlet, üniversite anlaşmazlıklarını artık geride kaldığını, oylumsuz öneklere takılmak yerine akademisyenlerin sanayicilerle işbirliğindeki sınırlamaların kaldırılması gerektiğini, doktoralıların işe alınmayarak a cezalandırılmaları yerine öncelik tanınması gerektiğini ifade etti.

Prof. Yüksek daha sonra sözlerine şöyle devam etti: "Bizde Ar-Ge için GSMH'dan binde iki ayrılıyordu, şimdilerde GSMH'dan ayrılan bu pay 5 katına çıktı ve ayrılan pay yüzde bir. İleride bu oran yüzde üçe çıkacak. Yüzde birini devlet, yüzde ikisini özel sektör karşılayacak. 1990 larda kaliteli buzdolabı deyince AEG ve Siemens alınırken bu gün Almanya'da, İngiltere'de Arçelik satılıyor."

FAKİRLİKTEN ÇIKARSINIZ AMA ZENGİN OLAMAZSINIZ

Orta gelir sendromuna değinen Yüksek, "Fakirlikten çıkarsınız ama zengin olamazsınız. Bir üste geçiş ancak teknolojik üstünlükle olur. 500 milyar dolar ihracat hedefi ancak teknolojik ürünle yakalanır. Demirin kg'ı 1.2 dolar, otomobilin kg. 10, uçağın 100, uydunun 100 bin dolar. İnsanların da ülkelerin de hayali olmalı. " şeklinde konuştu.

Prof. Dr. Yunus Çengel de bilim-tekno0loji konusunda detaylı bir sunum yaptı.

Çengel şunları söyledi: "1984 yılında ABD Nevada Üniversitesinde akademisyenlere haftada bir gün okula gelme. Kaç firmaya danışmanlık yaparsan yap, kazandığını da cebine at. Kaç firmaya danışmanlık yaptın bu önemli" denilmiş.

Hz. İsa'dan beri bilgi 1750 senede katlanmış. Şimdi dört senede bir katlanıyor. Ürünü değerli yapan yeni bilgidir."

TÜBİTAK'ın değiştiğini ve hareketlendiğini söyleyen Çengel, daha sonra şöyle devam etti: "12 Temmuz'da yayınlanan kanunla TÜBİTAK risk sermayesi vermeye başladı. YÖK'ün de değişmesi lâzım.

Sağlıklı bir ekosisteme ihtiyaç var. İklim, hava çok önemli. Bilim, Ar-ge iklimi oluşturabilmeliyiz. TÜBİTAK yeterince proje bulamıyor. Hür düşünce, güven ortamı, zihniyet dönüşümü olmazsa hiçbir şey olmaz. Ankara korkuyor. Ama ters bir şey olursa diye korkmağa gerek yok. Ankara'da, Üniversite de riskten korkmamalı."

Toplantıya katılan iş adamı ve ADELL AŞ'nin yönetim Kurulu Başkanı Recep Ali Topçu girişimciliğin fidanlığının üniversite olduğunu, insan- insan ilişkisinin kenara bırakılarak yol alınamayacağını, kalpten kalbe, birebir ilişkinin çok önemli olduğunu ifade etti.

PROJE BULAMIYORUZ

22. dönem Erzurum milletvekili ve Bahçeşehir Üniversitesi UYGAR Merkezi Müdürü Prof. Dr. Mustafa Ilıcalı da proje yapmanın ve uygulamanın öneminden bahsetti. "Proje bulamıyoruz diyor Yunus hoca. Futbolda yabancı sınırı yok. Üniversitede var. Üniversitenin kalitesin nasıl artırırız diye bakalım."

Yıldız Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Mimarlık Tarihi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Nuran Kara Pilehverian söz aldı ve şunları söyledi: "Devleti ilmiye ve askeriye ayakta tutarlar. Bir sivil toplum kuruluşu neler yapabilir? Gençler bilimi tanıtıcı etkinlikler yapmalı. Medyadan yararlanmalı. Fuarlar, panayır alanlarında toplumun dikkatini bilime çekmeli. Üniversiteden, sanayiden destek almalı. Kapalı çerçeve içinde giden çalışmalar yerine konuyu topluma yansıtmalı. Burslar bulmalı. Bilhassa orta öğretimdeki gençlerde bilime olan ilgiyi artırmalı".

Yıldız Teknik Üniversitesi Sosyal bilimler Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Alpaslan Açıkgenç de katılımcılar arasındaydı. "Önce gençleri verimli hale gelecek şekilde yetiştirmeliyiz" diyen Açıkgenç, özetle şunları söyledi: "En kötü istibdat ilmi istibdattır. Her işi en iyi nasıl yapabilirim düşüncesi zihinlere yerleştirilmeli. En iyiyi yapabilme gayreti içinde olursak daha iyi sonuçlar alırız. İslâm'ın ilk devirlerindeki gayreti düşünelim. 5 kişi bir kılıçla savaşmak zorunda kaldığı zamanlar oldu ama zafer kazandılar."

TEK TİP BİLİMİ ENGELLİYOR

Yalova Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Niyazi Eruslu da tek tip eğitimin olumsuz yönlerine dikkat çekti. "Başarısızlığı tek tiplemişiz. Neden kaynaklanıyor bu? Başarını temelinde teşebbüs hürriyetine ihtiyaç var." diyen Eruslu, şöyle devam etti: "Ben İngiltere'de yıllarca inceledim. Bir bölge paslanmaz çelik üretiyor. Bu teknolojiyi daha ileriye nasıl götürürümün arayışı var. Glasgow'da gemi sanayii var. Manchester'da alüminyum, Londra'da metalürji. Herkes bölgesindeki başarı için çalışıyor. İhtiyaçları belirleyen bir töre var onlarda. Bizde ise Hakkari'de de, İstanbul'da da aynı kanun, aynı konular…"

HOCA ÖĞRENCİSİNE EL VERMELİ

İTÜ Nükleer Enerji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Beril Tuğrul, "Hocanın öğrencisine el vermeye niyeti olmalı. Kimse beynindekini mezara götürmeyecek." Diyerek insan yetiştirmenin önemine değindi ve daha sonra sözlerine şöyle devam etti: "Gençleri 140 IQ'ye ulaştırmalıyız. Öz güven kazandırmalıyız. Öğretmek bir arzu meselesidir. Mekanik Hasan diye bir hocamız vardı. İTÜ'lülere ve diğer öğrencilerine özgüven kazandırdı. Formülleri her yerde öğrenirsiniz. Önemli olan bildiğini sonuna kadar uygulamaktır. Altın yere düşse değerinden düşer mi? Tenekeyi parlatsan altın olur mu?"

Beykent Üniversitesi'nden Prof. Dr. Ensar Nişancı da bir konuşma yaptı ve özetle şunları söyledi: "Bazı işletmelerde danışmanlık yaptım. Teknik üniversite bizden 20 sene geri diyorlar. Biz üniversiteden alacağımız elemanların teknik bilgilerine göre değil, bundan sonra ne kadar eğitilebileceklerine bakarız diyorlar. Dikkat testleri var. En kadar dikkatini sürdürebiliyor. Sabırlıyı alırız. Bilgi öğretmekten ziyade, algılayacak zihinleri ortaya çıkarmalıyız. Zihin gelişimine engel olan düşünceleri atmalı. Velud zihinler oluşturmalı."

Bilim-Teknoloji için İstanbul Grubu Başkan yardımcısı Kemal Çiftçi de proje üretmenin öneminden söz etti ve konuşmasını şöyle sürdürdü: "Son zamanlarda devlet desteklerinde ciddi bir artış var. Ekonomi Bakanlığı, TÜBİTAK ve KOSGEB gibi kurumlar proje üreten kişi ve kuruluşları destekliyorlar. Bu kurumlardaki elemanlar işlerini iyi yapıyorlar ve iş dünyasına yardımcı oluyorlar. Önemli olan bunlara uygun projeler hazırlamak."

Kaynak: Bültenler / Güncel

Yıldız Teknik Üniversitesi İsmail Yüksek İstanbul Malta Güncel Haberler

Bakmadan Geçme

1000
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title