KCK Davasının 19. Duruşması Başladı
PKK'nın üst yapılanması KCK'ya ilişkin, aralarında gazetecilerin de bulunduğu 22'si tutuklu 46 sanığın yargılandığı davanın 19. duruşması başladı.
Terör örgütü PKK'nın üst yapılanması KCK'ya ilişkin, aralarında gazetecilerin de bulunduğu 22'si tutuklu 46 sanığın yargılandığı davanın 19'uncu duruşması başladı.
İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesince, Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi dışında oluşturulan büyük salonda görülen duruşmaya, 21 tutuklu ile 21 tutuksuz sanık katıldı. Adalet Komisyonu listesinden seçilen 1 Kürtçe tercüman da duruşma salonunda hazır bulundu.
İngiliz parlamenter Sajjad Haider Karim, Polonyalı parlamenter Jaroslaw Leszek Walesa ile Avrupa Gazeteciler Federasyonu Genel Sekreteri Ricardo Gutierrez'in de aralarında bulunduğu 5 Avrupalı gözlemci de izleyici bölümünde duruşmayı izledi.
Ayrıca Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkan Yardımcısı Recep Yaşar, Türkiye Gazeteciler Sendikası Başkanı Ercan İpekçi'nin de aralarında yer aldığı bazı basın meslek örgütü temsilcileri de duruşmaya izleyici olarak katıldı.
Mahkeme Başkanı Ali Alçık, hakkında yakalama kararı bulunan 2 sanığın yakalanmadığını belirtti.
Daha önce kimlik tespiti yapılmayan 3 sanığın kimlik tespiti yapıldıktan sonra tutuksuz sanıkların savunmasının alınmasına geçildi.
Türkçe savunma yapan tutuksuz sanık Çağdaş Kaplan, babasının Şırnaklı, annesinin de Tokatlı olduğunu, ailesinin kamuda çalışması dolayısıyla batı illerinde büyüdüğünü ifade etti. Kaplan, "Yargılanmaya başladığımızda ana dilde savunma yasaktı. Mesai arkadaşlarımın ana dilleri yasaklanıyorsa benim Kürtçe konuşmam vicdani kararımdı. Ana dilleri için arkadaşlarım açlık grevine başladı ve daha sonra bu yasak kalktı. Vicdanım ve içim rahatladığı için kendimi şu an Türkçe ifade ediyorum. Vicdanım sızlamadan Türkçe konuşabiliyorsam bu arkadaşlarım sayesindedir" dedi.
Kaplan, tercüman giderinin talep edilmesinin ana dilde savunma temeline ters olduğunu öne sürerek, "Bu ülkenin Kürt yurttaşları da para ödemeden kendisini savunması gerekiyor" ifadelerini kullandı.
Gözaltına alındıkları tarih olan 21 Aralık 2011'de düzenlenen operasyona değinen Kaplan, "Bir gazeteci için silahı olan fotoğraf makinesi, ses kayıt cihazı, haber arşivlerimize el konuldu. Haber merkezlerimizde saatlerce arama yapıldı. Arkadaşlarla aramızda bu operasyona 'sansür operasyonu' dedik. Bu durum basın ve gazetecilik mesleğinin suçlanmasıdır" diye konuştu.
Duruşma, Kaplan'ın savunmasını yapmasıyla devam ediyor. - İstanbul
