İstanbul'daki "Kck" Davası
Terör örgütü PKK'nın üst yapılanması KCK'ya yönelik yürütülen soruşturma kapsamında, 97'si tutuklu 205 sanık hakkında açılan davada sanıkların savunmasının alınmasına devam edildi
Terör örgütü PKK'nın üst yapılanması KCK'ya yönelik yürütülen soruşturma kapsamında, 97'si tutuklu 205 sanık hakkında açılan davada sanıkların savunmasının alınmasına devam edildi.
İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesince, Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi dışında oluşturulan büyük salonda görülen duruşmada, savunma yapan tutuklu sanık Cihan Deniz Zarakolu, anadilinin Kürtçe değil, Türkçe olduğunu belirterek, birlikte yargılandığı ve anadili Kürtçe olan arkadaşlarıyla beraber Kürtçe kimlik bildiriminde bulunma talebinin vicdani ve ahlaki olduğunu söyledi.
Zarakolu, bu coğrafyada yaşayan herkesin eşit olmasını istediğini ifade ederek, şunları kaydetti:
"Herkesin her haktan eşit bir şekilde yararlanabilmesi için BDP'ye üye oldum. Bunun sonucu olarak bugün mahkemeye çıkıyorum. Bu ülkede özgürce düşünmenin bir bedeli var. 7 yaşında evimizin polisler tarafından basılarak, annemin gözaltına alınmasını yaşayarak gördüm. Annem, 12 Eylül'ün bu coğrafyada kökünü kazımayı önüne koyduğu solun, bu coğrafyadaki tarihsel köklerini irdeleyen bir kitap bastığı için gözaltına alınmıştı. Bu ne ilk oldu ne de son. 30 yıl önce annemi ziyaret için gidip geldiğim Metris Cezaevi'ne bu dosya kapsamında tutuklanıp gönderildiğimde kendi kendime sormuştum; 'Bu ülkede ne değişti?' Onca afilli demokrasi nutkuna rağmen 30 yıl önce annemin ziyaretine gittiğim cezaevinde şimdi ben tutukluyum. Gerçekten birşey değişti mi? Aslında bu iddianame, hakkımızdaki yürütülen yargılama, bunun yanıtını veriyor."
Zarakolu, savcının iddiasını kanıtlama adına, hakkında sunduğu ilk delilin, İstanbul BDP Siyaset Akademisi'nde öğretmen olarak derslerde propaganda yaptığı olduğunu belirterek, "Ben en başta bir siyasetçiyim. BDP Parti Meclis üyesiyim. Bunun yanı sıra halkların kardeşliği, insan hakları, özgürlük, demokrasi temelinde yayıncılık yapan Belge Yayınları editörüyüm. Ayrıca Bilgi Üniversitesi'nde siyaset bilimi alanında doktora çalışmalarıma devam etmekteyim" diye konuştu.
Emniyetin yaptığı ortam dinlemelerinin hiçbir bilimsel, akademik ve hukuki kıstasa uymayan, tamamen ön yargılara göre yorumlandığını anlatan Zarakolu, bu ön yargılı yorumların da savcılık tarafından kabul edildiğini ve bunlara dayanılarak örgüt yöneticiliğiyle suçlanarak 2 yıldır tutuklu bulunduğunu anlattı. Zarakolu, örgüt propagandası yapıldığı iddiasını kabul etmediğini söyledi.
Ortam dinlemelerinde yapıldığı söylenen dinleme zabıtlarında tarafından yapılmış tek bir konuşma ve kaydın olmadığını, toplantıya katıldığına dair tek bir ifade ve beyanın olmadığını, buna rağmen toplantılara katıldığının iddia edildiğini ifade eden Zarakolu, şunları kaydetti:
"Kimliğim bellidir. Demokratik siyasete ve toplumsal sorunların ancak demokratik siyaset kanallarıyla çözülebileceğine inanan BDP Parti Meclisi üyesi bir siyasetçiyim. Toplumsal eşitsizliklerin, adaletsizliklerin barışçıl yollarla nasıl ortadan kaldırılabileceği üzerine çalışan bir akademisyenim. Hakların kardeşliğine inanan, ama bunun ancak eşit ve özgür bir birliktelikle mümkün olduğunu bilen bir yayıncıyım. Ev ve iş adresim bellidir. Tahliyemi takdirinize bırakıyorum."
Türkçe savunma yapan tutuklu sanık Tuncay Özdoğan da iddianamenin benzerlikler üzerinden suç değerleri ürettiğini savunarak, iddianamede BDP ve PKK arasında benzerlikler bulunmaya çalışıldığını öne sürüldü.
Özdoğan, BDP Siyaset Akademisi'ne giderek siyasal hakkını kullandığını belirterek, "Mahkeme beni cezalandıracaksa da beraat ettirecekse de bunu modern hukuka göre yapması gerekir" dedi.
Bazı sanıkların savunmasının alınmasının ardından duruşma, 16 Eylül'e ertelendi. - İstanbul