İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şen Açıklaması
İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ersan Şen, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişiminde bulunduğu 15 Temmuz gecesi sela okuyan din görevlilerinin darp edilmesine ilişkin, "Türkiye'nin birçok yerinde görülen benzer olayları, sıradan bir yaralama, tehdit veya darp olayı olarak görmek doğru bir yaklaşım olmaz." dedi.
ÖMER SÜT - İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ersan Şen, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişiminde bulunduğu 15 Temmuz gecesi sela okuyan din görevlilerinin darp edilmesine ilişkin, "Türkiye'nin birçok yerinde görülen benzer olayları, sıradan bir yaralama, tehdit veya darp olayı olarak görmek doğru bir yaklaşım olmaz." dedi.
Şen, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez'in 15 Temmuz gecesi 60 müezzin ve imamın sela okurken darbedildiği sözlerini hatırlatarak, sela okuyan din görevlilerine yapılan fiili ve sözlü saldırılar ile camilerin camlarının kırılması hadiselerinin birbirine benzer gibi gözükse de detaya inildiğinde olayların oluş şeklinin birbirinden farklı olduğunu dile getirdi.
Şüphelilerin, Türk Ceza Kanununa (TCK) göre, "kamu görevlisini kasten yaralama", bir yerden alıkoyma varsa "kamu görevlisini hürriyetinden yoksun kılma", "iş ve çalışma hürriyetinin ihlali", "kamu görevlisine hakaret" ve "kamu malına zarar verme" gibi suçlamalarla yargılanabileceğini savunan Prof. Dr. Şen, zanlıların bu suçlardan hangilerini işleyip işlemediği, somut dosya ve delillere göre ilgili mahkemelerin takdirinde olduğunu dile getirdi.
"Sela kimseyi rahatsız etmek için okunmadı"
15 Temmuz'da meclis ve hükümete karşı girişilen darbenin önlenmesi için kamu görevlilerinden öte tüm sivil vatandaşların yüksek çaba gösterdiğini anımsatan Şen, "Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı girişilen kalkışmanın önlenmesinde birçok insanın hayatını kaybettiği, yaralandığı bir durumda ülkenin bir resmi kurumu olan Diyanet İşleri Başkanlığının talimatıyla, birlik ve beraberlik çağrısı yaparak darbenin önlenmesi için camilerden sela okunmaya başlanmıştır." diye konuştu.
Bu kapsamda Türkiye genelinde meydana gelen somut olaylarda müezzin ya da imamın bir kamu görevinin ifasını ve yetkili amirinin verdiği emrin yerine getirdiğini aktaran Şen, "Müezzinler selayı, kimseyi rahatsız etmek veya sırf dini maksatlara dayalı olarak okumamış, hiçbir ayırım gözetmeksizin Türkiye Cumhuriyeti'nin birliği ve bütünlüğü ile Anayasa ile kurulu düzenin devamına bağlı herkesi darbeye karşı durmaya çağırmıştır." dedi.
"Sıradan yaralama, darp olarak görmek doğru değil"
Prof. Dr. Şen, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Türkiye'nin birçok yerinde görülen benzer olayları, sıradan bir yaralama, tehdit veya darp olayı olarak görmek doğru bir yaklaşım olmaz. Darbeye karşı net bir duruş sergileyen halkımızın birlik ve beraberliği için okunan seladan hiç kimsenin rahatsız olmaması gerekir. Ayrıca, kısa bir süre önce İstanbul'da şortlu bir kadının darp edilmesi ne kadar vahimse, Diyanet'ten aldığı talimatı yerine getiren imamın veya müezzinin darp edilmesi de o kadar vahimdir. Bu tür olaylar toplumda infiale yol açar. Bu tür konulara tarafgir yaklaşmamalı, toplumsal hassasiyetlere özen göstermeli, başkalarının yaşam biçimine müdahale etmemeliyiz."
Şen, darbeye herkesin karşı olması gerektiğini dile getirerek, toplumun özenli bir şekilde yakından takip ettiği olaylarda adaletin yerini bulacağına inandığını sözlerine ekledi.