Haberler

İstanbul Valiliğini İşgal Girişimi Davası

Abone Ol

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişimi sırasında İstanbul Valiliğini işgal etmek isteyen 12'si tutuklu, 14'ü rütbeli 90 askerin yargılandığı dava, sanıkların savunmalarıyla devam ediyor.

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişimi sırasında İstanbul Valiliğini işgal etmek isteyen 12'si tutuklu, 14'ü rütbeli 90 askerin yargılandığı dava, sanıkların savunmalarıyla devam ediyor.

Silivri Ceza İnfaz Kurumları karşısında oluşturulan binada yer alan 3 numaralı salonda İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince görülen duruşmada, Harp Akademileri Komutanlığı 2. sınıf öğrencilerinden tutuklu sanık Yüzbaşı Mehmet Ekerbiçer savunma yaptı.

Tatbikat eğitimi kapsamında gözlemci olarak 15 Temmuz'da 47. Alay Komutanlığına gittiğini belirten Ekerbiçer, İstanbul Valiliğine gittikleri sırada vatandaşlardan herhangi bir tepki görmediklerini savundu.

Ekerbiçer, Valiliğe gittiklerinde görevli polislerin kendilerine karşı herhangi bir mukavemet göstermediğini ve kendilerinin de herhangi bir talepte bulunmadığını iddia ederek, "Bir süre sonra Valilik önünde kalabalık oluşmaya başladı. Farklı bir durumun olduğunu anladık ve tabur komutanımız o sıra askerlere şarjörlerini silahlardan çıkarmaları yönünde emir verdi. Vatandaşlar bize tezahürat yapmaya başladı. 'Siz oyuna gelmediniz' diyenler oldu." ifadelerini kullandı.

Darbe amacıyla hareket etmediğini savunan Ekerbiçer, iddianamede bu yönde somut bir delilin de olmadığını öne sürdü.

Ekerbiçer, emniyet güçlerine hiçbir şekilde müdahalede bulunmadığını savunarak, şunları kaydetti:

"Görevli olduğum 47. Alay Komutanlığında hiçbir personeli tanımıyorum. Darbe gerçekleşseydi konumumzun ne olacağı gayet açıktır. Emre itaatsizlikten yargılanacaktık çünkü emir gelmeden geri döndük. Bu durum bile darbe amacıyla hareket etmediğimizin kanıtıdır. Darbe toplantısı sayılan hiçbir toplantıya katılmadım."

-"Aile bireylerimizin yaşam tarzlarına baktılar"

Tutuklu sanık Harp Akademileri Komutanlığı 2. sınıf öğrencisi Yüzbaşı Mehmet Umut da Valilik binasında görevli herhangi bir personelle muhatap olmadığını söyledi.

Valilikte olumsuz bir durum sezdikleri için geri döndüklerini savunan Umut, "Askerin silah kullanma yetkisi gayet açık ve sabittir. Valilik dönüşümüzde askeri aracımıza ateş açıldı, iki er yaralandı. Buna rağmen kimseye karşı silah kullanmadık. Aksine silahların boşaltılması emri verilmişti. Kanun dışı hiçbir eylemimiz olmadı. FETÖ'yle hiçbir bağım yoktur." diye konuştu.

FETÖ üyesi olmadığını savunan Umut, "Hiçbir zaman da bu örgüte bir ilgim olmadı. Mesleğe girerken bizimle ilgili arşiv ve güvenlik soruşturması yapılır. Aile bireylerimizin yaşam tarzlarına baktılar, komşularımıza, muhtara bizi sordular. Bütün bu soruşturmaların ve ziyaretlerin ardından ne benim ne de aile bireylerimin çağdaş yaşam koşullarına aykırı bir hususu tespit edilmiştir." ifadelerini kullandı.

Umut, 15 Temmuz'dan sonra evinde yapılan aramalarda da herhangi bir suç unsuruna rastlanmadığını dile getirerek, şunları kaydetti:

"ByLock'un ne olduğunu 15 Temmuz sonrası öğrendim. Bize atılan suçlamaların hepsini reddediyorum. 8 aydır tutukluyum. Küçük bir kızım var ve yüzde 40 engelli. Burada olduğum için eğitimine devam ettiremiyoruz. TSK'dan ihraç oldum, hiçbir askeri kuruma girme ihtimalim, delil karatma durumum yok. Hem kızımın tedavisini devam ettirmek hem de de mağdur olduğum bu durumdan kurtulmak için tahliyemi istiyorum."

"Tatbikat dışında bir şeylerin olduğunu o zaman anladım"

Tutuklu sanık üsteğmen Halit Turan da 47. Motorlu Piyade Alay Komutanlığına 15 Temmuz günü saat 21.00 sıralarında gittiğini anlatarak, burada alay komutanından tatbikat emri aldığını söyledi.

Söz konusu tatbikat emri kapsamında, kendilerine birliğin 3 ayrı noktaya gideceğinin söylendiğini dile getiren Turan, Valiliğe gitme görevinin kendilerine verildiğini ifade etti.

Valilik binasına varana kadar farklı bir durumla karşılaşmadıklarını aktaran Turan, görev yerine vardıklarında çevre emniyetini aldıklarını söyledi.

Turan, Valilik önünde saat 23.40'tan sonra halkın toplanmaya başladığını anlatarak, "Sayı zaman geçtikçe artıyordu. Tatbikat dışında bir şeylerin olduğunu o zaman anladım. O esnada Marmaray çıkışında bulunan personel geri çekildi. Halk da Valilik önüne geldi. 'Araç bin' emri verdim. Sultanahmet'e bakan sokağa çektik." dedi.

Valilik önünden saat 00.15 civarında ayrıldıklarını ifade eden Turan, Unkapanı Köprüsü'ne geldiklerinde trafiğin durduğunu ve geri döndüklerinde Haşim İşcan alt geçidinin olduğu noktadan kendilerine silahla ateş açıldığını savundu.

Turan, bu sırada iki askerin yaralandığını öne sürerek, "Hareket etmeye başladık, sivil giyimli bir polis geldi, bizi buradan çıkaracağını söyledi. Daha sonra gelen resmi kıyafetli polisler Kasımpaşa karakoluna gideceğimizi söylediler ve oraya gittik." diye konuştu.

47. Motorlu Piyade Alay Komutanlığında teğmen olarak görev yapan tutuklu sanık Sadık Efe ve Uzman Çavuş Ünal Memiş de savunmalarında, haklarındaki suçlamaları reddederek tahliyelerini istedi.

Duruşmada hazır bulunan tutuklu 2 sanık ise avukatlarının gelmemesi üzerine savunma yapmadı.

-"Kolumdan yaralanmıştım"

Bunun üzerine savunmalarına geçilen tutuksuz sanıklardan er Sezgin Can, hala askerlik görevini sürdürdüğünü belirterek, olay gecesi Valilikten döndükten sonra Fatih'teki Haşim İşcan alt geçidinin olduğu bölgede üzerlerine ateş açıldığını anlattı.

Bu sırada yaralandığını ifade eden Can, "Çevik kuvvet polisleri önümüzü kesmişti. İlerleyemedik. Arkadaşımızın biri daha ayağından yaralanmıştı. Ben artık bitmiştim. Kendi halkıma karşı bir şey de yapamıyordum, bize buna karşı bir emir de verilmedi. Elimiz kolumuz bağlı ama saldırıya uğramıştık, korkmaya başladık ve silahı oraya bıraktık. Kolumdan yaralanmıştım, arkadaşlarım kolumu sardılar. Diğer yaralı arkadaşımla birlikte bizi bir taksiye bindirip askeri hastaneye götürdüler." diye konuştu.

Can, olay tarihinde henüz 7 günlük asker olduğunu belirterek, vatani görevini yapmak, hayırlı bir görev için gittikleri askerlikte başlarına neden böyle bir şeyin geldiğini düşündüğünü anlattı.

Hastanedeki 3 günlük tedavisinin ardından polis ekiplerinin gelerek kendisini teslim aldığını aktaran Can, "Milletimize karşı kötü duruma düştük. Şu an hala askerim. Bizi Silivri Cezaevine getirdiler. 15 gün içeride kaldık, ifademizi verdik ve serbest kaldık ama gerçekten nasıl bu hale geldik, hiçbir şey anlamadım." dedi.

Mahkeme heyeti, sanık Sezgin Can'ın savunmasını tamamlamasının ardından duruşmaya ara verdi.

Kaynak: AA / Güncel

Mehmet Umut Sezgin Can İstanbul Silivri Politika Güncel Haberler

Bakmadan Geçme

1000
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title