İYİ Parti Milletvekili Kürşad Zorlu, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu'nun durumunu eleştirdi
İYİ Parti Sözcüsü ve Ankara Milletvekili Kürşad Zorlu, TBMM Genel Kurulu'nda Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu'nun ve bu çatı altında faaliyet gösteren kurumların durumunu eleştirdi. Zorlu, kurumların bilimsel mali ve özerkliğinin korunması gerektiğini vurguladı.
İyi Parti Sözcüsü ve Ankara Milletvekili Kürşad Zorlu, TBMM Genel Kurulu'nda; "12 Eylül sürecini ardından 17 Ağustos 1983 tarihinde kurulan Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu'nun ve bu çatı altında faaliyet gösteren Türk Tarih Kurumu, Türk Dil Kurumu ve diğer kuruluşların son derece büyük bir kabiliyet gücü ve hedefleri bakımından Türk milleti için ortadadır. Ancak maalesef AK Parti döneminde bu kuruluşlar büyük bir darbe almıştır. Bu kurumların yayınları ve faaliyetlerinin itibar görmesi her şeyden önce bilimsel mali ve özerkliğinin korunması ile sağlanabilir" dedi.
TBMM Genel Kurulu'nda 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi, 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi ile Sayıştay raporlarının görüşmeleri devam ediyor. Genel Kurul'da bugün, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bütçeleri görüşülüyor. Kültür ve Turzim Bakanlığı bütçesi üzerine söz alan İYİ Parti Ankara Milletvekili Kürşad Zorlu; Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu çatısı altında faaliyet gösteren kurum ve kuruluşlara ilişkin açıklamalarda bulundu:
"SİYASİ İKTİDARI DÖNEMİNDE TÜM KURULUŞLARDA OLDUĞU GİBİ LİYAKATSİZLİK, KEYFİLİK, KLİKLERLE YÖNETİM TARZI BİR NORMALİTE HALİNE GELMİŞTİR"
"Bu kuruluşlarımızın faydalı faaliyetlerinin yanı sıra asla kabul edemeyeceğimiz karar ve uygulamalarını da dikkatle takip ediyoruz. Burada altını çizmemiz gereken husus; kuvvetler ayrılığının ortadan kalktığı, yetki ve fonksiyon gasbının bir olağanlık haline getirildiği ülkemizde maalesef bu kuruluşlarımız da nasibini almaktadır. Bunun en büyük sebebi siyasi iktidarın ideolojik saiklerle kurmak istediği sistem öngörüsüdür ve bu kuruluşlarımıza da maalesef sirayet etmektedir. Siyasi iktidarı döneminde tüm kuruluşlarda olduğu gibi liyakatsizlik, keyfilik, kliklerle yönetim tarzı bir normalite haline gelmiştir.
"BU KURUMLARIN YAYINLARI VE FAALİYETLERİNİN İTİBAR GÖRMESİ HER ŞEYDEN ÖNCE BİLİMSEL MALİ VE ÖZERKLİĞİNİN KORUNMASI İLE SAĞLANABİLİR"
12 Eylül sürecini ardından 17 Ağustos 1983 tarihinde kurulan Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu'nun ve bu çatı altında faaliyet gösteren Türk Tarih Kurumu, Türk Dil Kurumu ve diğer kuruluşların son derece büyük bir kabiliyet gücü ve hedefleri bakımından Türk milleti için ortadadır. Ancak maalesef AK Parti döneminde bu kuruluşlar büyük bir darbe almıştır. Bu kurumların yayınları ve faaliyetlerinin itibar görmesi her şeyden önce bilimsel mali ve özerkliğinin korunması ile sağlanabilir.
"YÜKSEK KURUMLARIN İVEDİLİKLE CUMHURBAŞKANLIĞI'NA BAĞLANMASI KURUMA OLAN GÜVEN BAKIMINDAN ÇOK ÖNEMLİ"
Biz TİKA, Yurtdışı Türkler Başkanlığı ve diğer kuruluşların yeni bir anlayış, yeni bir yapılanma ile Türk Dünyası İşbirliği Bakanlığı kurularak bu bakanlığın bünyesi altına alınmasını istiyoruz. Atatürk'ün kurduğu günden itibaren 'Reis-i Cumhur'un himayesi ve koruyuculuğu' altında ifadesi vardır. Bu bağlamda yüksek kurumun ivedilikle Cumhurbaşkanlığı'na bağlanması kuruma olan güven, kurumun öneminin milletimize ve dünyaya aksettirilmesi bakımından çok önemli olacağını ifade etmeliyim."