İzmir - Bayülgen: Tiyatro Sevişildikten Sonra Gidilecek Bir
Yaşar Üniversitesi'nin 8. Bahar Şenliği'nin İkinci Gününde Televizyon Dünyasının Ünlü İsmi Okan Bayülgen Öğrencilerin Konuğu Oldu. Saatler Öncesinden Salon Dolarken, 'okan Bayülgen' Maskeleriyle Katılan Bine Yakın Öğrenci Hepimiz 'okan Bayügeniz' Tezahüratı Yaparken, Sanatçıyı Soru Yağmuruna Tuttu.
Yaşar Üniversitesi'nin 8. Bahar Şenliği'nin ikinci gününde televizyon dünyasının ünlü ismi Okan Bayülgen öğrencilerin konuğu oldu. Saatler öncesinden salon dolarken, 'Okan Bayülgen' maskeleriyle katılan bine yakın öğrenci hepimiz 'Okan Bayügeniz' tezahüratı yaparken, sanatçıyı soru yağmuruna tuttu.
Alkışlar ve konfetiler arasında sahneye çıkan Okan Bayülgen, sempatik tavırları ve samimiyetiyle büyük ilgi gördü. Öğrencilerin fotoğraf çektirme yarışına girdiği Okan, 1.5 saat boyunca keyifli bir sohbete imza attı. Bayülgen, konuşmaya şovunda yer verdiği 'Aziz Kedi' tiplemesiyle katıldı.
Sorulara, samimi cevaplar vereceğini belirterek konuşmaya başlayan Bayülgen, sinema meselesini hiçbir zaman deli gibi istemediğini belirterek, "Büyük bir organizasyon. Bir takım adamlar var işin içinde. Daha çok kendim hakim olmayı istiyorum. Onun için düşe kalka bir hikayem var. Kariyer demek doğru olmaz. 'Ağır Roman'ı sevmedim mesela. Perişan olduk. 'Hemşo'yu sevdim. Filmi çekerken yaşlandım, 9 yıl sürdü. Bazı filmlerde bazı sahneleri sevdim. Tiyatroyu daha çok severim işin doğrusu. En afili duran benim için 'Ağır Roman'dır. İleri kült film oyuncusu gibi paye verirlerse memnun olurum ama o kadar. Yani çok beni heyecanlandırmıyor. Bir süre sonra üç beş arkadaş kendi filmimizi yaparsak ki, teknoloji bu imkanı tanıyor, sinema çok demokratikleşti. O zaman belki enteresan olabilir" dedi.
Fotoğrafçılığa resim yapamadığı için başladığını belirten Bayülgen, "Emek sinemasıyla ilgili ne düşündüğümü bilmiyorum. Benim için çok şey ifade ediyor. Fakat, Emek Sineması gibi gidip görmediğimiz, yaşamadığımız uzaktan o öyle dursun dediğimiz birçok yer var. Alışveriş manyaklığı içinde heryeri alışveriş merkezi yapsak ta şu memlekette sermaye el değiştirse diye yapılan işler var. Emek Sineması düzeninde korkunç bir yıkım da var. Büyük salonlar yok ediliyor, dokuz tane cep sineması yapalım mantığı. Bir süre sonra memlekette büyük salon kalmayacak. Yani büyük alanlar alışveriş merkezi olsun, sinema tiyatro izleyecek olanlarda şu kuytuya sıkışsınlar gibi bir duruma gidiyor. Bu ülkenin gösteri dünyasıyla ilgili hiçbir zenginliği, alanı kalmaması anlamına geliyor. Berbat bir şey" dedi.
Tiyatronun kitlesel bir sanat olma özelliğinin çok uzun yıllar olduğunu belirten Bayülgen, "Opera, klasik bale, senfoni, resim, edebiyat gibi kitlesel değil. Kitlesel olmayan bir sanat tüketilsin diye halka gidip yalvarmanın bir alemi yok. Buna gerek yok. Tiyatro seçkin ve saygın bir yerdedir. Tiyatroya giden adamlar seçkindir. Dolayısıyla gidip canlı göreceksiniz ona sinemadan biraz daha fazla para ödemeniz gerekir. Hepiniz kontör manyağısınız, kontör dünyasında olmayacak şeyler değil. Bütün sanatlar az ve çok kitleler tarafından tüketilir. Bunda da üzücü bir taraf yok tiyatro adına. Sinemaya gidip gülme, romantizm garantili film seçiyorsunuz. Tiyatro tehlikeli sıkıcı, salonda az seyirci olabilir, tiyatro ancak ilk buluşmadan sonra ikinci veya üçüncü ya da sevişildikten sonra gidilecek bir yerdir. İlk buluşmada gidiyorsanız adamın teklifi ciddidir" dedi.