İzmir CHP İstanbul Milletvekili Dursun Çiçek'ten Fetö Açıklaması
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul Milletvekili Dursun Çiçek, FETÖ/ PDY terör örgütünün 40 yıllık bir geçmişe sahip olduğunu, kendilerini saklamayı başardıklarını belirterek, "Devletin her tarafına sirayet etmiş bu mikropları temizlersek Türkiye Cumhuriyeti çok sağlıklı bir yapıya kavuşacaktır" dedi.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul Milletvekili Dursun Çiçek, FETÖ/ PDY terör örgütünün 40 yıllık bir geçmişe sahip olduğunu, kendilerini saklamayı başardıklarını belirterek, "Devletin her tarafına sirayet etmiş bu mikropları temizlersek Türkiye Cumhuriyeti çok sağlıklı bir yapıya kavuşacaktır" dedi.
CHP İstanbul Milletvekili Dursun Çiçek, kızı ve Avukatı İrem Çiçek ve duayen araştırmacı gazeteci Uğur Dündar ile CHP Çeşme İlçe Teşkilatı'nı ziyaret edip, partililerle sohbet etti. CHP Çeşme İlçe Başkanı Ekrem Oran, sohbet öncesi yaptığı konuşmada, İstanbul Milletvekili ve "Ergenekon Gazisi" Dursun Çiçek'in kendisini aradığını, Çeşme'de olduğunu söylemesi üzerine, kendisini partililerle buluşmak ve FETÖ PDY'nin darbe girişimi hakkındaki görüşlerini almak üzere davet ettiğini belirtti. Oran, "Siz içerideyken hep arkanızdaydık. Haklı olduğunuzu bildiğimiz için çıkacağınızdan emindik. 'O adalet terazisi, gün gelir size de tartar' dediğimizde bize gülen insanları, bugün elleri kelepçeli görmek, aslında bizi mutlu etmiyor. Keşke bunlar olmasaydı, keşke bunlar yaşanmasaydı" dedi.
"İKTİDAR DİK DURMAZSA O ZATI TESLİM ETMEZLER"
CHP İstanbul Milletvekili Dursun Çiçek, CHP Çeşme İlçe Teşkilatı'nda partililere yaptığı konuşmada, "FETÖ'nün en büyük gücü ABD ve İsrail başta olmak üzere diğer dış güçlerdir. Şimdi bu kişiyi iade etmemek için 40 dereden su getiriyorlar. Eğer iktidar dik durmazsa bu kişiyi bize teslim etmeyecekleri çok açık. Balkanlarda, Orta Asya'da bu misyonerlik örgütünü tepe tepe kullanıyor. Okullarını o ülkelerde, Türkiye'deki gibi darbe yapıp, destekçilerinin çıkarlarına hizmet etmek için kullanıyor" dedi.
"TSK'NIN GÖZLERİ KÖRELTİLDİ"
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin içindeki bu yapılanmayı tespit edemediğini de belirten Dursun Çiçek, "Son 10 yıla baktığımızda bu kumpas davalarında kendi personelini fişleyen komutanlar bu süreçte Zaman gazetesine manşetler çıkardılar. Daha önceki süreçte ordunun attığı cemaatçi subayları, başta İstanbul Büyükşehir Belediyesi olmak üzere üç katı maaşlarla daire başkanı yaptılar. Bu süreçte bazı cemaatçiler, bu yüksek maaşlar nedeniyle kendilerini daha fazla gösterip, TSK'dan atılmaya çalıştılar. 2010 yılında İlker Başbuğ paşa dönemin başbakanını uyardığında, 'Sayın Komutanım bunları bu kadar büyütmeyin' cevabını alıyor. İstihbarat Daire Başkanı Korgeneral İsmail Hakkı Pekin, bu yapılanma ile ilgili MİT'e bilgi almak için gittiğinde ise ' Bu yaşlı adamdan ne istiyorsunuz?' cevabını alıyor. Dolayısıyla TSK'nın gözleri köreltildi" diye konuştu.
"BUNLAR BİR VİRÜS, BİR MİKROP"
Milletvekili Çiçek sözlerini şöyle tamamladı: "Türkiye şu anda iç savaşla karşı karşıya kaldı. Genel Başkanımız bu tehdidi gördüğü için İstanbul mitingine gitme kararı aldı. Bu yaşananlar bir darbe değildir. Bunlar ordu içerisindeki bir cuntacı grubun ayaklanmasıdır. Bu bir denemeydi çünkü açığa çıkmışlardı. Bunu bildikleri için bir kalkışmada bulundular. Bu gizli çalışan bir örgüt. Yani 10 bin üyesi varsa bunun 2 bin tanesi biliniyor. Çeşitli yöntemleri kullanarak kendilerini sakladılar. TBMM'yi tarihi boyunca kimse bombalamadı. Bunlar bu hainliği de yaptı. Milletin gözünde 'Hain' damgası yediler. Bunlar CIA ve Mossad'dan güç almasalar bunlar yaşanmazdı. Bunlar bir virüs, bir mikrop. Devletin her tarafına sirayet etmiş bu mikropları temizlersek Türkiye Cumhuriyeti çok sağlıklı bir yapıya kavuşacaktır."
"DARBE GİRİŞİMİ 17-25 ARALIK'TA OLSAYDI FELAKET OLURDU"
Duayen gazeteci Uğur Dündar, FETÖ'cülerin, 17-25 Aralık'ta yargı, emniyet ve bütün Silahlı Kuvvetler mensupları deşifre olmamışken yapmış olsalardı, halk desteğini de arkalarına alabileceklerini vurgulayarak, "17-25 Aralık'teki hırsızlık, yolsuzluk olayları, halkı galeyana getirirdi. Yani Türkiye, korkunç bir olaydan döndü. Herhalde o sırada basiretleri bağlandı" dedi.
"YENİDEN KUVAYİ MİLLİYE SEFERBERLİĞİNE İHTİYACIMIZ VAR"
Ak Parti'nin, darbe mağduru olmasına rağmen boynunun eğik olduğunu ifade eden Dündar, "Bunlara, 'Ne istediniz de vermedik' diyen kendileri. Onları bu denli güçlendiren kendileri. İlk defa, darbenin hedefindeki siyasi iktidar, bundan çok olağanüstü prim yapma şansına sahip değil. Hatta CHP ve MHP'ye tutunmaya mecbur. Çünkü tehlike çok büyük. Türkiye, emperyal bir kıskacın içerisinde. Gerçi bunda, AKP'nin dış politikadaki yanlışlarının çok büyük etkisi var. 'Yurtta barış, dünyada barış' diyerek, Cumhuriyet'in başlangıcından beri bu belalı coğrafyada, özellikle Ortadoğu bataklığına girmemek için, Türk Dış İşleri camiası çok akıllı politikalar yürütmüşler. AKP iktidarı bugün, Amerika ne dediyse yaptılar, şimdi de Rusya'ya ve Çin'e, Şanghay gücüne doğru itilme süreci yaşıyoruz. İkisi de yanlış. Ne batıya iyice angaje olacaksınız, ne doğuya mecbur kalacaksınız. Mustafa Kemal Atatürk zamanında söylemiş; 'Yurtta barış, dünyada barış'. Başka türlü politika mümkün olabilir mi? AKP kendisini desteğe muhtaç hale getirdi. CHP'nin desteklememesi halinde bu küresel kıskaç, emin olun bizi boğar. Bizi iç savaşa götürür. Bazı CHP'liler 'İncirlik kapatılsın' demişler. Bu da yanlış. İncirlik'i kapattığınız anda IŞİD'i üzerinize öyle bir gönderirler ki, 'Yandım Allah' dersiniz. Bu küresel kıskacın yaratacağı tehlikeleri görelim. Zaten ekonomi durağan bir çizgide ilerliyor. Piyasa kan ağlıyor. Atatürk'ün Cumhuriyet'i kurduğu dönemdeki gibi bir Kuvay-i Milliye seferberliğine ihtiyacımız var. Ama AKP bunu tek başına yapamaz. Mutlaka CHP desteği elzemdir" diye konuştu.
"GELECEĞİMİZDEN KUŞKU DUYUYORUZ"
İstanbul CHP Milletvekili Dursun Çiçek'in kızı Avukat İrem Çiçek de kısa bir açıklama yaparak görüşlerini şöyle dile getirdi: "Gençler olarak geleceğimizden kuşku duyuyoruz. Ama bir hukukçu olarak, daha önce yapılan haksızlıkların, hukuksuzlukların yapılmaması için mücadele edeceğiz. İçeriye alınan bazı insanların bu süreçle alakalı olmadıklarını farkediyoruz. Çok sayıda telefon geliyor. Süreçle alakalı olmayıp, bir şekilde tasfiye edilmek istenen bazı isimler var."
