İzmir Madde Bağımlısı Oğlunu Kurtaramayan Annenin Çığlığı
İzmir'in Bornova İlçesi'nde iki çocuğuyla yaşam mücadelesi veren 37 yaşındaki Nazire Duyku, kısa süre önce evlat acısı yaşadı.
İzmir'in Bornova İlçesi'nde iki çocuğuyla yaşam mücadelesi veren 37 yaşındaki Nazire Duyku, kısa süre önce evlat acısı yaşadı. Henüz 12 yaşındayken yapıştırıcı koklayarak madde bağımlısı olan büyük oğlu 19 yaşındaki Mehmet Onur Demir'i kurtarmak için büyük çaba harcayan talihsiz kadın, kendisi gibi birçok ailenin bulunduğunu söyledi.
Çakmak gazı soluyup komaya giren ve hastanede can veren oğluyla kurdukları hayallerini anlatırken gözyaşlarına hakim olamayan acılı anne Duyku, "Oğlumu zincire vurdum, cezaevine attırmaya çalıştım, tedavi olması için çalmadığım kapı kalmadı ama olmadı, kurtaramadım. Benim gibi yalnız başına mücadele veren annelere, ailelere sesleniyorum, sen başkasının çocuğuna yardım et ki senin çocuğun kurtulsun. Hiç bir zaman pes etmeyin" dedi.
İzmir'de, 12 yaşından bu yana madde bağımlısı olan 19 yaşındaki Mehmet Onur Demir, geçen 21 Mayıs'ta fenalaşınca Alsancak Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Duran kalbi yeniden çalıştırılan Demir, Karşıyaka'daki özel bir hastaneye sevk edildi. Yoğun bakım ünitesinde tedavi gören Mehmet Onur Demir, yaşam mücadelesini geçen pazartesi günü kaybetti. 3 oğlundan en büyüğünü kaybeden anne Nazire Duyku, askere göndermeyi hayal ettiği oğlunu toprağa verdi.
Buca Kaynaklar Mezarlığı'nda toprağa verilen Mehmet Onur Demir'i yeniden hayata kazandırmak için büyük mücadele verdiğini anlatan gözü yaşlı anne, kendisi gibi olan annelere seslendi.
KABUS DOLU GÜNLER YAŞADI
Oğlunun ilk olarak yapıştırıcı kokladığını ve bunu fark ettiği andan itibaren kabus dolu günler yaşadığını aktaran Nazire Duyku, "Eve geç geliyordu, o dönem kahvaltı salonumuz vardı, kasadaki bozuk paraları bizden izinsiz alıyordu. Yapıştırıcı kullandığını fark edince işyerimi devredip onu tedavi ettirebilmek için İstanbul'a götürdüm. Burada gördüğü tedavi sonrası 11 ay kadar madde kullanmadı. Eşimden boşandıktan sonra İzmit'e yerleştik, orada çakmak gazı kullanmaya başladı. Babasına düşkündü, belki düzelir diye tekrar eşimle yaşamaya başladım, o sırada 3'üncü çocuğumuz dünyaya geldi. Ama büyük oğlum madde kullanımını bırakmadı. Yıllarca oğlumu kurtarabilmek için çaba harcadım. Yapıştırıcı, çakmak gazı ve son bir yılda da bulduğu uyuşturucu maddeleri kullandı" diye konuştu.
"TEK İSTEDİĞİM HAYATA GERİ KAZANDIRABİLMEKTİ"
Oğlunun madde bağımlılığını engellemek için bir odaya kapatıp zincire bile vurduğunu söyleyen Duyku, "Çocuğumu zincire vurdum, hayvan gibi bağladım. Ama çözüm olmadı. Savcılığa başvurdum, oradan da bir sonuç elde edemedim. İstediğim tek şey sadece çocuğumu hayata geri kazandırabilmekti. Yaşı küçükken kurtarabilmekti, 16 yaşından sonra onu kurtaramayacağımın farkındaydım ama çabalamaktan vazgeçmedim. Çocuğumu zincire vurduğumda polisler eve geldi ve çocuğa işkence yaptığımı, ona zarar verip psikolojisini bozduğumu söylediler. Çocuğumun madde kullandığını, onu kurtaramadığımı anlattım. Beni tutuklayabileceklerini söylediler. Çocuğumun cezaevine girmesini sağlarsam, ona daha iyi bakabileceğimi ve o maddeyi kullanmayacağını düşündüm. En sonki tartışmamızda bana vurması için onu kışkırttım. Polisler geldi, şikayetçi olduğumu söyledim. Karakola götürdüler çocuğumu ama serbest bıraktılar. Yaklaşık 1 aylık süre içinde sokaklarda çocuğumu aradım. 9 Haziran'da doğum gününde mahkememiz vardı. Ondan şikayetçi olacaktım, belki tutuklanırsa orada o illeti kullanmayacaktı. Benim karşımda gülebiliyor olacaktı, ya da 'Senin yüzünden cezaevindeyim' diye bana hakaret ediyor olacaktı. Mahkeme gününe kalmadı, beynine oksijen gitmediği, fazla çakmak gazı çektiği için kalbi durdu. Üç gün yoğun bakımda kaldı, ama 4'üncü günün sabahında gitti gülen gözleri" dedi.
"DEVLET ŞANS TANIYOR AMA"
Yalnızca bir kulağıyla yüzde 22 oranında duyabildiğini, işitme engelli olduğunu dile getiren Nazire Duyku, devletin madde bağımlısı gençlerle engellilere çeşitli haklar tanıdığını, ancak her defasında aşılmaz engellerle karşılaştığını savundu. Diğer iki çocuğunu düşünerek, çekingen davrandığını, bu nedenle geri adım atmak zorunda kaldığını belirten Nazire Duyku, "Devlet şans tanıyor ama gerisi gelmiyor, her bir sonraki kapıda aşılmaz engeller çıkıyor karşınıza. O kadar yere müracaat ettim bir sonuç alamadım, hep korktum, sorun çıkartmadım. Sorun çıkartan biri olsaydım belki farkımıza varıp çocuğumla ilgilenirlerdi. Keşke benim oğlum yaşasaydı da ben sorun çıkartan insan konumunda olsaydım" diye konuştu.
HAYALLERİ YARIM KALDI
Oğluyla ilgili hayaller kurduğunu, ancak bunların yarım kaldığını da anlatan Duyku şunları söyledi:
"Onu askere gönderecektim. ve kız torunum olacaktı, kız çocuklarını çok severdi. O bana askere gidemeyeceğini söylerdi hep. 15 yaşından bu yana '20 yaşında öleceğim anne' derdi. 9 Haziran'da 20 yaşına girecekti ama olmadı. 37 yıllık hayatımın en kötü şakasını yaptı bana. O asker yeşilini giydiremedim ona, onun yerine kefene sardım. Tabii ki artık hiç bir hayalimizin anlamı kalmadı. Sadece resimler kaldı."
"LÜTFEN PES ETMEYİN"
Kendi gibi mücadele veren ailelere seslenen Nazire Duyku, "Oğlum kullandığı maddenin etkisiyle herkese zarar verebilirdi ya da gidip başkalarının kanına girebilirdi. Sen başkasının çocuğuna yardım et ki senin çocuğun kurtulsun. Hiçbir zaman pes etmeyin. Çünkü bu tarifsiz bir acı. Ben çocuğumdan hiç utanmadım. Onu kurtarmak istedim, başaramadım. Neden onca başvuruma rağmen ilgilenilmedi? Neden hep geri çevrildim? Kanında madde olmadığı için tedavi edilemeyeceği söylendi, neden iyileşebileceğine kimse inanmadı? Benim çocuğum reşit değilken işlediği suçların sorumlusu benken, tedavisi olmasını isterken neden kabul etmediler beni? Neden onun rızasını aradılar? O çocuklara hastanelerde yaşanan olumsuzluklar anlatıldıkça tedaviyi kabul etmiyorlar. Tedavi görürken kaçan bir arkadaşının anlattıkları, benim ikna ettiğim oğlumun fikirlerini değiştirdi" dedi.
"9 YAŞINDAKİ KIZ ÇOCUĞU"
İzmir'in Kahramanlar Mahallesi'nde oturdukları dönemde küçük oğlunun yaşadıklarını da paylaşan Duyku, "Uyuşturucuların ilkokullarda satıldığını neredeyse bilmeyen yok. Şeker diyerek uyuşturucuların hangi renginin ne kadar kafa yaptığını 9 yaşındaki çocuklar anlatabiliyor. Benim küçük oğlumun okulunda bir kız çocuğu, o dönem oğluma, 'Ağabeyinin elinde sarı şeker vardı, maviyi kullanmalı daha güzel kafa yapıyor' diyebiliyor. Bunu söyleyen 9 yaşındaki bir kız çocuğu. Bu olay Kahramanlar Mahallesi'nde yaşandı. Bunlar biliniyor ama çözüm olarak ne yapılıyor? Sadece uyuyan bir devletimiz var. Gerçekten bir hayat nasıl kurtarılır, bununla ilgili bir şeyler yapabilirler. Bir kişinin bile kurtulması çok önemli" diye konuştu