İzmir, Türkiye İçin Ekonomik Bir Rol Model Olabilir
TÜRKONFED ve İPM işbirliğiyle hazırlanan "Kent-Bölge: Yerel Kalkınmada Yeni Dinamikler-Türkiye'nin Kentlerinden Kentlerin Türkiyesi'ne" raporu yerel tanıtım toplantılarının ilki BASİFED ev sahipliğinde İzmir'de gerçekleştirildi.
Kentler bağlamında Türkiye'nin iktisadi ve idari sorunları üzerinde çalışmak ve çözüm üretmek amacıyla hazırlanan raporun ilk fazında on iki şehrin kent-bölge oluşumunun dinamikleri ve potansiyelleri incelendi.
İzmir-Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) ve İstanbul Politikalar Merkezi (İPM) işbirliğinde sürdürülebilir kalkınma hedefi kapsamında kentler bağlamında Türkiye'nin iktisadi ve idari sorunları üzerinde çalışmak ve çözüm üretmek amacıyla hazırlanan "Kent Bölge: Yerel Kalkınmada Yeni Dinamikler- Türkiye'nin Kentlerinden Kentlerin Türkiyesi'ne" raporunun sonuçları İzmir'de tartışıldı. Batı Anadolu Sanayici ve İşadamları Dernekleri Federasyonu (BASİFED) ev sahipliğinde düzenlenen, İzmir Vali Yardımcısı Erol Türkmen, TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Tarkan Kadooğlu ve BASİFED Yönetim Kurulu Başkanı Levent Akgerman'ınyanı sıra TÜRKONFED Danışmanı Dr. Haluk Tükel ve İPM Direktörü Prof. Dr. Fuat Keyman'ınkatıldığı toplantıda, raporun İzmir özelinde ortaya çıkan verileri de katılımcılara anlatıldı.
12 KENTİN YEREL DİNAMİKLERİ İNCELENDİ
Adana-Mersin, Ankara, Antalya, Bursa, Diyarbakır, Eskişehir, Gaziantep, İzmir, Kayseri, Konya, Samsun ve Van gibi 12 şehrin, kent-bölge oluşumunun dinamiklerini ve potansiyellerini inceleyen rapor, söz konusu kentlerin küresel üretim, tüketim ve dolaşım ilişkilerinden nasıl etkilendiği analiz ediyor.
Kentlerin potansiyel imkânları ile kısıtları arasındaki makasın nasıl daralacağına ilişkin çözümler sunan rapor, TÜRKONFED ve İPM tarafından hayata geçirilen Yerel Demokrasi ve Yerel Yönetişim Forumu'nun ilk çalışması olma özelliğini taşıyor.
TİCARİ HAREKETLİLİK BAKIMINDAN ÜÇÜNCÜ İL OLDU
2008-2014 yılları arasında kişi başı geliri 12 bin 954 dolardan 14 bin 257 dolar seviyesine yükseltenİzmir, rekabet endeksinde Türkiye üçüncüsü olarak Ankara'dan sonra en az rekabeteşitsizliğine sahip kent oldu. İzmir'in Bursa, Eskişehir, Gaziantep, Kayseri gibi illerle beraber Türkiye'nin en önemli sanayi merkezlerinden biri olduğu vurgulanan rapor, son yıllarda bu konumun gerilediğine de işaret ediyor. Sahip olduğu ekonomik altyapı, eğitim kurumları, beşeri sermaye düzeyi ve lojistik imkânlarıyla halen ülkenin en güçlü şehirlerinden biri olan İzmir, Türkiye'nin toplam dış ticareti içindeki yüzde 7'lik payıylaticari hareketlilik bakımından İstanbul ve Bursa'nın ardından üçüncü sırada yer alıyor.
"İZMİR'İN BİR YOL HARİTASINA İHTİYACI VAR"
Günümüzde küreselleşmenin yerini kentleşmenin aldığına dikkat çeken TÜRKONFED BaşkanıTarkan Kadooğlu; "Kentler marka ve rekabetçilik güçleriyle bölgelerinin ve ülkelerin kalkınma dinamiklerini harekete geçiren ana unsurlar olarak ön plana çıkıyor. Ulusal kalkınma programlarının, bölgesel bakış yerine kentler temelinde bir yaklaşımla hazırlanması daha doğru sonuçlar yaratacaktır. İşte bu noktada İzmir, Türkiye'nin en rekabetçi 3. ili olmasının yanı sıra gayri safi milli hasılaya yüzde 6'lık katkısıyla da önemli bir marka kentimizdir. Kişi başı gelirin 14 bin doların üzerinde olduğu İzmir'in potansiyeli düşünüldüğünde tarım, sanayi ve hizmet sektörlerinde gerçekleştirilecek dönüşüm ve strateji eylem planları önemli bir ekonomik rol model yaratabilir. İzmir'de yerelden başlayacak kalkınma hamlesi, yakın çevresindeki kentleri, bölgeyi ve ülkeyi doğrudan etkileyecek dinamizmi ortaya çıkaracaktır" dedi.
ORTA GELİR TUZAĞINA BÖLGESEL YATIRIM BANKALARI ÇÖZÜMÜ
Özellikle tarım sektöründeki kooperatifleşme çalışmalarının kısa sürede işsizliğin azaltılmasında, istihdam ve verimlilik artışında, ekonomik katma değer yaratılmasında etkili olduğunu vurgulayan Kadooğlu, bundan sonra yapılması gerekenleri ise şöyle özetledi: "Zengin turizm olanaklarının yanı sıra tarım ve yüksek teknoloji altyapısına da sahip olan İzmir'in bütüncül bir yerel ve bölgesel kalkınma planı ile potansiyellerini, güçlü yanlarını harekete geçirecek bir yol haritasına ihtiyacı var. Bu noktada yapılması gereken kent koalisyonunun kurulmasıdır; yani o kentte yaşayanların, iş dünyasının, üniversitelerin, STK'ların, meslek örgütü ve odaların birlikte hareket etme kararlılığının ve iradesinin ortaya konmasıdır. Diğer yandan, ülkemizin sürdürülebilir ekonomik büyümesinin önündeki temel engel olan "orta gelir tuzağı" sorununun aşılmasında Bölgesel Kalkınma Ajanslarının yanı sıra Bölgesel Yatırım Bankalarının kurulması, yerel ekonomik dinamiklerin yaratılmasına katkıda bulunacaktır."
"FARK YARATMAK İÇİN YERELİN AVANTAJLARINI KULLANMALIYIZ"
Bilginin bu kadar hızlı yayıldığı bir düzende, ekonomik gelişim yolunun yerelden ulusala ulusaldan globale yayılması gerektiğini vurgulayan BASİFED Başkanı Levent Akgerman; "Günümüz
koşullarında fark yaratmak isteyen işletmeler ve hatta ülkeler yerel avantajlarını kullanmak zorunda. İzmir, diğer 11 ile kıyasla, GSMH açısından Türkiye üçüncüsü konumunda. İzmir'in rekabet eşitsizliği kıyasında Ankara'nın ardından ikinci olması, buranın yatırım için ne kadar doğru bir bölge olduğunu gözler önüne seriyor. Potansiyeline tam ulaşamamış olmasına rağmen, İzmir bugün Ege Bölgesi ihracatının yüzde 50'sinden fazlasını, ülke ihracatının ise yüzde 6'ya yakınını gerçekleştiriyor. Bu tablo doğru adımlar atıldığında İzmir'in ulaşabileceği noktaya dair de önemli bir işaret niteliğinde" dedi.