İzmirli Sağlıkçılardan Sağlık Bakanı Koca'ya 'Sağlıkta Şiddet' Tepkisi: "Canımıza Kasteden Bu Sorunlarımıza Karşı Sadece Tweet Atmakla mı...
İzmir Sağlık Platformu, İstanbul’da 2018 yılında hastasının silahlı saldırısı sonucu hayatını kaybeden Dr. Fikret Hacıosman’ı İl Sağlık Müdürlüğü önünde yaptığı açıklamayla andı. İzmir Tabip Odası Başkanı Süleyman Kaynak, “Sağlık Bakanı’na yeniden sormak istiyoruz. Artık canımıza da kasteden bu sorunlarımıza karşı halen sadece tweet atmakla mı yetineceksiniz? Hekimlerin, sağlık emekçilerinin yaşadıkları sorunlar için tek yapabileceğiniz bu mu” dedi.
İzmir Sağlık Platformu, İstanbul'da 2018 yılında hastasının silahlı saldırısı sonucu hayatını kaybeden Dr. Fikret Hacıosman'ı İl Sağlık Müdürlüğü önünde yaptığı açıklamayla andı. İzmir Tabip Odası Başkanı Süleyman Kaynak, " Sağlık Bakanı'na yeniden sormak istiyoruz. Artık canımıza da kasteden bu sorunlarımıza karşı halen sadece tweet atmakla mı yetineceksiniz? Hekimlerin, sağlık emekçilerinin yaşadıkları sorunlar için tek yapabileceğiniz bu mu" dedi.
İzmir Sağlık Platformu, İstanbul'da 2018 yılında hastasının silahlı saldırısı sonucu hayatını kaybeden Doktor Fikret Hacıosman'ı bugün İl Sağlık Müdürlüğü önünde düzenlediği basın açıklamasıyla andı. Sağlıkçılar, üzerinde sağlıkta şiddet nedeniyle hayatını kaybeden sağlıkçıların fotoğraflarının bulunduğu "Şiddet olmasaydı aramızda olacaklardı" yazılı pankart açtı.
İzmir Sağlık Platformu üyeleri adına basın açıklamasını İzmir Tabip Odası Başkanı Süleyman Kaynak okudu. Kaynak, şunları söyledi:
"Beş sene önce, 2 Ekim 2018'de Dr. Fikret Hacıosman'ı, görev yaptığı hastanede silahlı saldırı sonucunda yitirmiştik. Kendisini ve sağlıkta şiddet nedeniyle kaybettiğimiz tüm hekim/sağlık emekçilerini saygıyla anıyoruz. Sağlıkta şiddet son bulana kadar mücadele edeceğimize yeniden söz veriyoruz. Doktor Fikret Hacıosman'ın ölümünün ardından da sağlıkta şiddete karşı etkili önlemler için yüzlerce defa çağrı yaptık. Ancak çağrılarımıza kulak verilmemesi sonucunda her gün ama her gün Türkiye'nin farklı şehirlerinden akıl almaz şiddet olayları duymaya devam ettik. Yürüttüğümüz mücadele sonucunda adım atmak zorunda kalan Sağlık Bakanlığı'na; önerilerimizin yalnızca bir kısmını alarak çıkarılan yasanın yetersiz olduğunu, sorunun yalnız yasayla da çözülemeyeceğini, toplumsal varoluşumuzu aşındıran, şiddeti körükleyen düşmanlaştırıcı politikalarla sağlık sistemi başta olmak üzere her boyutu kapsayan bütünlüklü bir değişim gerektiğini ilettik. Geldiğimiz noktada, ne gerçekten caydırıcı önlemler alındı ne de çalışma alanlarımızda ve koşullarımızda sağlıkta şiddete karşı düzenlemeler yapıldı. Geçtiğimiz sene, Dr. Ekrem Karakaya'nın ölümünden birkaç ay önce önerdiğimiz, sağlık kurumlarına silahla girilmemesini de içeren yasal düzenlemeler de görmezden gelindi. Sonuçlarını maalesef acıyla yaşadık, yaşıyoruz.
3-5 dakikaya sığdırılmaya çalışılan muayenelerle verilemeyen sağlık hizmeti, yok sayılan sağlık hakkı, iyileşemeyen hastalıklar, bulunamayan ilaçlar, yapılamayan ameliyatlar, mesleki özerkliğe yönelik müdahaleler, hekimlerin/sağlık emekçilerinin tükenmişliği ve son zamanlarda iyice derinleşen ekonomik zorluklar, toplumun sağlığını bozdu. Toplumda artarak süregelen şiddet iklimi, sağlığımızı bozan, bizi yok sayan, tüketen, değersizleştiren sağlık politikaları, hem bizi hem de halkı geçinememeye sürükleyen ekonomik buhranla birleşince; sağlığın fiziksel, zihinsel, toplumsal bütün bileşenleri de zarar görerek sağlık alanlarında şiddete de zemin oluşturdu. Aynı zamanda ülkeyi yönetenlere kadar uzanan nefret ve şiddet dili de sağlıkta şiddeti körükledi"
"HER AY GİDEN HEKİM SAYISI ARTIYOR"
Kaynak, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'ya da seslenerek "Sağlık Bakanı'na yeniden sormak istiyoruz. Artık canımıza da kasteden bu sorunlarımıza karşı halen sadece tweet atmakla mı yetineceksiniz? Hekimlerin, sağlık emekçilerinin yaşadıkları sorunlar için tek yapabileceğiniz bu mu? Her ay sayısı katlanarak artan yüzlerce hekim bu kötü koşullar ve gelecek kaygısıyla ülkesini terk ediyor. Neredeyse hepimiz, çalışma yükümüzün yanında bu sağlık sisteminde ruhsal anlamda zorluklarla da karşılaşıyoruz. Daha geçen hafta üç meslektaşımız intihar etti. Yüzlerce sağlık emekçisi her gün şiddet görüyor. Tüm hekimler, sağlık emekçileri geçim derdi ile boğuşuyor. Günde en az 100 sözel ve fiziksel şiddetle karşılaştığımız, hekimlerin yüzde 84'ünün en az bir kere şiddete maruz kaldığı çalışma koşullarındayız. Sayın bakan, siz halen susacak mısınız? Sosyal medyadan mesaj göndermekten daha fazlasını yapacak mısınız" dedi.
"EMEK BİZİM SÖZ BİZİM DEMEYE DEVAM EDECEĞİZ"
Kaynak, açıklamalarına şu cümlelerle devam etti:
"TTB ve tabip odaları olarak sağlıkta artan şiddetin de, toplumda körüklenen şiddet dilinin de karşısındayız ve sağlıkta şiddetle etkin mücadele çağrımızı yineliyoruz. Birileri bizim sesimizi duymadığı gibi, duyulmasını engellemek için elinden geleni yapıyor ama dün olduğu gibi yarın da daha da güçlü bir şekilde 'emek bizim, söz bizim' demeye devam edeceğiz. Asla yaşamımıza kasteden bu çalışma koşullarına boyun eğmeyeceğiz, emeğimizin sömürülmesine, geleceğimizin karartılmasına izin vermeyeceğiz. Şimdi, bir kişi daha eksilmeye sabrımız yok. Bir gün daha kaygıyla çalışmak istemiyoruz. Bir kere daha yaşatmak isterken ölmek istemiyoruz. Bu nedenle başlattığımız eylem sürecinde topluma çağrımızdır. Sağlıkta yaşadığınız sorunların sorumlusu ne hekimler ne de sağlık çalışanlarıdır. Randevu bulamamanızın, 5 dakikada muayeneye mecbur bırakılmanızın, eczanelerde kalem kalem ödeme yapmanızın, hastanelere ulaşamamanızın ve diğer bütün sorunlarınızın sorumlusu bu sağlık sistemidir. Gelin bu sistemi hep birlikte değiştirelim. Ne yaşamlarımızdan, ne de mesleğimizden vazgeçmiyoruz. Bu eylem sürecinde etkili sağlıkta şiddet yasası, güvenli çalışma alanları taleplerimizi yükseltelim"