Kadına Şiddette Akademik Uyarı
Zirve Üniversitesi Hukuk Fakültesi Aile ve Kadın Çalışmaları Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Yrd. Doç. Dr. Derya Keskinci, kadına şiddet konusundaki oranları paylaşarak, "Kadına şiddet münferit değil, sistematiktir" dedi.
Zirve Üniversitesi Hukuk Fakültesi Aile ve Kadın Çalışmaları Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Yrd. Doç. Dr. Derya Keskinci, kadına şiddet konusundaki oranları paylaşarak, "Kadına şiddet münferit değil, sistematiktir" dedi.
Yrd. Doç. Dr. Derya Keskinci, son açıklanan Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK) istatistiklere göre, Türkiye'deki kadınların en az yüzde 70'i, Doğu ve Güneydoğu'da ki kadınların ise en az yüzde 90'ının şiddete maruz kaldığını belirterek, kadına şiddet haberlerinin ardı arkası kesilmediğini ifade etti. Kadına yönelik şiddetin bir kadın sorunu değil toplumsal sorun olarak algılanması gerektiğini vurgulayan Keskinci, "Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da yaşayan kadınların yüzde 90-95'i şiddet yaşıyor. Türkiye'de ise kadınların en az yüzde 70'i şiddete uğruyor. Ancak istatistikler bunu yüzde 40'larda gösteriyor. Çünkü kadınların bir bölümü konuşmuyor, şikayette bulunmaktan korkuyor. Bir bölümü ise yaşadığı ağır fiziksel bir şiddet yaşamadan bunu şiddet olarak tanımlamıyor. Ama psikolojik şiddet, sözel şiddet, cinsel şiddet ve ekonomik şiddet bunların tümü kadına yönelik şiddettir" dedi.
Kadına yönelik şiddet toplumsal cinsiyete dayalı ayrımcılığın bir türü olduğunu ifade eden Keskinci, toplumda erkeklerin kadınlar karşısında sahip olduğu güç, egemenlik ve ayrıcalıklardan kaynaklandığını ifade etti. Kadın haklarının insan haklarından olduğunu vurgulayan Keskinci, "Kadın hakları ihlali, insan hakları ihlalidir. Kadına yönelik şiddet bir suçtur. Şiddet uygulayan erkeğin cezasız kalması veya ceza indirimi ile ödüllendirilmesi kabul edilemez. Kadına yönelik şiddet tüm topluma yöneltilmiş şiddettir" diye konuştu. Kadına yönelik şiddetin temelinde toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin olduğuna dikkat çeken Keskinci, "Kadına yönelik şiddetin nedeni kadının ikinci bir varlık olarak görülmesi ve kadına yönelik şiddetin insan hakları ihlali olduğu bilincinin toplumda yerleşmemiş olmasıdır. Bu sebeple içselleştirilmiş toplumsal cinsiyet rollerinin ve erkeklik anlayışının yok edilmesi gerekir. Bu amaçla erkeklerin de içinde olduğu okul öncesi eğitimden başlayarak topyekun bir zihniyet dönüşümü mücadelesinin başlatılması gerekir. Psikolojik, sosyo-ekonomik birçok nedeni olan şiddetin sadece kanuni düzenlemelerle ortadan kaldırılmasının mümkün olmadığını savunmakla birlikte cezaların yetersiz olduğunu da vurgulamamız gerekir. Kadınlara yüklenen bazı nedenler tahrik sebebi sayılarak ceza indirimlerinin yapılmaması ve cezaların ağırlaştırılması suretiyle caydırıcılığının sağlanması gerekmektedir" diye konuştu.