Haberler

Kafaları Karıştıran Sorular ve Cevapları

Abone Ol

Genelkurmay Başkanlığı'nca Hazırlandığı ve AKP ile Gülen Cemaatini Bitirmeyi Hedeflediği İddia Edilen 'İrtica ile Mücadele Planı' Üzerinden Başlayan Tartışmalar Bugün Çok Yeni Bir Noktaya Geldi.

Genelkurmay Başkanlığı’nca hazırlandığı ve AKP ile Gülen Cemaatini bitirmeyi hedeflediği iddia edilen ‘İrtica ile Mücadele Planı’ üzerinden başlayan tartışmalar bugün çok yeni bir noktaya geldi.

Metehan DEMİR YAZIYORBaşbakan Erdoğan’ın, dün ‘araştırıyoruz gerekirse dava açacağız’ sonrasında bugün ilk olarak Genelkurmay Savcılığı’nın ‘Belgenin karargahta hazırlanmadığı’ ardından da ana karargahın, ‘TSK, bu düşüncelere sahip kimseleri bünyesinde barındırmaz, cezalandırılır’ yönündeki açıklamaları tartışmayı yeni bir boyuta getirdi.

Hatta sadece tartışmayı değil soruları da yepyeni bir eksene getirdi.

ANKARA’NIN YENİ CEPHELERİ

Bugün itibarı ile Ankara’da kolay kolay kapanmayacak yeni bir cephe açıldı. Bu cephe, TSK açısından ‘TSK’ya karşı bu sistematik ve aslı olmayan saldırıyı kimlerin yürüttüğünün sonuna kadar takip edilmesi’, diğer karşı taraf açısından da, ‘TSK’da gerçekten böyle bir girişimin olup olamayacağı’ şüphelerinin bıraktığı travmanın tamamen ortadan kaldırılıp kaldırılamayacağı.’ Yani, geçmişte yaşanan bazı olayların bugün de TSK içinde sürüp sürmediği kabusu.

Orgeneral Başbuğ bu havayı silmek için özellikle çaba gösterse de bundan sonra iyi ve kötü niyetli bir grupla ciddi mücadele içinde olacaktır. Burada, TSK içinde bilerek kurumu zor duruma düşürmek için bazı çabalar içine giren veya içeriden bunları kurum hazırlamış gibi bilgi sızdıranlar olup olmadığının da ciddiyetle araştırılması gerekmektedir. Çünkü, kendi kendine inisiyatif alanlar olabileceği şüphelerinin dağıtılması önem arzetmekte. Bugüne dek TSK’nın içinde bir köstebek sorunu olduğu da bir gerçek.

 Öte yandan bugünkü gelişmelere bakınca aslında bu işten anlayanlar için başkentte tamamen beklenenler oldu.

BEKLENEN İKİ AÇIKLAMA

Sabah ilk olarak sadece bilgi içerikli Askeri Savcılık açıklamasını gördüğümüzde bunun ardından karargahtan yorumlu ‘komutanlık açıklaması da yapılacaktır’ demiştik.

Aynen de öyle oldu. Siyasi ortama yönelik savcılığın yapamayacağı açıklama sonrasında komutanlıktan geldi.

İşte tam bu noktada, Ankara’nın Taraf gazetesinin haberi ile geçen Cuma gününden beri üzerine oturan puslu havanın dağılması için ortada duran gerçekleri de madde madde masaya yatırmak gerekiyor…

İŞTE KAFALARDAKİ SORULAR VE YANITLARI:

-Bu haber çıktığında neden Genelkurmay hemen açıklama yapmadı?

Doğru. Bu gecikme günlerdir karargahın çok ağır eleştirilerle karşılaşmasına neden oldu. Keşke hemen bir şeyler söylenseydi. Ama askeri-sivil düşünce sistematiğinde farklılıklar var. Komutanlık emri ile verilen soruşturmada dış ortam ve eldeki ilk bilgi ne olursa olsun, içeride alınacak sonuç hiyerarşik yapıdan tamamen geçene ve soruşturma sonucu beklenene dek bu açıklamalar kesinlikle yapılmıyor. Benzer örneklerini daha önce de mesela son gömülü silahlar tartışmasında da yaşadık.

- Genelkurmay, neden bekledi, bu üç gün boyunca ne yaptı?

Komutanlık içinde verilen tüm emirler teker teker tarandı. Sistemde, sistem dışından giren bir köstebek olup olmadığı araştırıldı. Tüm birimlere inisiyatif alarak bile olsa bir çalışma yapıp yapmadığı soruldu. Tüm belgelerin seri işlem numaraları kontrol edilerek böyle bir çalışma olup olmadığına bakıldı. O Albay dahil karargahta ilgili isimlere sorular soruldu. Dün akşam komutanlıkta kapsamlı bir toplantı daha gerçekleştirildi.  

-Genelkurmay, ‘bu tür bir belgeyi hazırlamadım’ diyor. Peki kim hazırladı?

Asıl soru da bu. Genelkurmay’dan irtica ile mücadele planı başlıklı bir belge çıkması gayet doğaldır. Çünkü, TSK’nın iki iç ana tehditten birini bölücü terör, diğerini ise irticai faaliyetler olarak gördüğü bilinmektedir. Ama bu hazırlık demokratik ortamlarda MGK’da devletin zirvesine sunulur. Ancak, mantıken iddia edilen haberdeki isimler veya hedefler olmaz. Bu kadar acemici ve demokratik işleyici incitici bir belgenin özellikle Orgeneral İlker Başbuğ’un göreve geldiğinden bu yana yaptığı açıklamalar (TSK’da kimsenin demokratik rejime müdahale etmesine izin verilmez) ve tavırları dikkate alındığında karargahta komutan emri ile hazırlandığı pek inandırıcı gelmiyor. Ayrıca, son dönemde genelkurmay karargahında cep telefonlarının bile yasaklandığı bir ortamda, bu kadar köstebek ve dinleme ile ilgili hassasiyet varken, adı ile sanı ile bir belgenin tamamen hayalci antidemokratik senaryolarla oluşturulması da aynı derecede pek sağlıklı görünmüyor. Zaten, eğer böyle bir belge de bir personel tarafından da hazırlandıysa bile, sığlığı, demokratik sisteme doğrudan yönelik düşmanlığı göz önüne alındığında bunun sonuçlarının AKP ve Gülen cemaatine değil, doğrudan TSK’ya zararı olacağı ortadadır. Bu nedenle TSK’nın bunun sorumlularını eğer varsa en ağır şekilde cezalandırması gerekmektedir.

- Genelkurmay, ‘Bu belge karargahta hazırlanmadı’ diyor.

Burada iki çok kritik nokta var. Birincisi, ‘Bu belge karargahta hazırlanmadı’ denilmesi ile ‘komutanlık’ emri ile bir belge hazırlanmadığı ifade edilmek isteniyor. Zaten eğer böyle bir belge hazırlandı ise zaten mutlaka bir kayıt, tarih ve işlem ve emir numarası olacaktır. O zaman, geriye bir kritik nokta daha kalıyor: ‘Bu belge acaba içeride münferit bir ekip tarafından mı hazırlandı?’ Eğer böyle bir şey olduysa da, neden o kurmay albayın adı belgenin altında adı var. Belki, bilerek ismi konuldu. Belki de kendisi hazırladı. Eğer kendisinin hazırladığı ispatlanırsa cezalandırılması gerekir. Ama, uydurma belge ise bunu dışarıdan yapanların da sadece TSK değil emniyet güçlerince de araştırılması şarttır. TSK’nın ve kurmay albay dahil personelinin bu kadar kolay töhmet altında bırakılmaması burada esas nokta olarak kendini hissettiriyor. Yani, ‘hazır TSK’yı doğru, yanlış da olsa sıkıştırdık elimizden geldiği kadar vuralım’ mantığı ile yaklaşılması bu ülkenin güzide bir kurumunu zedelemekten başka kimsenin bir işine yaramaz. 

-Genelkurmay’ın açıklamasından sonra bu tartışma nereye gider?

Ciddi bir kargaşa ve belirsizlik yaşanacaktır. Daha önceden fişleme, andıç ve günlük gibi yalanlanmayan ve muallakta kalan haberlerin de travması ile bazıları bunun da Genelkurmay tarafından hazırlandığı iddiasını sürdürecektir. Hatta, bazıları, Genelkurmay delilleri ile bile bunu ispatlasa inanmamayı sürdürecektir. Burada, sağduyu ile gerçekler ortaya çıkana dek kurumların saygınlığına zarar gelmemesi ve kurumların işbirliği ile bu çıkmazdan kurtulmak hayati önem taşıyor.

- Gülen cemaatine karşı TSK bir harekat yürütür mü?

TSK içinde Gülen cemaati ile ilgili çok çok olumlu bir hava olmadığı ya da bir sempati beslenmediği bilinir. Bazıları, cemaatini TSK'nın içine sızmak istediğini de iddia eder. Orgeneral Başbuğ’un 14 Nisandaki açıklamalarına bakıldığında, cemaat ile ilgili rahatsızlığı seslendirdiği iddiasında bulunanlar da oldu. Ama son dönemde TSK’nın genel işleyişine bakıldığında bu durumun bir özel hedef programını ve gizli planlar içerdiğini söylemek de pek doğru olmaz. Belki bu karşılıklı gerginlik ve TSK’nın güvensizliğini gidermek ileri vadede açıklık politikası ile mümkün olabilir. Çünkü, bu ülkenin bitmek bilmeyen tartışma konularından biri TSK_Gülen Cemaati ekseninde yaşandığı belirtilen gerginliktir.

-Bu belge hangi amaçla ve kimlerce sızdırıldı?

Sadece o da değil, Ergenekon şüphelisi sıfatı ile gözaltına alınan bir kimsede bu belge nasıl çıkar? Avukatı bize ait değil diyor. O zaman, bu da doğruysa oraya bunu kim koydu? Ama emniyet güçleri de her şey kayıt altında diyor. Bunu basına sızacağı bilindiği için doğruluğun ve kriminal incelemesi tamamlanmadan bu tartışma yaratacak duruma neden müsaade edildi? Ancak, yapılan gazeteciliktir. Sonuçta, gazeteci bunu yayınlayacaktır. Ancak, aradaki süreç nasıl işledi ve belgenin kökeni ne, bunun mutlaka ortaya çıkması gerekmektedir.

-Genelkurmay Başkanlığı, ‘dava açarız’ diyen Başbakan Erdoğan’a ve diğer kendisini eleştirenlere bir gönderme de bulundu mu?

Evet. Hatta bazı gözlemcilere göre sitem de var. En azından Genelkurmay’dan yapılan 2. açıklamada 3. ve 8. maddelerde, ‘Hukukun üstünlüğüne bağlı olunduğu en ufak çekincenin bulunmadığı, zaten askeri savcılığa kendini ihbar ettiğine’ atıfta bulunuluyor. En önemlisi, ‘Hukuk süreçlerine ilişkin kurumsal olarak, en ufak bir endişemiz yoktur. Haklı gerekçelerle yapılabilecek her türlü hukuksal girişimlere de açığız’ açıklaması ile Genelkurmay’ın kendine güveni açıkça ifade edilmiş. Ayrıca, konunun hemen yargıya gideceği yönündeki sözlere gösterilen tepki de bir sitemi ortaya koyuyor. 

-Orgeneral Başbuğ, 29 Nisan’daki açıklamasından sonra TSK’nın tutumunda değişiklik var mı?

Bugünkü açıklamada, ‘TSK, daha önce de ifade edildiği üzere, demokrasi ve hukuk devleti ilkeleri ile bağdaşmayan davranış ve düşüncelere sahip bulunan personelini bünyesinde barındıramaz. Önemli olan da, hazırlandığı iddia edilen belgenin sahte veya gerçek olduğunun, Askeri Yargı tarafından en kısa zamanda ortaya çıkartılmasıdır. Belgenin doğruluğu ispat edilirse, sorumluların yasalar çerçevesinde yargı makamları tarafından cezalandırılacağına ilişkin güvencemiz tamdır. Türk Silahlı Kuvvetleri bu konunun en yakın takipçisi olacaktır’ deniliyor. Bu da Başbuğ’un hassasiyetinin artarak devam ettiğini gösteriyor.

Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel

Haberler

Bakmadan Geçme

1000
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title