Haberler

Kamu Görevlilerini Kaçıran Terör Örgütü Mensuplarının Yargılanması

Abone Ol

Kulp ilçesinde Kaymakam adayı Kenan Erenoğlu ve 7 kamu görevlisinin kaçırılması eylemlerine katıldıkları gerekçesiyle haklarında ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle dava açılan iki terör örgütü mensubunun yargılanmasına başlandı Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, kaçırıldıktan 19 ay sonra serbest bırakılan Erenoğlu'nun beyanları da yer aldı.

Diyarbakır'ın Kulp ilçesinde Kaymakam adayı Kenan Erenoğlu ve 7 kamu görevlisinin kaçırılması eylemlerine katıldıkları gerekçesiyle haklarında ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle dava açılan iki terör örgütü mensubunun yargılanmasına başlandı.

Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmada mağdurların tanık ifadeleri ve fotoğraf teşhisi sonrası kimlik bilgileri tespit edildikten sonra dava açılan tutuklu sanıklardan Eşref Işık hazır bulundu, diğer sanık Diren Yaşa ise katılmadı.

Sanık Işık, söz alarak, hazırlanan iddianameyi incelemediğini belirterek, bir sonraki celse Kürtçe savunma yapacağını söyledi. Mahkeme heyeti, dosyadaki eksikliklerin giderilmesi için duruşmayı erteledi.

İddianameden

Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, sanıklar Eşref Işık ve Diren Yaşa için TCK'nın "Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak" ve "Cebir tehdit veya hile kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılmak" suçlarından ağırlaştırılmış müebbet ile 42'şer yıl hapis cezasıyla cezalandırılması istendi.

İddianamede ayrıca 12 Ağustos 2011'de Muş'tan Diyarbakır'a gelirken örgüt mensuplarınca kaçırılan Kaymakam adayı Kenan Erenoğlu'nun "mağdur" sıfatıyla alınan beyanları da yer aldı.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nca talimatla ifadesine başvurulan Erenoğlu, 19 ay boyunca örgüt kampında yaşadıklarını anlattı.

Kaymakam adayı Erenoğlu, beyanında, örgüt mensuplarının yaptığı aramada üzerinden Kaymakam adayı kimliğinin çıkması üzerine kendisinin araçtan indirildiğini ifade etti.

"Olay aniden geliştiği için kimliğimi saklayamamıştım" diyen Erenoğlu'nun, beyanında şunlar yer aldı:

"Örgüt mensubu kimliğime bakarak söylenip duruyordu. Daha sonra yolculardan birini daha yanıma getirdiler. Getirilen kişinin er olduğunu öğrendim. Daha sonra araçların bulunduğu yerden alkış sesleri duyduk. Araçların çalıştığını duyduk. Araçlara yol verilmişti. Bizi bir süre orada tuttular. Daha sonra sağ yamacımdan 15 kadar terörist çekilmeye başladı. En son 'Azat' kod adlı kişi geldi. Bu operasyonu o yönetiyordu. Bana 'hani sen tarımcıydın' diye sesini yükseltti ve bizi geri çekilen gruba götürdü. Beni 6 teröriste teslim etti."

Lice'den kaçırıldıklarını televizyondan duyduğum Uzman Çavuş Zihni Koç'a "Erbil",  Astsubay Abdullah Söpçeler'e ise "Dersim" kod adlarının  verildiğini anlatan Erenoğlu, şu ifadeleri kaydetti:

"Hepimizi Irak'a götürdüler. Irak'ta yoğunlaşma merkezi adı verilen cezaevlerinde 18 ay tutulduk. Bu süre içerisinde üzerimizde her türlü psikolojik taktikler denendi. Örneğin ailelerimize bizden her ay bilgi gittiği, ailelerimizin iyi olduğu söylendi. Olumsuz yaşam koşulları nedeniyle yerine göre açlık, tıraş olmama, banyo yapmama grevi yaptık. Ağırlaşan fiziki koşullar altında sabrımızı zorladılar. Yaklaşık mağara girişinden 100 metre kadar aşağıda, yerin altında 18 ay tutulduk. İlk banyomuzu derede soğuk suda yaptırdılar. Biz de daha sonraki banyolarda sıcak su konusunda ısrarcı olduk. Bunun üzerine haftada bir ısıtılan suda banyo imkanı tanıdılar. Tam doyuracak kadar olmamakla birlikte yemek veriyorlardı."

Çözüm süreciyle ilgili ilk haberleri radyodan dinlediklerini aktaran Erenoğlu, ifadesinde şöyle dedi:

"Fakat bize kendilerine gelen bir bilgi olmadığını diyorlardı. Gideceğimiz güne kadar böyle söyleyip bizden bilgi saklıyorlardı. Sınırda yapılan hazırlıkları ve teslim koşullarını radyodan bir iki gün önce öğrendik. Yeni kıyafetler için ölçü alındı ve yeni kıyafetler geldi. Bunları giydik. Bir traktöre bindirildik bir süre yol aldıktan sonra asfalt yolda bizi bekleyen 4x4'ün kapalı tenteli kısmına bindirildik. O gece sabah teslimin yapılacağı alandaki çadıra götürüldük. Diğer 3 erle ilk defa aynı ortamı çadırda paylaştık. Çadırdan yaklaşık 100 metre kadar aşağıdaki vadi düzlüğünde Barzani'nin yetkililerine bizi teslim ettiler. Barzani'nin görevlileri de bizi Zaho üzerinden Habur'a getirip ara bölgede Türk yetkililerine teslim ettiler."

Diğer mağdur Aykut Çelik de ifadesinde Mardin'de asker olduğu için izin alarak memleketine gittiği sırada Muş-Kulp karayolunda terör örgütü mensupları tarafından yollarının kesilerek, kaçırıldığını anlattı.

Yaklaşık 40 gün dağlık alanda kaldığını belirten Çelik, daha sonra kendi imkanlarıyla örgütten kaçarak güvenlik güçlerine teslim olduğunu ifade etti. - Diyarbakır

Kaynak: AA / Güncel

Kenan Erenoğlu Diyarbakır Kulp Muş Politika Güncel Haberler

Bakmadan Geçme

1000
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title