Kanadalı yönetmen Kaz Rahman, "7. Alemlere Rahmet Uluslararası Kısa Film Festivali" konuk oldu
Hint asıllı Kanadalı yönetmen, yapımcısı ve yazar Kaz Rahman, "7. Alemlere Rahmet Uluslararası Kısa Film Festivali"nin ilk etkinliğinde genç sinemacılarla bir araya geldi.
Hint asıllı Kanadalı yönetmen, yapımcısı ve yazar Kaz Rahman, "7. Alemlere Rahmet Uluslararası Kısa Film Festivali"nin ilk etkinliğinde genç sinemacılarla bir araya geldi.
Anadolu Ajansının Global İletişim Ortağı olduğu, Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğünün destekleriyle, Siyer Vakfı ile Fidan Sanat Vakfı tarafından düzenlenen festivalde Rahman, "Sinema ve İslamofobi" başlıklı bir konuşma yaptı.
Akademi Beyoğlu'nda gerçekleştirilen söyleşide Rahman, festivalin harika bir sinemasever atmosferine sahip olduğunu belirterek, festivale katılmaktan dolayı gurur duyduğunu söyledi.
Rahman, güzel sanatlar üzerine lisans eğitimi aldığına işaret ederek, "Lisans eğitimim sırasında resim ve sergilerle çok ilgileniyordum. Fakat aynı zamanda fotoğrafçılıkla ve video enstalasyonlarıyla da ilgilenmeye başlamıştım. Yani sinemayla ilk nasıl bağlantı kurdunuz derseniz bu lisans eğitim dönemim sırasındaydı. Sinema tarihi, teorileri dersleri aldım ve lisans üstü çalışmalarımla da film yapımıyla ilgilendim." dedi.
"Salaat", "Deccani Souls" ve "Dead Boy" filmlerine imza atan Kaz Rahman, İslami mimari yapıların film yapma noktasında kendisini etkilediğini dile getirerek, şöyle devam etti:
"Mimari ile kitapları, okudum, araştırdım. Aynı zamanda mekanları ziyaret ettim. Seyahatler yaptım. Fotoğraflar çektim. Camileri, sarayları gezdim. Türbeleri ziyaret ettim. Türkiye'nin, İstanbul'un bir kısmını gezdim ve Fas'a da gittim. Filmlerimde ilk tema mimari ile ilgiliydi. İkinci tema ise manzara. Hem şehir manzaraları, hem kurak, ıssız manzaralar. Bu manzaralar içerisinde bir karakter olma fikri ve burada ne yapabilecekleri olasılıkları bulmaktı. Aynı zamanda İran, Osmanlı minyatür resimleri bir manzara içerisinde karakterlerden oluşur çoğunlukla ve ben bununla da ilgilendim. Ama bunun dünyadaki 3 boyutlu versiyonuyla ilgilendim. Yani sadece resim değil, resmin ötesine geçmeye çalıştım. Bence rüyalar, hafıza, anılar da benim çalışmalarımdaki temalardan bazıları."
Rahman, İbn-i Arabi'nin bazı yazılarının da sanat hayatına etki ettiğine söyleyerek, deneysel sinema, modern sanat, sinema geleneklerinin yanı sıra İslami geleneksel sanatlar da ilgilendiğini kaydetti.
Filmlerini yaparken İslamofobi'nin kurbanı olmadığına dikkati çeken Rahman, kaleme aldığını "İslami Sanat ve Modernizm" başlıklı kitabına da değinerek, "Kitapta mimari, resim ve aynı zamanda sinemayı bir araya koydum. Biliyorsunuz İran sinemasından özellikle 1980, 1990'larda hatta 1970'lerden Abbas Kiyarüstemi Türkiye'de çok iyi tanınıyor. Birçok Türk sinemacıya geçtiğimiz 25 yıl boyunca ilham verdi. Kiyarüstemi'nin işleri görüyorsunuz oldukça deneysel. Oldukça yenilikçi. Ancak bu yenilikçi anlayışının bir kısmı da Fars -İran, Şiilik minyatürleriyle bağlantılı. İşte o manzarada bir karakter düşünün mesela. Bunların hepsi benim için ilham kaynakları." dedi
Aile geçmişinden kaynaklı Hindistan'da da bir süre yaşadığını kaydeden Rahman, uzun metrajlı iki filminin de Bidar ve Haydarabad'ta çekildiğini söyledi.
Daha önce İstanbul'da da sinema dersi veren Kaz Rahman, sinemanın çok büyük bir dünya olduğu yorumunu yaparak, genç sinemacılara bolca sinemaya giderek film seyretmeleri gerektiği tavsiyesinde bulundu.