Kansere yol açan 8 risk faktörü
Medline Adana Hastanesi Tıbbi Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Veysel Haksöyler, ailede kanserli bireyler varsa kansere yakalanma riskinin artacağını söyledi.
Medline Adana Hastanesi Tıbbi Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Veysel Haksöyler, ailede kanserli bireyler varsa kansere yakalanma riskinin artacağını söyledi.
Tıbbi Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Veysel Haksöyler, kanser oluşumunda temel nedenin genetik yapı olan DNA'nın doğuştan ya da sonradan ortaya çıkan etkenlerle bozulması olduğunu söyledi. Haksöyler, "Ailenizde kanserli bireyler varsa kansere yakalanma riskiniz artar. Ancak yaşamınız boyunca maruz kaldığınız toksik maddeler, radyasyon, bazı virüsler ve sahip olduğunuz kimi hastalıklar da kansere yol açabilirler" dedi.
Haksöyler, genel olarak kanser oluşumuna yol açan faktörleri şöyle sıraladı:
YAŞ
Ortalama yaşam süresinin uzaması ve yaşlanan nüfusun artması, yaşam boyunca her 3 kişiden 1'ine kanser teşhisi konmasının ana nedeni olarak görülmektedir. Hücrelerimiz yaşlandıkça kanserleşmeye daha duyarlı hale gelirler. Geçen zaman içerisinde kanserojen etkenlerin hücreleri hasara uğratması ile birlikte oluşan DNA hasarları etkili bir şekilde tamir edilemezken bağışıklık sistemi de zayıflar. Bunun sonucu olarak da hücrelerde anormal çoğalmalar gelişebilir.
ÇEVRESEL FAKTÖRLER
Çevresel faktörler ya kendi isteğimizle (sigara içmek vb.) ya da isteğimiz dışında (kirli havanın solunması vb.) kanser gelişiminde rol alırlar. Yapılan araştırmalar, aflatoksin, arsenik, asbest, benzen, berilyum, kadmiyum, kömür katranı, solunabilir silika, formaldehit, krom, kömür dumanı, nikel, radon, pasif sigara dumanı, kurum, sülfürik asit, uranyum gibi karsinojenlerin kansere bağlı ölümlerin yüzde 4'ünden sorumlu olduğunu göstermektedir. Radyasyon da kanser gelişimi için önemli bir risk faktörüdür. Görüntüleme ve tedavide kullanılan iyonizan radyasyon karsinojeniktir.
TÜTÜN KULLANIMI
Sigara tüketimi tek başına en önemli kanser nedenidir. İnsanlarda görülen bütün kanserlerin yaklaşık olarak üçte birinden sigara sorumludur. Tütün ve dumanının içinde başta katran olmak üzere 250'den fazla zararlı kimyasal ve karsinojen türevi vardır. Sigara dışında, pipo, puro kullanımı veya tütünün çiğnenmesi ve enfiye uygulaması da kanser riskini artırır.
KRONİK İLTİHAP
Virüsler genellikle hücrelerde büyümeyi, çoğalmayı sağlayan yolları aktive ederken, diğer taraftan da tümör gelişimini engelleyen ürünlerin baskılanmasına neden olurlar. Bu tür kanser gelişimine neden olan ajanlara Helikobakter pylori ve Hepatit B ve C'yi örnek olarak göstermek mümkündür. Özellikle Hepatit B virüsü, dünyada sigaradan sonra bilinen ikinci en sık kanser nedenidir. HPV virüsü de cinsel yolla bulaşarak rahim ağzı kanseri, penis kanseri, ağız ve gırtlak kanserlerine neden olabilir.
HATALI BESLENME
Tüm kanserlerin üçte birinin nedeninin beslenme kaynaklı olduğu bilinmektedir. Yağ ve yağlı besinlerin fazla tüketimi, yetersiz taze sebze-meyve tüketimi, posa alımının az olması, nitrit ve nitrat eklenmiş besinler, ateşe çok yakın pişirilmiş etler, tuzlanmış-tütsülenmiş besinlerin aşırı tüketimi ve genetiğiyle oynanmış besinler de kanser riskini artırmaktadır.
OBEZİTE
Kalori alımının fazlalığı kansere yol açan faktörlerdendir. Obezite erkelerde, kolon ve rektum (kalın bağırsak), böbrek, yemek borusu kanseri ve pankreas kanseri dahil birçok kanser gelişiminde etkendir. Kadınlarda ise obezite ilişkili kanserler, mesane, bağırsak, rahim, böbrek, pankreas, yemek borusu ve özellikle menopoz sonrası görülen meme kanserleri olarak sıralanabilir. Ayrıca bebeklik ve erken çocukluk çağındaki obezite de erişkin dönemde kanser riskini yükseltir.
ZAYIF BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ
Vücudumuzda her gün atipik kanser hücreleri meydana gelir. Fakat bu durum bizim kanser hastası olduğumuz anlamına gelmez. Bağışıklık sistemimiz, her gün oluşan bu kanser hücrelerini anında yakalar ve hastalık gelişmeden yok eder. Ancak bağışıklık sisteminin zayıflaması vücudumuzun kansere karşı savunmasız kalmasına yol açabilir.
HORMONLAR
Hormonların başta meme kanseri olmak üzere over, endometrium ve bağırsak kanserleri üzerinde olumlu veya olumsuz etkileri olduğu yapılan çalışmalarla gösterilmiştir.
(İHA)