Haberler

Karakoç, "Sezai Karakoç, Tavizsiz Bir Müslümandır"

Güncelleme:
Abone Ol

Nevzat Bayhan konuşmasında Karakoç'u 'İddiası olan bir dava adamı' olarak tanımladı.

Edebiyat Sanat ve Kültür Araştırmaları Derneği (ESKADER) tarafından Cağaloğlu'ndaki Timaş Kitap Kahve'de düzenlenen ve ESKADER Başkanı Mehmet Nuri Yardım'ın moderatörlüğünü yaptığı etkinliğe, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Darülaceze Müessese Müdürü ve aynı zamanda Şiir Derneği Başkanı da olan gazeteci yazar Nevzat Bayhan, Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği Genel Başkan Yardımcısı Üzeyir İlbak ve edebiyatçı Zafer Acar konuşmacı olarak katıldı.

Nevzat Bayhan konuşmasında Karakoç'u 'İddiası olan bir dava adamı' olarak tanımladı.  Bayhan, "Ben Sezai Karakoç'u görünce, yüzünü güneşe dönmüş bir insan görürüm. O, Anadolu'da ümitlerin tükendiği bir zamanda geleneğe ve değer yargılarına sahip çıktı. Sezai Karakoç, Müslümandır, tavizsiz bir Müslümandır" şeklinde görüşlerini aktardı.

Karakoç'un mütevazı bir kişiliğe sahip olduğunu ve kendisini 'diriliş eri' olarak tanımladığını hatırlatan Bayhan, onun beklentisinin adanmış bir nesil olduğunu da ifade etti.

Bayhan, "Bir kutup iken, dünyanın içinde yaşadığını asla unutmaz. Diriliş ruhuyla açtığı bu savaşı sürekli sürdürme ve sürekli olarak galip gelme gayreti içerisindedir. Ne kadar uzakta görünse de çok yakındır. 'Unutma' der, en kritik anda bile muhakkak Allah'ın yardımının geleceğine inanır ve hiçbir ümidin olmadığı zamanda bin bir melaikenin yardıma geleceğini asla unutmaz" dedi.

Üstadın, "Diriliş yapraklarını taşıyan / şehit gömleklerini peşin giymiş / ateşten, sudan geçer gibi geçen / Allah önünde her varı yok gören" adanmış bir nesil istediğini sözlerine ekleyen Bayhan; Sezai Karakoç'un, "Mehmet Âkif, biten bir dönemin son savaşçısıydı, bizler başlayan bir dönemin ilk savaşçılarıyız" dediğini ve onun fikrî çizgisini açıklayan en güzel sözünün bu olduğunu söyledi.

Bayhan konuşmasının devamında da; "Karakoç'un öncülüğünü yaptığı 'Diriliş Hareketi'ni yalnız edebiyatla sınırlandırırsak, sadece edebiyatçı çerçevesinde ele aldığımızda bu büyük insanı küçültmüş oluruz düşüncesindeyim. Edebiyatçılık onun sadece küçük bir yönü. Ama aslında o, tek başına, yüz yılda bir geçen kuyruklu yıldızdır. Kimse ile yan yana pek fotoğrafı yoktur. Doğrudur. Yüzü yok ama izi her yerde var. Şu an aramızda olsa da çoğumuz tanımayız belki. Ama 'Diriliş' dendiğinde akla gelen tek isimdir. Şiirlerini ezberlemeyen yoktur aramızda. Mutlaka bir şiirinin bir mısrası vardır zihinlerimizde" dedi.

Bayhan, Üstad'ın yıkılış döneminin insanı olduğunu, hep yıkılışları gördüğünü, yıkılışların şekillendirdiği bir hayatta gözlerini açtığını ve şahit olduğu hiçbir olumsuz gerçeğin onun ümidini yitirmesine vesile olmadığını hatta tam tersine ümidini daha da bileğlendirdiğini ifade etti.

İşte, Üstad'dan söz edildiğinde onun kadim dostu, Cemal Süreya'yı anmadan olmazdı elbet. Bayhan, Üstad Sezai Karakoç ile Cemal Süreya'nın ayrı kutup olmalarına rağmen iyi arkadaş olduklarını, iyi bir dost olduklarını ve hatta aynı sıralarda oturduklarını söylerken, Cemal Süreya gibi dostunun onu; Mehmet Âkif ile Necip Fazıl'ın yan yana getirilmiş fotoğrafları olarak tanımladığını aktardı.

Sezai Karakoç'un parti kurmuş olmasının onun iktidar hevesinden kaynaklanmadığına da dikkat çeken Bayhan, bu tavrının bahsedilen alanda da yapılacak ne varsa onu yapmak için çaba sarf etmek manasını taşıdığını, meydanların başıboş bırakılmamasını "Diriliş" erlerine söylerken, kendisi hiçbir zaman meydanlarda görünmemiş, meydanlara seslenmeyi uygun görmemiş, gönüllere seslenmeyi tercih ettiğini ve onun uygarlığın sözcülüğünü yaptığını sözlerine ekledi.

Konuşmasının sonlarına doğru Bayhan, "Bizim için en büyük ödül, Sezai Karakoç'un içimizde yaşamasıdır. O ödüllerin ödülü, başımızın tacıdır" dedi.

Bayhan konuşmasının sonunda unuttuğumuz tarihlerden birini de hatırlattı.

Bayhan; 95 sene önce aramızdan ayrılan cennetmekân Ulu Hakan Sultan Abdülhamid Han'ın 10 Şubat'ta vefatının sene-i devriyesi olduğunu ve bunu unutmamız gerektiğini sözlerine ekledi.

Üzeyir İlbak ise Karakoç'un 25 yıldır şiir yazmadığını belirterek, bunun nedenini Karakoç'un son şiirlerini okuyarak anlamanın mümkün olduğunu dile getirdi.

"Ben üstadı harf, hece ve kelimeden oluşan bir 'ins' olarak tanımlıyorum" diyen İlbak, Karakoç'un ideal bir insan, ülke ve arayış insanı olduğunu kaydetti.

İlbak, Karakoç'un parçalanmış İslam dünyasının hüznünü içinde taşıdığını, son şiirlerinde buna vurgu yaptığını ifade ederek, onun suskunluğu tercih edişinin Afganistan'ın işgaline denk geldiğine dikkati çekti.

Bu suskunluğu 'Şairin kozasına çekilmesi' olarak nitelendiren İlbak; şairin Mevlânâ, Mehmet Âkif Ersoy, Yunus Emre ve Fuzulî'den izler taşıdığını bildirdi.

İlbak, Karakoç'un İslam birliği düşüncesiyle değerlendirilmesi gerektiğini aktararak, "O umudunu diriliş nesliyle inşa eder" dedi.

Edebiyatçı Zafer Acar da Sezai Karakoç'u, Yahya Kemal Beyatlı üzerinden anlattı. Beyatlı üzerine çok sayıda tartışma yapıldığını hatırlatan Acar, onu en güzel anlatan kişinin Sezai Karakoç olduğunu, Karakoç'un sanılanın aksine herkese kapısını açtığını belirtti.

Katılımcılar, konuşmaların ardından Karakoç'un şiirlerini okudu.

Kaynak: Bültenler / Güncel

Nevzat Bayhan Sezai Karakoç Üzeyir İlbak Zafer Acar Güncel Haberler

Bakmadan Geçme

1000
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title