Karakoyun: Eğirdir Gölü Mutlaka Korunmalı
Isparta Su Ürünleri Enstitüsü eski Müdürü Biyolog Sedat Karakoyun, Eğirdir Gölünün atalarımızdan miras değil, evlatlarımıza bir emanet olduğunu söyledi.
Isparta Su Ürünleri Enstitüsü eski Müdürü Biyolog Sedat Karakoyun, Eğirdir Gölü'nün atalarımızdan miras değil, evlatlarımıza bir emanet olduğunu belirterek, mutlaka korunması gerektiğini söyledi.
Türkiye'nin 'yedi renkli gölü' olarak adlandırılan Eğirdir Gölü, çevresindeki tarımsal ilaçlama nedeniyle alarm veriyor. Göller Bölgesi'nin en büyük doğal zenginliklerinin başında gelen Eğirdir Gölü, 468 kilometrekarelik yüzölçümüyle Türkiye'nin 2'nci büyük tatlı su gölü özelliğine sahip. Zengin balıkçılık ve kerevit potansiyelinin yanı sıra, sulama ve enerji üretimi bakımından da büyük önem taşıyan gölden, çevredeki tarım alanlarının sulanmasında yararlanılıyor. Kovada Gölü'nü de besleyen, 'Kovada l' ve 'Kovada 2' hidroelektrik santrallerinin su ihtiyacını karşılayan Eğirdir Gölü, Isparta'nın içme suyu ihtiyacının da bir bölümünü karşılıyor. Tüm bu özelliklere sahip göl bölgedeki zirai ilaçlama nedeniyle bugün ciddi risk altında.
Uzun yıllar Isparta Su Ürünleri Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü yapıp 30 yılı aşkın süredir Eğirdir Gölü üzerine araştırmalar yapan Biyolog Sedat Karakoyun, Türkiye için stratejik öneme sahip gölün çevresindeki zirai ilaçlama nedeniyle ciddi bir tehlike içerisine düştüğünü söyledi.
CUMHURBAŞKANLIĞI'NA MEKTUP YAZDI
Bu nedenle dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e mektup yazıp Eğirdir Gölü'nün gelecekte çıkabilecek su savaşlarına karşı kırmızı kitaba alınması teklifinde bulunan Karakoyun, "Eğirdir Gölü'nün ülkemizin ikinci büyük içme suyu kaynağı olduğunu ve stratejik bir öneme sahip olduğunu belirttim. Devlet Denetleme Kurulu'nun (DDK) gölün kirliliği ile ilgili bir rapor hazırlamasını ve stratejik öneminden dolayı gelecekte bu kaynağın bölgeye ve Türkiye'ye çok lazım olduğunu düşünerek kırmızı kitaba alınmasını teklif ettim. Ancak cevap alamadım. Bu konunun devlette devamlılık esastır ilkesinden hareketle mevcut Cumhurbaşkanı'na aktarılmasını istemekteyim. Bütün dünyada su yasaları incelendiğinde, gelişmiş ülkeler suyun kullanım önceliğini içme suyuna tanımaktadır. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü uzmanlarınca su savaşları senaryoları yazılmakta iken bizim kıt olan içme sularımızı korumamız lazım" diye konuştu.
40 YIL ÖNCE EN TEMİZ GÖLDÜ
Alman bilim adamlarının incelemesine göre Eğirdir Gölü'nün 40 yıl önce dünyanın en temiz gölü olarak nitelendirdiğini belirten Karakoyun, ancak TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi'nin verdiği bir raporda gölün 2011'de 10 yıl öncesine göre 5.6 kat daha fazla kirlendiğinin açıklandığını söyledi.
Eğirdir Gölü'nün atalarımızdan miras değil evlatlarımıza bir emanet olduğunu vurgulayan Karakoyun şöyle konuştu:
"Biz gölü kullananlar ve koruyanlar bir araya gelmedikten sonra bu gölü kurtarma şansımız yok. Bu gölü kullananlar ve kirletenler, büyük bir kul hakkı içerisindedir. Şu anda gölden 200 bin kişinin su içtiğini düşünürsek gelecekte de göller bölgesi başta olmak üzere belki de Türkiye'nin yarısının su ihtiyacını karşılayacak şekilde kullanılması planlanan bu gölün mutlaka korunması gerek. Etrafında yıllık 600- 700 bin tonluk elma tarımı yapılmaktadır. Bu tarım esnasında 30-40 bin ton civarında suni gübre kullanılmakta ve önemli miktarda tarım ilacı kullanılmaktadır. Havzanın yer altı ve yer üstü sularının akım yönü göle doğrudur. Gölde şu an ölçüm sınırında olan pestisitler tabandaki çamurda ve bitkilerde birikmektedir. Göl ile ilgili acil önlemler alınmadığı takdirde yakın zamanda içme suyu olarak kaybetme ihtimalimiz çok yüksektir." - Isparta