Karasevda: Yerleşik Hayata Göbeklitepe İle Geçildi
Şanlıurfa'da Araştırmacı-Yazar Necdet Karasevda yerleşik düzene tarımla değil Göbeklitepe'yle geçildiğini kaydetti.
12 bin yıllık bir geçmişe sahip olan, bulunmasıyla tarihin yeniden yazılacağı belirtilen ve 2011'de UNESCO'nun 'Dünya Miras Geçici Listesi'ne alınarak tescillenen Göbeklitepe'yle ilgili Araştırmacı-Yazar Necdet Karasevda yeni bir iddia ortaya attı.
Derin Tarih dergisinde yayımlanan makalesinde Göbeklitepe'ye ilişkin dış basında ve bilimsel araştırmalarda yer alan örnekleri paylaşan Karasevda yerleşik hayatın Göbeklitepe'yla başladığını kaydetti.
Göbeklitepe'nin keşfiyle başlayan makalesinde Karasevda, "Yıl 1983. Sıradan bir gün. Tarlasını süren Mahmut Kılıç isimli Şanlıurfalı çiftçinin karasabanına sıradan olmayan bir 'şey' takılıyor. Merakla toprağın altından çıkardığı şeyin 75 santim boyunda bir erkek heykeli olduğunu görüyor. Elinde tuttuğu bu fallus heykeli bütün tarihî ezberleri bozacağından tamamen habersiz olarak müzeye götürüyor. Görevliler hiçbir kıymeti olmadığını ifade ederek eseri önce depoya koyuyor, ardından sergilemeye başlıyorlar" diyerek anlatıyor.
İŞTE KARASEVDA'NIN MAKALESİNDE YER ALANLAR:
"Öncesinde Göbeklitepe, 1963'te İstanbul ve Chicago Üniversitelerinin ortaklaşa hazırladığı 'Güneydoğu Anadolu Tarih Öncesi Araştırma Projesi' bağlamında yaptığı yüzey araştırmalarında, İstanbul Üniversitesi'nden Prehistorya Bölüm Başkanı Prof. Dr. Halet Çambel ve Chicago Üniversitesinden Prof. Dr. Robert Braidwood tarafından keşfedilmiştir. Bu kapsamlı araştırmada Göbeklitepe'nin topografik özelliklerinden ve yer seçiminden dolayı şimdiki önemi anlaşılamamış olup tepenin her yerinde rastlanan kireçtaşı blokları nedeniyle buranın Türkiye'nin birçok bölgesinde sıkça rastlanan terk edilmiş bir mezarlık olduğu kanısına varılmıştır. Ayrıca 1980'de Peter Benedict'in 'Güneydoğu Anadolu'da Anket Çalışması' makalesinde Göbeklitepe'den bahsedilmiş fakat nedense Göbeklitepe'nin mahiyeti, önemi ve değeri bir türlü anlaşılamamıştır.
Chicago Üniversitesi'nin bölge hakkındaki raporunu okuduktan sonra Göbeklitepe'ye gitmeye karar veren Heidelberg Üniversitesi'nden Arkeolog Prof. Dr. Klaus Schmidt, 1994 yılında Şanlıurfa Bölgesinde İstanbul Alman Arkeoloji Enstitüsü'nden (DAI) Harald Hauptmann'ın bilimsel danışmanlığında yürütülen yüzey araştırmalarına katılır. Bölgeyi ilk gördüğünde bu yerin baştan sona 'sıra dışı' olduğunu, mekânın alelade bir mezarlık olamayacağı kanaatine varır. Bu duygular içerisinde Urfa Müzesi'ni gezerken Schmidt'in dikkatini Çiftçi Kılıç'ın kara sabanına takılıp müzede sergilenmeye başlayan fallus heykel çeker. Heykelden oldukça etkilenen Schmit, Göbeklitepe Bölgesinden topladığı bazı materyalleri karbon testi için Almanya'ya götürür. Arkeoloğun merakla beklediği test sonuçları şaşırtıcı, heyecan verici, hatta dudak uçuklatıcı cinstendir. Çünkü bu verilere göre insanlığın 'bilinen' tarihi yerle bir olmaktadır.
TARİH 'YENİDEN' YAZILACAKTIR
Bulunuş öyküsü 'park ve metro yapımı esnasında temel kazarken yahut tarla sürerken' keşfedilen ülkemizdeki diğer birçok trajikomik tarihî eser öyküsüne benzeyen Göbeklitepe kazı çalışmaları, 1996'dan 2006 yılına kadar Şanlıurfa Müze Müdürlüğü Başkanlığında ve Alman Arkeoloji Enstitüsü'nden Arkeolog Prof. Dr. Klaus Schmidt'in danışmanlığında sürdürülmüştür. 2007 yılından 2014 ölümüne kadar Göbeklitepe kazı çalışmaları Bakanlar Kurulu Kararı ile Prof. Dr. Klaus Schmidt tarafından yürütülmüştür. Şimdi ise kazı çalışmalarına Müze Müdürü Müslüm Ercan Başkanlığında devam edilmektedir."
(Kaynak: Gazeteipekyol)