Kastamonu Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof.dr. Özkan Açıklaması
Kastamonu Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof.Dr.Ali Rafet Özkan, orucun insanların nefsini terbiye etmesi olduğunu söyledi.Prof.Dr.Özkan, mübarek Ramazan ayı nedeniyle görsel ve yazılı basına çıkarak 'Oruç' ile ilgili yalan yanlış...
Kastamonu Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Rafet Özkan, orucun insanların nefsini terbiye etmesi olduğunu söyledi.
Prof.Dr. Özkan, mübarek Ramazan ayı nedeniyle görsel ve yazılı basına çıkarak 'Oruç' ile ilgili yalan yanlış beyanatlar verildiğini belirterek, bu tür insanların söylediklerine itibar edilmemesini istedi. Medya imamlarının görsel ve yazılı basına çıkarak insanların zihinlerini bulandırdıklarını ve yanlışa götürdüklerine dikkat çeken Özkan, kadınların adet günlerinde iken bile oruç tutabileceklerini söyleyecek kadar ileri gidildiğini kaydetti. Özkan, "Ehli sünnet dışında kalanlar bile adet halinde iken Ramazan ayında orucunu tutmazlardı. Ancak normale döndükten sonra yani sağlığına kavuştuktan sonra orucu kaza ederlerdi. Hz. Hatice (r.a.) validemizin 'Cenabı Allah bize bu haldeyken namaz kılmadığımızda kazasını talep etmemiştir. Adet halindeyken tutamadığımız oruçları da daha sonra kaza etmemizi istemiştir' demiştir. Bu, Asrı Saadet'ten günümüze bütün İslam gruplarının uyduğu tabi olduğu bir durumdur. Bu kuralı bütün Müslümanlar hep uygulamıştır" dedi.
Günümüzde hangi akla hizmet ederek birilerinin çıkıp gündemde kalmak adına insanların zihinlerini bulandırıcı açıklamalar yapmasını esefle karşıladığını belirten Özkan, şöyle konuştu: "Her kim olursa olsun bunu kabul etmek mümkün değil. İnsanların inançlarıyla duygularıyla oynamamamız gerekiyor. Çok biliyorsanız kendinize saklarsınız. Kendiniz amel edersiniz ama insanların itikatlarıyla, amelleriyle oynamanın doğru bir şey olmadığını ben belirtmek istiyorum. Dolayısıyla ay halinde kadının oruç tutması, namaz kılması söz konusu değildir. Kılamadığı namazları kaza etmez. Bu, Allah'ın verdiği bir ruhsattır. Ama tutamadığı oruçları sağlıklı hale geldikten sonra tutar, kazasını yapar."
ŞÖHRET OLMA ADINA DİNLE BU KADAR OYNANMAZ
Ehli Sünnet dışında kalan gurupların dahi adetli iken oruç tutmadığını ifade eden İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Özkan, şunları söyledi: "Ehli Sünnet'in dışında kalan grupların bile günümüze kadar uyduğu kuralı, bugün birileri çıkıp 'ben ilahiyat profesörüyüm' gibi ifadeler kullanarak, insanların zihinlerini bulandırmasın. Bu tür insanlar eskiden de vardı. Gündemde kalma yani şöhret olma adına bir şekilde ismini televizyonlarda duyurma adına, insanların artık hangi sebeple hangi gaye ile yapıyorlar bunu kabul etmek, anlamak mümkün değil. Ben buna dikkat çekmek istiyorum".
YANLIŞI DEĞİL HER ZAMAN DOĞRUYU ANLATMALIYIZ
Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'in (S.A.V.) hayatının kendilerine bir örnek olduğunu belirten Özkan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Aynı zamanda ashabın hayatı örnektir. Günümüzde çıkıp '1400 sene sonra onlar uygulamayı bilmiyordu doğrusu budur' diyebilme adına, Allah adına peygamber adına, hiç kimsenin bir şeyleri vaaz etme hakkı yoktur. Biz bildiklerimizi söylemekle mükellefiz ama insanlara 1400 senedir süre gelen bir şeyi yanlış anlatma hakkımız yoktur. İşte birileri çıkıp 'adet halinde kadınlar oruç tutabilir' diyerek ikna ediyor. Kadında oruç tutuyor. Bunun vebali bu insanların üzerinedir, kolay bir hadise değildir".
ŞAHISLARIN DEDİĞİNE DEĞİL KURUMLARIN DEDİĞİNE BAKMAMIZ LAZIM
Öte yandan, orucun yanlış tutulduğu yönünde beyanatların olduğunu anlatan Özkan, sözlerine şöyle devam etti: " Diyanet İşleri Başkanlığı, ülkemizdeki Müslümanların imsakını ayarlamakla mükelleftir. Bir hata veya kusur olursa o Diyanet İşleri Başkanlığı'nın üzerinedir. Kurumsal olarak tekeffül edebilirsiniz ama şahsi olarak tekeffül edemezsiniz".
ŞEKİLLE UĞRAŞARAK ORUCUN ÖZÜNÜ KAÇIRIYORUZ
İnsanların şekille uğraşarak orucun özünü kaçırdığını söyleyen Özkan, gündeme birilerinin çıkıp bomba gibi düşen bu tür absürt şeylerle uğraşmaktan asıl orucun özünü kaçırdıklarını belirterek, "Oruç aç ve susuz kalma hadisesi değildir. Muayyen saatlerde aç ve susuzluk vardır ama kalbin, ruhun, gözün, elin, ayağın da o azaların da oruç tutmasıdır. Oruç esasen ahlaken, vicdanen nefsimizi terbiye etme olayıdır" diye konuştu.
HERKESİN DEDİKLERİNE İTİBAR EDİLMESİN
İnsanların herkesin dediği sözlere itibar etmemesini isteyen Prof. Dr. Özkan, şunları kaydetti: "Günümüzde artık herkes, her şeyi söyleyebilir. Ama ilmi ile amil mi diye ona bakacaksın. Özünde gerçekten ameline geçirmiş mi? Hayatına geçirmiş mi? Çok din artistleri fazla günümüzde, din edebiyatçılarımız da çok fazla. Biz dinin hakikaten yaşayanı, mümini olmak zorundayız. Sade bir Müslüman olmamız gerekiyor. Peygamber Efendimizin yolunda giden insanları örnek almamız gerekiyor."
Kur'an-ı Kerim'de Bakara Suresinin 182'inci ayetinden itibaren orucun faziletlerinin anlatıldığını vurgulayan Özkan, sözlerine şöyle devam etti: "Bu ayetleri bireysel olarak okuyabilirsiniz. Ama bunu halka empoze etme hakkınız yoktur. Ben 'bu ayetten bunu anlıyorum, bu böyle demek' doğru bir şey değildir. Dinde bir şeye içtihat etmek bireysel bir hak değildir. Kamu vicdanını da ilgilendiren ve pek çok prosedürü olan bir uygulamadır. Bana göre böyle diyemezsiniz. Bana göre böyle demek kendinizin tatbikatlarıyla alakalı olabilir. Sizden sonra araya 2-3 kişi giriyorsa bana göre böyle deme hakkınız söz konusu değildir. Ben halkımızın bu konularda aklıselim olmasını istiyorum." - KASTAMONU