Kck Davasında Kürtçe Savunma Krizi Sürüyor (2)
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde, tutuklu sanıklardan İHD eski Genel Başkan Yardımcısı ve Diyarbakır Şube Başkanı Muharrem Erbey ile ilgili telefon dinlemeleri ve tape kayıtlarının okunmasına geçildi.
Kck DAVASINDA KÜRTÇE SAVUNMA KRİZİ SÜRÜYOR (2)
SANIK AVUKATLARI VE SAVCI ARASINDA DİYALOGLAR
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde, tutuklu sanıklardan İHD eski Genel Başkan Yardımcısı ve Diyarbakır Şube Başkanı Muharrem Erbey ile ilgili telefon dinlemeleri ve tape kayıtlarının okunmasına geçildi. Mahkeme Başkanı Menderes Yılmaz'ın okuduğu kayıtlarda, Erbey'in 1991 yılında devletin ulusal şahsiyetine yönelik sözleri nedeniyle yargılandığını, yine 1993 yılında izinsiz bir yürüyüşe katıldığını, İHD Şube Başkanlığı'nı yaptığı dönemde yapılan aramalarda 29 boş mermi kovanının ele geçirildiği belirtildi. Kayıtlarda, Erbey'in KCK siyasi alan ve hukuk faaliyetlerinde bulunduğu, DTK'nın anayasa komisyonunda yer aldığı, KCK'nın talimatları doğrultusunda hareket ederek, tutuklularla yaptığı görüşmeleri KCK'ya aktardığı kadedildi. Erbey'in bazı dosyaları AİHM'e götürerek, buradan elde edilen paraları KCK'ya aktardığı, yine köyleri boşaltılan vatandaşların kamu aleyhinde açtığı davalara girerek, KCK talimatıyla Avrupa'da çeşitli konferanslara katıldığı, yol gideri ve yurt dışı masraflarının yine KCK tarafından karşılandığı ifade edildi.
Mahkeme heyeti, daha sonra sanık Muharrem Erbey ile ilgili savcılık ifadesini okudu. Erbey, söz alarak Kürtçe yaptığı konuşmada, ifadelerin kendisine ait olduğunu ve tekrarladığını söylerken, mikrofonu kapandı.
Duruşmada söz alan sanık Erbey'in avukatlarından Reyhan Yalçındağ Baydemir, Erbey'in insan hakları savuncusu bir avukat olduğunu belirtti. Baydemir, şunları söyledi:
"İddianamede İHD'de yapılan çalışmalar yasadışı bir tanımlama olarak lanse edildi. Bugün İHD yöneticileri muhalif oldukları için burada yargılanıyor. Bu Türkiye'nin bir ayıbıdır. Bu ülkede binlerce faaili meçhul cinayet işlendi. Bunları biz işlemedik, devletin güvenlik güçleri yaptı. Yine gözaltında binlerce kadın tecavüze uğradı, tecavüzü yapanları siz bizden daha iyi biliyorsunuz. 4 bin köy devlet tarafından yakıldı, bunları biz yakmadık. Yüzlerce toplu mezar var, bu insanları biz öldürmedik. Aksine biz öldürülen bu insanların akıbetinin ortaya çıkaması için mücadele eden kişileriz. Biz bu ülkenin vicdanıyız. Aramalarda ele geçirilen boş kovanlar, halkın üzerine sıkılan kurşunlara aittir. Bunu da siz iyi biliyorsunuz, hepsi MKE yapımıdır. Ama bu suçu işleyen askerleri siz hiç bir zaman yargılamadınız. Mahkeme bugüne kadar hiç olumlu davranmadı. Toplu mezarları yaratan kim? Bugün bunu açığa çıkarmak isteyenler yargılanıyor. Ama herkes biliyor ki bunlar suçsuz."
Mazlum-Der Genel Başkan Yardımcısı ve sanık avukatlarından Selahattin Çoban ise bugün devletin yanlışlarını çıkaranlara yönelik, haksız uygulamaların olduğunu ileri sürdü. Çoban, "İnsan hakları alanında mücadele eden ve bugün iktidarı övmeyen, içeri alınıyor. Gidişat bunu gösteriyor. Oysa ki İHD bu bölgede yaşanan hukuksuzluğun üzerine giden bir örgüttür" dedi.
Sanık avukatları, İHD şubesindeki aramaların usule aykırı bir şekilde yapıldığını, bu nedenle aramalar sırasında el konulan belgelerin delil olarak okunmaması telebinde bulundu. Sanık Erbey'in bir avukat olduğunu hatırlatarak, avukatlık yasasısının ihlal edildiğini belirten avukatlar, Erbey şahsında İHD şubesinin tüm faaliyetlerinin soruşturulduğunu ifade etti.
SAVCI: ŞEHİTLER GÜNÜNE KATILSAYDI ONU DA EKLERDİK
Savcı Levent Kaya, iddanamede yer alan belgelerin delil olmadığı konusunda, savunma avukatlarıyla aynı kanaati taşıdığını belirterek, "Aynı hukuk fakültelerinden mezunuz. Suçların unsurlarını hepimiz iyi biliyoruz. Yaşlarınız benden büyük. Bu bilgilerinize de yansıyor. Dosyadaki bu belgelerin delil olmadığı konusunda sizinle aynı kanaatteyim. İttirazlarınızı anlamış değilim. Ben de aynı kanaatteyim. İddaanemede, sanık PKK talimatıyla eylemlere katıldığı tespiti var. Delil değil aynı ruh ve aynı algılama içerisinde olduğuna dair bir gerçeği ortaya koymak içindir. 18 Mart Şehitler Günü ve 23 Nisan etkinliklerine katılmış olsaydı bile bunu dosyaya eklerdik demiyorum ama belki eklerdik. Olay sanki saptırılmak isteniyor. Hukukçular bunu iyi biliyor" dedi.
'ÖLDÜREN, TECAVÜZ EDEN SANIK YOK'
Sanık avukatı Meral Danış Beştaş, savcının bu görüşleri üzerine söz alarak, şöyle konuştu:
"KCK her olayla ilgili bir açıklama yapıyor. İnsanlar bir yere gittiğinde bu açıklamaya göre mi gidiyor. Bence muhatabımız mahkeme değil, siyasettir. Bu dosyanın açılmasının sebebi Kürt sorunun çözülememesidir. Suç unsurlarını hepimiz biliyoruz. Çekişme doğru değil. Kişilikler yargılanamaz. Sanıklar dilleri var ama konuşamıyorlar. Savcılık kanaat oluşturmak için dosyaya delil koymuştur. İddia makamı neyin kanaatini dosyaya koymuştur. Bir çok kurumu temsilen bulunuyoruz. Okuduğunuz etkinliklere hepimiz katılıyoruz. Genel ve soyut suçlamalardır. Biz maddi gerçeği arıyoruz. Bu sanıklar arasında insan öldüren, tecavüz suçuyla yargılanan kimse yok. Burada halkı temsil eden kişiler yargılanıyor. KCK bir açıklama yapmışsa ve ertesi gün bir açıklama yapılmışsa, bu KCK talimatı olarak algılanıyor. Bu işin çözümü böyle değil. Değişiklikler yapılmalı. Biliyoruz bizim muhatabamız mahkeme değil. Bu işi meclis çözer. Bunlar niye talimat alsınlar. Hepsi, vasıflı kendini bilen insanlar."
'BAŞBAKAN'IN İŞARET ETTİĞİ ZANA'NIN EVİ ERTESİ GÜN ARANIYOR'
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın KCK operasyonları sonrasında yaptığı açıklamaları da eleştiren Beştaş, şunları söyledi:
"Kuvvetler ayrılığı bitmiştir. Başbakan, 'Leyla Zana dağa çıksın' diyor, ertesi gün evi aranıyor. Eğer bu iş çözülecekse bu sanıklar burada yargılansın. İddaanamede DTK'nın anayasa çalıştayı talimat olarak algılanıyor. Ben, Galip Ensarioğlu, Sezgin Tanrıkulu, bu anayasa çalıştayının çağrıcılarıyız. Eğer bunda bir suç varsa, ben kendim hakkımda suç duyurusunda bulunuyorum. Madem suçsa herkes yargılansın. Yeni anayasada bu sorunların çözülmesini umut ediyorum. İçişleri Bakanı, 'KCK'dan bugüne kadar 450 kişi yargılanıyor' demişti. Son 2 ay hariç 4 bin 565 kişi tutuklandı. Partiyi kapatsınlar. Başbakan, her konuştuğunda operasyon oluyor. En son İçişleri Bakanı, sanatçıları hedef göstermişti. Önümüzdeki günlerde sanatçılara yönelik bir operasyon bekliyoruz. Biz çözüm için çalışıyoruz. Sanıklar da susarak çözüm üretilmesini bekliyor. Sabahın erken saatlerinde kalkan askerlere de üzülüyoruz. Eğer kardeş olacaksak eşit olmamız lazım. Bugün tahliye talebinde bulunmayacağız. Mahkeme heyeti belki bu şekilde aksi bir karar verir. Hukukçular bunu iyi biliyor."
Mahkeme heyeti, verdiği kısa aranın ardından duruşmayı çarşamba gününe erteledi.
MT,BB(GG/SS) - Diyarbakır