Kedi Öldüren Üniversiteli: Zararı Karşılamak İsterim
Eskişehir'de sahiplendiği kediyi bıçakladıktan sonra damacana ile ezerek öldürdüğü gerekçesiyle yargılanan M.C.A için 3 yıl hapis cezası istendi.
Eskişehir'de sahiplendiği kediyi evinde bıçakladıktan sonra kafasını su damacanasıyla ezerek öldürdüğü öne sürülen ve görüntüleri sosyal paylaşım sitesinde yayınlanan üniversite öğrencisi 20 yaşındaki M.C.A.'un yargılanmasına başlanıldı.
Duruşmaya katılmayan tutuksuz sanık M.C.A., Bartın'da talimatla verdiği ifadesinde, "Alkollüydüm. Kedinin yatağı pislettiğini gördüğümde sinirlendim. Ne zaman elime bıçak aldım ve kedinin karın boşluğunu ne zaman kestiğimi hatırlamıyorum. Müşteki tarafın kediyle ilgili faturalandırılmış zararını karşılamak isterim" dedi.
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Karşılaştırmalı Edebiyat Bölümü hazırlık sınıfı öğrencisi M.C.A., Eskişehir'deki Cafe de Kedi adlı işyerinden aldığı 'İletki' adlı tekir kediyi geçici olarak sahiplendi.
Kediyi, geçen Şubat ayında işkence yaparak öldürdüğü öne sürülen M.C.A. hakkında, kedinin sahibi olan kafe işletmecileri ile hayvan severler Cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulundu. M.C.A. hakkında Eskişehir 4'üncü Asliye Ceza Mahkemesi'nde dava açıldı.
3 YILA KADAR HAPSİ İSTENİYOR
Kendisine ait olmayan hayvanı öldürdüğü gerekçesiyle 'mala zarar verme' suçundan 4 aydan 3 yıla kadar hapis istemiyle tutuksuz olarak yargılanan sanık M.C.A., 4'üncü Asliye Ceza Mahkemesi'nde bugün yapılan ilk duruşmaya katılmadı.
Duruşmaya M.C.A.'dan şikayetçi olan Cafe de Kedi işletmecileri Didem Erşan Üstündağ, Duygu Kurt ve Gülşah Mısırlıoğlu Kabaca ile Eskişehir Barosu Hayvan Hakları Komisyonu Başkanı avukat Buket Ünlü, Mersin Barosu Hayvan Hakları Komisyonu, İstanbul Barosu Hayvan Hakları Komisyonu, Ankara Barosu Hayvan Hakları Kurulu, Yaşam Hakkına Saygı Derneği, Seferhisar Doğa ve Hayvan Dostları Derneği, Eskişehir Veteriner Hekimler Odası, Hayvanları Çaresizlik ve İlgisizlikten Koruma Derneği ile Engelli Hayvanları Koruma Derneği'ni temsilen avukatlar katıldı.
TALİMATLA İFADE VERDİ
Eskişehir 4'üncü Asliye Mahkemesi hakimi, duruşmaya katılmayan sanık M.C.A.'un 20 Haziran 2014 tarihinde Bartın Asliye Ceza Mahkemesi'ne talimatla ifade verdiği belirtti. M.C.A., memleketi Bartın'da verdiği ifadesinde olay günü aşırı miktarda alkollü olduğunu söyleyerek şöyle dedi:
"Ben olay tarihinde Eskişehir'de okuyordum. Ara sıra gittiğim bir cafe vardı. Cafe de Kedi isimli bu kafedeki bir bayandan ben bir tane kedi aldım. Kediyi beslemek ve bakmak istiyordum. Bizim Bolu'daki kendi evimizde de bir kedimiz vardır. Orada da kedi beslerim. Olay tarihinde aşırı derecede alkollüydüm. Eve geldiğimde kedinin evde yatağı pislettiğini gördüğümde çok sinirlendim. Kediyi yataktan kovalamak istedim. Ne zaman elime bıçak aldığımı ve kedinin karın boşluğunu ne zaman kestiğimi ve bunları videoya aldığımı hatırlamıyorum. Olaydan dolayı son derece pişmanım. Kediye bilinçli olarak eziyet ettiğimi de hatırlamıyorum. Videoyu paylaştığım ancak daha sora aramız açılan kız arkadaşım beni kötülemek için görüntüleri internet sitesinde paylaşmış. Olay nedeniyle ben ve ailem çok mağdur olduk. Psikolojik olarak da yıprandım. Alkollü olarak da olsa bana emanet edilen kediye zarar verdiğim hususu doğrudur. Müşteki tarafın bu olay nedeniyle kedi ile ilgili faturalandırılmış zararlarını karşılamak isterim."
ZARARIMIZ MAL DEĞİL CANDIR
Cafe de Kedi'nin işletmecileri Duygu Kurt, Gülşah Mısırlıoğlu Kabaca ve Didem Erşan Üstündağ ise duruşmada yaptıkları konuşmada vahşice öldürülen kediyi kendilerinin sanık M.C.A.'a verdiklerini söyledi.
Olay nedeniyle hem maddi hem de manevi zarara uğradıklarını belirten Gülşah Mısırlıoğlu Kabaca şöyle devam etti:
"Bu olaydan dolayı çok yıprandık. İşyerimizi belli bir süre açamadık. Hem maddi hem de manevi zarara uğradık. Kediyi tutanak karşılığında teslim etmiştik. Kediyi bizzat ben teslim ettim. Bu nedenle herkesten daha fazla üzüntü duyduğumu düşünüyorum. Sahipli mala zarar verme nedeniyle açılan dava kapsamında duruşmamız görülüyor. Burada mal olarak görülen aslında bir candır. Sonuçta öldürülen de mal değil, can taşıyan bir kedidir. Yasalara göre zararın karşılanması durumunda sanığın cezasında indirim uygulanacağı belirtildi. Ancak dediğimiz gibi zarar olarak gösterilen mal değil ve candır. Bir canın kıymeti nasıl ölçülebilir. Sanıktan şikayetçiyiz. Zararımızın karşılanması söz konusu değildir. En üst sınırdan cezalandırılsın."
KEDİ SAHİPLİ OLDUĞU İÇİN YARGILAMA YAPILABİLİYOR
Eskişehir Barosu Hayvan Hakları Komisyon Başkanı avukat Buket Ünlü Hatip de sanığın ifadelerindeki sarhoş olduğu ve yaptıklarını hatırlamadığı yöndeki beyanlarını kabul etmediklerini söyleyerek, "Alkolü, sanık kendi iradesi ile almıştır. Pişmanlık ifadesi ise bizce samimi değildir. Çünkü saatlerce bir hayvanın acı çekişi kayıt altına alınmıştır ve akabinde de paylaşılmıştır. Burada sahipli hayvan olması nedeniyle öldürülen kedinin şanslı olduğunu düşünüyoruz. Çünkü bu traji komik bir olaydır. Çünkü kanunumuzda sahipsiz hayvanların öldürülmesi cezalandırılmış değildir. Davaya konu kedinin sahipli olması nedeniyle bu yargılama yapılabilmektedir" dedi.
İstanbul Barosu Hayvan Hakları Komisyonu temsilcisi avukat Hülya Yalçın sanığın rehabilitasyona tabi tutulmasını, Ankara Barosu avukatlarından Burcu Yağcı da sanığın en üst sınırdan cezalandırılmasını istedi.
DURUŞMA ERTELENDİ
Eskişehir 4'üncü Asliye Ceza Mahkemesi hakimi Oğuz Han Selçuk, öldürülen kedinin sahipleri olan Duygu Kurt, Gülşah Mısırlıoğlu Kabaca ve Didem Erşan Üstündağ'ın bundan sonraki duruşmalara da müdahil olarak katılabileceklerini belirtti. Hakim Selçuk baro, oda ve dernek temsilcilerinin duruşmaya müdahil olarak katılma taleplerini ise kabul etmediklerini söyledi.
Mahkeme, olayla ilgili tanıkların dinlenmesi için duruşmayı 11 Kasım 2014 tarihine erteledi.
TEDAVİYE ALINMALI
Duruşma sonrası avukatlar ve hayvanseverler Eskişehir Adalet Sarayı önünde 'Hayvana yapılan şiddet kabahat değil suçtur' yazılı pankart açıp basın açıklaması yaptı. Eskişehir Barosu Hayvan Hakları Komisyonu Başkanı avukat Buket Ünlü Hatip sanık M.C.A.'un tedaviye alınması gerektiğini söyleyerek şöyle konuştu:
"Ülkemizde hiçbir değeri bulunmayan sokak hayvanları karşısında ceza kanunumuza göre sahipli hayvan kategorisinde yer aldığı için 'Mal' olarak değerlendirilen ve bu nedenle de traji komik bir şekilde şanslı olan 'İletki' isimli kedinin faili M.C.A.'un yargılanması süreci nihayet başladı. Karşımızda, masum bir canlının bağırsaklarını dışarı çıkardığı yetmezmiş gibi saatlerce sürünerek acı çekmesini izleyen, bunu kayıt altına alan ve kendisinden ve yaptıklarından utanmak yerine bunu adeta övünme sebebi olarak arkadaşlarıyla paylaşan bir sanık yer almaktadır. Seri katillerin, ırz düşmanlarının, canilerin geçmişine bakıldığında çocuk ve gençken hayvanlara işkence yaptıkları unutulmamalıdır. Dolayısıyla M.C.A. ve onun gibiler insan dahil başka canlılara zarar vermemeleri için sadece ceza almamalı, yaptıkları unutulmamalı, tedaviye alınmalı ve takibi yapılmalıdır. "
BİZİM MALIMIZ DEĞİL CANIMIZ KATLEDİLMİŞTİR
Eskişehir Hayvanları Koruma Derneği Başkanı ve aynı zamanda Cafe de Kedi işletmecilerinden Duygu Kurt da, M.C.A.'un 26 Eylül 2013 tarihinde 'İletki' adlı tekir kediyi emanet edilme sözleşmesiyle aldığını, 2 gün sonra da oldurduğunu söyledi.
Duygu Kurt konuşmasına şöyle devam etti:
"Sanık, bu olayı cep telefonuna kaydederek mesaj yoluyla arkadaşlarıyla paylaşmış ve olay sosyal paylaşım sitelerine düşmüştür. Bu olay herkesi ve öncelikle Cafe de Kedi sahiplerini derinden etkilemiş ve şahsa 'Mala Zarar verme' davası açılmıştır. Kedi aslında bir mal değil candır. Bizim malımız değil canımız katledilmiştir. Bu olay telafi edilemez bir durumdur. Kişinin öğrenci olması, saçlarının uzun olması ya da dinlediği müzik bu vahşice olayın sebebi olamaz. Tüm hayvanların hakkını koruyan hayvan korumacılar türcü olamazlar. Bu şahsın dış görünüşüne takılmak sadece türcülüktür. Bu şekilde giyinen ve öğrenci olan çok kişi sokak hayvanlarına ve kendi hayvanlarına çok iyi bakmaktadırlar. İletki'ye uygulanan vahşice cinayet, vicdan sahibi ve toplumun hayvanlara karşı takındığı tavırla alakalıdır. Bugün savunmasız bir hayvanı işkence ederek öldüren ve sonrasında bunu övünerek paylaşan bir kişinin yarın savunmasız bir insana da aynı şeyi yapma ihtimali unutulmamalıdır. "