Kılıçdaroğlu: "Bugüne Kadar Hiçbir Devlet Başkanı Para Dilenmek İçin Yurt Dışına Gitmedi. Şimdi El Avuç Açıyoruz. Türkiye'yi Buradan Çıkartacağız"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Aydın’da; “Bugüne kadar hiçbir devlet başkanı para dilenmek için yurt dışına gitmedi. Bu duruma Türkiye Cumhuriyeti Devleti hiç düşmedi. Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulduğunda, Osmanlı’nın borcu son kuruşuna kadar ödendi. Kimseye el avuç açılmadı. Şimdi el avuç açıyoruz ‘acaba birileri bize para verir mi? Acaba birileri seçime kadar bize yardım edebilir mi...’ Türkiye’yi buradan çıkartacağız. Güzel, gerçekten görkemli, itibarlı, bölgesinde saygınlığı olan bir ülkeyi inşa edeceğiz” dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Aydın'da; "Bugüne kadar hiçbir devlet başkanı para dilenmek için yurt dışına gitmedi. Bu duruma Türkiye Cumhuriyeti Devleti hiç düşmedi. Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulduğunda, Osmanlı'nın borcu son kuruşuna kadar ödendi. Kimseye el avuç açılmadı. Şimdi el avuç açıyoruz 'acaba birileri bize para verir mi? Acaba birileri seçime kadar bize yardım edebilir mi...' Türkiye'yi buradan çıkartacağız. Güzel, gerçekten görkemli, itibarlı, bölgesinde saygınlığı olan bir ülkeyi inşa edeceğiz" dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Aydın'da; CHP Toplu Üye Katılım Töreni'ne katıldı. Törende bin 211 yurttaş CHP'ye üye oldu. Kılıçdaroğlu törende şunları söyledi:
"CUMHURİYET HALK PARTİSİ'NE ÜYE OLMAK ZOR BİR GÖREVDİR"
"Partimize yeni katılan kardeşlerim, 'bize katılın' çağrısı üzerine geldiklerini ifade ettiler. Hepiniz Türkiye'nin içinde bulunduğu durumu görüyorsunuz ve biliyorsunuz. Ben de biliyorum. Her birimizin tek tek sorumluluğu var. Benim sorumluluğum biraz daha fazla. Çünkü ben bir siyasi partinin Genel Başkanıyım ve Türkiye'nin sorunlarını çözmeye de talibim, bütün genel başkanların talip olduğu gibi.
Bir özelliğimiz var. Cumhuriyet Halk Partisi'ne üye olmak zor bir görevdir. Zor bir görev üstleniyorsunuz. Kul hakkı yememek gibi… Cumhuriyet Halk Partili olmak demek kul hakkı yememek, adalet, hukuk, herkesin hakkını ve hukukunu savunmak demektir. CHP'li olmak demek sadece CHP'li mağdurların hakkına sahip çıkan değil, kim mağdur olursa olsun herkesin hakkını ve hukukunu savunan parti ve kişi demektir. Dolayısıyla Cumhuriyet Halk Partili olmak kolay değildir. Cumhuriyet Halk Partili olmak demek herkesin kimliğine saygı duymak demektir. Çünkü kimse kendi kimliğini seçme hakkına sahip değildir, annemizi ve babamızı seçme hakkımız yoktur. Cumhuriyet Halk Partili olmak demek herkesin inancına saygılı olmak demektir. Herkesin inancına saygılı olacağız. Din ve vicdan özgürlüğünün temel nedeni budur. Herkesin inancı bizim başımızın üstüne. Cumhuriyet Halk Partili olmak demek herkesin yaşam tarzına saygı duymak demektir. ve Cumhuriyet Halk Partili olmak demek; nasıl belediye başkanlarımız harcadıkları her kuruşun hesabını millete veriyorlarsa bizlerde iktidar olduğumuzda 85 milyon insanın ödediği verginin hesabını millete vermek demektir. Cumhuriyet Halk Partili olmak demek aynı zamanda adaleti her yerde savunmak demektir. Çünkü devletin dini adalettir. Kainat adalet üzerine inşa edilmiştir. Adaleti sağlamazsanız devleti ayakta tutamazsınız. Adaleti sağlamazsanız toplumun birliğini ve dirliğini sağlayamazsınız. Adaleti ayağa kaldıramazsanız toplumda çürüme başlar. Cumhuriyet Halk Partili olmak demek devleti kurumsal olarak ayakta tutan bürokraside liyakati sağlamaktır. Yani işi ehline vermek demektir. İşi ehline vermezseniz devlette yolsuzluk başlar, devlette çürüme başlar. Cumhuriyet Halk Partili olmak demek; saygın bir devletin felsefesine, insan haklarına, herkese saygı duymak demektir. Cumhuriyet Halk Partili olmak demek sadece insan hakları için değil, bizim dışımızdaki bütün canlıların da hakkını ve hukukunu da korumak demektir. Arının da kurdun da kuşun da hakkı vardır. Kainat adalet üzerine inşa edilmişse bütün bu adaleti sağlamak zorundayız. Cumhuriyet Halk Partili olmak demek, aynı zamanda hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği bir Türkiye'yi inşa etmek rüyası görmek demektir. Bu ülkede hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecek.
"BİZ ALTI LİDER BİR ARAYA GELEREK TÜRKİYE'NİN KADERİNİ DEĞİŞTİRMEK İSTİYORUZ"
Bu ülkenin doğusu, batısı, ortası, kuzeyi, güneyi neresi olursa olsun; bu ülkede yaşayan herkesin huzur içinde yaşamasını isteriz. Bize oy verir veya vermez, hiç önemi yok. Ona hizmet götürmek bizim temel görevimizdir. Belediye başkanlarımız burada. Büyükşehir Belediye Başkanımız da burada. Onlara yedi madde vermişim. Maddelerden biri şu; seçildiğinizde, önce yoksul mahallelerden başlayarak halka hizmet götüreceksiniz. Bize oy verir ya da vermez önemli değil ama o mahallelere hizmet götüreceksiniz. Bol miktarda kreş açacaksınız diyorum. Anne evladını getirecek, güven içinde evladını kreşe verecek. Çocuk orada sosyalleşecek. Arkadaşlarıyla birlikte şarkı söylemeyi, türkü söylemeyi, oyun oynamayı, uyumayı bilecek. Anne akşam evladını huzur içinde alacak ve evine götürecek. Yeri geldiğinde kadın, 'evladımı güven içinde bir yere bırakıyorum dolayısıyla ben de çalışabilirim' diyecek.
Türkiye'de çok sorun var farkındayım. Sorunların ne olduğunu da hepimiz biliyoruz. Biz altı lider bir araya gelerek Türkiye'nin kaderini değiştirmek istiyoruz. Bir yüz yılı devirdik. 1923'te Cumhuriyetimizi ilan ettik 2023'e gidiyoruz. 2023'e giderken Cumhuriyetimizi demokrasiyle taçlandırmak istiyoruz. Herkesin inancına, kimliğine, yaşam tarzına saygı gösteren itibarlı, saygın bir ülkeyi, demokrasisi gelişmiş bir ülkeyi inşa etmek istiyoruz. Bu amaçlarla yola çıktık, bu amaçları gerçekleştireceğiz. Bugün Türkiye'nin içinde bulunduğu durum bir parti olayı olmaktan çoktan çıkmıştır. Sorun bir Türkiye sorunudur. Biz Türkiye'yi ayağa kaldırmak zorundayız.
"BUGÜNE KADAR HİÇBİR DEVLET BAŞKANI PARA DİLENMEK İÇİN YURT DIŞINA GİTMEDİ"
Bugüne kadar hiçbir devlet başkanı para dilenmek için yurt dışına gitmedi. 'Suudi Arabistan'a gideyim, Birleşik Arap Emirlikleri'ne gideyim. Acaba bana para verirler mi?' Bu duruma Türkiye Cumhuriyeti Devleti hiç düşmedi. Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulduğunda, Osmanlı'nın borcu son kuruşuna kadar ödendi. Kimseye el avuç açılmadı. Yumurta satarak şeker fabrikaları, çimento fabrikaları, demir yolları, limanlar kurduk. Kapitülasyonlar kaldırıldı, kabotaj ilan edildi. Batı'nın, egemen güçlerin Türkiye üzerindeki emelleri sonlandırıldı ve Türkiye yeniden ayağa kalktı. Kırıkkale küçük bir köyken entegre savunma sanayi orada oluşturuldu. Demir çelik fabrikaları böyle yapıldı. Kimseye el avuç açılmadı. Şimdi el avuç açıyoruz 'acaba birileri bize para verir mi? Acaba birileri seçime kadar bize yardım edebilir mi?' Türkiye'yi buradan çıkartacağız. Güzel, gerçekten görkemli, itibarlı, bölgesinde saygınlığı olan bir ülkeyi inşa edeceğiz. Bütün komşularımızla huzur içinde yaşayacağız. Suriyeli kardeşlerimizi onların iradeleriyle, onların ülkelerine göndereceğiz. Irkçılık yapmadan, yollarını, okullarını, köprülerini, kreşlerini Avrupa Birliği fonlarıyla yapacağız. Bizim müteahhitlerimiz yapacak. Evleri, fabrikaları olacak. Gaziantepli iş insanları orada fabrikalar kuracaklar. Onlar bu ülkede perişan vaziyette olmayacaklar, Türkiye'nin dokusunu değiştirmeyecekler, kendi ülkelerinde huzur içinde yaşayacaklar.
"KPSS OLACAK KİM SINAVI KAZANMIŞSA ATAMASI YAPILACAK, MÜLAKAT KALDIRILACAK"
Gençlerimiz işsiz biliyorum. Torpil yapmak, birisinin hakkını yemek, kul hakkı yemek demektir. Kul hakkı yemek en ağır günahtır. Yüce yaradan 'bana her türlü suçla gelirsin ama kul hakkıyla karşıma çıkma' der. Sınava girip yazılıda kazanıp, sözlüde torpille birisi eleniyorsa onun hakkı hukuku yeniyor demektir. Benim bu millete sözüm var. KPSS olacak, kim sınavı kazanmışsa ataması yapılacak, mülakat kaldırılacak. Devlette liyakat önemlidir. Üniversitede ekonomi bölümünü bitirdin gel şu tıp fakültesinde ameliyatı yap, yapamam. Ameliyatı tıp fakültesinden mezun olan yapabilir onun da ameliyatı yapabilmesi için cerrah olması gerekir. Ekonomi, tıp, sosyoloji, mühendislikler her birisi ayrı bir alan. Dolayısıyla bir işi ehline teslim etmek sadece demokrasinin, insanlığın gereği değil aynı zamanda inancımızın da bir gereğidir. Bugün Merkez Bankası'na bir arkeoloğu getirirseniz, arkeoloğun Merkez Bankası'nda ne işi var. Bir güreşçiyi bankanın yönetim kuruluna atarsanız, güreşçi başımın üstüne mesleği o ama onun banka yönetiminde ne işi var. Banka yönetimine o işi bilen birisini getireceksiniz. Getirmediğiniz zaman yolsuzluk, hırsızlık oluyor. Yolsuzluk sizin ödediğiniz vergilerin birileri tarafından çalınması demektir. Yolsuzluk yapanların burunlarından fitil fitil getireceğim.
"KENDİ DÜNYALIKLARINI AMERİKA'DA YAPIYORLAR"
Çocuklarına vakıf kurduruyorlar. Bir burada bir Amerika'da. Buradan milyon dolarları Amerika'ya transfer ediyorlar. Manhattan'da gökdelen yapıyorlar. Muhammed Ali Clay'in çiftliğini satın alıyorlar. Kendi dünyalıklarını Amerika'da yapıyorlar. Benim bu millete sözüm var. O paraların tamamını Türkiye'ye getireceğim ve sizlere teslim edeceğim. Hakkı, hukuku ve adaleti sağlamak için yürüdüm, tek başıma değil milyonlarla yürüdüm. Adaleti birlikte sağlayacağız.
"CHP OLARAK GEÇMİŞTE HATALARIMIZ OLDU, EKSİKLERİMİZ OLDU"
İnsanların hataları ve kusurları olur. Bazen kurumlarında eksiklikleri olabilir. Bizim de CHP olarak geçmişte hatalarımız oldu, eksikliklerimiz oldu. Bugün de olabilir, bütün mesele hatalardan ders çıkarmaktır. Hataları tekrar etmemektir. Onları yapmadığımız taktirde sorunları çözeriz. Biz bazen Ankara'da oturduk, güzel nutuklar attık 'bize niye oy çıkmıyor' diye sorduk. Sen gidip vatandaşın sofrasına oturdun mu? Çayını, kahvesini içip dertlerini dinledin mi? Dertlerine çözümlerini anlattın mı? Anlatmadın. O zaman niye iktidar olamıyoruz diye kendi kendimize düşündük. Demek ki gezmek, oturmak, konuşmak, dert dinlemek lazım. Biz bir arada başörtüsü sorununu Türkiye'nin bir numaralı sorunu haline getirdik. Sana ne kardeşim kadının giyim kuşamından. Ona bizim sadece saygı duymamız lazım. O kadının işi var mı, evinde huzur var mı, evladı çalışıyor mu? Asıl onlarla ilgilenmemiz lazım. Adımız halk partisi gerçek anlamda halkın partisi olmak için çalışıyoruz. Doğudan, batıdan, kuzeyden, güneyden halkın partisi olmak için, halkın her katmanına gidiyoruz, her katmanıyla konuşuyoruz. Emin olun Türkiye'nin çözülemeyecek hiçbir sorunu yok. Bütün mesele ahlaklı yönetimde. Her kuruşun hesabını veren yönetim. Paramız, çalışkan insanlarımız, bereketli topraklarımız var. Çiftçilerimiz perişan vaziyette.
"EVLATLARINIZI, TÜRKİYE'NİN GELECEĞİNİ DÜŞÜNEREK OY KULLANIN"
Minibüsçülerle, otobüsçülerle, şoförlerle bir araya geldik. Mazota yapılan yüzde 350'lik zamdan şikayet ediyorlar. Bütün bunların hepsini çözmek mümkün, sandık günü gelecek sandığa gideceksiniz. Sizden sadece bir şey istiyorum. Elinizi vicdanınıza koyup oy kullanın. Evlatlarınızı, Türkiye'nin geleceğini düşünerek oy kullanın. İlla gelin bizim partiye oy verin, hayır. İlla elinizi vicdanınıza koyun. Bizim partimize oy vereceksiniz neden verdiğinizi gayet iyi bilmeniz gerekiyor. Bu ülkenin geleceği, huzuru için. Evlerde bereket olması lazım, mutfaklarda huzur olması lazım, bunun için size sandığa giderken elinizi vicdanınıza koyup oyunuzu kullanın diyorum. O zaman Türkiye'yi yeniden inşa edebiliriz, Türkiye'yi büyütebiliriz.
"ÖNÜMÜZDEKİ SEÇİMİN KADERİNİ GENÇLER BELİRLEYECEK"
Çiftçi nasıl zarar eder? Çiftçi nasıl batar? Hollanda toprak büyüklüğü olarak Konya'dan küçük bir devlet. Hollanda'nın yıllık tarım ürünü ihracatı 180 milyar doların üzerinde. Bizim onun yarısı bile değil. Kusur, kabahat kimde? Çiftçide mi? Hayır. Yönetenlerde kabahat. Havza bazlı planlama yapsanız, her çiftçinin neyi ekeceği, her üreteceğinin neyi besleneceği planlansa herkes üretse ve herkes kazansa, zarar etmese. Biz sadece kendi ülkemizi değil tüm Orta Doğu'yu besleriz. Bir dönem öyleydi, şimdi öyle değil. Geriden gidiyoruz ve büyük sorunlarımız var. Çözeceğiz endişe etmeyin, umutsuzluğa kapılmayın. Önümüzdeki seçimin kaderini gençler belirleyecek. 7 buçuk milyon genç ilk kez sandığa gidip oy kullanacak. 7 buçuk milyon genç Türkiye'nin kaderini belirleyecek. Demokrasiyi inşa edecek buna yürekten inanıyorum. 7 buçuk milyon genç dünya siyaset tarihine önemli bir miras bırakacak. Bir otoriter yönetimi demokratik yöntemlerle sonlandırma gibi bir görevi ifa edecek. Sandığa gidecek bir otoriter yönetimi, kullandığı oylarla, demokratik yollarla sonlandıracak. Hep beraber sarayda oturanı Allah'ın izniyle emekli edeceğiz.
"DOSTLARINIZLA BERABER GELİN BİZE KATILIN"
Adalet, hak, hukuk, eşitlik istiyorsanız, herkesin kimliğine, inancına, yaşam tarzına saygı duyulmasını istiyorsanız, politikacıların harcadıkları her kuruşun hesabını millete vermesini istiyorsanız dostlarınızla beraber gelin bize katılın. Biz Türkiye'yi yeniden inşa edeceğiz. Güzel bir Türkiye'yi kuracağız, huzurlu bir Türkiye'yi kuracağız, beraber birlikte yapacağız. Harcanan her kuruşun hesabının millete verildiği güzel bir Türkiye'yi inşa edeceğiz. 'Diktatör' sözünü ilk defa Aydın'da bir mitingde kullanmıştım. Kullandığım zaman yadırganmıştı bugün o ifadenin ne kadar doğru olduğunu artık dünyada biliyor. Biz politikacılar önceden belli olayları görmek, değerlendirmek ve önlem almak zorundayız. Bugün Türkiye'nin geldiği durum iç açıcı değil ama düzelteceğiz. Kadınlarda çok mutlu değiller. Kadınlarda bu iktidara gerekli dersi verecekler. Evlerde huzur yok bunu biliyorum.
"UYUŞTURUCU BARONLARIYLA KOL KOLA GİDEN SİYASİLERİN VE UYUŞTURUCU BARONLARININ DA DEFTERLERİNİ DÜRECEĞİZ"
Uyuşturucu baronlarıyla kol kola giden siyasilerin ve uyuşturucu baronlarının da defterlerini düreceğiz. Gencecik evlatlarımızı zehirliyorlar. Polis kardeşlerimize 'yetki sende, hiçbir uyuşturucu baronunu yaşatmayacak yakalayacaksın, hangi siyasi müdahale ederse bildireceksin, o siyasinin de defterini düreceğiz' diyeceğiz. Hiç kimse endişe etmesin. Bütün sıkıntıların farkındayız, nasıl çözeceğimizi de biliyoruz. Bizi yetkilendirin, bizi yetkilendirdiğinizde bu mesele çözülecektir. Sizlere hizmet etmek istiyoruz, birlikte çalışmak istiyoruz. Bize katılın. Dostlarınız, arkadaşlarınız, çiftçiler, üreticiler, esnaf, kadınlar, gençler, herkes katılsın. 7'den 70'e herkesi kucaklayacağız. Bu ülkeye demokrasiyi, huzuru, barışı getireceğiz."