Kılıçdaroğlu - Karaman'daki İddialar
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ : CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun konuşması CHP TBMM Grup Toplantısı Genel Başkan Kılıçdaroğlu: (1) "(Karaman'daki iddialar) Bu işin açık sorumlusu MEB'dir.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ :
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun konuşması CHP TBMM Grup Toplantısı
Genel Başkan Kılıçdaroğlu: (1)
"( Karaman'daki iddialar) Bu işin açık sorumlusu MEB'dir. Biz çocuklarımızı eğitim için MEB'e emanet ediyoruz, milli eğitimi sorumlu tutmayacak da kimi tutacağız?"
-"Şimdi Sayın Davutoğlu'na soruyorum; 'Yasa dışı bu evlerden Türkiye genelinde kaç tane var?' Bana gelen bilgi 10 binin üstünde. Hükümetin tamamından haberi var. O çocuklara ne ders veriliyor orada, cumhuriyet düşmanlığı mı öğretiliyor orada?"
" Pakistan'ın bizim için ayrı bir özelliği var, milli Kurtuluş Savaşı sırasında Pakistanlılar para toplayarak Mustafa Kemal Atatürk'e maddi destekte bulunmuşlardır. Yani bizim ulusal Kurtuluş Savaşımızda Pakistanlıların da alın teri vardır. Onların acılarını yürekten paylaşıyoruz"
"İl başkanımıza kahpece saldıranlara açık net şunu söylüyorum; size tasmayı takanlara sakın güvenmeyin. Sonuna kadar takipçisi olacağız"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Karaman'daki istismar iddialarına ilişkin, "Bu işin açık sorumlusu Milli Eğitim Bakanlığıdır (MEB). Biz çocuklarımızı eğitim için MEB'e emanet ediyoruz, milli eğitimi sorumlu tutmayacak da kimi tutacağız?" dedi.
Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısındaki konuşmasında, salonda Sivas'tan gelen demir çelik işçileri olduğunu belirtti.
"Sivas seninle gurur duyuyor" sloganları üzerine Kılıçdaroğlu, "Size sözüm söz, CHP iktidarında o fabrikayı açacağım, hepinize iş başı yaptıracağım. Bugün sizin sorunlarınızla ilgili bir araştırma önergemiz görüşülecek. Genel Kurulu izlemenizi, kim sizden yana, kim sizden yana değil, onu görmenizi isterim." diye konuştu. Kılıçdaroğlu, alın terinden, emekten, üretmekten yana olduklarını söyledi.
Grup toplantısı kürsüsünde ne zaman bir terör konusu açılsa, kullandığı ilk cümlenin, "terör bir insanlık suçudur" olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, Pakistan'da lunaparka yapılan saldırıyı kınadı.
Bütün insanlığın teröre karşı ortak tavır takınması gerektiğinin altını çizen Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"Pakistan'da bir olay oldu. Lunaparkta bombalar patlatıldı, çok sayıda kardeşimiz hayatını kaybetti. Pakistan'ın bizim için ayrı bir özelliği var. Milli Kurtuluş Savaşı sırasında Pakistanlılar para toplayarak Mustafa Kemal Atatürk'e maddi destekte bulunmuşlardır. Yani bizim ulusal Kurtuluş Savaşımızda Pakistanlıların da alın teri vardır. Onların acılarını yürekten paylaşıyoruz. Ölenlere Allah'tan rahmet diliyoruz. Bizim üstümüze düşen bir görev varsa ona da hazır olduğumuzu buradan duyuruyoruz. Gönlünüz rahat olsun, teröre karşı mücadele ortak bir mücadeledir, insanlığın mücadelesidir. Bunu biz de vereceğiz, siz de vereceksiniz, Pakistanlı da verecek, Fransa, Belçika, Almanya, Rusya, herkes vermek zorundadır. Bu konuda ortak tavır takınarak, insanlığı terör ayıbından kurtarmamız gerekiyor."
CHP İl Başkanı Tozan'ın darbedilmesi
Son zamanlarda terörün başka bir şekilde ortaya çıkmaya başladığını belirten Kılıçdaroğlu, CHP Düzce İl Başkanı Zekeriya Tozan'ın darbedilmesi olayına değindi.
Tozan'ın, takip edildiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Gelip arabasına hafif arkadan vuruyorlar, 'ne oldu' diye iner inmez, üç kişi saldırıyor. Birisi de kameraya alıyor. Osmanlı'nın torunları olduğunu söylüyorlar. Sizin kimin torunu olduğunuzu bilmiyorum ama kesinlikle Osmanlı'yla bir ilginiz yok sizin. Osmanlı'yı kullanıyorsunuz siz. Osmanlı yürekli adamdır, Osmanlı mazlumdan yanadır. Siz hırsızdan yana, yolsuzluktan yana tavır koyuyorsunuz. İl başkanımıza kahpece saldıranlara açık net şunu söylüyorum; size tasmayı takanlara sakın güvenmeyin. Sonuna kadar takipçisi olacağız. Arkadaşlarımız gitti, eski genel başkanımız gitti, ben gittim, hep beraber il başkanımızın yanındayız. Biz onları Düzceli değil, insan olarak dahi kabul etmiyoruz. Çünkü Düzceli saygıdeğerdir. Nedir bu şiddet, nereden besleniyor? Olayın arkasında kimler var, onu da yakından takip edeceğiz."
"Bizim yol arkadaşımız Mevlana'dır, Hacı Bektaş'tır..."
Bütün bu olayların temelinde bozulan ahlak kuralları olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, ahlaki değerlerde olağanüstü bir yozlaşma gerçekleştiğini ileri sürdü.
Hırsızların makam yükselttikleri, namuslu insanların da korkudan sokağa çıkamadığı bir sürecin yaşandığını iddia eden Kılıçdaroğlu, "Bütün bunların tamamı, üzülerek söylüyorum; Müslümanlık adına yapılıyor. Müslümanlık böyle bir şey değildir. Şiddet, hırsızlık, ahlaksızlık asla değildir. Sevgi ve hoşgörü üzerine inşa edilmiştir Anadolu Müslümanlığı. Mevlana'dır bizim yol arkadaşımız, Hacı Bektaş-ı Veli'dir bizim yol arkadaşımız, Erzurumlu Emrah'tır bizim yol arkadaşımız." diye konuştu.
Ahlakı temsil edecek kişilerin, toplumun önderleri olduğunu kaydeden CHP Lideri Kılıçdaroğlu, toplum önderi konumundaki kişinin "ahlaklı" ise toplumun onu örnek alacağını söyledi.
Kendilerinin sürekli olarak bu nedenle "siyasi ahlak yasası"ndan bahsettiklerini aktaran Kılıçdaroğlu, parlamentoya ahlaklı, kul hakkı yemeyen insanların gelmesini istediklerini vurguladı.
İktidarı eleştiren Kılıçdaroğlu, "14 yılda ne oldu? Kadına şiddet yüzde bin 400 arttı. Her gün bir kadın cinayeti ile karşılaşıyoruz. Yoz kültür buraya getiriyor. Ülke yönetilmiyor. Bakın uyuşturucu yaygınlaştı, her 5 evlilikten biri boşanmayla sonuçlanıyor. Uyuşturucudaki artış yüzde 678. Okulların kantinlerinde neredeyse bonzai satılacak." dedi.
Kılıçdaroğlu, konunun araştırılması için önerge verdiklerini, ancak AK Parti oylarıyla reddedildiğini anımsatarak, "Yazık değil mi o çocuklara? O Çocuklar bizim umudumuz değil mi?" diye sordu.
Karaman'daki istismar iddiaları
Çocukların cinsel açıdan istismarının da yüzde 434 oranında arttığına dikkati çeken Kılıçdaroğlu, bir toplumdaki yozlaşmayı bundan daha güzel anlatan bir rakam olamayacağını, en son olayın ise Karaman'da yaşandığını hatırlattı.
Konuyla ilgili kendi milletvekillerinden oluşan bir heyet gönderdiklerini anımsatan Kılıçdaroğlu, özellikle de oradakilere, "Aman çocuklarımızı, ailelerimizi koruyun, çok dikkatli bir dil kullanın." dediklerini bildirdi.
Araştırmaları sonucunda iki gerçeğin ortaya çıktığını anlatan Kılıçdaroğlu, "Birincisi; çocukların cinsel istismara uğradığı o yurtların kime ait olduğunu oradaki hiçbir kamu görevlisi söyleyemiyor korkudan. Valisi, emniyet müdürü...Kimin bu yurtlar? Söyleyemiyorlar. İkinci gerçek; dernekler ve vakıflar ilk ve orta öğrenim düzeyinde yurt açamazlar çünkü yasak. Yasaksa, yurt açılamıyorsa, bunlar nasıl açtılar, kimin izniyle açtılar? Bu ülkede hükümet, devlet yok mu?" değerlendirmesinde bulundu.
Olay ortaya çıktıktan sonra, 22 Mart 2016'da Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu'nun "Buna bir kere rastlanmış olması, hizmetleriyle ön plana çıkmış bir kurumumuzu karalamak için gerekçe olamaz." dediğini aktaran Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Çocuklarımızı düşünmüyor, vakfı düşünüyor. Sana ne vakıftan, bırak onu savcı araştırıyor zaten. Sen o çocukları o hale nasıl getirdin, onun hesabını vereceksin. Bu yurtları kim açtı, sen bunun hesabını vereceksin. Bunun hesabını vermiyor, çocuklara da sahip çıkmıyor. 'Bir kerecik oldu diye, niye bunu yapıyorsunuz' diyor. Utan, utan bir de sen annesin, nasıl böyle bir dil kullanabilirsin. Davutoğlu, Manisa'da konuşuyor aynı olaya. Ben hiç konuşmadım, onlar konuştuğu için getiriyorum gündeme. 'Karaman'da yaşanan olaydan haberimiz var.' Günaydın, demek ki haberiniz olmuş. 'Bu davanın ve bu çocukların takipçisi olacağız.' Eyvallah. Takipçi olursanız, önce ben sizi tebrik ederim. 'Çocuk istismarı noktasında aydınlatılmamış tek bir nokta kalmayacak.' İnşallah öyle olur. Peki, bu yurtların açılmasına kim izin verdi? Sayın Davutoğlu yasa dışı yurtların açılmasına kim izin verdi, sen Başbakan değil misin?"
Davutoğlu'nun ayrıca "Davası insan yetiştirmek olan bir vakfı karalamak da ayrı bir ayıp. Paralel yapı öncülüğünde kirli bir algı siyaseti yürütülüyor." dediğini de dile getiren Kılıçdaroğlu, "Lafa bakın Allah aşkına. 45 çocuğa tecavüz edilmiş, biz onların dertleriyle uğraşıyoruz, bu kalkmış hala paralel yapıda. Bu paralel yapı da aslında çok güzel. İkisi paralel zaten aynı yolda gidiyorlar." ifadesini kullandı.
Kemal Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmeleri yaptı:
"Ağabeyi ne diyordu? 'Ne istediniz de vermedik?' diyordu. Sana adam gibi ilkokul çocuğunun anlayacağı bir dille soruyorum Sayın Davutoğlu; onlar ne istedi, siz neleri verdiniz? Çık şu millete anlat. Anlatır mı? Anlatamaz. Neden anlatamaz? Ağabeyi izin vermez. Vesayet altında. Kalkıyor burada ilgili vakfı övüyor. Niye övüyorsun? Övmek ne demektir? Valiye, savcıya gözdağı demektir. Olay yargıya intikal etmiş, hep beraber bakacağız. Çocuklar bizim çocuklarımız, mağduriyetleriyle baş başa mı bırakcağız? Asla izin vermeyeceğiz. Bunu herkes çok iyi bilsin. Sayın Davutoğlu'na sormak isterim; o çocuk evlerini paralel yapı mı açtı? O evlerdeki çocukları paralel yapı mı ayarladı? Şimdi kendi suçunuzu başkasının üzerine atmaya çalışıyorsunuz. Sen, açıkça söylüyorum; suçlusun kardeşim. Suçunu bir başkasının üzerine atma. Milli Eğitim Bakanı, o da 26 Mart'ta konuşuyor: 'Soruşturmalarımız devam ediyor. MEB olarak biz ne yapmamız gerekiyora onu yapıyoruz.' Açıkça sana söylüyorum Sayın Bakan; yasaların sana verdiği görevi yerine getirmiyorsun. Neden? Bu işin açık sorumlusu MEB'dir. Biz çocuklarımızı eğitim için MEB'e emanet ediyoruz, milli eğitimi sorumlu tutmayacak da kimi tutacağız?"
-"Burs verdin de aileler kabul mu etmedi?"
MEB Kanunu'nun 7'nci maddesinde, "Temel Eğitim Genel Müdürlüğü, ilköğretim öğrencilerinin barınma ihtiyaçlarının giderilmesiyle ilgili işlemleri yürütmekle sorumludur" denildiğini aktaran Kılıçdaroğlu, bugüne kadar MEB'in, ilköğretimle ilgili bir tek yurt dahi açmadığını ileri sürdü.
"Sen yurt açtın da aileler çocuklarını oraya mı getirmedi? Sen burs verdin de aileler kabul mu etmedi?" diye soran Kılıçdaroğlu, "Özellikle yoksul ailelere hitap etmek isterim; çocuklarınıza iyi bir din eğitimi vermek istiyorsunuz. Hiç kimsenin buna itirazı yok ama devletin tanıdığı kurumlara çocuklarınızı teslim edin. Diyanet İşleri Bakanlığının Kur'an kursları var. Niye çocuklarınızı oraya vermiyorsunuz? Ne idüğü belirsiz kurumlara neden çocuklarınızı teslim ediyorsunuz?" dedi.
Özel öğrenci yurtları yönetmeliğinde de "orta öğrenim ve yüksek öğrenim için yurt açabilir" denildiğini ve bunun da gayet açık olduğunu dile getiren CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Bunlar hep bizim seçim bildirgemizi kopyalarlar. Asgari ücret, taşeron... Seçim bildirgemizde, 'bir yıl içinde yurt sorununu çözeceğiz, bir yıl içinde hiçbir çocuk yurtsuz kalmayacak' dedik. Takip et, gereğini yap o zaman. Neden diyorum 'Sayın Davutoğlu acele edip vakıflarla ilgili konuştu' diye? Bakın Karaman'daki imam hatip okulu müdür yardımcısının açıklamasını okuyorum: 'İmam hatipte okuyan öğrencilerimiz, Aktekke'deki Ensar Vakfı ve Kaimder'in evlerinde yatılı olarak kalırlardı.' Şimdi Sayın Davutoğlu, bu ifade sizi suçüstü yapan bir ifadededir. O yurtlar yasa dışı. Nasıl açtılar bu yurtları? O yurtların önünde tabela var mıydı? Bu işin sorumlusu MEB'dir. MEB bu olaya bütün ayrıntılarıyla girmek ve toplumu aydınlatmak zorundadır. Şimdi Sayın Davutoğlu'na soruyorum. Yasa dışı bu evlerden Türkiye genelinde kaç tane var? Bana gelen bilgi 10 binin üstünde. Hükümetin tamamından haberi var. O çocuklara ne ders veriliyor orada, cumhuriyet düşmanlığı mı öğretiliyor orada? Fakir ailelerin, yoksul ailelerin çocukları bunlar. 'İyi bir din eğitimi alsınlar' diye gönderiliyorlar. Koskoca Türkiye Cumhuriyeti barınma ihtiyacını nasıl karşılayamaz? Bunun üzerine sonuna kadar gideceğiz. Bütün kirli çamaşırları ortaya çıkaracağız."
(Sürecek)