Kimsenin cesaret edemediğini yapan gassallar mesleklerini anlattı: Kurtlanmış cenazeler geliyor, onlarda çok zorlanıyoruz
Son yolculuklarına uğurlanan insanları tertemiz yıkayıp kefenleyerek yakınlarına teslim eden gassallar, bazen günde 10'a yakın cenazeye son dokunuşları yapıyor, bazen gözyaşlarına hakim olamıyor, bazen de kimsenin yanına bile yaklaşamadığı uzun süre beklemiş cenazelere dokunuyor.
Gassallık, belki de yapmayı hiç düşünmediğimiz, çok zor bir meslek. Her gün ölü bedenlere dokunmak, onları yıkayıp, temizleyip ebediyete uğurlamak oldukça ağır bir iş. Ancak, bu mesleği yapan gassallar, kendi tercihleriyle işlerini severek yapıyorlar. Mersin Büyükşehir Belediyesine bağlı Cenaze Hizmetleri ve Mezarlıklar Şube Müdürlüğünde çalışan 3'ü kadın, 3'ü aynı zamanda imam olan 8 gassal da yılda yüzlerce cenaze yıkamanın sevabının yanında insani değerlerini geliştirdiği için de mesleklerinden çok memnun.
Mersin Büyükşehir Belediyesi Akbelen Şehir Mezarlığında görev yapan gassallar Ramazan Yörük ve Ayşe Gürsoy hem mesleklerini nasıl yaptıklarını hem de hissettiklerini paylaştı.
"BU MESLEĞE KENDİMİ ADADIM"
28 yıllık memurluk hayatının 23 yılını Diyanet İşleri Başkanlığında geçirdikten sonra 5 yıl önce Büyükşehir Belediyesinde imam ve gassal olarak göreve başlayan evli ve iki çocuk babası 55 yaşındaki Ramazan Yörük, gassal olmanın kendi tercihi olduğunu söyledi. Yörük, "Gassallık herkesin yapabileceği bir iş değil, hem ürperme, korku var hem herkes buna cesaret edemez. Ama ben cesaretimi topladığım, kendimi cesur bulduğum için bu mesleğe kendimi adadım. İşimi de severek yapıyorum. Elimden geldiği kadar itinalı bir şekilde bu görevi devam ettirmekteyim. Herkes de bizden memnun. Tabi bazen ürperdiğimiz, korktuğumuz anlar oluyor. Bir aylık, 20 günlük, 40 günlük cenaze geliyor. Dağda kalmış, kokmuş, kurtlanmış cenazeler geldiği zaman ise önce dezenfekte ediyoruz, yıkayabildiğimiz kadar cenaze bütünlüğünü bozmadan güzelce yıkıyoruz ve önce muşambaya daha sonra kefene sararak definlerini gerçekleştiriyoruz" dedi.
"KORKMUYORUZ, ÜRPERMİYORUZ"
Bu mesleğin sevabının çok olduğunu, bu sevaba nail olabilmek için mesleği seçtiğini dile getiren Yörük, bazen etrafından farklı tepkiler aldığını belirterek, "'Hocam korkmuyor musun, ürpermiyor musun, o elle nasıl yemek yiyorsun' diyorlar ama yıkarken eldiven takıyoruz ve biz gayet memnunuz. Zaten işimiz bittikten sonra ellerimizi dezenfekte ediyoruz ve evimize temiz bir şekilde gidiyoruz. Korkmuyoruz, ürpermiyoruz. Gassallığı peygamberimizin sünnetine daha yakın olmak için yapıyoruz. Eşim ve çocuklarım da görevimden memnunlar ve beni hoş karşılıyorlar, alıştılar" diye konuştu.
"BU MESLEĞİ ÖĞRENİN, YAPIN"
Mesleğini 4-5 yıl daha sürdürmeyi istediğini vurgulayan Yörük, gassallığı meslek olarak önererek, "Herkesin bu mesleği yapmasını isterim hem sünnet olarak hem de mutlaka bu işi birinin yapması lazım. Arkadaşlarıma ve çevreme derim ki, 'Gelin bu mesleği öğrenin, yapın, sevabı çok olsun, cesaretiniz daha da artsın, insanlığınız daha da artsın.' İnsanlık değerin artıyor, çevren katmerleniyor. Onun için arkadaşlarıma da öneriyorum" ifadelerini kullandı.
"ONLARLA BİRLİKTE AĞLIYORUZ"
Beş yıldır gassallık yapan 3 çocuk annesi 46 yaşındaki Ayşe Gürsoy da mesleğe gassallık kursuna giden yengesinin teşvikiyle başladığını, kendisinin de kursa gidip belge aldıktan sonra Büyükşehir Belediyesinde göreve başladığını söyledi. "İşimi severek yapıyorum" diyen Gürsoy, görevini yaparken hissettiklerini şöyle anlattı:
"KOKMUŞ, KURTLANMIŞ CENAZELER GELİYOR"
"Öncelikle kendimizin de bir gün o taşa yatacağımız hep aklımıza geliyor. Cenazelerin birçoğuna üzülüyorsunuz. Özellikle gençlerimize, çocuklarımıza. Çocuklarınız gözünüzün önüne geliyor. Gençlerin ailelerinin feryatları sizi o kadar çok üzüyor ki, elinizde olmadan siz de onlarla birlikte ağlıyorsunuz. Yaralı cenazelerimiz, evinde vefat ediyor, bir hafta 10 gün kimsenin haberi olmuyor, dağda bir-iki aylık kokmuş, kurtlanmış cenazeler geliyor. Onlarda çok zorlanıyoruz. Ama yine de severek yapıyoruz. Kimse o duruma gelerek ölmek istemez, hep bunu düşünüyoruz."
Eve gittiğinde sadece üzüldüğü cenazelerin kendisini etkilediğini söyleyen Gürsoy, "Başka hiçbir şekilde ne rüyama girmiştir yıkadığım cenazeler ne de korkutmuştur" ifadelerini kullandı.
"TEPKİLERE SAYGI GÖSTERİYORUZ"
Gün boyunca sürekli ölü bedenlere dokunmayı 'Alışıyorsunuz' diye vurgulayan Gürsoy, "Sizin göreviniz sadece onu bebek gibi yıkayıp ailesine teslim etmek. Ağlarsınız, üzülürsünüz ama en mükemmel şekilde görevinizi icra edip en mükemmel şekilde onu ailesine teslim edeceksiniz. Bazen teşekkürler geliyor, bazen acıları olduğu için tepki gösteriyorlar, içeriye girmek istiyorlar ama Covid nedeniyle içeriye iki kişiden fazla alamıyoruz. 60 yaş ve üzerini de alamıyoruz. Bu nedenle tepkiler oluyor ama biz acıları nedeniyle saygı gösteriyoruz" diye konuştu.
KORONAVİRÜSLÜ CENAZELERİ DE YIKIYOR
Pandemi sürecinin başından bu yana da Covid-19 nedeniyle vefat edenleri de yıkadığını dile getiren Gürsoy, "Hiç korkmuyorum. Tulum giyiyoruz, eldiven ve maskemizi takıyoruz. Cenazeyi normal yıkıyoruz. Yıkadıktan sonra cenazeyi ceset torbasına alıyoruz ve fermuar yerinden silikonluyoruz. Bazen tabutla defin yapılıyor. Bu ceset torbasına, tahta tabuta koyuyoruz ve tabutun dışını da silikonluyoruz. Tedbir amaçlı yapıyoruz, çünkü şoförlerimiz, kazıcılarımız, cenaze yakınlarına herhangi bir tehlike teşkil etmesin diye. Daha sonra defin işlemi yapılıyor" dedi.