Haberler

"Kitlesel Medya ve Yargı Arasındaki İlişkilerin Güçlendirilmesi" Projesi

Abone Ol

Adalet Bakanlığı Strateji Geliştirme Başkanı Akın Çakın: “Yargının basın hürriyetine saygı duyarak, basının ve dolayısıyla da kamuoyunun bilgi ihtiyacını karşılaması ve olabildiğince açık ve ...

Adalet Bakanlığı Strateji Geliştirme Başkanı Akın Çakın, yargının basın hürriyetine saygı duyarak, basının ve dolayısıyla da kamuoyunun bilgi ihtiyacını karşılaması, olabildiğince açık ve şeffaf davranması gerektiğini bildirdi.

Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ile Uluslararası Hukuki İşbirliği Alman Vakfı (IRZ) ve Uluslararası Hukuki İşbirliği Merkezi (CILC) tarafından yürütülen "Kitlesel medya ve yargı arasındaki ilişkilerin güçlendirilmesi AB eşleştirme" projesi kapsamında İzmir'de düzenlenen çalıştayda, yargı ve medya ilişkileri masaya yatırıldı.

Balçova Termal Otel'de düzenlenen çalıştayın moderatörlüğünü de üstlenen Akın Çakın, projenin Türk yargı sisteminin medya ile olan ilişkilerini güçlendirmeyi ve sistematik hale getirmeyi hedeflediğini, bu doğrultuda, yargı kurumları bünyesinde kurulmuş olan basın sözcülüğü sisteminin ülke çapında etkin hale getirilmesinin planlandığını söyledi.

Çakın, basının kamuoyunu bilgilendirme görevini yaparken, soruşturmaların güvenliği, kişisel hak ve hürriyetlere saygı göstermesini beklediklerini, aynı şekilde yargının basın hürriyetine saygı duyarak, basının, dolayısıyla da kamuoyunun onun bilgi ihtiyacını karşılaması ve olabildiğince açık ve şeffaf davranması gerektiğine dikkati çekti.

Yargının bugüne kadar karalarıyla "konuştuğunu, yargı mensupları medyanın önüne çıktığında, her medyanın kendine özgü haber yapma anlayışının tedirginliğinin yaşandığını belirten Çakın, "Ancak bu sorun zaman içerisinde çözülecektir. Doğru ve açık bir şekilde iletişimi kurabilirsek bu sorun çözülecektir" dedi.

"30-35 yıl önce Almanya bugünkü Türkiye gibiydi"

Almanya Yerleşik Eşleştirme Danışmanı ve Köln Başsavcısı Gunther Feld de 30-35 yıl önce Almanya'nın bugünkü Türkiye durumunda olduğunu, yargıda basın sözcülüğü gibi bir kurumun bulunmadığını, "hakimler kararları ile konuşulur" ve "savcılık makamı hiçbir bilgi vermez hiç kimse ile konuşmaz" anlayışının hakim olduğunu ancak günümüzde bunun çok yerinde bir tavır olmadığının görüldüğünü söyledi.

Kamunun bilgilendirilmesi hakkının göz ardı edilmemesi gerektiğini vurgulayan Feld, hatta spekülasyonlara yer vermemek için kamuyu birinci elden bilgilendirmenin hem bilgi akışının sağlıklı işlemesi hem de yargı ve medya arasındaki ilişkilerin güçlendirilmesi adına gerekli olduğunu ifade etti.

Eski başsavcı, AB uzmanı Mia Rossingh ise yargının da medyanın da kamuya hizmet ettiğini, bu nedenle bu iki kurumun işbirliği içinde olmasının hayati öneme sahip olduğunu söyledi.

Hollanda'da 25 yıl önce tıpkı Almanya'da olduğu gibi savcılık ilişkilerini dışa dönük olarak iyileştirmesi gerektiğine karar verildiğini, önceleri hakimler ve savcıların bu duruma tuhaf baksalar da mahkemelerde ve savcılıklarda basın sözcülüğünün oluşturulduğunu anlatan Rossingh, "Biz medyayı kendimize karşı bir unsur olarak görmeyiz. Olanı olduğu bir şekilde iletilmesinden yanayız. Onlarla aynı tarafta olmak zorundayız. Demokratik bir toplumda halkın kurumlara olan güvenini arttırmak için kurumların medya vasıtası ile durumu halka iletmesi gerekir. Yani medya sözcülüğü aracılığı ile biz halkın ve medyanın ilgisini kendi üzerime çekiyoruz. Bizden çıkan bilgileri halka iletmiş oluyoruz" diye konuştu.

AB Uzmanı Ulrich Hermanski, güçlü ve sağlam duran bir yargı sisteminin medyaya karşı şeffaf durması gerektiğini, bunun da yerinde sayarak yapılamayacağını vurgulayarak, "Yargı gerçek bir  şeffaf ve açık tutum sergilemek ve medyanın çalışma koşulları iyileştirmek zorundayız. Ancak bu şekilde medyanın yargıyı kabul etme oranı daha fazla olacaktır" dedi.

"Basın zamanında bilgilendirilmeli"

İzmir Cumhuriyet Başsavcısı Hüseyin Baş, basının zamanında ve doğru bir şekilde bilgilendirilmesinin önemine işaret ederek, "Bir bilgi almak zorunda olduğu için bu bilgiyi davanın taraflarından alacak. Davanın tarafları da 'taraf' oldukları için bu bilgi her zaman gerçek bilgi olmayabiliyor. Dolayısıyla yargı ile medya arasındaki bilgi akışının sağlıklı işlemesi çok önemli" diye konuştu.

Burdur Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Duran, basın ve yargı birbirinin mutfağını tanımadığını, Türkiye'de sorunun odak noktasında güven sorununun bulunduğunu, basının yargıya, yargının da basına güvenmediğini, işin ilkelerinin yasal bir düzenlemeyle belirlenmesi gerektiğini kaydetti.

Toplantıyı izleyen yargı muhabirleri de basının haber alma ve yapma özgürlüğü konusuna vurgu yaparak, yargı-medya arasındaki ilişkinin güçlenmesi önündeki en önemli engelin bilgi akışının sağlıklı işlememesi ve iletişim zayıflığı olduğunu bildirdi. - İzmir

Kaynak: AA / Güncel

Adalet Bakanlığı Almanya Türkiye İzmir Politika Güncel Haberler

Bakmadan Geçme

1000
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title